Reşat Nuri Güntekin – Kızılcık Dalları

Adapazarı postası o gün iki buçuk saat rötar yapmıştı. Pendik istasyonunda, Bolu’dan gelecek ortanca kızını bekleyen Nadide Hanım, merak içinde idi. Çocuk ağrısı çeker gibi elleriyle hafif hafif kasıklarına basarak mütemadiyen dolaşıyor, arasıra yere çömelerek yüzünü trenin geleceği tarafa çeviriyordu. Akşam yaklaşmıştı. Karşı tepede uçuşan hafif bulutları bazen lokomotif dumanı sanarak yerinden kalkıyor, zaman zaman […]

Reşat Nuri Güntekin – Kan Davası

Bozova ilinde otuz yıldan beri görülmemiş bir kış hüküm sürmektedir. Yollar kapanmış, dereler donmuş, ova köyleri karlar altında kaybolmuştur. Havanın en azıp kudurduğu gecelerden birinde Toygar ilçesinin viran bir evi önünde bir katır duruyor; üstünden çok uzun boylu, — Doktor hasta… — Haber veii… Göreceğim… Uzaktan geldim. Yabancı, cevap beklemeden içeriye giriyor; karanlığın içinde, taşlık […]

Reşat Nuri Güntekin – Gökyüzü

1931 yazının ilk haftasındaydı. Bir akşamüstü sütkardeşim Raşit çocuğun Fatih Çarşambası’ndaki evine uğramıştım. Raşit çocuk dediğime hürmetle dinlemek lâzımdı. Raşit çocuk her hikâyenin sonunda : “Biz, işte böyle şeyler gördük, geçirdik. Denizin çok cilvelerini tattık küçük bey…” diyordu. Bu küçük bey de tabiî ben… Altmış yaşında bir adamın güz yaprakları gibi suyu çekilmiş, türlü damarlar, […]

Reşat Nuri Güntekin – Gizli El

Güntekin, 1889’da, Askeri tabip olan Nuri Bey ile Erzurum valisi Yaver Paşa’nın kızı Lütfiye Hanım’ın oğlu olarak İstanbul’da doğmuştur. Öğrenim hayatı boyunca birçok il gezen Güntekin, ilköğrenimine Çanakkale’de başlamıştır. Daha sonra İzmir’deki Frerler okulunda bir süre öğrenim görüp sınavla girdiği Darülfünun Edebiyat Şubesi’ni 1912’de bitirdi. Böylece öğrenim hayatını yirmi üç ya yaşında da gazeteciliği çok […]

Reşat Nuri Güntekin – Eski Hastalık

Yalnız, Züleyha, bu korkunç şeyin kendisini beklediği kadar sarsmadığını hayretle görüyordu. Ne bir çarpıntı, ne bir ıstırap, ne hattâ bir ürperme!… Bu dakikada ona söz söylemek lâzım gelse, sesinin bir pürüzsüz billur gibi dudaklarından çıkacağını anlıyordu. Sade göğsü birdenbire genişlemiş gibi, bol havaya ihtiyacı vardı. Yastığının üstünde boynunu hafifçe kaldırıyor, dudaklarını aralıyor, soluklarına bir uyku […]

Reşat Nuri Güntekin – Dudaktan Kalbe

Ev sahibi, yemek odasının terasa açılan kapısından misafirine seslendi: — Paşa, sen- bu güzel mehtaba karşı bir hâb-ı nâza dalacak gibi görünüyorsun… Hele bir dakika buraya zahmet et… Yayvan bir koltuğun içinde yemek ağırlığı ve yol yorgunluğu ile uyuşup kalan Vefik Paşa, üşene üşene gözlerini açtı, yorgun bir rica ile : — Artık merhamet et, […]

Reşat Nuri Güntekin – Değirmen

Zelzele Malmüdürü Cevdet Efendi birdenbire ayağa kalkarak: — Zelzele oluyor arkadaşlar, dedi. Yeni bir çiftetelliye başlamış olan keman, ud, darbuka durdu; yalnız yerde, çalgıcıların ayakları dibinde iki büklüm oturan Arap Ziver hiç bir şeyin farkında olmadı, yanmdakilerden biri kollarını tutuncıya kadar iki yana sallanarak zilli maşasını vurmıya devam etti. Eğlentinin en kızıştığı zamandı. Sırmalı cepkeninden […]

Reşat Nuri Güntekin – Damga

Çocukluğumun en eski hatırası bir ağustos şenliği ge-cesidir. Bu hatıra, görülmüş bir şeyden ziyade vaktiyle dinlenmiş bir masalın hayalde bıraktığı izlere benzer: Bu dünyada başka bir âlemde ucu bucağı olmayan bir bahçe… Ağaçlarında renkli fenerler yanıyor,.. Bembeyaz, ince ince yollar… Uğultulu bir mahşer kalabalığı… Yer yer çarkıfelekler yıldızlanıyor, havaî fişekler uçuyor… Yalnız karanlık v Belki […]

Reşat Nuri Güntekin – Çalıkuşu

DÖRDÜNCÜ sınıftaydım. Yaşı m oniki kadar olmalı. Fransızca muallimimiz Sör Aleksi, bir gün bize yazı vazifesi vermişti. “Hayattaki ilk hatıralarınızı yazmaya çalışın. Bakalım neler bulacaksınız? Sizin için güzel bir hayat temini olur,” demişti. Hiç unutmam; yaramazlığımdan, gevezeliğimden bıkan öğretmenler, o sınıfta beni arkadaşlarımdan ayırmışlar, bir köşede tek kişilik bir küçük sıraya oturtmuşlardı. Müdirenin söylediğine göre, […]

Reşat Nuri Güntekin – Ateş Gecesi

Aydından Milâsa inen posta arabasında beş kişi idiler: Durmadan tütün içen ve dizleri arasına sıkıştırdıkları bir kahve tepsisi üstünde kâğıt oynıyan iki incir komisyoncusu; yüzü çiçek bozuğundan delik meleyen kuzulara, böğüren ineklere, anıran eşeklere kendi seslerinden ayırt edilmez seslerle cevap veriyor, yol arkadaşlarını gülmekten kırıp geçiriyordu. Bir aralık Muğlaya giden bir deve kafilesine musallat olmuş, […]

Reşat Nuri Güntekin – Akşam Güneşi

“Romanımın hakikî kahramanı olan sevgili zevcem Hâdiye’ye 8 Teşrinievvel 1927 Reşat Nuri” Onu ilk defa bir haziran günü Sazlı Pınar yolunda gördüm. Viran bir köprünün başında köylülerle konu-uyordu. Yakası kapalı boz ceketi, tozlu dolakları, iri dolgun ücuduyla bana evvelâ bir çiftlik kâhyası gibi göründü, füzünün yarıdan ziyadesini kapıyan beyaz güneşliği alanda yalnız çenesiyle dudakları görünüyordu. […]

Reşat Nuri Güntekin – Acımak

— Merkezde Zehra isminde bir başmuallim varmış… Hangi mektep olduğunu bir yere kaydettim ama bir türlü bulamıyorum. Mebus Şerif Halil Bey, cüzdanının yelek ceplerini karıştırıyordu. Maarif Müdürü gülerek: — Zahmet etmeyin efendim, malûm, dedi. Zehra vilâyetin en maruf bir simasıdır. — Dostlarımdan biri bu hanım için sizden birkaç gün izin istememi rica etti… İstanbulda ihtiyar […]

Resos – Euripides

Bu eser için Homeros’un İlyada destanında geçen kral Resos’un acı ölümünün (İlyada X, 426-440 ve 469-525) esin kaynağı olduğu açıktır. Olayın gelişimi şöyledir: Argos ordusundan Odysseus ve Diomedes, ordugâhlarına casusluğa gelen Dolon adlı bir Troyalıyı öldürdükten sonra, Troya saflarında bulunan Trakyalıların birliğine giderler. Birlikteki herkes yanlarında silahları ve atlarıyla uykuya dalmıştır. Aralarında Resos da vardır; […]

Rene Guenon – Maddi İktidar, Manevi Otorite

Biz çalışmalarımızda, güncelliği (actuality), geçici dünya olaylarını referans verme alışkanlığına sahip değiliz. Zira asıl üzerinde durduğumuz, devamlılık gösteren olaylar şeklinde tezahür eden prensiplerdir, çünkü onlar zaman dışıdırlar. Söz konusu prensiplerin tatbikatlarına ilişkin tasarımlar yapmak üzere saf metafiziğin kapsamı dışına çıksak bile, bu çıkışı genel bir beşaret sağlayacak şekilde yaparız. İşte bu eserde yapacağımız da budur. […]

Rene Guenon – Dante ve Ortaçağ’da Dini Sembolizm

ZAHİR MANA VE GİZLİ MANA O voi che avete gl’ intelletti sani, Mirate la dottrina che s’asconde Sotto il velame delli versi strani! bu kelimelerle Dante,1 eserinde tamamıyla doktrinal gizli bir anlamın olduğuna çok açık bir şekilde işaret etmektedir. Öyle ki, zahirdeki ve görünen anlam sadece bir örtüden ibarettir; ve bu gizli anlamı ise ancak […]

Rene Girard – Dostoyevski Yeraltı İnsanı

Çağdaş eleştirmenler, bir yazarın yapıtını yaratırken, kendini de yarattığını söylemeyi pek sever. Formül, yaratıcılık bakımından bu ikili gelişimin bir teknik veya beceri kazanmayla karıştırılmaması koşuluyla, Dostoyevski’ye de büyük ölçüde uyarlanabilir. Birbirini izleyen yapıtlarını, bir müzisyenin yavaş yavaş ustalaşmasını sağlayan o alıştırmalarla karıştırmamak gerekir. Işǚ in özü başka bir yerde yatmaktadır ve bu öz öncelikle olumsuz […]