Kategori: Genel

Henry Bauchau – Diotime ve Aslanlar

Zihnimi yoklayıp da iyice gerilere gittiğimde, büyükbabam Kambyses’in bileğinde şahini, peşinde silahlı hizmetkarları, dörtnala bize gelişi canlanıyor daima gözümün önünde. Annemi büyük bir saygıyla selamlıyor, sanki evindeymişçesine her şeyi teftiş ediyor ve atların çıkardığı muazzam gürültüde bir toz bulutunda kaybolup uzaklaşıyor. Onca hayran olduğum, Hint Okyanusunda bir filoya kumanda etmiş ve savaşlar kazanmış olan babam, […]

Henry Bauchau – Çevre Yolu

METROYLA Aubervilliers Kalesi istasyonuna dogru giderken -oradan Bobigny otobiisiine binecegim -, irocuklugumdaki haliyle ailemi dii§ ilniiyorum. Aile, benim de tamk oldugum o uzak y1llar; hastanede sohbet ettigimizde Paule en irok bunlara ilgi duyuyor. Kocasmm ve kii triik oglunun, irogu zaman farkmda olmadan, son derece kuvvetli bir §ekilde ait olduklan, kendisinin de evlili k yoluyla birle§tigi […]

Henry Bauchau – Antigone

oiDiPUS’UN ölümünden beri gözlerim ve düşüncelerim denize yöneldi ve daima onun yanına sığınıyorum. Bir kayanın gölgesinde, limanın ve insanların uğultusunu ve deniz kuşlarının çığlıklarını dinliyorum. İokaste’nin bana şunları dediği günü hatırlıyorum: “Babanın her şeyden önce bir denizci olduğunu asla unutma Antigone.” Baş döndürücü yolculuğunda beni o çok korktuğum yere kadar götüren bu denizciydi. Yollarda geçirdiğim […]

Henrik Nordbrandt – Her Sozcugu Bir Ask

Bugün yaşayan İskandinav şairleri arasında özel bir yeri olan Henrik Nordbrandt, 1945 yılında Oanimarka’run başkenti Kopenhag’da doğdu. Çocukluğu il. Dünya Savaşı’nı izleyen Soğuk Savaş’ın sürdüğü kültür karamsarlığı ve toplumsal çözülme yıllarında kentsoylu bir çevrede geçti. Bu dönem, hiç şüphesiz kişiliğinde ve dünyaya bakışında izler bırakmıştır. Nitekim Danimarkalı yenilikçi şairlerden çok, Ezra Pound, William Carlos Williams […]

Henrik Brun – Danimarkali Yem

Ne güzel! En azından etrafında sigara içenler vardı ve ciğerlerinde tur atmış duman, burun deliklerinden içeri giriyordu. Hiç yoktan iyiydi. O an olabilecek en güzel şey, adamlardan birinin tutup işaret ve orta parmağı arasına bir Drina sigarası sıkıştırması ve arkasında bağlı ellerini çözmesiydi. Ama madem kendisi sigara içemiyordu, o zaman filtreden geçmiş sigara dumanı da […]

Henri-Frederic Blanc – Uyku Imparatorlugu

Joseph temiz havayı derin derin içine çekti. Kilisenin saati on biri, belki de gece yarısını vurdu. O anda ekim dolunayı sarı bulutların arasından ortaya çıktı. Issız sokakların köşe başlarında lambalar çöp yığınlarını aydınlatıyordu. Bir sarhoşun narası kentin içerilerinden yankılandı. Joseph, dökülmüş yaprak yığını önünde durdu, güzel bir yaprağı kedisi için seçip bakım çantasına koydu. Yağmur […]

Henri Troyat – Yaslı Kar

Rus asıllı ünlü Fransız romancısı Henri Troyat (asıl adı, Torossi Antarassav), 1 Aralık 191!’de Moskova’da doğdu. Zengin bir tüccar ailesinden gelen Troyat’nın ilk çocukluk çağı izlenimleri, ihtilal, kaçış, Paris’teki geçim sıkıntıları ile dolu sürgii.n hayatının olayiarına bağlanır. İhtilal sırasında, ailesiyle birlikte, alt üst olmuş Rusya’nın içinden geçerek göç etmişlerdi. Troyat, bu uzun, aralıksız, korkunç sahnelerle […]

Henri Michel – Faşizmler

Faşizmin ineili’ni 8.l’amak boşunadır. Mein Kamp{ yalnızca Nazizm’in Eski Ahiti’dir. Tarihsel olay -tıpkı Fransız Devrimi’nin “filozoflar” tarafından hazırlanmamış olması gibi- bir dizi kurarncı tarafından hazırlanmamıştır. Faşist “düşünürler” panoakla sayılacak kadar azdır. DoWtısunu söylemek gerekirse, sözcü� kendisi, yani faşizm (1) olayın do�asını tarihsel kılmaktadır: Farklı güçlerin birlikteliği ve bu birlikteliğin hatta onun düşüncesinin bile bir oldubittiden […]

Henri Loo, Pierre Loo – Depresyon

“Kalbimin düştü� uçurumun karanlık derinliginden!” Umutsuz bir itiraf, yakınma, belki de bir çaWı … İşte depresyon. Genellikle anlaşılamayan, bazen abartılı ve düzelmez olarak de�erlendirilmiş olan bu olgu bugün de tartışma konusudur. Geleneksel klinik titiz deneyimleri ve bilgi birikimleri pek çok kuşagın zengin oluşum süreci ile genel yapıyı kurdu; de�şik agırlık noktalannı ve bakışlan belirledi. · […]

Henri Loevenbruck – Kurtlarin Savasi

Toprağın belleği yabancıdır insanlarınkine. Tarih ve dünya üstüne her şeyi bildiğimizi sanırız, ama öyle eski çağlar vardır ki bugün çoktan yitip gitmiş olan binlerce harika henüz capcanlıdır o zaman. Yalnız ağaçlar anımsar, gökyüzü, bir de rüzgâr… Nitekim, unutulmuş bir zamanda bir gece, toprağın bakışları altında iki dünyanın yolları çakıştı… Güzel bir sonbahar akşamıydı. Yaz bir […]

Henri Loevenbruck – Disi Kurt Ile Cocuk

Toprağın belleği yabancıdır insanlarınkine. Tarih ve dünya konusunda her şeyi bildiğimizi sanırız, ama, bugün gözden yitik bin bir harikanın birbirine karıştığı, unutulmuş çağlar vardır. Ağaçlar anımsar yalnız, bir de gök, bir de deniz. Eğer bir yaz akşamı, tüm iyi niyetinizle, çimenlere uzanıp da yüreğinizi açarak kulak verirseniz onlara, bir başka zamanın öyküsünü işitebilirsiniz belki; Gaelia […]

Henri Loevenbruck – Disi Kurdun Gecesi

Toprağın belleği yabancıdır insanlarınkine. Tarih ve dünya üstüne her şeyi bildiğimizi sanırız, ama öyle eski çağlar vardır ki bugün çoktan yitip gitmiş olan binlerce harika henüz capcanlıdır o zaman. Yalnız ağaçlar anımsar, gökyüzü, bir de rüzgâr… Taş, kuşkusuz, böyle görüp bildi bütün çağların bitişini. Çünkü her çağın bir sonu vardır. Ama insanlar bunu unutmayı yeğler […]

Henri Lefebvre – Ritimanaliz – Mekan, Zaman ve Gündelik Hayat

Kaybolduk gene. Nerdeydim? Nerdeyim? Çamurlu yol. Araba durdu. Zaman ritimdir; sıcak, nemli bir gecenin böcek ritmi, beynin kıpırtıları, soluk alıp vermek, şakağımdaki davul – bunlar zamanın sadık bekçileridir; ve akıl hummalı tempoyu düzeltir. Vladimir Nabokov, Adaya da Arzu: Bir Aile Tarihçesi1 Ritimanaliz Unsurları* Lefebvre’in yazdığı son kitap oldu, bununla birlikte ancak onun ölümünden sonra, dostu […]

Henri Bosco – Çocuk ve Irmak

Ben küçükken köyde oturuyorduk. Oturduğumuz ev tarlaların ortasında yitmiş küçük bir çiftlik eviydi. Mutluluk içinde yaşıyorduk. Baba tarafından akrabamız olan Martine (1) Hala da bizimle birlikte oturuyordu. Eski çağlardan kalmış bir kadın görünümü vardı Martine Hala’da: pike kumaştan hotoz ve kıvrımlı giysiler giyer, kemerinden gümüş makaslar sarkardı. İnsanlara, köpeğe, ördeklere, tavuklara, herkese ve herşeye egemendi. […]