Alexandre Dumas – Monte Cristo Kontu (epsilon)

1815 yılının 24 şubat günü, Notre-Dame de la Garde’ın gözetleme kulesinden, İzmir, Trieste, Napoli limanlarına uğrayan Firavun adlı geminin döndüğü haberi geldi. Meraklı izleyiciler, her zaman olduğu gibi, hiç vakit yitirmeden Saint-Jean Kalesi’nin rıhtımına doluştular; çünkü Marsilya’da bir geminin dönüşü insanlar için her zaman büyük bir olay olmuştur, özellikle de geminin sahibi kendi kasabalarındansa. Bu […]

Alexandre Dumas – Binbir Hayalet

Alexandre Dumas Binbir Hayalet’i 1849 yılında yazmış. Romanın girişinde Fransa’da 1830’lardan başlayan yeni politik çalkantı dönemini ve sosyal olayları yer yer bir önceki yüzyıla göndermeler yaparak anıyor. Politik tavrı edebi ustalığının arkasında duran Alexandre Dumas, tarihi olayları da, bu olaylara dair görüş ve yorumları da kahramanlarının ağzından aktarıyor. Kendi ifadesiyle romanında “ilgi duyduğu bir konuya […]

Sam Horn – Tongue Fu – Sözlü Dövüş Sanatı

“ZENGİNLİĞİ suçladığında bayağı sözlerle yanıt vermenin bir yararı olmaz. Seminere başladığımızda daha ilk derste doğru yolda olduğumuzu gördüm. Kahve molasında katılımcılardan biri yerinden kalkmamıştı. Sandalyesinde oturmuş başını sallıyor ve uzaklara bakıyordu. Yanına yaklaşıp ne düşündüğünü sordum. “Sam” dedi, “ben emlakçıyım. Bazı müşterilerim çok ken dini beğenmiş ve aşırı talepkârdır. Bana istedikleri gibi davranabileceklerini dü şünürler. […]

Salman Rushdie – Utanç

Havadan bakıldığında her şeyden ziyade kötü oranƨlı bir hal teri andıran ücra sınır kasabası K.da bir zamanlar üç sevimli, sevgi dolu kız kardeş yaşardı. İsimleri… ama gerçek isimleri asla kullanılmazdı, ƨpkı evdeki en iyi porselenler gibi; üçünün de yaşadığı o trajedi gecesinden sonra porselenler zamanla yeri unutulan bir dolaba kilitlenmiş, böylece Çarlık Rusyası’nda Gardner Seramik […]

Salman Rushdie – Öfke

Yakın geçmişteki elli beşinci doğum gününden beri kendi (çok eleştirilen) tercihiyle kadınlardan kaçan ve yalnız olan, emekli idealar tarihçisi, huysuz bebek imalatçısı Profesör Malik Solanka, hayatının gümüş yıllarını bir altın çağda geçirdiğini fark etti. Penceresinin diğer tarafında uzun, nemli bir yaz, üçüncü milenyumun ilk sıcak mevsimi ortalığı kavuruyor, ter döktürüyordu. Şehir para içinde yüzüyordu. Kiralar […]

Salman Rushdie – Geceyarısı Çocukları

BEN BOMBAY’DA DOĞDUM… evvel zaman içinde. Yok, bu yetmez, tarihi söylemeden olmaz; 15 Ağustos 1947’de Doktor Narlikar’ın Doğumevinde dünyaya geldim. Ya saati? Saat de önemli. İyi öyleyse: geceleyin. Yok yok, biraz daha ayrıntılı… Aslına bakılırsa saat tam geceyarısını vurduğunda. Ben dünyaya gelirken akreple yelkovan saygıyla tokalaştılar. Söyleyiver gitsin, söyle hadi; tam Hindistan’ın bağımsızlığına kavuştuğu anda […]

Alexandra Lapierre – Artemisia

Alexandra Lapierre -Artemisia – Ölümsüzlük için Düello 17. yüzyıl barok İtalya’sından ölümsüzlük uğruna, bir baba ile kızı arasında yaşanan düello.. Artemisia, ün ve özgürlüğe ulaşmak için yaşadığı toplumdaki bütün kuralları yıkan, yapıtlarıyla da ölümsüzlüğe ulaşan tarihteki ilk büyük kadın ressamlardan, Artemisia Gentileschi’nin (Roma 1597-Napoli 1652) serüvenidir. Roma’da, 161 l yılında Sanatçılar Mahallesindeki bir atölyede, genç […]

Alexandra Cavelius – Leyla

Neden seni bir çiğ damlası gibi Böylesine titrek, böylesine hassas görmeliyim? Oysa yorgun kalbim üşürken. Şimdi donuk gözlerim acıyı taşıyor. Sen, hayran olduğum düşsel kadın. Bir buz dağı gibi olan kalbin Bütün insanlara acı çektirmek için mi böyle. Yoksa sadece senin için yaşayanlara mı? E s ki d e n ya ş a ma yı […]

Alexander Moseley – A’dan Z’ye Felsefe

Felsefe bilgelik aşkıdır. Ama bilgeliğin ne anlama geldiği insanın neyi düşündüğüne veya neye baktığına bağlıdır. Bilge olmayanlar, zihinlerini, duygularını ya da duyularını kapatır, bakmamayı, hissetmemeyi, düşünmemeyi tercih ederler. Bir kez düşünmeye başladığımızda, bilgeliğin, bazıları daha az kullanılmış olan birçok değişik yoldan ilerlediğini görürüz. Bunu söylemek, eşit derecede bilgece olan birden fazla yol olduğunu ya da […]

Alex Callinicos – Marksizm ve Ulusal Sorun

Marksizm ve Ulusal Sorun Komintern İkinci Kongresi’nde kabul edilen ‘Ulusal sorun ve sömürgelersorunu üzerine tezler’ Komünist Enternasyonal’in İkinci Kongre’sinde (Ağustos 1920) kabul edilen Ulusal sorun ve sömürgelersorunu üzerine tezler. Devrimlerin ve savaşların yaşandığı bir dünyada yaşıyoruz. Bu çatışmalara katılanlar kendi eylemlerini genellikle sınıf kavramına değil ulus kavramına dayanarak meşrulaştırıyorlar. Egemen ideolojinin en önemli biçimi artık […]

Alev Alatlı – Schrödinger’in Kedisi – 1

Üç gündür hiç durmadan yağan yağmur, kafilenin Külliye’nin güney kapısında belirmesiyle birlikte tipiye dönüştü. Rüzgâr yön değiştirdi, karşılarına geçti, eğildi, yıldızdan, yere paralel olarak esmeye, fırlattığı buz tanecikleri yeni gelenlerin bacaklarını dalamaya başladı. Onları avlunun kubbeli revaklarının altına sığınmış seyreden Mağdurlar, Taliplerin şaşkınlıklarını utangaç gülücüklerle karşıladılar. “Bunlar da pek gençmişler, ayol!” dedi birisi. Bir başkası, […]

Alessandro Baricco – Bin Dokuz Yüz

Barbara’ya, Bu metni aktör Eugenio Allegri ve yönetmen Gabriele Vacis için yazdım. Onlar da, bundan bu yıl temmuz ayında Asti Festivali’nde sahneye koydukları bir oyun çıkardılar. Bir tiyatro metni yazdığımı söylemek için bu yeterli midir, bilmiyorum: Ama bazı kuşkularım var. Şimdi kitaplaştınldığım görünce daha çok, gerçek bir tiyatro yapıtı ile yüksek sesle okunması gereken bir […]

Aleksandr İsayeviç Soljenitsin – Kreçetovka İstasyonu’nda Bir Olay

“Alo, hareket memurluğu mu?” “Söyleyin.” “Kimsiniz? Dyaçihin, siz misiniz?” “Söyleyin.” “Bırakın ‘söyleyin’i şimdi! Dyaçihin misiniz, diyorum.” “Sarnıç katarını yedinci yoldan üçüncüye alın. Evet, ben Dyaçihin.” “Ben de komutan yardımcısı, nöbetçi amiri Teğmen Zotov. Dinleyin beni, nedir sizin bu yaptığınız? Neden Lipetsk’e altı yüz yetmiş… Kaçtı hele Valya?” “Sekiz.” “Altı yüz yetmiş sekiz numaralı katarı göndermediniz?” […]

Aleksandr Sergeyeviç Puşkin – Bakır Atlı

“Bakır Atlı”nın konusu Dekabristlerle ilgilidir. Rus düşünce ve siyasal savaşım tarihinde Dekabristler, Büyük Petro’nun davasının sürdürücüsü gibi görülüyorlardı. Toprak köleliğinin kaldırılması, bütünsel cumhuriyet ya da anayasal monarşi kurulması amacıyla örgütlenen Rus devrimcileriydiler. Ve bu siyasal devinim, köklerini Petro’nun reformlarından alan düşüncelerin gelişmesi olarak değerlendiriliyordu. 1825 yılında Rus düşünürü Herzen, Dekabristlerin başkaldırı girişiminin bastırılmasını değerlendirirken, Çar […]

Aleksandr Sergeyeviç Puşkin – Yüzbaşının Kızı

Puşkin anlatı alanında başyapıtı olan ”Yüzbaşının Kızı”nı da 1836 yılında tamamlayıp yayınladı. Gogol bu romanla ilgili olarak şöyle demektedir: ”Yüzbaşının Kızı ile karşılaştırılınca bütün romanlarımız ve büyük hikâyelerimiz yavan kalıyor. Saflık, yumuşaklık öyle bir yüksekliğe ulaşıyor ki bu yapıtta, gerçek bile yapmacık ve karikatürize edilmiş gibi görünüyor. Ortaya gerçekten de ilk olarak Rus karakterleri çıkıyor. […]

Aleksandr Sergeyeviç Puşkin – Küçük Tragedyalar

Küçük Tragedyalar, yazarın tiyatro sanatına özgün bir katkısı sayılıyor. Bu oyunları, yaşamının en verimli üç ayı sırasında yazmış Puşkin; üstelik okurlarının ve kendisinin şiirden çok düzyazıya önem verdiği bir dönemde. Bu oyunların Puşkin’in temel özel iklerinin hemen hepsini yansıttığı, yaygın bir kanı. Mozart ve Salieri, şairin yaşarken sahneye konan tek oyunu. (Pinti Şövalye, ölümü üstüne […]