Okuyucular, ruhsal gelişimi desteklemek için seçilmiş, 365 günlük kısa okumalardan oluşan kutsal kitaplarını nesiller boyunca başuçlarında tuttular. Entelektüelin Kutsal Kitabı da bir günlük okumalar koleksiyonudur. Bu ciltte modern kültürün zengin bir portresinin çizilmesine odaklanılmaktadır. Öncekiler gibi bu derleme de insan zihnini düzenli bir biçimde harekete geçirip canlandırıyor, okura kritik alanlara ilişkin bilgileri öğrenme fırsatı sunuyor. […]
Hasan İzzettin Dinamo – Çoban Şiirleri
Bakıyornın türkü adamlarına iş düştü yine: Dametas diyor ki «Haydi söylesene bizim türkümüzu.~ Davar, sığır sürüleri, yürüyüp gitti eceline Eti yenmez bizleriyse istemiyor yeryüziii Kavuşurduk çoktan rabata etimiz yenseydi Kemiklerimiz bile kill edilirdi fosfor için. Ah yorgun insan şöyle bir dinlenseydi Sanma gelirdi usıma ne sıgınn, ne keçin·, Babam istiyor gövdesinin son artıklarıyla: Can vermek […]
Hasan Âli Yücel – Türk Edebiyatına Toplu Bir Bakış
Cemiyet hayatma göre edebiyat – Edebiyat, diğer içtimal müesseseler gibi, hayat tarzlarının mahsulüdür. İnsanlar her t Türk Edebiyatı 2 § Bu prensipin Edebiyatımu:a tatbiki – Şu pren sipe göre, araştırmalarımızı bir sistem halinde topbyabiirnek üzere her şeyden önce Türklerin yaşadıklan başlıca hayat şekillerini tesbit etmek lazımdır. Tarihi kadar eski bir medeniyeti olan milletimiz, dastanlar nevinden […]
Haluk Oral – Şiir Hikayeleri
Şairin, şiirin ardındaki giz Haluk Oral, gerçekten de ilgi çekici bir edebiyat arkeologu. Bizim okuyup da geçtiğimiz, sadece bir şiir, bir öykü olarak baktığımız metnin ardındaki gizler, yazılma nedenleri, esin kaynakları onun araştırma alanıdır. Hiç kuşkunuz olmasın ki, Oral’ın verdiği bilgilerden sonra, o şiire, zenginleşmiş, çeşitlenmiş bir açıdan bakarsınız. Ünlü biyografilerine baktığınızda, o yapıtı niçin, […]
Haluk Çağlayaner – Aile Hekimliği II – İYCÜ 156
Hekim ve hâkim Arapça hükm ortak kökünden türemiĢtir. Hekim kelimesi “hîkmet (bilgelik) sahibi” anlamını da içerir. Türkçede çok yaygın olarak kullanılan doktor kelimesi ise Latince “docere” öğretmek fiilinden türemiĢtir; öğretici, öğretisi olan anlamlarına gelir. Hekimlik pratiği tıbbî bilgiler toplamına, bu toplam ise bilimsel buluĢlar, klinik gözlemler, analiz ve yorumlardan oluĢan sonsuz bir zincire bağımlıdır. (2) […]
Haluk Çağlayaner – Aile Hekimliği I – İYCÜ 155
Temel Kavramlar Aile Hekimi: (AH) Kendisine bağlı belirli bir popülasyona yaş, cinsiyet ve hastalık ayırımı yapmadan kişisel, kesintisiz bütüncül birinci basamak sağlık hizmeti veren, temel tıp eğitiminden sonra konusunda en az 2 yıl eğitim görmüş tıp doktorudur. Dünya Sağlık Örgütü 1978 Alma-Ata Konferansında aldığı kararlar doğrultusunda “2000 yılında herkese sağlık” projesinde birinci basamak sağlık hizmetlerinin […]
Haldun Taner – Sersem Kocanın Kurnaz Karısı
Güner Sümer – Yarın Cumartesi
(Tek katlı bir evin içinde, orta halli bir ailenin oturma odası. Perde açıldığı zaman, vakit öğleden sonradır. Anne, pencerede komşusuyla konuşmaktadır.) ANNE — Evet. Bugün geliyor. Akşam treniyle. Eksik olma kardeşim. Tabiî, önceleri bizim için biraz zor olacak. Sorma canım, sorma. Şu kanun çık7 masa bilmem ne yapardık? Allah acıdı. Dört yıl bu.: Dile kolay. […]
Guerrien – Neo-Klasik İktisat
Günümüzün iktisat öğretimi ve araştırmalarında neo-klasik iktisat kuramı egemendir. Öyle ki Nobel iktisat ödüllerinin neredeyse tamamı neo-klasik akım içinde yeralan iktisatçılara verilmektedir. Bu yüzden çeşitli iletişim araçlarında ve geniş kitlelere hitap eden eserlerde, iktisat kuramı denince akla hep neo-klasik kuram gelir. Bununla birlikte, bu iktisatçıların kendi aralarında çok bölünmüş olmaları da unutulmamalıdır. Zaten Nobel ödüllerinin […]
Graham Grenee – Oturma Odası
Oturma odası. Aralık ayında bir öğle >sonrası. Perde kalkar kalkmaz, ilk bakışta bu oturma odasında bir acaiplik olduğunu sezeriz. Ev, Holland Park’taki alelade evlerden biridir. Derhal garip veya yersiz diye parmak basabileceğimiz hiçbir şey gözü – müze ilişmez. Arkadaki yüksek bir pencereden sadece dışarıdaki ağaçların tepeleri görülür. Pencere, her ne hikmettense yarısına kadar demir çubuklarla […]
Nikolay Vasilyeviç Gogol – PALTO
Nikolay Vasilyeviç Gogol – BURUN
(İVAN YAKOVLEVİÇ, KARISI PRASKOVYA OSSİPOVNA) Berber ¡varı Yakovleviç in yatak odası ve mutfak İVAN YAKOVLEVİÇ (Prsakövya Ossipovna fırından yeni pişmiş ekmekler çıkarırken Ivan Yakovleviç yatağından doğrulur burnuna gelen taze ekmek kokusunu içine çeker) Praskovya Ossipovna! Bu gün kahve içmeyeceğim. Sen bana iki baş soğanla biraz sıcak ekmek ver yeter. (Seyirciyle konuşur) Aslında canım kahve de […]
Nikolay Vasilyeviç Gogol – Bir Delinin Hatira Defteri
Sabah uyandığımda içimi bir korku sardı. Hizmetçim Mavra ayakkabılarımı getirince saati sordum. Onu birkaç dakika geçtiğini söyleyince korkumun sebebi anlaşıldı. Yine daireye geç kalmıştım. Eğer şu pinti muhasebecimizi yakalayıp birkaç kuruş avans koparma ümidim olmasa, bugün daireye gitmeyecektim. Şube müdürümüzün suratını asıp beni nasıl azarlayacağı belliydi. Zaten birkaç gündür dırla-nıp duruyordu: “Bıktım senin şu dağınıklığından! […]
Johann Wolfgang von Goethe – Iphigenie Tauriste
IPHIGENIE Bu yaşlı, sık yapraklı, kutsal korunun, sizler Kararsız dal uçları, varır gibi ürküyle Tanrıçanın kutsanmış, yüce tapmağına Gölgelerinize geldim, titreyerek saygıyla, Sanki bu kutsal yere ilk ayak bastım demin Ve bir türlü buraya alışamıyor yüreğim. Başeğdiğim bir ulu, yüksek istenç, burada Kaç yıldır bu toprağa beni bağlı tutmada, Garibim buna karşın daha dün gelmiş […]
Gilles Deleuze & Felix Guattari – Kafka Minör Bir Edebiyat İçin
Kafka’nm yapıtına nasıl girmeli? O bir köksap, bir yuva. Şato’nun, kullanım ve dağılım yasaları pek iyi bilinmeyen “çoğul girişleri” var. Amerika’daki otelin, sayısız kapıcının gözlediği, sayısız ana ve yardımcı kapısı, hatta kapısız giriş ve çıkışları var. Bununla birlikte Yuva’nın, aynı adı taşıyan öyküde, tek bir girişi var gibidir; olsa olsa hayvan, ancak gözetlemeye yarayabilecek ikinci […]
George Thompson – Marksizm ve Şiir
Bu denemenin konusu şiirin başlangıcı ve evrimidir. Bir toplumbilim, ruhbilim, dilbilim sorunudur bu; burada da öyle ele alınacak. Şiirden yalnız şiir olarak tat almakla yetinenlere pek çekici gelmeyebilir bu yol; ama bildiğim kadar, şiir bilimsel olarak incelendiğinde daha az değil, daha çok tat verir. Şiirin tadına tam varabilmemiz için, onun ne olduğunu anlamamız gerekir; ne […]