Kategori: Fantastik

Ursula K. Le Guin – Uçuştan Uçuşa

Yerdeniz in yazarından bu kez farklı dünyaları anlatan bir kitap. Bir tür seyahat kitabı ya da gezi rehberi. Bildik bir mekânda, havaalanında başlayan seyahatler bunlar, ama yolculuk için uçak şart değil. Havaalanına varışla uçağa ayak basana kadar geçen o eziyetli saatlerde gergin bir ıstırap, bıkkınlık, hazımsızlık ve nabız artışı boyutlar arası seyahati başlatmak için yetiyor […]

Ursula K. Le Guin – Sesler

TAM OLARAK hatırlayabildiğim ilk şey, gizli odaya giden yolu yazmaktı. O kadar küçüğüm ki, işaretleri koridor duvarının doğru yerine yapabilmek için kolumu iyice kaldırmam gerekiyor. Duvar kalın, gri bir sıvayla kaplı, bazı yerlerde sıva çatlayıp dökülmüş olduğundan arkasındaki taşlar görünüyor. Koridor karanlık sayılır. Toprak ve zaman kokuyor; ayrıca sessiz. Ama korkmuyorum; orada hiç korkmam. Elimi […]

Ursula K. Le Guin – Rüyanın Öte Yakası

Konfüçyüs de sen de birer rüyasınız ve sizin birer rüya olduğunuzu söyleyen ben de bizzat bir rüyayım. Bu bir paradoks. Gelecekte bilge bir adam belki bunu açıklayabilir; o gelecek on binlerce kuşak gelip geçmedikçe gelmeyecek. CHUANG TZU: II Akıntılarla taşınan, dalgaların elinde oradan oraya savrulan, okyanusun olanca gücüyle akıllara durgunluk veren mesafelere çekelenmiş denizanası, gelgitin […]

Ursula K. Le Guin – Rocannon’un Dünyası

Yıllarca ötedeki gezegenlerde -adı olmayan, insanlarının yalnızca Dünya olarak adlandırdıkları, tarihi olmayan, geçmişin mitten ibaret olduğu, geriye dönen bir araştırmacının birkaç yıl önce yaptığı şeyleri tanrısallaşmış bulduğu gezegenlerde- gerçeği efsaneden nasıl ayırt edebilirsiniz? Anlamsızlık, ışık hızıyla yol alan gemilerimizin kapattığı zaman boşluğunu karartır ve belirsizlikle oransızlık bu karanlıkta ayrıkotu gibi biter. Bir adamın, çok değil […]

Ursula K. Le Guin – Kadınlar Rüyalar Ejderhalar

FANTAZİ edebiyatında yeri hemen Tolkien’ın yanıbaşında. Kitapçı dükkânlarında Bilimkurgu Romanını Pembe Dizi raflarının yanından kaldırtıp layık olduğu yere, “20. Yüzyıl Romanı” mertebesine yerleştiren üç isimden biri, Dick ve Lem’le birlikte. Ancak dönüp tekrar tekrar okuduğun Le Guin’ler hangileri diye soracak olursanız, tereddüt etmeden “Denemeleri” diye cevap veririm. Kuşkusuz Mülksüzler’in yeri başkadır. Her dört-beş yılda bir […]

Ursula K. Le Guin – Her Yerden Çok Uzakta

Önceden de oldu yüce anlarım. Bir kez geceleyin parkta yürürken, yağmur altında, güzün. Bir kez çöl ortasında, yıldızlar altında, ekseni üzerinde dönen yeryuvarına döndüğüm gün. Kimileyin düşünürken, sadece düşünüp tartarken olan biteni. Ama hep yalnız. Kendi başıma. Bu kez yalnız değildim. Yüce dağ başında bir arkadaş vardı yanımda. Natalie. Birşey yok hiçbir şey yok bundan […]

Ursula K. Le Guin – Güçler

“BU KONUDA hiç konuşma,” diyor Sallo bana. “Ama ya olursa? Karı gördüğüm zamanki gibi hani?” “Zaten o yüzden konuşmamalısın.” Ablam bana sarılıyor, sınıŌaki sıramızda bizi sağa sola sallıyor. O sıcaklık, o kucaklama, o sallanış aklımı biraz dağıƨyor; ben de Sallo’yla birlikte sallanıyor, ona hafifçe çarpıyorum. Ama gördüğüm şeyi, o ürkütücü heyecanı haƨrlamaktan kendimi alıkoyamıyorum ve […]

Umberto Eco – Foucault Sarkacı

Göstergebilimci olsaydım, Umberto Eco’nun bu çok satan ve oldukça kalın ikinci romanını göstergebilimsel açıdan sunmaya ve açıklamaya çalışırdım. Bu tür bir uzmanlığım söz konusu olmadığından, sorunu başka bir açıdan ele almayı, Eco’nun bu oyununa bir gizemcilik meraklısı kimliği ile katılmayı daha uygun buldum. Foucault Sarkacı’nı üç kez okudum; iki kez İtalyanca aslından, bir kez de, […]

Jean-Pierre Luminet – Oklid’in Asası

Gökyüzünü eşsiz bir hilalin süslediği gecede, ikiz kulelerin silueti kentin ana kapısına yansıyordu. Emir Amr Bin As düşünceliydi. Ordugâhların titrek meşalelerinin ışığında, saray mahallesinin kemerle süslü kapılarını seyrediyordu. İnananların önderi Halife Ömer, Medine’den ona, kibirli İskenderiye’deki paganizme ait tüm izleri yok etme emrini göndermişti. Bütün putlar, tapınaklar yıkılacak, bin yıllık uygarlık, kılıç ve ateşle yok […]

Jean Lorrah – Hayatta Kalanlar – Uzay Yolu 3

Gezegenin adı Yeni Paris’ti. Atom dehşetinden sonra kendilerine uzayda barınabilecek bir yer arayan Dünyalı göçmenler, yeni dünyalarının ışık dolu bir yer olmasını istemişlerdi. İnsanların özgürce yaşadığı, sağlıklı, mutlu oldukları, sanatın geliştiği, sevginin büyüdüğü ve nefretin olmadığı bir toplumu arıyorlardı. Ne yazık ki Yeni Paris 24. Yüzyılda Birleşik Gezegenler Federasyonu tarafından yeniden keşfedildiğinde Toulouse-Lautrec’in resmettiği Paris’ten […]

Jane Rogers – Jessie Lamb’ın Vasiyeti

O gittiğinden beri ev çok sessiz. Düşmemeye dikkat ederek kalkıyorum ve ayaklarımı sürüyerek pencereye gidiyorum. Işık, yan komşunun bahçesindeki dev ağacı tarafından kısmen engellenmiş. Bulunduğum evin yakınında kimse yaşamıyor. Alnımı pencereye yaslıyor ve ot bürümüş bahçeye dikkatle bakıyorum. Soğuk pencere nefesimle anında buğulanıyor. Atlamak için yüksek olduğunu biliyorum. Zaten pencereler kilitli ve anahtar yok. Odanın […]

Jamie McGuire – Providence #1 – Araf

Her kız babasına saygı duyar. Onu kahramanı olarak görür ya da onu hayatında o kadar önemli bir yere koyar ki hiçbir şey ona olan sevgisiyle yarışamaz. Benim için babam saygıdan, bağlılıktan ve hatta sevgiden çok daha fazlasını hak ediyordu. Ona hayrandım. Superman’den çok daha fazlasıydı; o, Tanrı’ydı. Hatırlayabildiğim en eski anılardan birinde, babam ofisinde anlamadığım […]

Jamie McGuire – Kızıl Tepe #1 – Kızıl Tepe

Scarlet Uyarı, laf arasında söylenmişcesine kısaydı,”Kadavralar toplanarak imha edildi.” Sonrasında radyo spikeri birkaç şaka yaptı ve olay böylece kapandı.Haberleri sunan kadının Suburban’nın hoparlöründen yükselen sözcüklerinin ne anlama geldiğini kavramam birkaç saniyemi aldı:Nihayet.Zürih’teki bir bilim adamı nihayet,o âna dek kurgusal olan bir şeyi yaratmakta başarılı olmuştu.Elias Klein yıllarca,bilinen her bilimsel etik kuralı ihlal ederek, bir cesedi […]

James S. A. Corey – Enginlik Serisi #1 – Leviathan Uyanıyor

Scopuli sekiz gün önce ele geçirilmişti ve Julie Mao nihayet vurulmaya hazırdı. Bu noktaya ulaşması için bir depolama dolabında sekiz gün kapalı kalması gerekmişti. İlk ikisi boyunca kendisini oraya koyan zırhlı adamların ciddi olduklarından emin bir halde hareketsiz beklemişti. Götürüldüğü gemi ilk saatlerde iticilerini kullanmadığından Julie dolabın içinde serbestçe uçmuş, duvarlara veya o boşluğu paylaştığı […]

James Dashner – Labirent #3 – Son İsyan

Thomas’ı deli eden şey kokuydu. Üç haftadan uzun süredir yalnız olmak değil. Beyazduvarlar, tavan ve zemin değil. Pencere olmayışı ya da ışıkları hiç kapatmamalan da değil. Saatini almışlardı; günde üç defa aynı yemekleri veriyor -bir dilim salam, patates püresi, çiğ havuç, bir dilim ekmek, su-, onunla asla konuşmuyor, kimsenin içeri girmesine izin vermiyorlardı. Kitap, film […]

James Dashner – Labirent #2 – Alev Deneyleri

Teresa, her şey altüst olmadan onunla konuşmaya başladı. Hey, uyuyor musun? Thomas yatağında kıpırdandı, etrafındaki karanlık sanki hava katılaşmış da üzerinde baskı yapar gibiydi. Önce panikledi, gözlerini açarken kendini yeniden onu Kayran’da, Labirent’e getiren soğuk, metal Kutu’da bulacağım sandı. Ama pencerelerden hafif bir ışık süzülüyordu. Karanlık gölgeler, duvarlara çarpıyordu. Ranzalar. Dolaplar. Derin uykudaki çocukların düzenli […]