Etiket: Jean-Paul Sartre

Jean-Paul Sartre – Varoluşçuluk

Varoluşçuluğun Tanımı Varoluşçuluk nedir? Şimdiye değin çeşitli karşılıklar verilmiş bir sorudur bu. Sözgelişi, Weil’e göre varoluşçuluk bir bunalım, Mounier’ye göre umutsuzluk, Hamelin’e göre bunaltı, Banfi’ye göre kötümserlik, Wahl’a göre başkaldırış, Marcel’e göre özgürlük, Lukacs’a göre idealizm (düşüncülük), Benda’ya göre usdışıcılık (irrationalisme), Foulquié’ye göre saçmalık felsefesidir. Bu değişik karşılıklar varoluşçuluğu gereğince tanıtıyor mu bize? Eski deyişle […]

Jean-Paul Sartre – Varlık ve Hiçlik

L’Etre et le Neant 1943 yılında yayımlandı. Simone de Beauvoir, anılarının ikmci cildinde, La Force de l’âge’da, Sartre’ın, felsefe tarihinin en önemli metinlerinden biri olan bu başyapıtı iki-üç ayda kaleme almış olduğunu anlatır. Bunca yoğun ve ağır bir kuramsal serimlemenin onca kısa bir sürede yazılıp bitirilmesi şaşırtıcı değildir. Bu ivecen mesainin arkasında gerçek bir deha, […]

Jean-Paul Sartre – Sözcükler

Alsace’da, aşağı yukarı 1850’de, çocuklarıyla ne yapacağını bilemeyen bir ilkokul öğretmeni, bakkallığa razı oldu. Mesleğini bırakan bu adam, yaptığı fedakârlığa bir karşılık bulmalıydı; kendisi, kafaları yetiştirmekten vazgeçtiğine göre, oğullarından biri ruhları şekillendirmen ve ailede bir papaz olmalıydı. Charles papaz olacaktı. Ama Charles ortadan kayboldu ve bir at cambazı kızın peşine düştü. Fotoğrafı da duvarda ters […]

Jean-Paul Sartre – Sartre Sartre’ı Anlatıyor

Michel Contat’nın bu söyleşisi, Kortumlandırmalar X’dan (Situations X) alınmıştır. Söyleşinin belli bölümleri Le Nouvel Observateur dergisinin 23 Haziran, 30 Haziran ve 7 Temmuz 1975 tarihli sayılarında yayımlanmıştır. MICHEL CONTAT: Bir yıldan beri, sağlık durumunuz hakkında olumlu olumsuz söylentiler dolaşıp duruyor. Bu ay yetmiş yaşına basıyorsunuz. Şimdi Sartre, söyler misiniz, nasılsınız? JEAN-PAUL SARTRE: İyiyim demek zor, […]

Jean-Paul Sartre – Duvar

Bizi büyük beyaz bir odaya soktular, gözlerim kırpışmaya başladı, ışık gözlerimi rahatsız ediyordu. Sonra bir masa ve masanın arkasında dört herif gördüm, sivildiler, kâğıtlara bakıyorlardı. Öteki tutukluları dibe yığmışlardı; onların yanına kadar gidebilmemiz için bütün odayı baştan başa geçmemiz gerekiyordu. Aralarında pek çoğunu tanıyordum; ötekiler yabancı olmalıydılar. Önümde duran ikisi yuvarlak kafalı, sarışındılar. Birbirlerine benziyorlardı. […]

Jean-Paul Sartre – Bulantı

Olaylar da öyle değil mi? Kendi hallerinde akıp gidiyorlar. Birdenbire, konuşan, sonra çekip giden insanlar beliriyor, kişi, başı sonu olmayan öykülere dalıyor, duyduklarına, gördüklerine tanıklık edecek olsa, pek kötü, iğrenç bir tanıklık olurdu bu. Ama neler görmüyor bu kahvelerde insan. Örneğin cumartesi, öğleden sonra saat dörde doğru, istasyonda, mavi giysili ufak tefek bir kadın, elinde […]

Jean-Paul Sartre – İş İşten Geçti

Sarı kapalı panjurların arasından ancak bir ışık çizgisi sızan bir oda. Bir ışık demeti, büzülmüş parmaklarıyla, kürkten bir yorganı tırmalayan bir kadın elini meydana çıkarıyor. Işık bir nişan halkasının altınını parıldatıyor ve kolun yukarısına doğru kayarak Eve Charlier’nin yüzünü aydınlatıyor. Gözleri kapalı, burun delikleri küçülmüş, acı çekiyor olmalı, durmadan kımıldıyor ve inliyor. Bir kapı açıldı, […]

Jean-Paul Sartre – Edebiyat Nedir

‘Eğer bir şeye bağlanmak1 istiyorsanızdiye yazıyor genç bir budala, ‘neden gidip Komünist Partisi’ne yazılmıyorsunuz?’ Pek çok kez bağlanmış ve bağlantılarından daha da çok caymış, ama bunu unutmuş büyük bir yazar da bana şöyle diyor: ‘En kötü sanatçılar en fazla bağlanmış olanlardır: Örneğin, Sovyet ressamlarına bakın.’ Yaşlı bir eleştirmen hafiften sızlanıyor: ‘Siz yazını öldürmek istiyorsunuz: Güzel-Yazm’a […]

Jean Paul Sartre – Özgürlük Yolları 3 – Yıkılış

Ahtapot! Bıçağına davrandı, gözlerini açtı, düşm üş. Hayır! Ahtapot oradaydı, üzerinde, vantuzlarıyla emiyor, sömürüyordu: Sıcak! Terliyordu. Gece bire doğru uyuyabilmişti, ikide sıcak uyandırmıştı, kendini soğuk suyla doldurduğu banyoya atmış, sonra öylece, kurulanm adan gelip yatmıştı; hem en ardından demirci körüğü derisinin altına sıcak soluğunu üfürm eye başlam ıştı gene, başlamıştı, yeniden terlem eye başlamıştı. Ortalık […]

Jean Paul Sartre – Özgürlük Yolları 2 – Yaşanmayan Zaman

Berlin’de saat dört buçuk, Londra’da üç buçuk. Otel, tepenin üzerinde, içindeki ihtiyar adam gibi, ciddi, görkemli ve yalnızdı, sıkılıyordu. Angouleme’de, Marsilya’da, Gand’da, Dover’da insanlar, “Ne bekliyor?” diye düşünüyorlardı. “Saat üçü geçti, neden hâlâ aşağı inmiyor?” İhtiyar adam panjurları yarı kapalı salonda oturuyordu; kalın kaşlarının altında gözleri, uzak bir anıyı hayalinde canlandırıyormuş gibi kıpırtısız, dudakları aralıktı. […]

Jean Paul Sartre – Özgürlük Yolları 1 – Akıl Çağı

Vercingetorix Sokağı’nın ortasında, irikıyım bir adam Mathieu’yü kolundan yakaladı; karşı kaldırımda bir polis geziniyordu. “Bana biraz para ver patron, karnım aç.” Birbirine yakın gözleri, kalın dudakları vardı; şarap kokuyordu. Mathieu, “Acıktın mı, yoksa susadın mı?” dedi. Adam güçlükle homurdandı: “Yemin ederim doğru söylüyorum, yemin ederim…” Mathieu cebinde bir on santim bulmuştu: “Sen bilirsin,” dedi, “laf […]

Jean Paul Sartre – Baudelaire

Charles Baudelaire’in yeteneğini -kendisinin seçtiği, istediği, en azından kabul ettiği almyazısı, yoksa edilgence katlandığı yazgı değil- saptamak ve de şiirinin bir mesaj taşıyıp taşımadığını ve ele aldığımız örnek çerçevesinde, söz konusu iletinin en geniş anlamıyla insanca hangi içeriğe sahip olduğunu belirlemek. Bu konuya felsefecinin yapacağı müdahale, eleştirmenin ve -hekim olsun ya da olmasın- ruhbilimcinin müdahalesi […]

Jean Paul Sartre – Aydınlar Üzerine

Salt kendilerine yöneltilen suçlamalara bakılacak olsa, aydınların çok büyük suçlular olmaları gerekir. Üstelik, bu suçlam aların her yerde aynı olması da dikkati çekiyor. Mesela Japonya’da, Batılılar için İngilizce’ye çevrilmiş Japon gazete ve dergilerinde okuduğum pek çok m akaleden, Meiji dönem inden sonra aydınlarla politik iktidarın arasının açıldığı sonucuna vardım; sanki iktidar savaştan sonra ve özellikle […]