Öner Ünalan – Darwin Ne Yaptı

Yıllar önce, Darwin’in genel okuru ilgilendiren yapıtlarını Türkçeye çevirdiğim anıldıktan sonra, “Darwin’in teorisini anlatan popüler bir kitap çevirmeyi de düşünür müsün?” diye sorulmuştu da “Öyle bir kitap çevirmektense yazarım” demiştim. Başka ülkelerde yazılmış bu tür kitapları yeterince başarılı bulmadığım sanılmaya. Ancak, o kitapların hepsi, belirli koşullarda yetişmiş okurlar için kaleme alınmıştır. Türkiye koşullarında yetişmiş kişiler […]

Önder Kaya – Roma İmparatorluğu’ndan Hitler Almanyası’na Avrupa Tarihi

“Tarihi kazananlar yazar” sözünün bir gereği olarak Avrupa ya da nam-ı diğer “Batı”nın bakış açısını bilmek, Batı’nın yaşadığı tarihsel süreç hakkında bilgi sahibi olmak günümüzde her zamankinden daha da önemli hale gelmiştir. Zira hâlihazırda baskın olan dinsel, kültürel, siyasal eğilimler büyük ölçüde bu küçük kıtanın şekillendirdiği değerlerdir. Çağımızda bu denli etkin olan Avrupa’nın, mekan ve […]

Ömer Seyfettin – Turan Devleti

«BİR MİLLETİN TABİİ HUDUTLARI DAĞLAR VE IRMAKLAR DEĞİLDİR. İSTİNAD ETTİĞİ MİLLİYETİN LİSANI VE DİNİ SINIRLARIDIR.» ÖMER SEYFETTİN (ARKA KAPAK) Ömer Seyfettin’in İki Şiiri Ömer Seyfeƫn’in, hikâyeleri kadar olmamakla birlikte, oldukça başarılı şiirleri vardır. Aşağıda bunlardan iki örnek veriyoruz: KIZILIRMAĞA Ah, ey Kızılırmak! Ağlıyor musun? Dalgaların coşmuş, bilmiyor durmak, Çöktü yüz bin ocak, anlıyor musun? Ben […]

Ömer Seyfettin – Kaşağı

Ahırın avlusunda oynarken aşağıda, gümüş söğütler altında görünmeyen derenin hazin şırıltısını duyardık. Evimiz iç çitin büyük kestane ağaçları arkasında kaybolmuş gibiydi. Annem İstanbul’a gittiği için benden bir yaş küçük kardeşim Hasan’la artık Dadaruh’un yanından hiç ayrılmıyorduk. Bu, babamın seyisi yaşlı bir adamdı. Sabahleyin erkenden ahıra koşuyorduk. En sevdiğimiz şey atlardı. Dadaruh’la beraber onları suya götürmek, […]

Ömer Seyfettin – Hikayeler

Pireler Aşk Dalgası Külah Kütük Kaşağı Ant Diyet Forsa Ferman İlk Cinayet Yeni Bir Hediye Pembe İncili Kaftan 28 Şubat 1884 tarihinde Gönen’de doğdu. Öğrenimine Gönen’de başlayan Ömer Seyfettin, Ayancık’ta ve annesiyle birlikte geldiği İstanbul’da Aksaray’daki Mekteb-i Osmaniye’ye devam etti. Eyüp’teki Baytar Rüşdiyesi’ni bitirip asker çocuğu olduğu için Kuleli Askeri İdadi’sine yazıldı (1893). Bir müddet […]

Ömer Seyfettin – Balkan Harbi Hatıraları

Ömer Seyfettin, şair, hikâyeci, fikir ve siyaset adamı, asker, öğretmen, nazariyatçı ve tenkitçi yönüyle Tanzimat’tan sonraki Türk edebiyatının ve düşünce dünyasının göz ardı edilemeyecek önemli bir şahsiyetidir. Hakkı Süha Gezgin’in ifadesi ile o, “Dalları meyvelerinin ağırlığı ile esneyip sarkmış bir ağaçtı.” [1] Ömer Seyfettin’in otuz altı yıllık hayatında ortaya koyduğu birçok hikâye, tiyatro eseri, bazıları […]

Ömer Özkaya – Zihin Kontrolü

Türkiye’de birçok kavram birbiriyle karıştırılır. Konumuz “Zihin Saptırmaları” olduğu için bu alanda kullanılan ikili kavramlara değinerek başlayayım. Çok yaygın olarak kullanılan -bu alanda- iki kavram var. Komplo Teorisi ve Manipülasyon (Saptırma). İlginçtir ki bu iki kavramın da Türkiye’de tartışmaya açılmasında ben önayak oldum. Manipülasyon’u ilk kez 1974’de “Türkiye’de Kadın” adlı kitabımda kullandım. Bu kavram, tam […]

Ömer Hayyam – Rubailer – Dörtlükler – Rubaiyat

Eski Hayyam çevirilerini okurken bir şeye takılırdım: Nasıl oluyor da, derdim, düşüncesini bu kadar pervasızca söyleyen, hocalara, softalara böylesine çatan bir adam, ağdalı, lügatli, cüppeli bir dille konuşuyor? Farsça bilmediğim için çevirilerin, Hayyam’ın kendi dilinde kullandığı ağıza uyup uymadıklarını kestiremezdim. Onun da, bizim Dîvan şairlerimiz gibi, halkın bilmediği kelimeler kullandığını sanırdım. Abdülbaki Gölpınarlı’nın çevirileri çıktıktan […]

Öcal Kemal Evren – Erdoğan Yiğit Kısmetse

Soğuk olanca hırsıyla yüklenmişti Ankara’nın sırtına, tecavüz eder gibi hoyratlığı… Kış boyu taşıdığı çöl monotonluğundaki bulutlar bile yetmiyordu, sinirini alamıyordu bir türlü. Şubat ortaları olmasına rağmen hâlâ ilk günkü delikanlı cakasıyla gezinmekteydi, Ankara sokaklarında bir poyraz bir karayel… Hatta mavi örtüye hiçbir gri lekenin düşmediği günlerde dahi mahşerî bir palto, gocuk, kaban, mont kalabalığı; üstelik […]

Oya Boyla – Mobilya Tarihi

Mobilya yerleşik ve gelişmiş toplumlara ait bir üründür. Mobilyalar insanın günlük yaşamını kolaylaştıran eşyalardır. Çağdaş insan evde, işyerinde, taşıt araçlarında, otelde, hastanede, dükkânda, kısaca bulunduğu tüm mekânlarda mobilyasız bir düzeni düşünemez bile. Oysa dünyada bazı topluluklar hala ona gereksinim duymadan yaşamaktadır. Beş bin yıllık tarihine karşın birçok toplumda sıradan insanlar mobilya ile günümüzden ancak iki […]

Oya Baydar – Sıcak Külleri Kaldı

Paris ’te faili meçhul bir cinayet ve bir gramer dersi Ben bu… bu… “Ölü”yü daha önce de görmüştüm. Beş yıl önce miydi, yoksa yirmi beş yıl önce mi? Hatırlamıyorum. Ölüler yaşlanmaz derler, ama yaşlanmış işte. Çok… çok yaşlanmış. Bunu söylese, aklını kaçırdığını sanacaklar ya da rol yaptığını. En iyisi susmak, sadece sorulanlara cevap vermek, susmak… […]

Ahmet Hamdi Tanpınar – Yaşadığım Gibi

İnsanlar duygu ve düşüncelerine göre hareket ederler. Sevgi, nefret, korku, ümid, zan, inanç, şüphe, bilgi gibi manevî kuvvetler, insanları içten içe, şu veya bu şekilde davranmaya zorlar. Nefret ettiğimiz bir şeyi yapmak bize çok güç gelir. Korku kaleleri yükseltir, hendekleri derinleştirirken sevgi bütün kapıları açar ve bütün ârızaları dümdüz eder. Yunus’un ısrarla belirttiği gibi, insan […]

Ahmet Hamdi Tanpınar – Saatleri Ayarlama Enstitüsü

Beni tanıyanlar, öyle okuma yazma işleriyle büyük bir ilgim olmadığını bilirler. Hattâ bütün mütalâalarım, çocukluğumda okuduğum Jul Vern ve Nik Karter hikâyelerini ortadan çıkarırsanız, Arapça ve Farsça kelimelerini atlaya atlaya gözden geçirdiğim birkaç tarih kitabıyla, Tûinâme, Binbir Gece, Ebu Ali Sinâ hikâyeleri gibi eserlerden ibarettir. Daha sonraki zamanlarda, enstitümüz kurulmadan evvel işsizlikten evde çocukların mektep […]

Ahmet Hamdi Tanpınar – Huzur

Mümtaz, ağabeyi dediği amcasının oğlu İhsan’ın hastalandığından beri doğru dürüst sokağa çıkmamıştı. Doktor çağırmak, eczaneye reçete götürüp ilaç getirmek, komşunun evinden telefon etmek gibi şeyler bir tarafa bırakılırsa, bu haftayı hemen hemen ya hastanın başı ucunda, yahut da kendi odasında, kitap okuyarak, düşünerek, yeğenlerini avutmağa çalışarak geçirmişti. İhsan iki gün kadar ateşten, halsizlikten, arka ağrılarından […]

Ahmet Hamdi Tanpınar – Beş Şehir

Beş Şehirdin asıl konusu hayatımızda kaybolan şeylerin ardından duyulan üzüntü ile yeniye karşı beslenen iştiyaktır. İlk bakışta birbiriyle çatışır görünen bu iki duyguyu sevgi kelimesinde birleştirebiliriz. Bu sevginin kendisine çerçeve olarak seçtiği şehirler, benim hayatımın tesadüfleridir. Bu itibarla, onların arkasında kendi insanımızı ve hayatımızı, vatanın manevî çehresi olan kültürümüzü görmek daha doğru olur. Bizden evvelki […]

Ahmet Hamdi Tanpınar – Aydaki Kadın

“Aydaki Kadın diye bundan (Saatleri Ayarlama Enstitüsü) çok ayrı, çok başka, daha derin ve ferdî meseleleri ele alan bir romanım var. Fakat ne zaman bitireceğimi bilmiyorum.” (EdebiyatÜzerine Makaleler, 1969, s.555) “Yazarın ölümüyle yarım kalan bu romanın taslakları, 1974’te Tanpınar’ın Iǚstanbul Türkiyat Enstitüsü’ne verilen diğer evrakı arasında karışık bir biçimde numaralanmış olarak bulunmaktaydı. Aydaki Kadın’ı kitap […]