Kategori: Genel

Robert L. Leahy – Bilişsel Terapi ve Uygulamaları

İnsanın, varlığı ve varlık içerisinde kendini anlama ve anlamlandırma uğraşı kendisi kadar eskidir. Düşünce tarihinde bu anlam arayışı ilk olarak dış dünyadaki nesneler üzerinden yorumlar yapılarak yürütülmüştür, insanın kendini anlayabilmesi, kendini anladıktan sonra dünyayı anlamlandırması zihinsel bir işlemdir. Ancak, anlam arayışları son yıllara kadar zihnin nasıl çalıştığı yeterince bilinmeden sürdürülmüştür. Belki son elli yılda yapılan, […]

Robert L. Heilbro – İktisat Düşünürleri

Bu kitabın konusu, ilginç bir üne sahip bir avuç insandır. Okul tarih kitaplarındaki ölçülerle bakıldığında, onlar “hiç kimse”ydi; ordulara komuta etmediler, kimseyi ölüme göndermediler, imparatorluklar yönetmediler, tarihi yaratan kararlarda pek az rolleri oldu. Pek azı tanındı, tanınanlar da milli kahraman değildi; birkaçı çok sert biçimde eleştirildi, ama hiçbiri asla toplumsal nefrete hedef olmadı. Onların yaptığı, […]

Robert Jordan – Zaman Çarkı 14 – Işığın Anısı

Bayrd madeni parayı başparmağıyla işaret parmağı arasında sıktı. Metalin ıslak bir ses çıkararak ezildiğini hissetmek sinir bozucuydu. Başparmağını çekti. Sert bakırın üzerinde başparmağının izi çıkmıştı ve titrek meşale ışığını yansıtıyordu. Bütün geceyi mahzende geçirmiş gibi, içi ürperdi. Midesi guruldadı. Yine. Kuzey rüzgarı hızlanarak meşalelerin kesik kesik dans etmesine sebep oldu. Bayrd sırtını savaş kampının merkezindeki […]

Robert Jordan – Zaman Çarkı 13 – Geceyarısı Kuleleri

Lan Mandragoran, Mandarb’ı ölüme doğru sürerken atın nalları engebeli zeminde aşina bir ritim tutuyordu. Kuru hava boğazını ağrıtıyordu ve yoğunlaşıp yüzeye çıkmış tuz kristalleri, toprağı beyaz bir serpintiyle bezemişti. Kuzeyde, uzakta, hastalığın lekelediği kırmızı kayalar yükseliyordu. Afet işaretleri, gittikçe yayılan kara likenler. Lan, afet sınırını izleyerek doğuya doğru ilerliyordu. Hala Saldaea’daydı, karısının onu Sınırboyları’na götürme […]

Robert Jordan – Zaman Çarkı 12 – Fırtına Toplanıyor

Renald Fanwar evinin verandasında oturmuş, iki sene önce torununun onun için karameşeden yaptığı sağlam sandalyeyi ısıtmaktaydı. Renald kuzeye bakıyordu. Siyah gümüş bulutlara. Daha önce hiç böylesini görmemişti. Tüm kuzey ufkunu, gökyüzünün yükseklerine kadar kaplamışlardı. Kurşuni değildiler. Siyah ve gümüş rengiydiler. Gece yarısı bir yeraltı kilerinin olduğu kadar karanlık, gürleyen fırtına başları. Aralarında çarpıcı gümüş ışıklar […]

Robert Jordan – Zaman Çarkı 11 – Düş Hançeri

Sabah ortası yüksekliğine tırmanan güneş Galad’ın ve üç zırhlı eşlikçisinin gölgelerini uzatıyordu. Ormanın içinde dümdüz uzanan yolda atlarını tırıs kaldırmışlardı. Orman, çoğu bahar tomurcuklarının kırmızılıkları ile süslenmiş meşe, meşinyaprak, çam ve ekşisakız ağaçlarından oluşuyordu. Galad zihnini boş ve kıpırtısız tutmaya çalışıyordu, ama küçük şeyler devamlı dinginliğini bozuyordu. Çevre, atların nal gümbürtüleri dışında sessizdi. Dallarda öten […]

Robert Jordan – Zaman Çarkı 10 – Alacakaranlık Kavşağı

Rodel Ituralde askerliğin büyük kısmının beklemek demek olduğunu bilse de beklemekten nefret ederdi. Bir sonraki savaşı, düşmanın harekete geçmesini, hata yapmasını beklemek. Ağaçlar kadar kıpırtısız halde kış ormanını izliyordu. Zirvesine giden yolu yarılamış olan güneş sıcaklık vermiyordu. Nefesi yüzünün önünde beyaz beyaz puslanıyor, düzgünce kırpılmış bıyığına ve siyah tilki kürkü astarlı başlığına kırağı düşürüyordu. Miğferi […]

Robert Jordan – Zaman Çarkı 9 – Kışın Yüreği

Üç lamba titrek bir ışık yayıyordu, tavanı ve duvarları çıplak beyaz olan küçük odayı aydınlatmak için yeterinden de fazla, ama Seaine bakışlarını ağır, tahta kapıya dikmişti. Mantıksızdı, biliyordu; bir Beyaz Temsilci için aptalca. Kapı pervazından dışarı uzattığı örgü dışarıdaki dolambaçlı koridorlardan zaman zaman uzak ayak seslerinin fısıltılarını getiriyordu, neredeyse işittiği anda solup giden fısıltılar. Çok […]

Robert Jordan – Zaman Çarkı 8 – Hançer Yolu

Ethenielle, dik, dolambaçlı geçitlerle kaplı, yarı yarıya gömülmüş kayalardan ve yan yatmış görünen kocaman yığınlardan oluşmuş, ismiyle bağdaşmayan bu Kara Tepeler’den daha alçak dağlar görmüştü. O geçitlerden bazıları bir keçiyi bile tereddüde düşürürdü. Bu, kuraklığın soldurduğu ormanlarda ve kahverengi otlarla kaplı çayırlarda üç gün yol alabilirdiniz ve sonra aniden kendinizi, dünyadan bihaber yedi sekiz minik […]

Robert Jordan – Zaman Çarkı 7 – Kılıçtan Taç

Yerden seksen boy kadar yukarıda, Beyaz Kule’nin tepesinden biraz aşağıda, yüksek, kemerli pencerenin önünde dururken, Elaida Tar Valon’dan kilometrelerce uzakları, yükselip alçalan tepeleri, Erinin Nehri’ni çevreleyen ormanları, nehrin kuzeybatıdan akarak yaklaşıp büyük ada kentin beyaz duvarlarının çevresinde ikiye bölündüğünü görebiliyordu. Yerde, sabahın uzun gölgeleri şehri benek benek boyuyor olmalıydı, ama bu yükseklikten her şey parlak […]

Robert Graves – Tanri Claudius

Hırslı ve kana susamış akrabalarımdan hiçbirinin zehirlemek, intihara zorlamak, bir ıssız adaya sürmek veya aç bırakarak öldürmek -bu yollarla birbirlerini teker teker ortadan kaldırmışlardızahmetine değer görmediği, sakat, kekeme, ailenin budalası ben, Tiberius Claudius Drusus Nero Germanicus’un, nasıl onların hepsinden, hatta meczup yeğenim Gaius Caligula’dan bile daha uzun yaşadığımın ve günün birinde, hiç beklemediğim bir anda, […]

Robert Gilmore – Kuarkların Büyücüsü

Bilimin “mesafeli duruşunun” şaşkınlık hissini yok ettiği söylenir. Öyle ki atomlardan, yalnızca atomlardan meydana geldiğini bilirseniz dünyayı olağanüstü bulamazsınız. Bu tıpkı Shakespeare’in eserlerini, İncil’i, hatta National Encjuirer’ı da yalnızca kelimelerden meydana geldikleri için takdir edemeyeceğinizi söylemek gibidir. Her şey sözcükler ve atomlar ile neler yapıldığına bağlıdır. Atomlarm soğuk, sıkıcı ve hiçbir ilginç yanları olmadığım bilseniz […]

Robert Gilmore – Bir Zamanlar Evren

Asırlar boyunca insanlar gece gökyüzünün görüntüsüne hayran kalmışlardır. Bu görüntü, uzaklık ve ebediyet fikrinin ifadesi ola gelmiştir. Dünya’nın ötesinde bir yerlere baktığımızı bilsek de, bizim dışımızda yer alan kozmosta gördüklerimizi anlama biçimlerimiz, yüz yıllar boyunca kayda değer değişiklikler göstermiştir. Bir zamanlar kozmos oldukça küçük algılamyormuş. Elbette Dünya’dan büyük olduğu kavranmış ama şu bizim iyi huylu […]

Robert Fulford – Anlatinin Gucu

Hikâyecilik tüm edebi sanatların anasıdır ve okuyan herkes zaman zaman onun kalıcılığı üzerine düşünür. Benim bu konuya karşı ilgim pek de rastlantısal değil; bu kitapta dile getirilen sorularla yıllardır ilgileniyorum, fakat onlara çekidüzen verene dek benim için ne kadar önemli olduklarını fark etmemiştim. Görünüşe bakılırsa, yarım asırdan uzun süredir bu muazzam konu üzerine düşünüyormuşum. Anlatma […]

Robert Frager – Kalp Nefs Ruh

T arihçi!«, tasavvufa genellikle İslâm’ın mistik özü olarak tanımlarlar ve başlangıç tarihini İslâm’ın doğuşundan yaklaşık iki yüzyıl sonrası, dokuzuncu yüzyılın başlan, olarak belirlerler. Ancak evrensel anlamda tasavvuf, bütün dinlerin mistik yönlerini içerir. Din, kökleri zahirî dinî uygulamalar (ameller) olan bir ağaçtır, Du ağacın dallan mistisizm, meyvesi ise hakikattir. Tasavvuf, bütün dinlerin kalbinde yer alan mistisizmden […]