Ebubekir Eroğlu – Şahitsiz Vakitler

Ebubekir Eroğlu Ebubekir Eroğlu 1950’de Malatya’da doğdu. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitirdi. 1970’li yıllarda şiir yazmaya başladı. Kamu görevlisi olarak çalıştı. Bir gazetede haftalık deneme yazıları yazdı. Eroğlu’nun ilk şiirlerinde çağımıza özgü bir tedirginlik, romantik bir çizgide belirginleşir. Ebubekir Eroğlu, şiirleri, şiir üstüne yazılarıyla olduğu kadar, Yönelişler (1981-85 arasında 43 sayı) dergisiyle de şiir atmosferinin […]

Ebubekir Eroğlu – Modern Türk Şiirinin Doğası

Bir şairin ya da bir yazarın klasiklere ilgi duyması ile gelenekçi bir tutum izlemesi her zaman örtüşmez. Klasik eserlerin gelenek içinde tuttuğu yere göre, nadiren aynı duygunun iticiliğinde yola çıkıp aynı kapılara varılabilir. Klasiklerle ilgilenmek orijin’e ulaşma isteğinin sonucudur; geleneğe duyulan ilgi ise bir süreçle sınırlı kalabilir. Bir an için, zihnimizde uyandırdığı negatif izlenimi bir […]

Eamonn Butler – Hayek

Bir kuşağın, liberal 2 toplumun mahiyeti ve kollektivizmin yanlışlıklarını anlamasına yardımcı olma hususunda Friedrich Hayek’in etkisi, döneminin bütün yazarlarının etkisinden çok daha fazla olmuştur. İkinci Dünya Savaşı öncesi ve sonrasında, zihnî temâyül sürekli sosyalizmden yana seyrediyordu. Dönemin konsensüsü, iktisâdî planlama, iktisâdî büyüme için hedefler koyma, tam istihdam politikası, devletin kapsamlı refah hizmetleri ve gelirin yeniden […]

E.T.A. Hoffmann – Şeytanın İksirleri

Birader Medardus’un ilginç hikâyesini ilk kez okumuş olduğum o koyu gölgeli çınarların altına götürmek isterdim seni, güzide okur. Benim oturduğum, güzel kokulu fundalıkların, rengârenk çiçeklerin arasına yarı yarıya gömülü o taş sıraya oturur, ağaçlıklı yolun sonunda açılan güneşli vadinin ardında yükselen harikulade mor dağları sen de benim gibi özlemle seyrederdin. Arkana bakınca, yirmi adım kadar […]

Mıgırdiç Margosyan – Tespih Taneleri

Tepesindeki yuvarlak, küçük sac tabelada zeytuni zemin üzerine beyaz harflerle ‘Karagözyan Ermeni Yetimhanesi’ yaz ılı demir kapıdan ürkek, çekingen adımlarla içeri girdiğimizde, adımlarımızın bizleri nereye, hangi istikbale doğru götürdüğünü bilemediğimiz gibi, hayal etmemiz de mümkün değildi. De merakla izleyen, güçbela taşıdığımız ve kazara açılmasın diye kınnap, sicim ya da çamaşır ipleriyle fırdolayı düğüm düğüm sağlamlaştırdığımız […]

Mickey Spillane – Mayk Hammer #3 – Derini Yüzeceğim

Gece sokakta yürüyorsunuz. Yağmur yağıyor. Adımlarınızdan başka hiçbir ses duymuyorsunuz. Aslında kentin gürültüsü sürüp gidiyor, ama sizi hiçbir şey etkilemiyor: Çünkü sokağın ucunda yedi uzun yıldan bu yana beklediğiniz kadın var. Her adımınızda ona biraz daha yaklaşıyorsunuz, adımlarınızın her çıkardığı ses beklemekle geçen ayları, günleri ve saniyeleri biraz daha siliyor. Sonra birdenbire geliyorsunuz; karanlık yüzlü […]

E. T. A. Hoffmann – Uğursuz Miras

On sekizinci yüzyıl sonu ve on dokuzuncu yüzyıl başlarının dünya olayları Almanya’ya yeni bir atılım için büyük olanaklar vermişti. Ulusların tarihinde bu gibi toplumsal ve felsefi coşku anlarında büyük şairler yetiştiği her zaman gözlemlenen bir olaydır. İçinde bulundukları olağanüstü durum, yetenekli kimseleri kamçılar ve onları deha düzeyine kadar ulaştırabilir. Bunun bir sonucu olarak Büyük Devrim’in […]

Mickey Spillane – Caniler Uyumaz

Adama mektubu verirken sırtımda hafif bir ürperme gezinmedi dersem yalan olur; çünkü dev gibiy vücudumun altında kayıyordu âdeta. Gözlerim ise açıktı. Sonra birden Renzo’nun kalkıp odada bir tur attığını, sonra da ağır adımlarla bana yaklaştığını gördüm. Niyetini anladığım halde aldırmadım. Ürpermedim bile. Renzo ayağını kaldırdı, onu geri geri çekti, sonra birden kaburgalarıma gömdü pabucunu. Bir […]

Michel Zevaco – Pardayanlar

İhtiyar Mösyö de Piennes, adliye memurunun okuduğu kararı büyük bir acı ve ıstırapla dinledi. Altında Kralın imzası bulunan bu kararda, kendisinin malı bulunan Margency malikânesi elinden alınarak Kont Anne de Montmorency’nin arazisine ilave ediliyordu. İhtiyar de Piennes, bu haksız kararı sonuna kadar sükûnetle dinledi. Sonra yumruklarını uzaktan görünen Montmorency Şatosu’na doğru salladı: “Sana lanet ediyorum,” […]

Michel Tournier – Veda Yemeği

ERKEK. Yves Oudalle. Adım bu. 21 Mart 1930’da Yport’da doğmuşum. Balıkçı bir baba ile çocuk doğurmaktan başka işi olmayan bir anneden. Babam kıyı balıkçılığı yapıyordu; kayığı pekâlâtek başına idare edebilecekken, neden bilmem bir arkadaşıyla birlikte sefere çıkmayı yeğlemişti. Ve ta ki ağabeyim ona yardımcı olacak yaşa gelinceye kadar bu böyle sürmüştü. Işǚ te hayatımı mahveden […]

Michel Houellebecq – Kuşatılmış Yaşamlar

Cuma akşamı işten bir arkadaşın evinde akşam davetindeydim. Otuz kişi kadardık, yirmi beş-kırk yaşları arasında ara kadrolar sadece. Öyle bir an geldi ki, salak karının biri soyunmaya başladı. Tişörtünü, sonra sutyenini, arkasından eteğini çıkardı, bir yandan da suratına inanılmaz şekiller veriyordu. Birkaç saniye avuç içi kadar külotuyla dönüp durduktan sonra, yapacak başka bir şey bulamadığından […]

Michel Foucault – Kelimeler ve Şeyler

Théophile Gautier, Velâzquez’in Las Meninas’ını ilk kez gördüğünde, kendini “tablo nerede?” diye haykırmaktan alıkoyamamıştır. İlk bakışta, tablo basit bir konuyu işlemektedir. Kral ın beş yaşındaki kızı infante Margarita, nedimeleri (lasmeninas) ve soytarılarıyla çevrelenmiş olarak tablonun ortasındadır. En dip tarafta, saray naz ırının silueti görülmektedir, ama biraz daha yakından ve daha dikkatle bakılınca, tabloda başka kişilerin […]

Michel Foucault – Bilginin Arkeolojisi

Arkeoloji sözcüğünün, Foucaultya göre bir şeyi önceden düşünüp bildirme gibi bir işlevi yoktur; sadece ifadenin vo arşivin düzeyini, ifade düzenlerini ve pozitiflikleri gösterir; oluşum kurallarını, tarihsel a priori oyuna sokar. Foucault ile birlikte süreksizlik kavramının tarihsel disiplinlerde önemli bir yer tuttuğu kabul edilir. Bilginin Arkeolojisi tarafından öne sürülmüş olan teorik problemler süreksizlik, kopma, eşik, sınır, […]

Michel de Montaigne – Denemeler 2

Davranışlarımızın Değişkenliği Üzerine İnsan eylemlerini denetlemekle uğraşanlar, bunları bir araya getirmek ve aynı günde sergilemek söz konusu olunca hiç görülmemiş güçlüklerle karşılaşır. Bu, insan eylemlerinin sanki aynı temellere dayanmaları mümkün değilmişçesine çelişkili oluşundan kaynaklanır. Marius da gençliğinde kendini bu şekilde bazen Mars’ın, bazen Venüs’ün oğlu gibi hissediyordu. Papa VIII. Boniface’ın görevinde bir tilki gibi olduğu, […]

Michel de Montaigne – Denemeler 1

Montaigne (1533-1592), Rönesansla başlayan yeni hayatın, yeni düşüncenin ve yeni insanın simge adlarından birisi, belki de birincisidir. Başta akılcılık ve deneye dayanan bilgi olmak üzere, modern Batı düşüncesinin ve Rönesansın temel özelliklerini kişiliğinde toplamış bir yazardır. Fransa’da, Dordogne’da, bugün Saint-Michel-de Montaigne diye anılan yerde dünyaya geldi. Küçük yaşta Latince öğrendi. Hukuk öğrenimi gördü. Önce Périgueux […]

Michael Moritz – Ve Steve Jobs Apple’ı Yarattı

Time’ın, “yılın adamı” seçimini duyurma ritüeline daldığı şu günlerde, yaklaşık otuz yıl kadar önce, buna benzer bir bültenin beni hedef tahtasına oturttuğu bir olayı hatırlamaktan kendimi alamadım. 1982’nin ilk günlerinde tam ben Time’ın San Francisco bürosundaki muhabirlik görevimden ayrılmak üzereyken, dergi editörleri, bilgisayarı “yılın adamı” adayı gösterme kararı aldılar. Bu olayın arkasında, yaratılmasına benim de […]