Virjinia Essene – Galaktik Insan

İnsanlığın varoluşuyla ilgili akıldan çıkmayan -son on bin yıldır ortada olan ve yanıtlarını bildiğimize inansak bile ortadan kaybolmayan- sorular şunlardır: Biz kimiz? Bizi kim ya da ne yarattı? Ve neden bugün Dünya gezegeninde bulunuyoruz? Kaydedilmiş tarihin bazı dinleri bize Tanrı’nın bizim Yaradanımız olduğunu ve maddesel varoluş düzeyinde fiziksel bedenlerimizi ayakta tutan spirituel enerjiyi O’nun sağladığını […]

Virginia Woolf – Orlando

Bu kitabı yazmamda pek çok dostumun yardımı oldu. Bunlardan kimileri hayatta değil ve ünlü, bu nedenle adlarını anmaya pek cesaret edemiyorum, yine de Defoe, Sir Thomas Browne, Sterne, Sir Walter Scott, Lord Macauley, Emily Brontë, De Quincey ve Walter Pater’e sürekli şükran duymadan kimse okuyamaz ya da yazamaz – aklıma ilk gelen isimler bunlar. Ötekilerse […]

Virginia Woolf – Mrs. Dalloway

Mrs. Dalloway çiçekleri kendisinin alacağını söyledi. Lucy’nin yapacağı işler belirlenmişti zaten. Kapılar menteşelerinden çıkarılacaktı; Rumpelmayer’in adamları geliyordu. Hem sonra, diye düşündü Clarissa Dalloway, ne biçim bir sabah bu – taptaze, tıpkı bir kumsalda çocuklara sunulmuş gibi. Ne biçim bir tarlakuşu! Ne biçim bir dalış! Hep böyle görünmüştü gözüne, menteşeleri azıcık gıcırdatarak, hâlâ kulaklarındaydı o ses, […]

Virginia Woolf – Mina Urgan

1882’de Londra’da dünyaya gelen Virginia Woolf, Victoria Çağı ’nın tanınmış yazarlarından Sir Leslie Stephen’ın kızıydı. Annesi de babası da daha önce başkalarıyla evlenmişler, dul kalınca da bir ara ya gelmişlerdi. Her ikisinin de ilk eşlerinden çocukları vardı. Sir Leslie Stephen’ın ilk eşi, ünlü romancı Thackeray’nın kızıydı. Thackeray’nın eşi akıl hastası olduğundan, Leslie Stephen’ın bu kadından […]

Virginia Woolf – Bir Yazarın Günlüğü

Önce Christina Rosetti, sonra Byron üzerine izlenimlerimi yazmak için defter almayı bekleyeceğime buraya yazsam daha iyi diye düşündüm. İlkin çok sayıda Leconte de Lisle kitabı aldığım için hemen hemen hiç param kalmadı. Göründüğü kadarıyla kendisinin de çok iyi bilincinde olduğu gibi Christina’nın doğuştan ozan olma ayrıcalığı var. Ama eğer Tanrı’ya dava açarsam tanıklığını isteyeceğim ilk […]

Vincent Carpentier – Adım Adım Ortaçağ

İlk Çağ ve Rönesans arasında… Ortaçağ 6. yüzyıldan 15. yüzyıla kadar, yaklaşık bin yıl sürdü. Kendinden önce gelen Yunan ve Roma dönemleri (bölgelere göre beş ya da altı asır) veya kendinden sonra gelen Yeni Çağ’la (üç asır) karşılaştırdığımızda çok uzun bir dönem. oıesaES Neden. “orta”çağ? Bu on asır, Roma İmparatorluğu’nun yıkılması ile Rönesans (15. ve […]

Vilfredo Pareto – Seçkinlerin Yükselişi ve Düşüşü

1936 yılında ABD’de sosyolojik çalışmaları çevrildiğinde Pareto büyük bir şöhrete kavuştu. Sözgelimi, Saturday Revi-ew oxvı kapak yapmış ve neredeyse bütün bir sayıyı onun çalışmalarına ayırmıştı. Fakat bu itibar yerini çok geçmeden öfkeye terk etmiş ve Pareto bu gazabın kurbanı olarak İkinci Dünya Savaşı sırasında düşmanı destekleyen bir ideolog olarak anılmaya başlamıştır. Aktif sağcı gruplar Pareto’nun […]

Victor-Lucien Tapie – Barok

De�erlerde ister bir yenilenme gözönünde tutulsun, ister bir gerilemenin varhltı kabul edilsin, Rönesans ile barok araSlndaki baft, temel nitelikte olmayı sürdürmektedir. Her ne olursa olsun, barok, kurulması Floransa Rönesansı tarafindan başar1lmış olduğu izlenimini veren dengerrio bozulmaBl ile ilişkilidir; ve, başka bir ölçüde, zihnin gerekleri ve evrensel bilgiye doğru çaba ile insan�lunun tutkulan ve doftamn zenginliklerinin […]

Victoria Rowe Holbrook – Aşkın Okunmaz Kıyıları

Bu kitap, Osmanlı Türk mesnevisinin poetikasını konu alan bir ilk deneme. Bugün ABD’de Osmanlı edebiyatı üzerine çalışanların inanılmaz bir boşluklar ve yokluklar labirentinden yola çıkması gerekiyor. Bilinç kopukluklarından, zaman ve kültür gediklerinden, ideolojik sıçramalar ve kurumsallaşmış unutuşlardan yapılmış bir labirent bu. Ama bizim durumumuzla Türkiye’de yazan çağdaşlarımızınki arasında tuhaf bir benzerlik de var. Dünya l […]

Victoria Bosnyak – Pericadı

Bu önsöz yazarın okura ilk seslendiği yerdir ve genelde okunmaz, atlanır. Ama lütfen sen bunu yapma! (Ancak çok mecbursan!) Merhaba Andi! Merhaba Bandi! Merhaba Fanni! Merhaba … Haklısın. Bu böyle olmayacak. Oysa sana öyle çok merhaba demek isterdim ki ama insan deli olduğu sanılmasın diye tanımadığ1 insanlarla hemen konuşmaya başlayamıyor işte. Neyse şimdilik kitabın sonunda […]

Victor Hugo – İdam Mahkumunun Son Günü

2002 yılında, Victor Hugo’nun doğumunun 200. yıldönümünü kutladık. Hem dünya hem Avrupa hem de Fransa’nın gözünde XIX. yüzyıla damgasını vurmuş kişilerden biri sayılan bu büyük insanın yapıtlarını hepimiz tanıyoruz; ne var ki Bir İdam Mahkûmunun Son Günü, onun en az tanınan yapıtları arasındadır. 1829 yılında, daha yirmi yedi yaşındayken yazdığı bu kitabı, kendi adını açıklamadan […]