Kategori: Genel

Elkins, Rueckert, McCarty – Ra Bilgileri 2

RA: Sizi, Sonsuz Yaratan’ın sevgi ve ışığı ile selâmlarım. Şimdi sizinle iletişim kuruyorum. SORU: Bu celseyle birlikte RA BİLGİLERİ’nin ikinci kitabına başlıyoruz. Bu kitap varoluşumuzun en önemli yönü olduğunu kabul ettiğimiz kavram üzerinde duracak. Sanırım, bu ikinci kitap birinciden çok daha zor bir çalışma olacak. Biz geçici olmayan şeyler üzerinde durmak istiyoruz ve sorgucu olarak […]

Elkins, Rueckert, McCarty – Ra Bilgileri 1

Bu kitap, dünya-dışı varlıklarla iletişim kurabilmek için geliştirilmiş bir deneyin, yirmi altı celsesinin ses kayıtlarının tam ve eksiksiz olarak yazıya geçirilmiş şeklidir. Bu deneye 1962 yılında başladık ve on dokuz yıl boyunca geliştirdik. 1981 yılında çabalarımızın deneysel sonuçları hem nitelik hem de kesinlik açısından derinlemesine değişti. Bu kitap, çalışmamızın bu son aşamasının başlangıcının bir kaydından […]

Elizabeth Oldfield – Hep Ya Da Hic

Zee daktilonun tuşuna bastı. Tanrı cezasını versin! Yine yanlış tuşa basmıştı. Silgiye uzanırken önünde yığılı boş mönü kartlarına çatık kaşlarla baktı ve daktilo yazmanın kendisine göre bir iş olmadığını düşündü. Niye delilik edip de yeni kartlar hazırlamaya kalkmıştı; üsteli de gerçekten gerekli değilken. Yapılacak önemli bir iş yokken, insanın kendine iş yaratmaya çalışmasından daha yorucu […]

Elizabeth Hand – Kayip Kusak

Her şeyin değiştiği bir an daima vardır. Usta bir fotoğrafçı -Diane Arbus gibi biri ya da harika olduğum o milisaniye boyunca ben- anın gelişini görür ve değişim vurmadan hemen önce deklanşöre basar. Eğer bunu öngöremediysen, göz kırptıysan veya sarhoşsan yahut sadece başka bir yöne bakıyorsan -Eh, her şey her halükarda değişir, işler daha farklı olabilirdi […]

Elisa Puricelli Guerra – Minerva Mint – Merlin’in Sırrı

Minerva Mint dokuz yaşındadır ve Comwall’daki kayalıklardan birinin tepesinde bulunan, harabeye dönmüş bir evde yaşamaktadır. Henüz yeni doğmuş bir bebekken ailesi onu Londra’nın Vıctoria İstasyonu’nda, bir valizin içinde unutmuştur. Şans eseri Minerva’yı enerji dolu bir temizlik işçisi olan Bayan Flopps bulmuş, onunla Kertenkele Malikanesi’nde yaşamaya başlamıştır. Minerva’nın içinde bulunduğu valiz çok kaliteli, deri bir valizdir […]

Elif Safak – Ustam ve Ben

Allah’ın yarattığı, şeytanın şaşırttığı bunca insandan sadece bir avucu keşfedebilmiş Arzın Merkezini – iyi ile kötünün, geçmiş ile geleceğin, ben ve sen ayrımının kalmadığı; zamanın hep bu an olduğu, kavgasız savaşsız bir asude diyar. Buldukları yer öylesine güzelmiş ki dilleri tutulmuş. Melekler hallerine acıyıp iki seçenek sunmuşlar. Şayet konuşma kabiliyetlerini geri almak istiyorlarsa, gördüklerini unutmaları […]

Elif Safak – Semspare

Gurbet tuhaf bir kelimedir, söyler söylemez ağızda kekremsi bir tat bırakır. Dil üstünde bir katre kaya tuzu, kolay kolay erimeyen. Bir saklı burukluk, kendini hemen ele vermeyen. “Tarif et” deseler, edemezsin. Bir şey hep yarım kalır, bir nokta hep eksik. Kabataslak anlatır ama tam karşılığını bulamazsın. Bir kez telaffuz eder, bir an duraklarsın. Öyle kelimeler […]

Elif Safak – Sehrin Aynalari

Ne zaman içim daralsa, niçin buraya geldiğimi hatırlatıyorum kendime. Bıkıp usanmadan tekrar ediyorum, kafamda hiçbir şüpheye yer kalmasın diye: “Aynalar şehrine geldim çünkü benden evvel yazılmış bir hikâyenin içindeyim. Aynalar şehrindeyim çünkü kim olduğumun peşindeyim.” Geldiğimden beri neredeyse hiç dışarı çıkmadım evden. Sadece bir kere kayığa binip karşıya geçtim; bir de, birkaç kez sabahın tenha […]

Elif Safak – Pinhan

Taş köprünün tam orta yerinde durdu. Dağ, taş, dere, tepe, börtü böcek onunla beraber durup, soluğunu tuttu. Onlara dönüp yola devam etmelerini, arkalarından yetişeceğini söylemek istedi; ama yapamadı. Aniden bir ürperti yaladı tenini; hazan yaprağı gibi tir tir titredi. Hava bu kadar rakit, sema böylesine bulutsuz iken, yağmur muştulayan bu arsız rüzgârın nereden çıktığını kestiremedi. […]

Elif Safak – Med-Cezir

Mahalle evlerinin tekdüze bahçelerinde sıkıntıdan kıpkırmızı kesilmiş elmaların üzerine, okunmuş gül dikenleri saplardı anneannem. Bana gelince, işin “okunma” kısmından ziyade, “yazma” kısmıyla alakadar olmaya başlamıştım o günlerde. Altı yaşındaydım. Güzel günlüklerim vardı ve bir de asla günlüklerim kadar güzel olmayan günlerim. Günlükler, aynakeş birinci tekil şahısların vakanüvisleriydi. Bir günlük, kişinin kendisini hayatın merkezinde zannetmesini sağlıyor; […]

Elif Safak – Mahrem

Akşam ezanından sonra, yokuşun tepesindeki vişne rengi çadırın batıya bakan kapısı kadınlar için açılırdı. İşte o zaman kadınlar üçer beşer, beşer onar girmeye başlardı yokuşun tepesindeki vişne rengi çadırın batıya bakan kapısından içeri. Gürültülerini de beraberlerinde getirerek. Koca çadırın haremlik kısmı onlara tahsis edilmişti. Kucaklarında şişkin bohçaları yanlarında mızmız çocuklarıyla, birbirlerine sokulup feracelerine sarılarak geçerlerdi […]

Elif Safak – Iskender

Benim annem iki kez öldü. Onun hikâyesinin unutulmasına asla izin vermeyeceğime dair kendi kendime yemin etmiştim ama bu konuda yazacak cesareti ya da şevki bir türlü bulamadım. Ta ki şimdiye kadar. Herhalde hiçbir zaman yazar olamayacağım, hani şöyle meşhur bir romancı. Ama bunu dert etmiyorum artık, gam değil. İnsan belli bir yaşa gelince kendi hudutları […]

Elif Safak – Firarperest

Adam ve kadın, uzun senelerdir evliler. Seviyorlar birbirlerini, orası kesin. Ama eskisi gibi değil. Zaten nicedir hiçbir şey eskisi gibi değil. Eskiden sevdalar daha mı tutkuluydu, hasretler daha mı derin? Sevgilinin saçının bir teline ne şiirler yazılırdı hani. Bir kez görmekle ne kadar çok sevilirdi insan. Kapı aralığından uzanan bir baş, perde arkasında bir kadın […]

Elif Safak – Bit Palas

Bütün istediğin güneşi geçmekti… Neden insan hep uzanamayacağı kadar uzak şeylere ulaşmak ister, bilmek zor. Şimdi lodosun sırtına binmiş dalgaları doludizgin sürerken de bunu istiyorsun yalnızca… Rüzgârı geçmiştin; şimdi de güneşi geride bırakmak istiyorsun. Aslında hayatınla… Geride bıraktığın hayatınla yarışıyorsun… Seni zorlayan sınırlarını aşmaya çalıştıkça Geçiyorsun onu… Hayatının güneşini… Seni tutamıyor artık. Görüyorsun… Yaşam sonrasının […]

Elif Safak – Baba ve pic

G ökten kafana ne yağarsa yağsın asla küfretmeyeceksin. Buna yağmur da dahil. Yukarıdan üzerine ne düşerse düşsün, kabulün olmalı. Sağa-nak ne kadar şiddetli, tipi ne denli dondurucu olursa olsun, bulut-ların biz aşağıdakilere reva gördüklerine sövemezsin. Böyledir bu düzen. Bunu herkes bilir. Zeliha dahil. Bilir bilmesine de, temmuz ayının bu ilk cumasında, yanı başındaki tıkanmış trafiğe […]