Kategori: Genel

Mehmet Gümüş – Ömer Hayyam

Ezeli sırları ne sen bilirsin ne de ben Bu muammayı ne sen okuyabilirsin ne de ben Perde ardında sen ben dedikodusu var amma Perde kalktı mı ne sen kalırsın ne de ben Ky dünyanın işinden haberi olmayan sen yoksun Dünya esen yel üstüne kuruldu. Varlığımız iki yokluk arasındadır Çevrendekiler de hiçtir sen de bir hiçsin […]

Mehmet Gureli – Hayaller ve Sokaklar

Monica, çift katlı otobüste, güneşin tutulduğu gün doğduğu kente giden bir kadının anılarını okurken, ilk kez mesleğindeki çöküşün tüm boyutlarını atlayarak yeni bir sayfa açması gerektiğini düşündü. Bu arada gözleri hafifçe kapanırken, başını yanındaki koltukta oturan adamın omzuna bırakıverdi. Hava kararmaya başlamıştı ve romanın atmosferine belki de en uygun saatti. Hayalinde uçuşanlar, okuduğu anıların ne […]

Mehmet Faraç – Kötüler Mahallesi

Bu bir gerçek öykü … Mehmet Faraç, çocukluk ve gençlik yıllarının geçtiği Urfa’yı anlatıyor “Kötüler Mahallesi”nde … Binlerce yıllık geçmişin hala izlerinin yaşadığı, Mezopotamya kültürüyle yoğurulmuş topraklarda hayatın sayfalarını karıştırıyor Mehmet Faraç … Urfa’da, Şeyh Mesud Tepesi’nin yamacında kurulmuş “Kötüler Mahallesi”nde haya_tın sayfalarını çevirdikçe önce Mahmut Usta’yı tanıyoruz … Tarihin gölgesi düşüyor önümüze … Islak […]

Mehmet Eroğlu – Geç Kalmış Ölü

Şilebin ilk düdüğünün üzerinden on beş dakika geçmiş. Gül’ün çığlıkları beni yatağa mıhladı sanki; kımıldamadan, soluk almadan oturuyorum. Artık gecenin içinde tek başımayım. Işık? Yalnızca . komodinin üzerindeki abajurdan dökülen ışık var. Yerdeki kırık şişeden yayılan süt, Gül’ün odadan çıkarken öfkeyle yırtıp attığı 20 Nisan tarihli vapur biletini ıslatıyor. Her şey ne kadar kesin ve […]

Mehmet Eroglu – Kusma Kulubu

Hayat mutlu olmak içinmiş! Benimki mutsuzluğuma alışmaktan ibaret. Eğer hayat ölümümüze doğru akan, uzunluğu belirsiz bir ırmaksa, bana ait olana hiç bir kolun bağlanmadığını da söylemeliyim: Dar kanyonların arasına sıkışmış, coşkusuz ve yatağını derinleştiremeyen cılız bir akıntı benimki… Dışarıda nakarat gibi bir yağmur, penceredeyse insanı itirafa zorlayan, buyurgan bir loşluk var. Cama gecenin kumaşından dokunmuş […]

Mehmet Efe – Mizraksiz Ilmihal

N e bileyim bir tuhaflık vardı bu işte abicim… Durmadan gereklilikler eskitiyoruz… Yanlış birşeyler var, eksik birşeyler.A Aşk mesela! Hergün biraz daha yitiriyoruz: Eşyaya, insana, olaylara/hayata güçlü karşılıklar koyan yanlarımızı…. Ben… Şey yaptım… Ellerim yanıyordu… Avuçlarım… Bunlar, bu söyleyeceklerim… iniltilerim yani… nasıl kabul ederseniz işte… Mesela diyorum ki: yeni ve güçlü soluklarımız olmalı yeni ve […]

Mehmet C. Oz – Vucudunu Kullanma Kilavuzu

İyi gelişmiş vücutlar, şampiyonluklar kazandırır (ve bol kazançlı sözleşmeler de tabii). Ünlü-lerin vücutları paparazzileri gizlice fendine çeker, gazetelerde yayınlanır ve gece geç saatlerde talk-show sunucularına malzeme olur. Reklamlar daha iyi vücutlar için vaatlerde bulunur (Bu devrim yaratan göbek deliği de kusurlu bedenler bile yeni bif popüler kültürün öncülüğünü yapmaktadır; Estetik cerrahi realite şovları. Endüstri dünyasının, […]

Mehmet Azimli – Hz. Safvan Bin Muattal

Hz. Safvan b. Muattal’m hayat hikâyesi ile ilgih bir çalışma yapmam, tamamen tesadüf eseri olmuştur. İlk Dönem İslam Tarihi alanında ve Özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu şehirlerinin fethedilmeleri ile ilgili çahşmalar yapmama rağmen, Adıyaman yöresi ile ilgili bir çalışmada bulunmamıştım. Diyanet İslam Ansiklopedisi yetkililerinin hazırlamam için bana teklif ettikleri “Suleym” maddesini hazırlarken, Müslüman fetihleri sonucu […]

Mehmet Azim – Yarim Elma

Her işin bir zamanı vardır. Çalışılması gereken zamanda eğlence ile keyfince yaşayan kişiler, daha sonra sıkıntıya düşer. Öğrenciler, okul zamanı derslerine iyi çalışmalıdır. Ders zamanı, vaktinin çoğunu oyunla geçiren bir öğrenci başarısız olacaktır. Oyunun zamanı ayrı, dersin zamanı ayrıdır. Derslerine gereken özeni göstermeyip zayıf not almanın ve üzülmenin çok anlamı yoktur. Geleceğe yönelik düşünceleri olan […]

Mehmet Azim – Tekerlemeler

Tekerlemelerden; hoşça vakit geçirmek, dil becerisi sergilemek, oyunlarda eş ya da ebe seçmek için yararlanılır. Tekerlemeler daha çok şiir özelliği taşır. Tekerlemelerin içindeki ritm özelliği, onların kolayca öğrenilmesini sağlar. Tekerlemelerde daha çok çocukların dili kullanılır. Çocuk oyunlarında, eş ve ebe seçiminde kullanılan tekerlemeler daha çok kolay söylenen tekerlemelerdir. Şaşırtmaca şeklinde zor bir anlatımı olan tekerlemeler […]

Mehmet Azim – Kralin Ruyasi

Evvel zaman içinde, Kalbur saman içinde, Hayvanlar oyun oynarmış, Büyük orman içinde. Kar yağmış beyaz beyaz, Gece olmuş ayaz. Gerisini merak edersen Sabretmelisin biraz. Bahar gelmiş. Karlar erimiş, dereler şırıl şırıl akmış. Arılar çiçek çiçek dolaşıp bal yapmaya başlamış. Otlar yeşermiş, renk renk çiçekler açmış. Kelebekler uçmaya, kuşlar ötüşmeye başlamış. Kış boyu uyuyan orman, baharda […]

Mehmet Azim – Kralin Mektubu

Aslanların saldırısından kurtulan geyikler tekrar toparlanmış ve bir araya gelmiş. Ellerinde kalan malzemeleri toplayıp kalan kızaklara yüklemişler. Geyikleri saymışlar. Sadece Reni yokmuş. Diğer geyikler aslanlara yakalanmamış. Mozi ailesi çok üzüntülüymüş. Reni’yi aslanlara kaptırmışlar. Geri dönüp Reni’yi kurtarmayı düşünmüşler ama buna cesaret edememişler. Hem şiddetli bir kış varmış hem de aslanlar tekrar saldırabilirmiş. Anne geyik, yavrusundan […]

Mehmet Azim – Karinca ile Cekirge

Karınca ile çekirgenin bulunduğu yerde yaz mevsimi yaşanıyormuş. Çalışkanlığı ile bilinen karınca, bu sıcakta bile çalışmaya gidiyormuş. Yuvasına buğday tanesi taşıyormuş. Karınca, yolda yürürken çekirge ile karşılaşmış. Çekirge: – Karınca kardeş, bu sıcakta nereye gidiyorsun? Gel de gölgede biraz dinlen. Uzun süreden beri görüşemedik. Konuşup muhabbet ederiz, demiş. Karınca: – Çekirge kardeş, ben şimdi çalışmaya […]

Mehmet Azim – Hacivat ile Karagoz

Karagöz oyununun nasıl ortaya çıktığı konusunda çeşitli görüşler vardır. Bunlardan en yaygın olanı ise Bursa’da geçen olaydır. Bu olay, bir efsane şeklinde bizlere aktarılmaktadır. Osmanlı Devleti’nin ikinci padişahı olan Sultan Orhan, Bursa’yı alır. Burada büyük bir cami yaptırmak ister. Çeşitli yerlerden ustalar gelir ve Ulucami’nin inşaatı başlar. İnşaatta Kambur Bâli Çelebi (Karagöz) demir işlerini yapar. […]