Etiket: Panait Istrati

Panait Istrati – Angel Dayi

Nisan başlangıcında bir akşam karanlık basarken, İbrail’den beş kilometre kadar ötede olan Baldovineşti köyü İsa’nın dirilişi yortusunun ilk gününü kutluyordu. Köylüler, avlularında kuru saz demetleri tutuşturuyorlardı; insanların en iyisinin hatırasını anmak için Ortodoks köylü âdeti üzere her yanda neşeli silah patlamaları uğulduyordu. Dört kardeşin en büyüğü olan Zoitza ana ile biricik oğlu Adrian –on sekiz […]

Panait Istrati – Uşak

“ADRİAN ZOGRAFFİ’YE ÖNSÖZ” YA DA BİR ÇAĞIMIZ YAZARININ İTİRAFLARI Bütün eserim, başlangıçta altı ciltlik Adrian Zograf i’nin yaşam öyküsünden ibaret olacaktı. Olgunluk çağındaki bir adamın dünya görüşünü yansıtan bir edebi eser. 1924 yazında ilk kitabım Kira Kiralına çıktığı zaman kırk yaşındaydım. Kira’nin önsözünde söylediğim gibi bu yaşta girilmez edebiyat mesleğine. Bu yüzden, o zaman, yalnız […]

Panait Istrati – Sünger Avcısı

1907’ye doğru, Atina dolaylarında, şimdi adını hatırlayamadığım, Akropol’a yakın bir sokak vardı. Bu sokak o zamanki adını hâlâ taşımakta olabileceği gibi, değiştirmiş de olabilir, hatta adıyla beraber hiçbir iz bırakmadan kendi de ortadan kalkmış bulunabilir, çünkü sokaklar ve adları insanlardan pek daha ömürlü değildirler, hem doğrusu bunun bir ehemmiyeti de yoktur. Hatırladığım ve alâkaya değer […]

Panait Istrati – Perlmutter Ailesi

Köstence, Romanya’nın küçük bir İstanbul’udur. Ovidius’un sığındığı bu topraklar üzerine uzanmış olan bu şehrin, o mutsuz Latin ozanının adını taşıyan bir alanlındaki düşünceli heykeli Romanyalıların yüreklerini Latin _ Bizim gibi yoksul nöbetçileri senden başka düşünen yok be abi! _ Ne yaparsın evlât, der Sotir, belki de benden fazla düşünecek şeyleri vardır. Kilerci, limandan doğruca Mangalya […]

Panait Istrati – Minka Abla

Sereth Irmağının yatağı, doymak bilmez Tuna’ya yaşamını bağışladığı yere varmadan biraz önce, İbrail’le Galatz arasında uzanan geniş ve verimli bir ovaya dönüşür. «Irmakağızlar» denen yöre halkının, burayı bir baştan bir başa geçmek için, arabayla iki saat yol alması gerekir, öylesine geniştir işte. Bu ırmak yatağının alışılmamış genişliğini ve cömertliğini, bölgenin yaşlıları kendilerince açıklarlar. Derler ki, […]

Panait Istrati – Mihail (Arkadaş)

Saat, sabahın dokuzuydu. Mahallenin yaşlı postacısı, sopasıyla sokak kapısına vurdu ve bağırdı: “Adrien Zograffi! “Bekleyin bir dakika, Gavrila Baba!” diye seslendi “Adrien; henüz giyinmedim.” “Vay canına!” diye aklı Adrien, anasının boynuna sarılıp öptü, sonra; “Surat asmıyorum anacığım. Kendimi savunuyorum ben…” Sonra postacıya döndü: “Düşünün bir kez, Gavrila Baba: Anam beni hemen evlendirmek istiyor! Bunu akıllıca […]

Panait Istrati – Kira Kiralina

1921 yılı Ocak ayının ilk günlerinde, Nice Hastanesi’nden gelen bir mektup verildi bana. Gırtlağını kesen zavallı birinin üzerinde bulunmuştu. Yarası yüzünden yaşama umudu pek azdı. Okudum ve bir dahinin çırpınışlarıyla karşı karşıya olduğumu anladım, çok duygulandım. Ovada esen yakıcı bir rüzgârdı. Balkan ülkelerinin yepyeni bir Gorki’sinden iç dökmeydi bu. Onu kurtarmayı başardılar. Kendisini tanımak istedim. […]

Panait Istrati – Hayat Yollarında

On iki, on üç yaşlarındaydım. İbrail üçüncü ilkokulunun yönetim odasında Müdür B. Moisesku, zorunlu ilk öğretim diplomamı anneme uzatırken, “Bu çocuğu ne yapmak niyetindesiniz?” diye sordu. Uzun bir iç çekişle kadıncağız cevap verdi: “Te… Müdür Bey… Ne yapayım istersin! Bir zanaat öğrenecek, ya da bir işe girer…” Sırtı duvara dayalı, babacan müdürümüz bir süre kırçıl […]

Panait Istrati – Angel Dayı

Nisan başlangıcında bir akşam kara * Angel Dayı bu yoksul ailenin ikinci evladıydı. Felaketli bir talihsizlik ona musallat olmuş, bu neşeli ve dindar adamı asık suratlı bir zındık yapmıştı. Derebeyinin topraklarına bağlı rençberler olan dört kız ve erkek kardeşin tek mülkleri baba kulübesinin direkleriyle yemiş ağaçları ve bağdı. Toprak onların değildi. Dul ananın yanında kalan […]

Panait Istrati – Akdeniz

Adrien Zografi, yirmi iki yaşındayken, ilk defa 1906 yılı Aralık ayında memleketinden ayrılıyor. İskenderiye’ye gitmek üzere Köstence’den vapura biniyor. Bu, onun hayatında sayılı bir gündür. Büyük Savaşın başlangıcına kadar genç idealistimiz, Akdeniz’in âşığı olacaktır. Romanya, annesinin üzüntü içinde didindiği İbrail, onu ancak kırlangıçların yuva kurmalarına yetecek kadar kısa süreler içinde yeniden görebilecektir. Bu sayfalarda, Adriyen, […]

Panait Istrati – Nerrantsula (Sokak Kızı)

İşte serseri yaradılışlı bir Romen’in başyapıtları yeniden gün ışığına çıkıyor. 193 5 ‘deki erken ölümü, yapıtlarım yayımlayan yayınevinin ortadan yitmesi ve sonunda savaş dolayısıyla o, çeyrek yüzyıl boyunca kitapları bulunamayan yazarlar arasında, belirsiz bir konumda kaldı. Bugün elli yaşını aşmamış olanlardan kimler onun yapıtlarının adlarını ya da o yapıtların yazarının adını anımsar? Kuşkusuz burada, bu […]

Panait Istrati – Hayata Giris

Ibrail’deki 3 numaralı ilkokulun yönetmeni Bay Moissesko, “Yönetmenlik Odası”nda, diplomamı anama uzatırken şu soruyu sorduğunda on üç yaşındaydım: — Ne yapacaksınız şimdi bu oğlanı? Zavallı anacığım, derin bir göğüs geçirdikten sonra: — Aman Müdür Bey… ne yapabilirim ki! Ya bir uğraş öğrenecek, ya da birinin yanına girecek… Iyi yürekli öğretmenimiz, sırtını pencereye yaslayıp bir süre, […]

Panait İstrati – Baragan’ın Dikenleri

Eylül gırınce, Tuna boyu Eflakı’nın geniş çorak kırları, bir ay için bin yıllık hayatını yaşamaya koyulur. Bu, tam Aya Panteleyrnon günü başlar. O gün, bizim «muska!» ya da « krivats» adını verdiğimiz Moskof rüzgarı, alabildiğine uzayan mesafeleri buzlu nefesiyle yalar, ama toprak henüz bir fırın gibi yanmakta olduğundan, burada Muskal’ın burnu kırılır biraz. Gene de, […]