Kasım ayının o pazar akşamında, Abbe-de-1’ Epee Sokağındaydım. Sağır Dilsizler Enstitüsünün yüksek duvarı boyunca yürüyordum. Sol tarafta, Saiııt-Jacques-du Haut-Pas Kilisesinin çan kulesi yükseliyor. Studio des Ursulines Sinemasında film seyrettikten sonra . uğradığım, Saint-Jacques Sokağının köşesindeki bir kahve kalmış aklımda. Kaldırımda, solmuş yapraklar. Ya da eski bir Gaffiot sözlüğünün yanmış sayfaları. Burası okulların ve manastırların bulunduğu […]
Kategori: Genel
Patrick Modiano – Kotu Bir Ilkbahar
Francis Jansen ile 1964 yılının ilkbaharında, on dokuz yaşında tanıştım. Bugün onun hakkında bildiğim pek az şeyi anlatmak istiyorum. Sabahın erken saatlerinde, Denfert-Roche-reau Meydanı’ndaki bir kahvede tanışmıştık. Yanımda benimle aynı yaşlarda olan bir kız arkadaşım vardı. Jansen de karşımızdaki masada oturuyordu. Gülümseyerek bizi izliyordu. Sonra yanındaki kumaş kaplı kanepenin üstünde duran çantadan bir Rolleiflex çıkardı. […]
Patrick Modiano – En Uzagindan Unutusun
O orta boyluydu, öteki, Gerard Van Bever, azıcık daha kısaydı. İlk karşılaşmamızın akşamı, otuz yıl önceki o kış mevsimi, Tournelle Rıhtımı’ndaki bir otele kadar eşlik etmiştim onlara, sonra kendimi odalarında bulmuştum. iki yatak, biri kapının yanında, öteki pencerenin dibinde. Pencere rıhtıma bakmıyordu, sanırım, kırma tavanlıydı. Odada hiçbir dağınıklık ilişmemişti gözüme. Yataklar yapılmıştı. Valiz maliz yoktu. […]
Patrick Le Roux – Roma İmparatorluğu
Roma İmparatorluğu resmi olarak İÖ 27’de doğmuş ve bir görüşe göre 410’da Roma’nın Alarik’in Gotlar’ı tarafından alınmasıyla ya da Germenler’in sürekli saldırıları sonucu Batı imparatorluğunun son bulduğu tarih olan 476’da ortadan kalkmıştır. Aslında, ikinci Pön Savaşı’ndan sonraki Roma geçmişi referans alınmadan anlaşılamayan ve birliğini sadece siyasal tarihten alan bir tarih dilimini kesinlikle belirlemek zordur. Geç […]
Patricia Highsmith – Tatli Hastalik
Kıskançlık, David’in uykusunu kaçırmış, karanlık ve sessiz pansiyondaki dağınık yatağından kalkıp sokaklara çıkmasına yol açmıştı. David öylesine uzun bir zamandır bu duyguyla yaşamaktaydı ki, doğrudan doğruya yüreğini sızlatan alışılmış görüntüler ve sözler bile artık bilincinin yüzeyine çıkmıyordu. Şimdilik “Durum” demekle yetiniyordu buna. Şimdiki “Durum”, neredeyse iki yıldır sü-regitmekteydi. Ayrıntılara kafa yormanın gereği yoktu. Durum, ağır […]
Patricia Highsmith – Ripley’in Oyunu
Tom, “Kusursuz cinayet diye bir şey yoktur,” dedi Reeves’e. “Kusursuz cinayet tasarlamak, bir salon oyunu oynamaktan başka bir şey değildir. Çözümlenmemiş bir sürü cinayet var diyebilirsin gerçi. O başka iş.” Sıkılmıştı Tom. Küçük, ama canlı bir ateşin çıtırdadığı büyük şöminenin önünde gidip geliyordu. Tutucu biri gibi, akıl öğreten bir kilise yetkilisi gibi konuştuğunun farkındaydı ama […]
Patricia Highsmith – El Surcmesi
“Bana mektup olmadığından emin misiniz?” diye sordu Ingham. “Adım Howard Ingham. I-n-g-h-a-m.” İngilizce konuştuğu halde, harfleri biraz duraklayarak Fransızca kodlamıştı. Ateş kırmızısı üniformalı ufak tefek Arap, üzerinde I-J yazan gözdeki zarflan tekrar gözden geçirdikten sonra başını iki yana salladı. “Non, M’sieur.” “Merci,” dedi Ingham kibarca gülümseyerek. Aynı soruyu ikinci soruşuydu bu. İlkinde, on dakika kadar […]
Patricia Highsmith – Cam Hucre
Sevgili kedim ÖRÜMCEK’E, Palisades, NewYork’ta doğdu, şimdi Positano’da oturuyor, bu sayfaların büyük kısmında hücre arkadaşımdı. ISaat 15.35, Salı öğleden sonra, Eyalet Cezaevi. Mahkûmlar atölyelerden dönüyordu. Her birinin sırtında numara olan ütüsüz, ten rengi üniformalar giymiş adamlar A Blok’un uzun koridorunda sırayla yürüyordu, hiçbiri yanındakiyle konuşuyor gibi görünmese de hafif bir mırıltı vardı. Tuhaf, ezgisiz bir […]
Patricia Highsmith – Beceriksiz
Yosun yeşili spor gömlekli, lacivert pantolonlu adam kuyrukta sabırsızlıkla bekliyordu. Kasadaki kız gerçek bir aptal, oldum olası paranın üstünü hesaplamayı beceremez, diye düşündü. Saçsız, koca kafasını yana eğip aydınlık giriş salonuna baktı, BUGÜNKÜ PROGRAM: Damgalı Kadın yazısını okudu. İlgilenmediği halde boş gözlerle afişe baktı. Resimde yarı çıplak bir kadın baldır bacak sergiliyordu. Kuyrukta arkasında bekleyenlere […]
Patricia Cornwell – Otopsi
6 Haziran cuma günü Richmond’da yağmur yağıyordu. Şafak sökerken başlayan acımasız sağanak zambaklarışiddetle döverek yapraklarını döküyordu. Asfalt yol ve kaldırımlar yaprakla dolmuştu. Caddelerde küçük ırmaklar, oyun sahaları ve çimenlerin üzerindeyse küçük gölcükler oluşmuştu. Çatıya vuran yağmurun sesini dinleyerek uykuya daldım. Gece sisli cumartesi sabahının ilk saatleriyle buluşurken korkunç bir rüya görüyordum. Yağmur damlalarının süzüldüğü camın […]
Patricia Cornwell – Sinek
DR.KAY SCARPETTA KÜÇÜK CAM şişeyi mum ışığına yaklaştırıp zehirli etanol banyosu içinde yüzen kurt sineğine baktı. Bir pirinç tanesinden daha büyük olmayan pürüzsüz cesedin, siyah kapaklı numune kabında korunmadan önceki başkalaşım aşamasını bir bakışta anladı. Larva eğer yaşasaydı Calliphora vicina, yani bir kurt sineği olacaktı. Ölü bir insanın gözlerine, ağzına ya da yaşayan birinin kötü […]
Patricia Cornwell – Olum Kavsagi
Patricia Cornwell – Oluler Kitabi
Rom a Toprak zem ine göm ülü gri se ramik küvete su dam lıyor. Su, eski pirinç musluktan yavaşça akarken pencereden içeri gecenin karanlığı süzülüyor. Eski, dalgalı cam ın diğer tarafında m eydan ve fıskiye görülüyor. Kız suda sessiz ce oturuyor, içindeki buz parçaları yüzünden su çok soğuk. Kızın gözle rinde hiçbir anlam yok artık. […]
Pascale Chapaux – Ikili Iliskilerde Duygusal Mani, Narsist Bir Partnerle Yüzleşmek
Manipülasyon sorunu günümüzde, özellikle de çiŌler arasında gündeme geldiğinde ve “narsisƟk sapkınlık” biçimini ve adını aldığında giderek daha fazla önem kazanmaktadır. Giderek artan bu kaygı nereden kaynaklanmaktadır? Modern toplum bu tür kangrenleşmiş ilişki için ideal bir kültürel zemin mi sunuyor? Günümüzde geçmişte olduğundan daha fazla mı manipülatör var? Manipülasyon, terimin yaygın anlamında, kendi ikƟdarını yerleşƟrme […]
Pascal Quignard – Cinsellik ve Korku
Ana rahmine düşmemizin kafamızın içinde uyandırdığı huzursuzluğu yaşam boyu taşırız. Dünyaya gelmemize neden olan hareketleri bize anımsatan bir imge karşısında duyduğumuz sarsıntıyı başka hiçbir imge karşısında duymayız. İnsanlar, üretim organları giderek biçim değiştiren ve net olarak farklı biçim aldığında da birbiriyle çiftleşen erkek ve dişi, memeli iki yaratığın rol aldığı sahne sonucu meydana gelir; bu […]
Pascal Bonitzer – Kör Alan ve Dekadrajlar
Roald Dahl’ın güzel bir hikayesi var.1 Bir çocuk, büyük bir halıdaki renklerin ve motiflerin büyüsüne kapılarak, kaydırak oyunuyla Rus ruleti arası tuhaf ve tehlikeli bir maceraya atılıyor. Halının yüzeyini bir uçtan bir uca kat etmesi gerekmektedir, ama kızgın korlar demek olan kırmızı motiflere ve zehirli yılanlar demek olan siyah motiflere basmadan. Yalnızca, eşitsiz aralıklarla serpiştirilmiş […]