Cinayet. Kelime basıldığı sayfada pek korkunç görünüyordu. Gözlerini bir an kapayan Leydi Ciara Sheffield, bu kelimenin söylenince kulağa daha da kötü geldiğini kendine hatırlattı. “Cinayet.” Fısıldayarak söylemiş olmasına rağmen, sesinin yankısı sanki odanın durgunluğunu tuzla buz etmişti. Soruşturmanın sona ermesiyle birlikte artık geçmişin onun peşini bıraktığım düşünmüştü. Ama çok yanılmıştı. Moming Gazette i bir kenara […]
Kategori: Genel
Caner Taslaman – Bin Bang ve Tanri
Big Bang Teorisi doğru mu? Big Bang Teorisi felsefe ve dinler açısından hangi sonuçları doğuruyor? Tanrı var mı? Tanrı’nın varlığı bilimsel verilerle ve akılcı delillerle ispatlanabilir mi? Evren, bilimsel kanunlar, evrensel tüm oluşumlar, bütün canlılar ve biz; tesadüfen mi oluştuk, yoksa bilinçli bir yaratılışın ürünleri miyiz? Bu sorulara vereceğimiz cevapların, neye inanmamız gerektiği ve hayatın […]
Candy Gourlay – Düzenbaz Hayvanlar
Tavşan yakışıklı bir delikanlıydı. Karısı olmaktan mutluluk duyacak bir dişi tavşan bulması çok da uzun sürmemişti. “Tavşan, aşkım,” dedi Bayan Tavşan evlendikten çok kısa bir süre sonra, “ürün yetiştirebilmen için bir an önce bu ormanı temizleşen çok iyi edersin.” 3 I “Elbette tatlım,” dedi Tavşan. “Gün batınıma kadar her yeri temizlemiş olurum.” “Gün batımına kadar […]
Canan Yücel Eronat – Yakup Kadri’den Hasan Ali Yücel’e Mektuplar
Hasan-Âli 1935-37 yıllarında yazınımızın yakın geçmişini yazmayı tasarlar. Dönemi edebi portrelerin, özellikle bir fikir ve sanat adamının, çok yönlü bir kişiliğin çevresinde toparlamayı düşünür. Kararını verir; en uygun kişi Yakup Kadri’dir. Onun bütün ömrünce üstünde durduğu birey ve toplum, derdi günü olaylar ve insanlardır. “Tek ve topluluk. Yakup daima kendini ve kendinden başka fertleri gözlem […]
Canan Tan – Hasret
Okuyacağınız, izleri Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet öncesi dönemine dayanan, gerçek yaşamdan alınmış, ağıt gibi bir hasret öyküsü. Kırşehir-Keskin’de başlıyor. Öykümüzü dillendirmeden önce kahramanlarımızın köklerini kısaca irdelemenin yararlı olacağını düşünüyorum. 13.-14. yüzyıllarda Orta Asya’dan Anadolu’ya göç eden Oğuzların Beydili Boyu’nun Cerid Aşireti, önce Musul, Kerkük civarına yerleşir. Ancak iklim ve çetin doğa şartlarından dolayı Adana, Maraş, […]
Canan Adomilli – Ayni Fikirdeyim Anlama Beni
güneşe yıldıza aya, sonra hamdullah’a inanıyordu. aptal olduğunu, renklerin tümüyle mora çaldığı bir anda, subtropikal bir yerde öğrenecek. öğlene lahanalı pirinç yiyecek. gülücüklü gözleri, kıvrımlı saçları. aynaya, fotoğrafa bakınca şu güzelliği… şaşırıyorsun. ağzının şekil alışı. o sanki o değil. et ya da sebze değil. çavuşüzümü değil. bir tuhaf değil. merküri’nin kızı değil. terazi. birinci bölüm. […]
Can Özçelik – Kainat İmamı Fethullah Gülen
Türkiye henüz 17-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonunu konuşmaya başlamamış; ancak Hükümet ile Cemaat arasındaki kavga artık en üst seviyeye çıkmıştı. Dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan her fırsatta Fethullah Gülen ve cemaatinin devlet içinde ayrı bir örgütlenme kurarak kontrol sağlamaya çalıştığını söylerken, bunun adını da “Paralel Yapı” olarak belirlemişti. 17 Aralık 2013’ten sadece dört gün önceydi… […]
Can Kozanoğlu – Bu Maçı Alacaz
Bu Maçı Alıcaz!, 1989 sonbaharında yazılmıştı. Demek ki aradan yedibuçuk futbol sezonu, iki Dünya Kupası, iki Avrupa Şampiyonası geçmiş. Kitap, üç cumhurbaşkanı, yedi başbakan, on hükümet, iki genel seçim görmüş. “Vay be, ne görmüş geçirmiş kitap, neredeyse Sultan Reşat’ın tahta çıktığı günü hatırlayacak!” densin diye yazmıyorum bunları, elbette. Bu Maçı Alıcaz!, yalnızca Türkiye’deki futbol alemini […]
Can Eryumlu – Son Antlasma
Can Dündar – Yıldızlar
Bu kitabın öyküsü 2003 yazında başladı. O yaz Milliyet’in İcra Kurulu Başkanı Hanzade Doğan’a, bir Popüler Kültür gazetesi çıkarma fikrini açtım. Biraz anlatınca hemen kabul etti. Birlikte projeyi, gazetenin genel yayın yönetmeni Mehmet Yılmaz’a götürdük. O da, “Çok iyi olur,” deyince, çocukluktan bu yana dostum Tayfun Atay’ la kollan sıvadık. Popüler Kültür’deki her yazıdan sorumluydum; […]
Can Dündar – Lüsyen
Aşk, adeta randevulaştı onlarla … 1912’de, Brüksel baharında … Ttirk sefaretinde görevli Mısırlı ataşenin yemek davetinde .. Mahmud Sabit Bey, evinde ağırladığı sefir Abdülhak Hamid’e sarışın konuğunu, “Maria Lucienne Sacre,” diye takdim etti. Hamid, vaktinin çoğunu geçirdiği Londra’ dan Belçika Kralı’nın resmi kabulü için gelmişti. Yemeğe, saraydaki davetten dönüşte uğramıştı. Üzerinde üniforması vardı; yakasında nişanlar […]
Can Dündar – Kırmızı Bisiklet
Çok akıllı olmadım hiç. Yanlış atlara oynadım. Kulağımdan kar suyu eksik olmadı. Sürüden ayrılan koyunları sevdim hep … Bir de kendi bacağından asılma yanları … Kendimle yaşadım en büyük kavgalarımı… İçimdeki ikizler tahterevalli oynadı hayatla; ben seyrettim. Dışarıdan bakanlar kah öyle bildi kah böyle … Bense adalar hayal ettim çoğu zaman; sahillerine cam şişeler içinde […]
Can Dündar – Aşka Veda
Aşk devrimcidir. Otorite, düzen, nizam tanımaz. Coşkuyla çarpan iki kalbin yarattığı etkiye hiçbir direnç dayanmaz. Sınırlar, harp içindir; aşk sınırdan anlamaz. Yaş, sosyal statü, renk, ırk, cins, dil, mezhep, milliyet farkı, tutkuya mani olamaz . İki yürek buluştu mu onlan dizginleyen çitler, bariyerler, örf ve adetler, gel�nek ve görenekler, ilkeler, nizamnameler, akrabalar ebeveynler tutuşur. Ten, […]
Can Dundar – Sari Zeybek
Hastaydı. Üstelik, hastalığı Cumhuriyet’le yaşıttı. İlk belirtiler 15 yıl öncesinden başlamıştı. Cumhurbaşkanı seçilmesinden hemen on gün sonra gelmişti ilk kriz. 11 Kasım 1923 günü eşi Latife Hanım’la birlikte Çankaya’da öğle yemeğindeydiler. Sofra başında birden eli kalbine gitmiş ve sol kolunun dirseğinden göğsüne vuran şiddetli bir sancıyla kıvranmıştı. Neyse ki sofrada, o günlerde ağır bir zatürree […]
Can Dundar – Ergenekon
“Söz uçar, yazı kalır” derler ya; televizyonun sözü, kitabın ise yazıyı simgelediğini düşünürseniz, bu kitabı niye çıkarmak islediğimizi daha iyi anlarsınız. Bu kitap, Kasım 1996 ile Şubat 1997 arasında televizyonda “söz” olarak söylediklerimizden oluşuyor. Ne yazık ki, beyazcamdan söylenen pek çok söz gibi o sözler de geceyarılarının rehavetinde uçuşup savruldular. O sesler, o yüzler, o […]
Can Başkent – Kara Dergisi Seçkisi
Propaganda Yayınları olarak Kara Dergisi’ni canlandırmaktan, yarattığı entelektüel ve devrimci mirası gündeme getirmekten büyük gurur duyuyoruz. Ekim 1986’da çıkan ilk sayısıyla, Kara dergisi liberter ve anarşist düşüncenin bu topraklardaki tarihi açısından büyük, hem de çok büyük bir aşamadır. Kara’nın önemini anlamak için her şeyden önce derginin yayınlandığı darbe sonrası dönemi anımsamak yeterli olacaktır. 1986 yıllarında, […]