Beden kendi sessizliğini; kendi esenliğini, sağlıkla dolup taşmasını, kendi sevincini bilir. Zihin de erişebilirsin çünkü sen zihnin değilsin. Zihnin işlevi seninle nesnel dünya arasında bir köprü oluşturmaktır. Yüreğinin işleviyse seninle kendi aranda bir köprü oluşturmaktır. Benim söz ettiğim sessizlik yüreğin sessizliğidir. Bu başlı başına sözcüklerin ve seslerin olmadığı bir şarkıdır. Aşkın çiçekleri yalnızca bu sessizliğin […]
Fyodor Mihailoviç Dostoyevski – Delikanlı
Daha fazla sabredemeyerek, hayat yolunda attığım ilk adımları yazmak için oturdum; ama bunu yapmasam da olurdu. Yüz yaşıma kadar yaşasam, bunu yapmaya bir daha oturmam. Hiç sıkılmadan kendi hakkında yazabilmesi için, insanın utanmadan kendine âşık olması gerekir. Beni de diğerlerinden ayıran, kendimi bağışlayabileceğim tek bir nokta varsa, o da okurumun beğenisini kazanmak için değil, tümüyle […]
Oscar Wilde – Sanatçı: Eleştirmen, Yalancı, Katil
Wilde, sanatçı/dandy/eleştirmen figüründe, kendini geliştirmeye ilişkin eleştirel düşüncelerini hayata geçirmenin yöntemini keşfeder; terapi niteliğinde olduğu söylenebilecek (hatta Philip Rieff tarafından böyle nitelenen 2 ) bir yöntemdir bu – özellikle Wilde’ın Sigmund Freud’la neredeyse aynı dönemde yaşadığını göz önüne alırsak. Ancak Freud’tm kuramı otoriteyle aktarma yoluyla kurulan bir ilişkiye dayalıdır; Wilde’ın kendini gerçekleştirme modeli ise güzellikten […]
Oscar Wilde – Reading Zindanı Baladı
Şiir tercümesi esas olarak sanat adına beyhude bir gayrettir; tek faydası ise, iki dilli olarak basılması şartıyla, şiirin coşkusunun aşina olunmayan kelime ve sözlere takılıp azalmaması için bir tür kör değneği vazifesi görmesidir. Bu sebeple bu büyük eserin tercümesine teşebbüs edişimin altında yatan neden ne onun kıymet ve heyecanını tefsir etmektir, ne de bir muadilini […]
Oscar Wilde – Lord Arthur Savile’in Suçu
Leydi Windermere’in Paskalya’dan önceki son davetiydi ve Bentinck House her zamankinden daha da kalabalıktı. Altı bakan, Parlamento Başkanı’nın kabul töreninden nişanları ve kurdeleleriyle çıkıp gelmişler, bütün güzel kadınlar en gösterişli giysilerini giymişlerdi; resim galerisinin bitiminde Karlsruhe Hanedanı’ndan Prenses Sophia ayakta duruyordu; şirret görünüşlü, tombul bir kadındı, ufak, siyah gözleri ve şahane zümrütleri vardı; bozuk bir […]
Oscar Wilde – Dorian Gray’in Portresi
Stüdyo güllerin baygın kokusuyla doluydu; hafif yaz esintisi bahçedeki ağaçların arasında gezindiğinde açık kapıdan leylakların ağır kokusu ya da pembe çiçek açmış diken ağaçlarının daha narin parfümü geliyordu. İran heybeleriyle döşenmiş divanın köşesinde uzanmış, huyu olduğu üzere sayısız sigara tüttüren Lord Henry Wotton, bulunduğu yerden sarı salkım ağacının balrengi, bal tatlısı çiçeklerini seçebiliyordu. Ağacın titrek […]
Oscar Wilde – De Profundis
Wilde’ı, ancak hayatının son yıllarında tanımış olanlar, hapisten zayıflamış ve çökmüş olarak çıkan bir Wilde’a bakarak, hapisten önceki dâhi Wilde’ı hayal edemezler. Kendisiyle ilk karşılaşmamız, 1891 yılında oldu. Wilde o sıralarda Thackeray’in, “büyük adamların başlıca yeteneği” diye tanımladığı şeye, sükseye s “ Narkissos öldüğünde kır çiçekleri çok üzülmüş, onun ardından ağlayabilmek için nehirden su damlaları […]
Oscar Wilde – Bütün Masallar, Bütün Öyküler
Mutlu Prens’in heykeli, uzun bir sütunun tepesinde, şehrin ta üzerinde yükseliyordu. Baştan aşağı ince altın varaklarla kaplıydı, gözleri iki parlak safirdi, kılıcının kabzasında da iri kırmızı bir yakut parıldıyordu. Herkes çok hayrand ağırlamak için hazırlık yapmıştır.” Sonra uzun sütunun üzerindeki heykeli gördü. “Burada konaklayacağım,” dedi; “güzel bir konumu var, temiz hava bol.” Böyle diyerek Mutlu […]
Orson Scott Card – Ender Serisi 1 – Ender’in Oyunu
“Gözleriyle seyrettim, kulaklarıyla dinledim ve sana söylüyorum ki, bu o. Ya da en azından aradığımıza en yakın olanı.” “Erkek kardeş için de bunları söylemiştin.” “Erkek kardeşi denemeleri geçemedi. Başka sebeplerden dolayı. Yeteneği ile ilgisi yok.” “Kız kardeşi de öyle. Bununla ilgili şüpheler de var. Çok uysal. Kendini başkalarının iradesine bırakmaya çok hevesli.” “Eğer diğer kişi […]
Orkun Uçar, Saygın Ersin – Derin İmparatorluk
20 Şubat 1919 İşgal Edilmiş İstanbul Sivil giyimli bir Osmanlı subayı soğuk rüzgâr altında Elmadağ’dan Şişli’ye doğru yürüyordu. Yere yakın siyah bulutlar, güneşi tamamen örtmüş, ortalığı geceye çevirmişti. İnsanların suratında endişe hâkimdi. Hızlı hızlı, başlan öne eğik yürüyorlardı. Üç ay önce İtilaf Devletleri donanması Boğaz’a demir atmış, toplarını sahile çevirmiş ve üç bin beş yüz […]
Metal Fırtına 1 – Orkun Uçar – Burak Turna
Karanlık, doganın örtüsü haline gelmisti. Sessizligin içinde, böcek çıglıkları bile duyulmuyordu. Irak’ın daglık kuzey bölgesinin sınırındaydı burası. Çölün sona erdigi topraklarda düzlükler ve yükseltiler birbirine karısmaya baslıyordu, ufuk çizgisindeki daglık alan, karanlıgın içinde ancak bir gölge olarak beliriyordu. Genis düzlük alanları ara ara tepeler kesiyordu. Zor bir cografyaydı; hem toprak, hem de insan olarak. Çok […]
Orkun Ucar, Burak Turna – Metal Fırtına 3 – 3. Dünya Savaşı
Runnimede’de her zamanki gibi ya mur ya yordu. Kara bulutlar çökmüEtü orman n, Eehrin üzerine. Kalenin d E n Toprak a as baronlar vergileri gittikçe art r yordu. Bunun nedeni de Kral’ n sürekli kendilerinden asker ve para talep etmesiydi. Biraz sonra kaleye al nacaklard ama atlar n d Ear da b rakmalar istenmiEti onlardan. […]
Orkun Uçar – Metal Fırtına 2 – Kayıp Naaş
ANKARA – ANITKAşIR (şombardımanın ‘bitişinden iki saat sonra…) Yağmaya başlayan ılık bahar yağmuru, bombardıman bölgesindeki sıcaklığı azaltmaya başlamıştı. Ilk saldırıdan hemen sonra Atatürk’ün naaşım kurtarmaya gelen sivil kalabalığı da tümüyle yok etmişlerdi ve ortalık şimdi bir mezbahayı andırıyordu. Ambulanslar saatlerdir bölgeden ceset taşıyordu. Daha doğrusu ceset parçalarını… Yeryüzünün en tahrip edici silah gücüne sahip olan […]
Orkun Uçar – Asi – (Derzulya serisi’nin Habis Üçlemesi 1)
Büyük Kargaşa nın nasıl başladığı tam olarak bilinmiyor. Belki gökten inen ateş topu, belki derinliklerdeki sıcak nehrin üzerinde yüzen büyük kıtanın aniden yer değiştirmesi, belki eski insanların ellerindeki korkunç silahlarla yaptıkları bir savaş… Belki hepsi… Elimizde kalan az sayıdaki yazılı belge, nesilden nesile anlatılan Büyük Kargaşa efsaneleri veya lanetlenmiş batıdaki, geceleri parıldayan bölge gibi kanıtlar […]
Orhan Veli Kanık – Bütün Şiirleri
KİTAPLARINA GİRMEYEN ŞİİRLER İLK ŞİİRLER Eski Biçimli Olanlar GÜN DOĞUYOR Dili çözülüyor gecelerin. Gölgeler kaçışıyor derine. Alıp sihrini bilmecelerin: Gün doğuyor şehrin üzerine. Korkarak şekl’alıyor bacalar, Gün doğuyor şehrin üzerine. Bakıyorlar günün gözlerine Gözleri uykulu atmacalar. Sallayarak dallarını kavak Yükseliyor her günkü yerine, Gün doğuyor şehrin üzerine, Mavi bir ışıkla ağararak. Gün doğuyor şehrin üzerine, […]
Orhan Pamuk – Yeni Hayat
Orhan Pamuk’un coşkulu, lirik ve sihirli romanı Yeni Hayat bu sözlerle başlıyor. Okuduğu bir kitaptan sarsılarak etkilenen, sayfalardan neredeyse fışkıran ışığa bütün hayatını veren ve kitabın vaat ettiği yeni hayatın peşinden koşan bir kahramanın olağanüstü hikâyesi bu. Kitabın etkisiyle âşık oluyor, üniversite öğrenciliğinden uzaklaşıyor, İstanbul’dan ayrılıyor, bitip tükenmeyen otobüs yolculuklarına çıkıyor, taşra şehirlerine doğru savruluyor. […]