Kategori: Genel

Ümit Kaftancıoğlu – Köroğlu Kolları

insanoğlu yer yüzüne ayak bastığından beri başı dumanlı dağ. Sevgi, saygı , tutku, sevinç, üzüntü, mutluluk, ayrı lık, gurbet. Hepsi insanın başında kar, tipi, duman. Türlü iniş yokuş. insanoğlu, ağlamış, üzülmüş, sevinmiş, gülmüş. Sonra türlü duygusunu dile getirmiş. Kimine m asal, kimine hikaye, kimine esfane, kimine destan… demiş. Türlü kıl ı ğa, biçime giren duygular […]

Ümit İlker – Anka Destanı

Derler ki; bir masal kuşudur Anka. Vardığında en güzel görüntüsüne tutuşur kanatları, alev alır. Ve küllerinden tekrar doğar. Canlanıp geldi Anka kitap sayfalarının aralarından ve kondu kızıl bir bandın üzerine. Kondu Anka; insanlığın en onurlu, en yiğit, en mert evlatlarının yüreklerine. Emeğin ve onurun düşmanları, dolarlarına dolar, saltanatlarına saltanat katmak için ve bin kez daha […]

Ümit Bayazoğlu – Uzun, İnce Yolcular

Bu kitap girişimi, yakın tarihimiz içinde yaşadıkları dönemin şöhreti olmuş, fakat sonradan unutulmuş, dolayısıyla zaman içinde kaybolmuş kimi insanları anlatan sivil bir ansiklopedi teklifidir. Her boydan her soydan, hem birbirinden hem herkesten çok farklı bu insanlar değişik zaman ve mekanlarda ömür sürdüler. Onların çoğu şimdi hayatta değil; kimi intihar etmiş, kimi cinayete kurban gitmiş, bazılarınınsa […]

Ülkü Uluırmak – Ey Gül Parmaklı Şafak

Yazılmamış her şiir Kendini uzaktan duyurur Belki de Onu bulmak için Kaybetmiş olmak gerekir Ey gül parmaklı şafak Sabaha götür bizi Daha dün İzi sürülecek bir sözcük Yazılacak tek dize Gölgesini bile düşürememişken Kâğıdın üzerine Ey gül parmaklı şafak Yeni bir gün sun bize Umutla beklenirken Doğsun diye bir şiir Gel / dokun / uzat […]

Ustun Dokmen – Kucuk Seyler 4

Küçük Şeyler adlı kitap dizisinin dördüncüsü olan elinizdeki kitabın konusu şöyle özetlenebilir: Eşitler Evi’nde, evlerimizde ve işyerlerimizde sergilediğimiz baskıcı tavırların, gerek baskıya uğrayanların, gerekse baskı yapanların özgürlüklerini nasıl kısıtladığı anlatılmakta, görünen ve görünmeyen esaretlerin tarihten günümüze nasıl bir seyir izlediği tartışılmaktadır. Bu çerçevede, ailede ve işyerlerinde kişi onuruna saygı, eşitlikçi tavır, eşitlikçi tavrın zıddı olan […]

Ustun Dokmen – Kucuk Seyler 3

Küçük şeyler, belki çok sayıda küçük küçük şeyler olduk.­ lan için, belki de aslında her biri büyük ve önemli olduğu için bir türlü bitmiyor; en azından şimdilik bitmiyor. Küçük Şeyler 1 ve 2′ den sonra, Küçük Şeyler 3’te yine birlikteyiz. Küçük Şeyler 2’nin konulan. üç ana başlıkta toplanmıştı; bunlar, ‘Suflörlü Yaşamlar’, ‘Tulumbacı Sendromu’ ve ‘Psikolojik […]

Ustun Dokmen – Kucuk Seyler 2

“Küçük şeyler” kavramının neyi çağrıştırdığını okuyucularımla, izleyicilerimle ayaküstü tartıştığımızda, genelde iki kavramın ortaya çıktığını gördüm. Birinci görüş “Küçük şeylereönemvermeyelim,küçükşeyleriçincanımızısıkmayalım” şeklinde. İkinci görüş ise “Küçük.şeylere önem vermenin farkındalık düzeyimizi artıracağı, bizi mutlu edeceği” yolunda. Bu iki görüş birbiriyle çelişkili gibi gözükse de, aslında her ikisinde de gerçek payı var. Yaşamın her alanında geçerli olan görecelik, neyin […]

Ustun Dokmen – Kucuk Seyler 1

Bir süredir televizyonda “Küçük Şeyler” adlı bir program yapıyorum. Elinizdeki kitap, bu programdaki bazı konuların genişletilmesiyle ve yeni konuların eklenmesiyle oluştu. Kitabın çerçevesi, insan ilişkileri, iletişim hataları, yaşama sevinci, çocuklarla iletişim, eşlerle iletişim, rollerimiz, kadın–erkek eşitliği… Bugüne kadar akademik kitapların yanı sıra, kısmen akademik, kısmen popüler sayılabilecek iki psikoloji kitabı yazdım. Bunlar “İletişim Çatışmaları ve […]

Ustun Dokmen – Kelebekler ve Insanlar

Tüm kelebeklere ve onları öldürmeden sevenlere; tüm özürlülere ve onlar için-kendtierince-mavi kapak toplayanlara; dayananlara, dayanışmaya çalışanlara… 2 Herkese Rağmen Kelebeğe Dair Bir Roman 9/284 Bir kelebeğin yaşam öyküsünü yazmaya karar verdiğimde herkes karşı çıktı. Kimse sevinmedi, sevmedi, desteklemedi. Önce dostlarım sinirlendi; “Ne gerek var, kelebeklerle uğraşma, or-ganik domates yetiştir, ekmek peynirle yeriz,” dediler. Ben de […]

Ursula Wolfel – Öteki Çocuklar

Durugöl Sokağı’nda yaşayan çocuklar, tren yolunun oradaki Rayaltı Sokağı’nda yaşayan çocuklardan “ötekiler” diye söz ederlerdi. Hoş, Rayaltı Sokağı çocukları da onlara “ötekiler” diyorlardı. Vahşi otlarla kaplı bir çayırdan geçen tren yolu uzun zamandan beri vardı. Rayaltı Sokağı bu tren yolundan geçen, taşocağına giden balçık bir yoldu. Rayaltı Sokağı’nda sadece üç ev vardı. Aslına ev demek […]

Ursula Wolfel – Ateşten Ayakkabı Rüzgardan Sandalet

Doğum günü yaklaştıkça içini bir heyecan kaplasa da, Tim genelde hüzünlenirdi. Çünkü oldukça şişman bir çocuktu, sınıfın en şişmanı. Ve oldukça da kısa boyluydu, okulun en kısa boylusu. Diğer çocuklar ona “bücür” veya “şişko” adını takmıştı. Bunu art niyetle söylemiyorlardı. Ama Tim bunu duyduğu zaman çok üzülüyor ve asabileşiyordu: “Sizi çirkin, uzun fasulye sırıkları! Sizi […]

Ursula K. Le Guin – En Uzak Sahil

Çeşmeli Avlu’da, mart güneşi dişbudak ile kara ağacın genç yaprakları arasından parlıyor; sular, gölgelerle berrak ışığın içinden sıçrayıp dökülüyordu. Çatısı olmayan bu avlunun dört yanı, yüksek taş duvarlarla çevriliydi. Bunların ardında odalar, avlular, geçitler, koridorlar, kuleler ve en son olarak da Roke’un Büyük Ev’inin, savaş, deprem tehdidine ya da denizin kendisine bile karşı koyabilecek, sadece […]

Ursula K. Le Guin – Balikcil Gozu

GÜNEŞİN ALTINDA , ağaçlardan bir halkanın ortasına oturmuştu Lev; bağdaş kurmuş, başı ellerine eğilmişti. Avuçlarının sıcak ve alçak çukuruna küçük bir yaratık çömelmişti. Yaratığı o tutmuyordu; yaratık orada durmaya karar vermişti, ya da orada bulunmak ona uygun düşüyordu. Kanatlı bir kurbağaya benziyordu. Arkasında bir tepe gibi katlanmış kanatları gölgeli çizgilerle bezenmiş kül renginde, bedeni ise […]