Gülme ne anlama gelir? Gülünçlüğün temelinde ne vardır? Bir soytarının surat asışında, bir sözcük oyununda, bir vodvildeki yanılmacada, ince güldürünün bir sahnesinde ortak ne olabilir? Bu denli çeşitli üründe aynı olup da kimine nahoş kimine hoş bir koku bahşeden o esansı hangi damıtma yöntemi verebilir bize? Tüm ele geçirme çabalarına direnen, aniden tekrar ortaya çıkmadan […]
Kategori: Genel
Henri Bergson – Ahlâkın ve Dinin İki Kaynağı
Yasak meyve öyküsü insanlığın belleğinde olduğu gibi hepimizin belleğindeki en eski anıdır. Eğer bu anı hatırlamayı yeğlediğimiz diğer anılarla silinmemiş olsaydı bu durumun farkına varırdık. Kendi başımıza bırakılsaydık çocukluğumuz nasıl olurdu kim bilir! Zevkten zevke koşardık. Ama işte, göremediğimiz ve dokunamadığımız bir engel bütün bu zevklerin önüne geçiyor: Bir yasaklama. Neden bu yasaklamaya boyun eğiyoruz? […]
Henning Mankell – Olumun Karanlik Yuzu
Unuttuğu bir şeyler vardı, uyandığı an anlamıştı bunu. O gece rüyasında görmüş olduğu… Hatırlaması gereken bir şey. Hatırlamaya çalıştı. Ama uyku kara bir delikti. İçinde ne olduğu hakkında hiçbir ipucu vermeyen dipsiz bir kuyu gibi. Oysa rüyamda boğalarla mı boğuştum sanki diye düşündü. Öyle olsa, gece ateşlenmiş gibi ter içinde kalmış olmam gerekirdi. Bu gece […]
Helen Nielsen – Cinayet Dosyası
Adım Markham Grant. 39 yaşındayım. Hiç de pasaportumdaki resmim kadar çirkin sayılmam. Bir kere 1.76 boyunda, 80 kilo ağırlığındayım. Sonra gözlerim yeşil-kahverengi karışımı; son zamanlarda şakaklarıma düşen aklarla daha bir yakışıklı oldum. Evliyim ve üç çocuğum var. Karım Nancy çok hoş bir kadındır. Đyi bir ev kadını, iyi bir annedir. Ne onun ne de benim […]
Helen Fielding – Brıdget Jones’un Gunlugu
Haftada on dört kadehten fazla alkollü içki içmeyeceğim. Sigara içmeyeceğim. Makarna pişiricisi, dondurma makinesi gibi hiçbir zaman kullanılmayan raulfak aletlerine, sırf rafları süslesin diye alman, okumayacağım kitaplara ve -erkek arkadaşım olmadığına göresüslü iç çamaşırlarına para harcamayacağım. Beni gören birilerinin olabileceğini düşünüp, evin içinde pasaklı pasaklı dolaşmaktan vazgeçeceğim. l Kazandığımdan daha fazla harcamayacağım. Sinirlenip kontrolümü kaybetmeyeceğim. […]
Helen Bianchin – Zoraki Ask
Radyodaki program yapımcısı saati söyleyince Sally isteksizce başını kaldırdı. Uzanıp transistorlu radyosunu kapattı, sonra zarif hareketlerle toparlanarak kollarıyla dizlerini kucakladı ve bir süre okyanusu seyretti. Shell Cove’un ucundaki Chiaman’s Beach hafta içinde çok güzel bir yerdi. Sydney’in girintili çıkıntılı kumsallarla çevrili koy ve körfezleri halkın akın ettiği hafta sonlarında ise başka bir alem olurdu. ‘Kayıtlara […]
Helen Bianchin – Paranin Gucu
“Sen….ne yaptın?” Kayla duyduklarına inanamıyordu.Dehşet içinde kalmıştı. “Duardo Alvarez’e gidip yalvarmanın benim için kolay olduğunu mu sanıyorsun?” Kendini kurtarmak için söylediği sözler….gizli bir öfkeyi açığa çıkarıyordu. Jacob’un sözleri bomba etkisi yaratmıştı.Kayla intikam dolu bir öfke ile umutsuzluk arasında sıkışıp kalmıştı. Duardo Alvarez…. Bu isimden bahsetmek bile vücudunda soğuk ürpertiler oluşmasına neden oluyordu.Bir zamanların meteliksiz adamı […]
Helen Bianchin – Inanilmaz Teklif
İnsan şeytanla randevusuna giderken ne giyerdi? Danielle gardrobunu baştan aşağı gözden geçirirken özenle giyinmeye çalıştı. Melbourne’nin seçkin Brighton semtinde annesiyle oturduğu lüks çatı katı kendini bildi bileli evi olmuştu.Geniş ve lüks daire yalnızca zenginlerin oturabileceği bir evdi. Fakat orada fazla oturamayacaklardı.Evi boşaltmaları için mahkemeden gelen yazı duvarda asılıydı.Paha biçilmez değerde ki tablolar uzun zaman önce […]
Helen Bianchin – Evlilik Oyunlari
“Cristos.” Luc Dimitriades elindeki faksı kızgınlıkla masasına koydu. Son dokuz günden beri eşinin yaptıklarının raporu onu pek şaşırtmamıştı ama sadece bir tanesi gözlerini şüpheyle kısmasına neden olmuştu. Hemen cep telefonundan bir numara çevirdi. Karşı taraf hemen cevap verdiğinde, “Beni hemen Marc Andreas’a bağlayın.” “Doktor şu anda hasta muayene ediyor.” “Acil,” diye umursamadan konuşmaya kendini tanıtarak […]
Helen Bianchin – Bedel
Terese arabasını durdurdu ve alacakaranlıkta Manuel Delgado’nun görkemli köşkü Toorak’ın demir kapılarının yanındaki taş süruna çakılı kapı numarasını seçmeye çalıştı.Manuel Delgado,Terese Bennett kılığındaki gerçek bir şirretle karşı karşıya gelmek üzere bulunduğundan habersizdi o an.Terese bunu düşününce dudağını bükerek gülümsedi. Son iki hafta boyunca,onunla görüşmek istemiş,ama bir türlü sonuca ulaşamamıştı.Her girirşimi,soğukkanlı bir sekreter tarafından,”Mr Degado toplantıda,su […]
Hekimoğlu Ismail – Menan Cinleri
Akşamın alaca karanlığında, yanık otlar üstünde ve kayalık bir vadide, Cinlerin Menan Padişahı, kabilesine dedi ki: — Bir zamanlar, buralar orman idi. Đnsanlar, insanlardan değil, yılandan, çıyandan ve kurtlardan korkardı. Geyikler dolaşır, bülbüller şarkı söyler, çiçekler gülerdi. Ağaçlar yağmurla yıkanır, rüzgârla saçları taranır, dereler çağlardı. O günler çok gerilerde kaldı… Balta girmeyen ormanların yerini şimdi […]
Heinz Kohut – Kendiliğin Yeniden Yapılanması
Kendiliğin Yeııideıı Yapılanması hem psikanaliz tarihinde hem de Kohut’un eserinde önemli bir kopuş noktasıdır. Çünkü bu eser kuramın yeni bazı bulgulan da ifade edecek, açıklayacak şekilde yeniden kurgulanması gerektiğini göstermekle kalmamış, aynı zamanda analitik tedavide hangi sonuçlann hedeflenmesi gerektiği sorusunu da yeniden tartışmaya açmıştır. Kohut’un daha önceki kuramsal yaklaşımı bilinmeden bu kitabın anlaşılması güçtür. Eski […]
Heinz Kohut – Kendiliğin Çözümlenmesi
Pek çok psikanalist ve psikiyatr Kohut’un narsisizm konusundaki çalışmalarını bir dönüm noktası olarak değerlendirir. Üstelik bu çalışmalar sadece narsisizm ile sınırlı olmayan, psikanalizde köklü bir yenilenmeye de işaret eden bir aşamadır onlara göre. Burada elimden geldiği kadar yansız bir tutum alarak Kohut’un eserinin içerdiği yenilikleri psikanaliz tarihi bütününe yerleştirmeye çalışacağım. Bu yazıda kendi görüşlerimin yanı […]
Heinrich Zimmer – Hint Sanatı ve Uygarlığında Mitler ve Simgeler
tndra ejderhayı, cennetin sularını göbeğinde esir tutarak bir bulut yılanının uzuvsuz şekliyle dağlarda çöreklenmiş dev titanı vahşice öldürdü . Tanrı, yıldırımını biçimsiz büklünılerin tam ortasına fırlattı; canavar kuru bir saz demeti gibi paramparça oldu. Sular serbest kaldı ve bir kez daha dünyanın her yerinde dolaşmak üzere şeritler halinde yeıyüzünde akmaya başladı. Bu sel yaşam seliydi […]
Heinrich Mann – Mavi Melek – Profesör Unrat
Adı Raat olduğundan, bütün kent ona Unrat1 derdi. Bundan daha yalın, daha doğal bir ad olamazdı. Şu ya da bu öğretmene takılan lakap arasıra değişirdi. Her yıl okul dönemi başladığında, yeni bir öğrenci sürüsü sınıfa girer, bir önceki yıl öğretmene uygun görülen, ama yeterince tadı çıkarılmamış gülünç adı kana susamışçasına duyurur, sakınmadan adlı adınca söylerdi. […]
Heinrich Böll – Ve O Hiçbir Şey Demedi
Savaş sonu Alman Edebiyatı öncülerinden Heinrich Böll, uzun bir suskunluktan sonra Türk okurlarının karşısına en uygun şartlar içinde çıkıyor. Üç ayrı çevirici, kısa aralıklarla, üç eserini çevirip yayımladılar: Hayrullah Örs ünlü yazarın romanına geçmeden önce yazdığı hikâyelerden bir bölümünü “Savaş Bitince” başlığı altında yayımladı. Cem Yayı-nevi’nde “Ademoğlu Nerdeydin?” adındaki romanı çıktı. Şimdi de yine aynı […]