‘Yeni Sinema’dan sonra, gelecek / yazılacak sinema konulu eleştiri kitapları olduğunu biliyordum: 5- 6 yıldır. Ancak, adının ne olacağını bilemiyordum: 5-6 yıldır. Yani bunlar, önceden koyutlanmış süreçlerdi ve varlıkları vardı. Sonra, ‘Lie to Me’ yazıldı. Ad konuldu, varlığın adı. Kuşkusuz bu, ‘post-n-modern’ kültür konusunda olduğu gibi olacak: Bu ‘post-1-sinema’, daha epeyi ‘post-n-sinema’ olacak. Ölene kadar […]
Reha Ülkü – Çizgi Roman ve Çizgi Film Eleştirileri
Çizgiroman benim için bir tutku olageldi. Daha okuma öğrenmeden, 5-6 yaş arasındayken, gazetelerdeki seri çizgiromanların yazılarını okuyamazken, noktalama imlerini sayardım. Bu tutku, hem baştan beri farklı kanallarda yürüdü, hem de zaman içinde yeni kanallar kazandı. Çizgiroman bir altkültür olarak, bir popüler-banal kültür olarak en yaygın tüketilen kültür / sanat ürünlerinden birini oluşturuyor. Bunun nedeni, klasi […]
Akın Alıcı – Yeni Görgü Kuralları
Eski dönemlerde insanların çadıra girerken mızraklarını dışarıda bırakmaları önemli bir nezaket kuralıymış. O dönemler için birbirlerine zarar vermeyeceklerini anlatan el sıkışmaları ise, günümüzde artık tam olarak bu manaya gelmemekle birlikte hâlâ kullanılmaktadır. Bugün, teknolojinin gelişmesiyle, görgü kuralları da değişikliğe uğramış; imaj, beden dili ve empati gibi kavramlarla yeniden şekillenmiştir. Artık, eskiden olduğu gibi sadece belli […]
Reginald H. Barrow – Romalılar
Ne Biçim İnsanlardı? Romalılar ne biçim insanlardı? Kişi, ettiğiyle tanınır derler; bu yüzden, bu soruya cevap vermek için, ilkin, yapılan işler için Roma tarihine, sonra, bu işleri yaptıran düşünceyi anlamak için de, Roma edebiyatına başvurmamız iyi olur. Romalılar, tarihleriyle yargılanmaya gönülden râzı olurlardı, çünkü tarih onlar için yapılan işlerdi res gestae terimi Lâtince’de ‘yapılan işler’ […]
Recep Şükrü Apuhan – Çanakkale Geçilmez
Büyük öğretmen olan ‘tarih’i iyi dinlediğimiz söylenemez. Uzun yıllar o öğretmenin derslerinden faydalanamadık. O canla başla bize hatalarımızı ve doğrularımızı anlatırken biz lüzumsuz şeylerle uğraşan öğrenciler gibiydik. Çanakkale Savaşı, Anadolu toprağında nasıl tutunduğumuzu ve bundan sonra da nasıl tutunabileceğimizi anlatan önemli bir dersti. Tarihi bir defa daha kürsüye davet ederek bu dersi hepimiz için tekrarlamasını […]
Recaizade Mahmut Ekrem – Muhsin Bey Yahut Şairliğin Hazin Bir Neticesi
Muhsin Bey –ki yirmi iki yaşında, zeki, gayet çalışkan, sinnine göre malûmatı zararsız, fakat istidâd-ı muhabbeti galip, hayâlât-ı şâirâneye mağlup, nahîfü’l-mizâc bir genç şair idi– uzaktan kendisine karâbeti bulunan bir kızı daha çocukluğunda en şiddetli bir sevdâ-yı ismetperverâne ile sevmiş ve şiddet-i aşk u alâkasından perestîdesi olan Dilara’yı da hissedar etmek bahtiyarlığına nail olmuş idi. […]
Recaizade Mahmut Ekrem – Araba Sevdası
Bilindiği üzere Türk romanının ortaya çıkışı Tanzimat’tan sonra edebiyatımızda başlayan yenileşmeyle birlikte olmuştur. Osmanlı Devleti içinde başlayan Batılılaşma hareketleri bir süre sonra edebiyata da yansımış, önce Batılı yazarlardan romanlar çevrilmiş, ardından da 1870’li yıllardan itibaren Türk yazarları ilk roman örneklerini vermeye başlamışlardır. Günümüz romanı ile karşılaştırıldığında aşıldığını kolaylıkla söyleyebileceğimiz bu dönem eserleri, ne olursa olsun […]
Raymond Roussel – Locus Solus
“Bütün çağların en büyük büyücüsü”: Breton böyle tanımlar Raymond Roussel’i. “Tek bir kitap seçecek olsaydınız, yangından korumak için, hangisi olurdu bu?” sorusuna Dali’nin yanıtı: Locus Solus. Çağımızın özgün yazarlarından, etnolog Michel Leiris’in gözünde en büyük kılavuz. Michel Butor için modern yazının doğum yeri. Alain Robbe-Grillet’ye göre ilk, belki de en önemli “yeni romancı”. Üzerine bir […]
Raymond Queneau – Biçem Alıştırmaları
Notasyon S hattı otobüsünde, trafiğin civcivli zamanı. Yirmi altı yaşlarında bir tip, kurdela yerine sicim sarılmış fötr şapka, pek uzun boyunlu, sanki boynunu birisi çekiştirmiş gibi. İnsanlar iniyor. Söz konusu tip yanında duran bir adamdan rahatsız oluyor. Adamı, ne zaman birisi geçse, kendisini iteklemekle suçluyor. Ağlamaklı bir ses tonu, ama aslında saldırgan olmaya çalışıyor. Boş […]
Raymond M. Smullyan – Tao Sessizdir
TAO SESSİZDİR, Raymond Smullyan tarafından yazılmış, Batılılara Doğu felsefesinin anlamını ve değerini gösteren cezbedici ve esprili bir rehberdir, “Benim için” der Smullyan, “Taoculuk, yoğun bir estetik farkındalıkla birleşmiş içsel bir huzur durumu anlamına gelmektedir. Bunlardan hiçbiri tek başına yeterli değildir. Tümüyle edilgen bir dinginlik sıkıcıdır ve bir tür duyarsızlıktır; endişeden doğan bir farkındalık ise pek […]
Raymond E. Feist – Gediksavaşlar Efsanesi #4 Sethanon’da Karanlık
JİMMY SALONDA KOŞUYORDU. Son birkaç ayda çok serpilmişti. Bir sonraki Yazortası Günü’nde on altı yaşına basmış sayılacaktı, ama gerçek yaşını kimse bilmiyordu. On altı iyi bir tahmindi, ama on yedi, hatta on sekize yakın olması da mümkündü. Zaten atletik bir yapısı varken saraya geldiğinden beri de omuzları da genişlemiş, neredeyse bir baş boyu kadar da […]
Raymond E. Feist – Gediksavaşlar Efsanesi #3 Gümüşdiken
GÜNEŞ DORUKLARIN ARDINA ÇÖKTÜ. Güneşin son sıcak ışınları toprağa değdi ve geriye bir tek gün batımının ardından gelen al renkli şavkı kaldı. Doğudan çivit rengi karanlık, hızla yaklaşıyordu. Rüzgar tepeleri keskin bir bıçak gibi kesip geçmekteydi; ilkyaz hayal meyal hatırlanan bir düşten ibaretti sanki. Kıştan kalan buzlar hâlâ gölgeli ceplere tutunuyordu, ağır çizmelerin altında yüksek […]
Raymond E. Feist – Gediksavaşlar Efsanesi #1-2 Büyücü
FIRTINA DİNMİŞTİ. Pug kayaların kenarında sekiyor, gelgit birikintileri arasında dolaşırken zorlukla basacak yer bulabiliyordu. Gözleri fıldır fıldır dönerek yamacın altındaki her birikintiyi inceliyor, henüz sona ermiş fırtınanın etkisiyle bu göletlere sürüklenmiş kılçıklı yaratıkları arıyordu. Bu su bahçesinden topladığı kum böcekleri, kaya sürüngenleri ve yengeçlerle dolu çuvalını taşırken genç kasları ince gömleğinin altında şişiyordu. Öğlen güneşi, […]
Raymond Chandler – Büyük Uyku
Ekim ayının ortalarında bir sabah saat on bir suları, gökyüzünde güneş parlamıyor, yamaçların berraklığı biraz sonra boşanacak sıkı bir yağmurun habercisi. Havai mavi takım elbisemin içine koyu mavi gömleğimi giymiş, aynı renk kravatımla mendilimi kuşanmışım, ayaklarımda siyah ayakkabılarımla üzerleri koyu mavi çalar saat desenli kara yün çoraplarım var. Derli toplu, temiz, tıraşlı ve ayığım, hani […]
Raymond Carver – Katedral
O kör adam, karımın eski bir arkadaşı, gece yatıya kalmak üzere bize gelecekti. Karısı ölmüş, o da ölen karısının Connecticut’taki akrabalarını ziyarete gelmişti. Karımı akrabalarının evinden aradı, sözleştiler. Adam trenle gelecek, beş saatlik yolculuktan sonra karım onu istasyonda karşılayacaktı. Karım on yıl önce, Seattle’da, bir yaz onun yanında çalışmış ve o zamandan bu yana onu […]
Ray Cummings – New York 5000
ALAN’ın atölyesindeydik. Hemen birkaç dakika önce monte etmiştik televizyon alıcısını. Aygıtı açar açmaz da, eşsiz güzellikte bir esrarengiz genç kız karanlığın içinden çıkıp geldi. Vakit gece yarısına yaklaşıyordu. Boğucu şekilde sıcak bir haziran gecesi yaşıyorduk. Alan’ın kızkardeş Lekelerin her biri hem yoğundu, hem de daha ilk bakışta ne olduğu kavranabilir cinsten şeylerdi. Doğayı dile getiren […]