Bu sefer ortada hiçbir şahit olmayacaktı. Bu sefer sadece ölü toprak ile gök gürültüsü vardı ve bir de, dünyanın en önemli olaylarının pek çoğuna eşlik ettiği görülen, kuzey-doğu yönlü o dinmek bilmeyen hafif yağmur. Önceki günün ve daha önceki günün fırtınaları ve bir önceki haftanın selleri artık dinmişti. Gökyüzü hâlâ yağmur yüklüydü, fakat yaklaşan akşam […]
Kategori: Genel
Douglas Adams – Her Otostopcunun Galaksi Rehber
Galaksimizin haritası bile çizilmemiş ücra bir köşesinde, pek fazla bilinmeyen Batı Sarmalı kolunda gözden ırak, küçük, sarı bir güneş vardır. Bu güneşin yörüngesinde, aşağı yukarı doksaniki milyon mil uzaklıkta, pek göze batmayan yeşil-mavi bir gezegen vardır. Bu gezegende yaşayan maymundan türemiş yaşam biçimleri o kadar ilkeldirler ki dijital saatlerin çok parlak bir buluş olduğunu düşünürler […]
Doroty Sayers – Banyodaki Ceset
Taksi Piccadilly meydanına gelince, Lord Peter elini alnına vurdu ve: — «Hay Allah!» diye söylendi, a Şoför! Durur musun bir dalajka!» Bir otobüsle bir bisikletliyi sollayıp Lower Regent Caddesine sapmak üzere olan şoför, yüzünü buruşturdu. Başım hafifçe çevirdi. Lord Peter, «özür düerim ahbap!» dedi. «Evde bir şey unuttum… Geri dönebilir misiniz acaba?» — «Nereye dönecektik, […]
Dorling Kindersley – İnsan Vücudu
Doris Pilkington – Cit
Perth’in kuzeyinde bulunan Moore River Yerli Merkezi ’nde başlayıp Batı Avustralya’nın kuzeybatısındaki Jigalong’da tamamlanan eve dönüş yolculuğu sadece tarihi bir olay değil, aynı zamanda insanın hayal etmekte bile zorlanacağı bir başarıydı. Bu yolculuğu 1930’larda üç Aborijin kız kardeş gerçekleştirdi. Üçlünün hayatta kalan iki üyesi, annem ve kız kardeşi Daisy şimdi altmışlarının ve yetmişlerinin sonlarındalar. Hikâyelerinin […]
Doris Lessing – Sikasta
Şikasta’ya, kendi içinde bütünlüğü olan tek bir kitap olacağı ve bittiği zaman da bu konuyla işimi bitirmiş olacağım inancıyla başladım. Ama yazdıkça, daha fazla imkânlar ve konular içeren daha geniş bir ölçeğin içinde dolaşmanın verdiği coşkuyla yeni kitapların, yeni öykülerin fikirleri içime doluştu. Açıkçası kendim için yeni bir dünya yaratmıştım -ya da bulmuştum- ve bu, […]
Doris Lessing – Pek Sevimli Olmayan Bir Hikâye
Anlatılması oldukça güç bir hikaye bu. Neresini vurgulamalı? Kimin bakış açısında yazmalı? .Aşıkları (onlar kendilerini bu kelimeyle tanımlamadıklarına göre, suçu işleyen çift mi demeli yoksa?) bakış açısından anlatmak, bir hayatı onun içinde pek fazla yer tutmayan birinin ağzından anlatmak gibi olur, sözgelimi, Cornwall’da oturan çiftçi kuzenini ara sıra birkaç kez ziyarete giden bir Kanadalının bu […]
Doris Lessing – Hayatta Kalma Güncesi
O dönemi hepimiz hatırlıyoruz. Benim yaşadıklarımın da diğerlerinin yaşadıklarından farkı yok. Ama yine de, paylaştığımız olayların ayrıntılarını birbirimize tekrar tekrar anlatıyoruz; yinelerken, dinlerken, şöyle diyoruz sanki: “Senin için de öyleydi, demek? Eh, bu da olup biteni doğruluyor; evet, bunlar oldu, olmuş; kafamdan uydurmuyormuşum demek?” Bir yolculukta tuhaf, alışılmadık yaratıklarla karşılaşmış insanlar gibi, bazen doğruluyor, bazen […]
Doris Lessing – Buyukanneler
Kafeterya ve restoranlarla dolu dağlık küçük burnun iki yanındaki deniz, kıpırtılı ama sakindi; koyun ağzında ve Baxter’ın Dişleri olarak bilinen, hatta deniz haritalarında yer alan sığ kayalıkların ötesinde kükreyip gürleyen gerçek okyanusa hiç benzemiyordu. Baxter kimdi? Bu sıkça sorulan, iyi bir soruydu; yanıt ise burnun ucunda, en iyi, en yüksek ve en saygın konumdaki restoranın […]
Doris Lessing – Anilar
“Çok güzeldi ama sadece atlarla ve dansla ilgileniyordu.” Bu nakarat, annemin kendi çocukluğuyla ilgili olarak anlattığı hikâyelerin içinde çınlayıp duruyordu ve benim olayı anlayıp, “Bir dakika, kendi annesinden bahsediyor,” demem yıllar aldı. Bunlardan başka hiçbir kelime kullanmıyordu ve bunlar, onun sözcükleri olamazdı çünkü annesini hatırlamıyordu. Hayır, bu yorumu hizmetkârlardan duymuştu, zira farkında olmadan, yüzünde mutfak […]
Doris Lessing – Altin Defter
Okuyacağınız romanın genel hatları şöyledir: “Özgür Kadınlar” adlı, yaklaşık 60 000 sözcükten oluşan, başlı başına kısa bir roman sayılabilecek bir iskelet ya da temel yapı var. Bu kısa roman, beş bölüme ayrılıyor, bu bölümler de Siyah, Kırmızı, Sarı ve Mavi olmak üzere dörder defterden oluşuyor. Defterleri, “Özgür Kadınlar”ın ana karakteri Anna Wulf tutuyor. Tek defter […]
Dorina L. Neave – Eski İstanbul’da Hayat
Dora Gabe – Ufacıktım
Dora Gabe, 1888 yılında doğdu. Çarlık Rusyasından Bulgaristan’a göçen aydın bir ailenin, yazar bir babanın kızıdır. Babası, B ulgaristan’a gelince, Dobruca’da büyük bir çiftlik satın aldı. Bu kitaptaki öykülerde anlatılan çocukluk anıları bu çiftlikte geçmektedir. Dora Gabe, liseyi bitirdikten sonra, İsviçre ve Fransa’da edebiyat okudu. Birkaç yıl Polonya’da yaşadı. Birçok ülkeye yolculuk yaptı. D ünyanın […]
Donna Tartt – Saka Kusu
Hâlâ Amsterdam’dayken, yıllar sonra ilk defa annemi gördüm rüyamda. Bir haftadan fazladır otelime hapsolmuş durumdaydım, birilerine telefon etmekten ya da dışarı çıkmaktan korkuyordum ve en masum seslerde bile yüreğim ağzıma geliyordu: asansör zili, minibar arabasının tıngırtısı, hatta saat başı çalan kilise zilleri -De Westertoren, Krijtberg kiliseleri-tınlamanın eşiğinde karanlık bir ses, karmakarışık masalsı bir kıyamet hissi. […]
Donna Eden – Enerji Tıbbı
Enerji Tıbbı ilk kez 1998 yılında yayımlandığında, sonraki on yıl içinde bu alanın bu kadar hızlı gelişeceğini asla hayal etmemiştim. Geçtiğimiz on yıl içinde, enerji tıbbı alternatif sağlık uygulamaları içindeki anlaşılması zor bir merak olmaktan çıkıp geleneksel tıp içindeki öncü düşünürlerin dünya görüşlerinin bölünmez bir parçasına dönüştü. Amerika Birleşik Devletlerindeki en saygın cerrahlardan biri ve […]
Donald M. Nicol – Bizansın Soylu Kadınları
Başkenti, Şehirlerin Kraliçesi Konstantinopolis’ten dört bir yana ışık saçmış olan Bizans İmparatorluğu, yaklaşık 1100 yıl süreyle varlık gösterdi. Ortaçağın en uzun ömürlü siyasi kurumu oldu. İnsanı olsun, yöneticileri olsun, içgüdüsel olarak muhafazakârdı. Bu muhafazakârlık, sanat ve edebiyatta yansımasını bulur. Tanrının, oğlunun cismani varlık kazanmasıyla, bakirenin doğurmasıyla ve dirilişle vahyettiği, sanatçıların değişmez standartları oldu. Vahilerin tasvirinde […]