Bu, boza ve yoğurt satıcısı Mevlut Karataş’ın hayatının ve hayallerinin hikâyesi. Mevlut, Asya’nın en batısında bir yerde, puslu bir göle uzaktan bakan yoksul bir Orta Anadolu köyünde 1957’de doğdu. On taşlarına bakıp dua etmiş, her şeyin yolunda gitmesi için Allah’a yalvarmıştı. Kendine bile itiraf edemiyordu ama Süleyman’a karşı bir güvensizlik duyuyordu. Ya Süleyman arabayla dediği […]
Kategori: Aşk
Orhan Kemal – Cemile
1934 yılı Eylül sonlarının berrak bir gecesiydi. Kuvvetli ayın altında bembeyaz pamuk tarlaları göz alabildiğine uzanıyor, köyleri şehre bağlıyan tozlu yollarda kütlü denilen, tohumlu pamuk hararları yüklü Doçlar, Şevroleler, Fordlar, yağsız tekerleklerinin gıcırtısı aydınlık geceyi dolduran öküz, camız arabaları, İnegöl çift atlıları, yüklü deve dizileri şehre akıyordu. Deveci Çopur Halil, dokuz deveyi çekmekte olan eşeğinden […]
Ahmet Batman – Sabah Uykum
Sabah uykusu kadar sevebileceği biri lazım insana. Sen gibi, senin gibi, biraz da sana benzeyen. Belki bir kitabın aynı sayfasında ağlamışızdır. İşte bu haberimiz olmadığı halde dünyanın en güzel karşılaşması olabilir. Belki bu kitabın içinde seni anlayacak biri vardır. Belki de bütün sayfalar sana açılıyordun. Soğuk Kahve kitabını yazarken, “Hayatta her şeyin bir başlangıcı vardır” […]
Nora Roberts – Yüzleşme
İntihar etmek, Aziz Patrick Günü’nü geçirmek için çok berbat bir tercih. İzin günün de, intihar etmeye hazırlanan birisiyle konuşmaya çağrılmış olmak da, yeşil bira içip gayda inlemekle kesinlikle bir değil. Phoebe, kutlama için caddelere, kaldırımlara üşüşen Samanlılarla turistlerin arasından hızla ilerliyordu. Yüzbaşı David McVee böyle olacağını söylemişti, diye düşündü.Arabasıyla gitse bile, polis rozetiyle bile bu […]
Nora Roberts – Bilgeliğin Anahtarı
Dana Steel, kendini uyumlu, açık fikirli biri olarak görürdü. Oldukça sabırlı, hoşgörülü ve şakacıydı. Bazıları onun hakkında böyle düşünmeyebilirdi, ama onlar Dana hakkında ne biliyorlardı ki? Bir ay içinde, kendisinin hiçbir hatası olmadığı halde, hayatı keskin bir dönüşle tamamıyla yabancı ve gizemli bir alana kayıvermişti. Öyle ki, genç kadın, nasıl bir yol izleyeceğini ya da […]
Ferzan Özpetek – İstanbul Kırmızısı
Hava sıcak. Uçakta yerime oturuyor, kemerimi bağlıyorum. Neden bu kadar sıcak ki? Uçağmiçi serin olmalı. Belki de bu kımıltısız ve ağır havayı dışarıdan getiren benim. Roma’da sıcak bir akşam yaşanıyordu ama İstanbul’un, beni serin bir esintiyle karşılayacağım biliyorum. Eski evimiz orada bekliyor. İçinde büyüdüğüm, on sekizime gelmeden terk ettiğim, ev denince ilk aklıma gelen o […]
Neval el Seddavi – Sıfır Noktasındaki Kadın
Bu kitabı Kanatır Cezaevi’nde karşılaştığım bir kadım etkisiyle yazdım. Birkaç ay önce Mısırlı kadınlarda nevroz konusunu araştırmaya başlamış, o sıralar işsiz olduğum için de, zamanımın çoğunu bu çalışmaya ayırabilmiştim. 1972’nin sonunda Sağlık Bakanı, beni Sağlık Eğitimi Başkanlığı ve Sağlık dergisinin Baş editörlüğü görevinden almıştı. Görüşleri yetkililer tarafından pek hoş karşılanmayan feminist bir araştırmacı ve romancı […]
Neval El Saadavi – Petrol Diyarında Aşk
O eylül günü gazetelerde bir haber görüldü. Kalitesiz gazete kâğıdına iri puntolarla basılmış yarım satırlık bir haber: Bir kadın izne çıktı ve geri dönmedi. İnsanların ortadan kaybolması normal bir şeydi. Güneş her gün yeniden ufukta belirir, gazeteler de her gün yeni baştan basılırdı. İç sayfaların bir köşesinde kişisel sütun olurdu. “Kişisel” sözcüğü, hiçbir değişikliğe maruz […]
Nelly Arcan – Fahişe
Konuştuğum zaman başkalarına hitap etmeye alışık değilimdir, işte bu yüzden hiçbir şey engel olamaz bana, üstelik sizi şaşkına çevirmeden ne söyleyebilirim ki? Maine sınırında bir köyde doğduğumu mu, dini bir eğitim aldığımı mı, öğretmenlerimin hepsinin dindar olduğunu, hayatlarını feda ettikleri şey karşısında kendilerinden geçmiş ve katı kadınlar olduklarını, anne diye hitap etmek zorunda olduğum, öncelikle […]
Ahmet Altan – Sudaki İz
Karanlık sınıfın kapısı birden açıldı, iri bir gölge girdi içeri. Necip’in her yanını ateşler bastı. Bacakları titriyordu, ağzı kurumuştu. Soğuğu da karanlığı da unutmuştu, üstüne gelen iri gölgeye bakıyordu. Koridorun ışığı içeri vuruyordu. Gölge yaklaştıkça büyüyüp irileşiyordu. Başını önüne eğdi. Sırtı terlemişti. Ortaokulun müdürü, Necip’in alnına düşen bir tutam saçı tutup çekti. – Biz seni […]
Necati Cumali – Dila Hanım
Arnavut Beyinin ölüsünü, gocuğu çizmeleriyle, vurulduğu gibi, üstü kapalı bir yaylıya sırt üstü yatırmışlar, battaniyesiyle örtmüşlerdi. Yaylının ön perdesi yağan kara karşı inikti. Gerisinden bakılınca, ölünün gövdesinin biçimini alan battaniyenin kabarıklıkları görünüyordu. Yaylıya iki beygir koşulmuştu. Sağlam iki beygir daha yaylının gerisinde yedekteydi. Sürücü, sırtında çapraz vurulmuş mavzeri ile önde atların yanı sıra yürüyor, beyin […]
Mürvet Sarıyıldız – İki Cami Arasında Aşk
Aşk çaresiz bir derdin içinde kaybolmak mıydı, kaybolduğunu sandığı çaresizliğin içinde bir çare bularak yarayı sarmak mı? Yokluğunun elemi içinde varlığıyla teselli bulduğu sevgili sabah saatlerinden bu yana yeryüzünü endamıyla hoş etmiyor. Kuşlar onu gördüğü için selamlamıyor, rüzgâr gül teninde dolaşmıyor. Ay, onun güzelliğini kıskanmak için salınmıyor gökyüzünde, sakin asude bir şekilde kayboluyor gözden. Arkasından […]
Musa Altunbaş – Gülfidanı
Sonbahar akşamıydı. Bir kadın, ahmakıslatan altında yürüyor, yürürken de bir şeyler mırıldanıyordu. Ne söylediği tam olarak anlaşılmıyordu. Mürekkebi cansız bir dolma kalemin, kâğıt üzerinde ilerleyişinden farksızdı söyledikleri; belli belirsiz, anlamsız… Bir an için rüzgâr sustu, dalgaların dövdüğü kayalıkların çığlıkları da kesildi ve bir kelime çok net duyuldu: “VAZGEÇMEYECEĞİM!” Anlamsızlaşan hayatında tek anlam yüklü olan bu […]
Ahmet Altan – Kılıç Yarası Gibi
Bütün o eski ve unutulmuş eşyalar; kesme kristalden hokka takımı, sülüs yazıların ölmekte olan canlılar gibi üstünde kıvrandığı sararmış kâğıtlar, yer yer çatlamış deri koltuk, duvara dayalı bir teli kopuk tambur, çekmeceleri kaybolmuş ceviz masa, çatlak bir porselen tabağın içinde duran, sabundan yapılmış, boyaları dökük meyveler, ortasından geçen ince demir çubuğu paslı, bir yanı göçmüş […]
Ahmet Altan – İsyan Günlerinde Aşk
Bazı geceler, eskimiş Acem halılarının üstünde yürüyen karıncaların adım seslerini duyarak uyanıyordu. Yüzlerce yıl önce dağ köylerinin izbe odalarında dokunmuş, çiğnene çiğnene solgunlaşmış bu halıların üstünde yürüyen son canlılar olan ince belli, titrek eklemli, boğumları simsiyah parlayan karıncaların kimsenin duymadığı adım sesleri, Osman’ın zamandan ve dünyadan kopmuş durgun ruhunda içini korkuyla titreterek yankılanıyordu. Bir zamanlar […]
Ahmet Altan – İçimizde Bir Yer
Bir Kadın, Bir Erkek… Nice aşk yitirdim ben. Kışkırtıcı bir bakışıyla çılgına döndüğüm, bir dudak büküşüyle ağulu acılar çektiğim, kahkahalarıyla şenlenip gözyaşlarıyla kederlendiğim, bir tanrıça katına çıkartıp tapındığım, kutsal mabetlerinin sunaklarına hayatımı bir adak gibi bırakmayı arzuladığım, memelerinde, kasıklarında, kalçalarında, bacaklannda, boyunlarında adanmış topraklarda dolaşan bir sofu gibi vecd içinde kendimden geçerek dolaştığım, ayaklarına kapandığım, […]