Aşk, adeta randevulaştı onlarla … 1912’de, Brüksel baharında … Ttirk sefaretinde görevli Mısırlı ataşenin yemek davetinde .. Mahmud Sabit Bey, evinde ağırladığı sefir Abdülhak Hamid’e sarışın konuğunu, “Maria Lucienne Sacre,” diye takdim etti. Hamid, vaktinin çoğunu geçirdiği Londra’ dan Belçika Kralı’nın resmi kabulü için gelmişti. Yemeğe, saraydaki davetten dönüşte uğramıştı. Üzerinde üniforması vardı; yakasında nişanlar […]
Can Dündar – Kırmızı Bisiklet
Çok akıllı olmadım hiç. Yanlış atlara oynadım. Kulağımdan kar suyu eksik olmadı. Sürüden ayrılan koyunları sevdim hep … Bir de kendi bacağından asılma yanları … Kendimle yaşadım en büyük kavgalarımı… İçimdeki ikizler tahterevalli oynadı hayatla; ben seyrettim. Dışarıdan bakanlar kah öyle bildi kah böyle … Bense adalar hayal ettim çoğu zaman; sahillerine cam şişeler içinde […]
Can Dündar – Aşka Veda
Aşk devrimcidir. Otorite, düzen, nizam tanımaz. Coşkuyla çarpan iki kalbin yarattığı etkiye hiçbir direnç dayanmaz. Sınırlar, harp içindir; aşk sınırdan anlamaz. Yaş, sosyal statü, renk, ırk, cins, dil, mezhep, milliyet farkı, tutkuya mani olamaz . İki yürek buluştu mu onlan dizginleyen çitler, bariyerler, örf ve adetler, gel�nek ve görenekler, ilkeler, nizamnameler, akrabalar ebeveynler tutuşur. Ten, […]
Can Dundar – Sari Zeybek
Hastaydı. Üstelik, hastalığı Cumhuriyet’le yaşıttı. İlk belirtiler 15 yıl öncesinden başlamıştı. Cumhurbaşkanı seçilmesinden hemen on gün sonra gelmişti ilk kriz. 11 Kasım 1923 günü eşi Latife Hanım’la birlikte Çankaya’da öğle yemeğindeydiler. Sofra başında birden eli kalbine gitmiş ve sol kolunun dirseğinden göğsüne vuran şiddetli bir sancıyla kıvranmıştı. Neyse ki sofrada, o günlerde ağır bir zatürree […]
Can Dundar – Ergenekon
“Söz uçar, yazı kalır” derler ya; televizyonun sözü, kitabın ise yazıyı simgelediğini düşünürseniz, bu kitabı niye çıkarmak islediğimizi daha iyi anlarsınız. Bu kitap, Kasım 1996 ile Şubat 1997 arasında televizyonda “söz” olarak söylediklerimizden oluşuyor. Ne yazık ki, beyazcamdan söylenen pek çok söz gibi o sözler de geceyarılarının rehavetinde uçuşup savruldular. O sesler, o yüzler, o […]
Can Başkent – Kara Dergisi Seçkisi
Propaganda Yayınları olarak Kara Dergisi’ni canlandırmaktan, yarattığı entelektüel ve devrimci mirası gündeme getirmekten büyük gurur duyuyoruz. Ekim 1986’da çıkan ilk sayısıyla, Kara dergisi liberter ve anarşist düşüncenin bu topraklardaki tarihi açısından büyük, hem de çok büyük bir aşamadır. Kara’nın önemini anlamak için her şeyden önce derginin yayınlandığı darbe sonrası dönemi anımsamak yeterli olacaktır. 1986 yıllarında, […]
Can Başkent – Efendisiz Dergisi Seçkisi
‘Özgürlük, herhangi bir etki yapmaktan vazgeçmeyi gerektirmez. Her insanın özgürlüğü, içinde doğduğu ve içinde yaşayıp öldüğü ortamın onun üzerindeki fiziki, zihni ve manevi etkilerinin kalabalığıyla her zaman yeni baştan oluşan sonuçtur. Aşkın, tanrılık, kendine -yeterli ve bütünüyle bencil bir özgürlük adına bu etkiden kaçmayı istemek, varolmamayı amaçlamaktadır; başkalarını etkilemekten vazgeçmek, toplumsal eylemden, hatta insanın düşünce […]
Can Başkent – Ateş Hırsızı Dergisi Seçkisi
Uzun bir bekleyişten sonra, biz de alışılagelmiş ve artık iyice sıradanlaşmış şekliyle, fikrimizi bir dergiyle mamul hale getirip politika ve kültür piyasasına sürü verdik. İstanbul’un Cağaloğlu semti, kültür pazarına ‘mamul düşünce üretme merkezi’dir. Bu merkezin dışında Türkiye’de konuşabilmek için çok fazla seçeneğiniz yoktur. Ya oyunu bütün kuralları ve arenasıyla birlikte reddedip kendi yöntem ve istemlerinizle […]
Campanella – Gunes
Tommaso Campanella (1568-1639), düşüncelerini yirmi yedi yıllık hapis hayatıyla ödemiş bir düşünce kahramanıdır. Onun yaşadığı dönem, Avrupa katolik dünyasının parçalanmaya başladığı, modern dünyayı hazırlayan politik, ekonomik ve kültürel olayların oluştuğu günlere rastlar. Daha XIV. ve XV. yüzyıllarda, katolik Kilisesinin katı dogmalarına, büyük ve haksız zenginliğine, derebeylik düzeninin kötülüklerine karşı, çeşitli tarikatların önderliğinde, yer yer baş […]
Caleb Carr – Ruh Avcisi
Tabutu, en sevdiği yer olan Sagamore Tepesi yakınlarında kumlu toprağa bırakıldığında, duyduğum his kadar anlamsızlaşıyor, yazdıkça kelimelerim. Bu öğleden sonra orada, soğuk ocak rüzgârlarının estiği Long Island Sound’da dururken, kesinlikle bir saka olmalı bu. diye düşündüm. Kesinlikle şimdi tabutun kapağını açacak, yüzündeki komik gülümsemeyle gözlerimizi kamaştıracak ve yüksek perdeli kahkahası kulaklarımızda çınlayacak. Sonra, yapacak işler […]
Calderon De La Barca – Hayat Bir Ruyadir
Segismundo’nun zindanının bulunduğu bir kule.) (Seyircilerin karşısına düşen kule kapısı yarı aralıktır. Olay gün kararırken başlar. Rosaura tepenin zirvesinde görünür. Erkek giyimli, yol kılığındadır. Ardında Clarín’le birlikte yamaçtan iner.) ROSAURA Ey rüzgarlarla yarışan, at suretinde kanatlı canavar; [1] alevsiz şimşek, tüysüz kuş, pulsuz balık yolunu yitirmiş dört ayaklı; daha ne zamana kadar dört döneceksin yalçın […]
Cahit Zarifoğlu – Gülücük
Cahit Zarifoğlu – Ağaçkakanlar
Cahit Zarifoğlu – Ağaç Okul
Cagin Okurlar – Kutsal Ziyaretciler
Yaşadığımız yüzyılın başlarında dünyada hâkim olan yegâne görüş, tüm Kâinat’ın yalnız Samanyolu’ndan ibaret olduğu şeklinde idi. Şimdi bir an için bu fikrin hâlen geçerliliğini koruduğunu kabul ederek, içinde yaşadığımız bu küçük Evren’i tanımaya başlayalım: “Samanyolu’nun çapı, bugün 100.000 ışık yolu olarak bilinmektedir. Bu ise, saniyede 300.000 km. hızla yol alan ışığın, Samanyolu’nu bir uçtan diğer […]
Cafer Mart – Entomoloji
Vücudu oluşturan halkalar (Segment’ler) eş yapıda (Homonommetamer) değildir, yani heteronommetamer’dir. Üyeler (Extremid’ler) tam olarak meydana gelmiştir. Vücut asıl olarak kitin (Chitin) maddesinden yapılmış bir dış iskelet tarafından korunmuştur. Hareket edebilmesi için segmentler arasında deri yapısındaki vücut duvarı bulunmaktadır. Büyüyebilmeleri için dış iskeletin zaman zaman değişmesi gerekir.