Kategori: Genel

James Lovegrove – Redlaw

Şehrin damarlarından ışık ve hayat akıyor. Trafik çift yönlü ilerliyor; bir tarafta beyaz, bir tarafta kırmızı, içil içil tabelalar, parıldayan pencereler. Neon ve akkor lambalarından yayılan yoğun ışık gökyüzüne cila çekiyor. Öte yandan, aşağıda, varoşlarda karanlık bölgeler var. Tıpkı röntgen filmindeki tümörler gibi. Zerre kadar ışığın parıldamadığı yerler. Kara lekeler. Onları görüyor musun? İşte şurada, […]

James Lovegrove – Kizil Goz

Şehir bembeyaz; beyazdan daha da beyaz. Bugün karyağdı ve bu gecenin ilerleyen saatlerinde de daha fazla yağış olması bekleniyor. Kar birikintileri, şehri kuş tüyünden bir yatağa çevirmiş durumda. Manhattan’in tüm yirmi iki kilometrelik alanı, artık o bildiğimiz güçlü kuvvetli, dik kafalı halinde değil. Gökdelenler ve iskeleler, yumuşak ve alışılmadık bir şekilde kırılgan görünüyor. Bu şehir […]

James L. Haley – Jack London

Samuel Clemens’in ölümünden on yıl kadar önce, Amerika’nın en sevilen yazarı M ark Twain, bu unvanını, henüz otuzuna gelmemiş bir serüvenciye kaptırmıştı. Jack London, 1902’de sadece istikbal vaat eden bir kısa hikâye yazarı olarak görülürken, ertesi yıl, en az üç adet dikkate değer kitabıyla, Amerikan edebiyat sahnesini fethetmişti: Sevginin ve insan ilişkilerinin doğasını içgözlemsel şekilde […]

James L. Gould, Carol Grant Gould – Olağandışı Yaşamlar

İster üç dört milyar yıl öncesinin e�lenebilen ilk basit varlıkları olsun, ister bugün dünyamızı paylaştığımız ustalıkla evrilmiş milyonlarca tür olsun, yaşam, enerjiye ve enerjiyi kullanabilmek için gerekli kimyasal maddelere bağımlıdır. Ya�am için temel nitelikteki elementlerin listesi oldukça kısadır. Hiç kuşkusuz, bunlardan biri oksijendir; karbon da tüm organik bile�iklerin moleküler iskeletidir. Azot ise bütün aminoasitlerde ve […]

James Joyce – Ulysses

“Ulysses”i çevirmeye kalkışmak başlibaşna bir çılgınlık; yayımlamaya, daha doğrusu çevirtmeye kalkışmak da öyle; ya, çevrilmiş, yayına hazır edilmiş “Ulysses” için bir önsöz yazmaya kalkışmak? Bunun birden fazla tehlikesi var: Önce “had” sorunu geliyor. Joyce’un şüphesiz bıyık altından yorumu, “yüz yıl boyunca eleştirmenlerin ve akademisyenlerin başına belâ kesilmek” yolundaki öngörüsü gerçekleşti, biliyoruz: Sayısız inceleme, araştırma, çözümleme […]

James Hollis – Satürn’ün Gölgesinde

Bu kitap 1 992 yılının Nisan ayında Philadelphia Jung Merkezi’nde yapılan bir konuşmaya dayaıııyor. Bu, çoktan yapılması gereken bir konuşmaydı. Juııg’nı bir psikanalist olarak, erkeklerin acıları, özlemleri ve yaralarının iyileşmesi giderek daha çok zamanımı aldığı haldl’, şahsl’tı on yıldır bu konudan kaçınmıştım. On iki yıl önce, hl’ nim çalışma alanımda kadın danışanların erkek danışanlara oranı […]

James George Frazer – Altın Dal (Büyü ve Din Üzerine Bir Çalışma)

Altın Dal, toplumsal insanbilim üzerine bugüne kadar yayımlanmış yapıtların en etkili olanlarından biridir. Sir James ‘-< Frazer’ın, araştırmacıların geçmişte kesin diye bakılan şeyleri sorguladıkları, insanın düşüncelerini ve inançlarını açıklama yolları aradıkları bir dönemde yazılmış olan on iki ciltlik bu başyapıtı, büyünün ve dinin kökenlerinin araştırılmasında bir dönüm noktasıydı. Frazer’ın, Nemi’nin kutsal korusunda Diana rahiplerinin garip […]

James G. Frazer – Altın Dal 2

SON DEMET ÎÇÎN kullanılan “boyun” teriminin anlamını saptamak için yukarda verdiğimiz örneklerin bazılarında tahıl-ruhu, kaz, keçi, tavşan, kedi ve tilki gibi hayvan şeklinde görülüyor. Bu, tahıl-ruhunun şimdi incelememiz gereken yeni bir yönünü çıkarıyor karşımıza. Bunu yaparken tanrıyı öldürmeye değgin yeni örnekler vermekle kalmayacağız, aynı zamanda Attis, Adonis, Osiris, Dionysos, Demeter ve Virbius söylence ve tapımlannda […]

James G. Frazer – Altın Dal 1

A L T IN DAL, 1890’da ilk basımının çıkışından beri doksanlı yıllar da birçok kimse için büyülü bir kitap olmuştur. Onun kendi alanı olan antropolojinin çok ötesinde kültür ve yazın üzerindeki etkisi, çok büyük olmuştur. Fakat Sir James George Frazer’m adı, D arwin, Marx ve Freud gibi on dokuzuncu yüzyıl kültür devrimcileri kadar ağızlarda dolaşmamıştır. […]

James Dashner – Olum Emri

Teresa en yakın arkadaşına baktı ve onu unutmanın nasıl bir şey olacağını merak etti. Kıymık’ın Thomas’tan önce bir sürü çocuğa yerleştirildiğini görmüş olmasına rağmen bu imkânsız geliyordu. Küllü kahverengi saçlı, keskin ve her daim düşünceli bakan bu çocuk ona nasıl yabancı olabilirdi ki? Aynı odada olup da bir kokuyla ya da yakınlardaki bir sersemle ilgili […]

James Churchward – Kayip Kita Mu

Bu çalışmadaki tüm bilimsel gerçeklerin temeli, iki grup antik tabletin tercümelerine dayanıyor. Bunlar uzun yıllar önce Hindistan’da keşfettiğim Naacal Tabletleri ve yakın zamanda William Niven tarafından Meksika’da keşfedilen, 2500’den fazla taş tablet içeren büyük bir koleksiyon. İki grubun da kökeni aynı, çünkü ikisi de Kutsal İlhamlı Mu Metinleri’nden alıntı. Naacal Tabletleri, Naga harf ve sembolleriyle […]

James C. Davis – Insanin Hikayesi

Öykümüz bize çok benzeyen insanların evrimleşmesi ve yeryüzünü doldurmasıyla başlar. Söz konusu evrim yaşanmadan önce de yeryüzünde başka insan türleri yaşamış ve ölmüştü. Atalarımızdan en önemlisi Homo erectus’ tu, yani Dik İnsan. Böyle adlandırılmalarının nedeni iki ayak üzerinde durmalarıydı. Yaklaşık iki milyon yıl önce Afrika’da evrimleştiler ve oradan Asya’ya geçtiler. Mağaraların yanı sıra açık alanlarda […]

James Blish – Insan Tuzagi

Kaptanın Seyir DeŌeri: Yıldız tarihi 1842. 10.18. Aƨlgan Yıldız gemisi Regulus VIII gezegeninin yörüngesine oturdu. Arkeolojik araşƨrmalar yapmak üzere bu gezegene yerleşmiş olan karı-koca arkeologların sağlık durumlarını kontrol için burada bulunuyoruz! Federasyon yasalarına göre, yabancı gezegenlerde araşƨrma yapan personelin yılda bir kere yıldız gemisi doktoru taraķndan sağlık muayenesinden geçirilmesi gerekiyor. Kanunî süre içinde görevimizi yapmak […]

Jamal Mahjoub – Raşit’in Dürbünü

Bekliyor bir efsane olan Cezayir. İmgelemin içinde garip, direşken kökleri birbirine dolanmış. Deneyimli bir sevgilinin ellerinde kat kat soyulmayı bekleyen gizemli, el değmedik bir gövde sanki. Çıplak gözle bakıldığında Kabiliye dağlarının yumrulu, eğri büğrü sırtına yerleştirilmiş eski bir binici eyeri gibi duruyor. Liman, yeryüzünün akla gelir her köşesinden gelmiş teknelerle tıklım tıklım dolu, insanlığın binbir […]