Kategori: Genel
José Saramago – Ricardo Reis’in Öldüğü Yıl
Burada bitiyor deniz ve kara başlıyor. Solgun kent yağmur altında, nehir çamurlu, kıyıları hep su basmış. Kara bir gemi karanlık akıntıya karşı yol almakta, HighIand Brigade bu, Aleantara Rıhtımı’na yanaşacak. İngiliz Kraliyet Postası’nın bu gemisi Londra-Buenos Aires arası sefer yapar ve Atlantik,i bir uçtan bir uca aşarken hep aynı limanlarda durur, La Plata, Montevideo, Santos, […]
Jose Saramago – Ressamın El Kitabı
İkinci resmi yapmayı sürdüreceğim ama hiçbir zaman bitmeyecek, biliyorum. Çalıştım, çabaladım, başaramadım; şu anda üzerine yazmaya başladığım bu beyaz kâğıt, başarısızlığa uğradığımın ya da tükenmişliğimin en açık kanıtı. Er geç birinci resimden İkincisine geçecek, sonra yazma işime döneceğim ya da aradaki evreyi atlayacağım ya da S.’nin ısmarladığı portreye ya da onun tam yanında bulunan ve […]
José Saramago – Kopyalanmış Adam
Az önce bir video kaset kiralamak üzere dükkana giren adamın kimlik belgesinde hiç de sıradan sayılmayan, insanın damağında zamanla ekşi bir tat bırakan, klasik lezzette bir isim yazılı, Tertuliano Máximo Afonso. Adam daha sık kullanılan Máximo ve Afonso adlarını şimdilik, içinde bulunduğu ruh haline göre hazmetmeyi başarıyor, Tertuliano adıysa, ismin alınganlık yaratan alaycı bir tavırla […]
José Saramago – Kısırdöngü
Sandalye düşmeye, devrilmeye, kırılmaya başlamıştı, diyebiliriz ama ne gariptir ki mesela, ikiye katlanıyordu, diyemiyoruz. Katlanmak fiilini kullanabilmemiz için, iki kanadın bir araya gelmesi türünden bir eylem söz konusu olmalı. Katlanıp bir köşeye kaldırılabilen ve çok çabuk parçalandığı gayet iyi bilinen, o uyduruk sandalyelere hiç benzemeyen bu sandalye için böyle söyleyemeyiz. Gerçi oturan rahat etsin, kollarını […]
José Saramago – İsaya Göre İncil
José Saramago – İncil’deki İkinci İsa
Gü neş dörtgenin üst köşelerinden b irind en, izleyi cinin güzüyle sol yandan göst er iyor kendisini. Bu güneş ile siıngclcncn bir insan başı aslında, güz kamaştırıcı ışınlar ve ne yö ne döne ceğini şaşıran rüzgar g ülleri gibi dalgala nan alevler sac,;ıyor. ağlaınaldı b ir siması var, dinmek bilmeyen acılarla sarsılan bir adamın […]
José Saramago – Çatıdaki Pencere
José Saramago – Bütün İsimler
Kapının kasasının üzerinde ince uzun bir levha var, mineli. Beyaz bir fonun üzerine siyah harflerle Nüfus Kayıt Merkez Arşivi yazıyor. Minesi çatlamış ve hatta bazı noktalarından atmış. Kapı antika, son kat kahverengi boyası dökülmüş, tahtanın görüııeıı damarları çatlamış bir deriyi andırıyor. Beş tane penceresi var cepheye bakan. Kapısından girer girmez, eskimiş kağıt kokuları hissediliyor. Doğrusu […]
Jose Rodrigues Dos Santos – Kodeks 632
Yaşlı tarihçinin hayatının son dört dakikası içinde olduğundan haberi yoktu. Otelin asansörünün geniş kapısı sanki onu hapsetmek için bekliyordu. İçeri girip on ikinci katın düğmesine bastı. Asansör yukarı çıkarken duvara gömülü aynada kendini inceledi. Pasaklı tarihçi kalıbına tamamen uyduğunu düşündü. Başının üstü keldi. Kafasındaki bir tutam saç da geride, kulaklarının arkasındaydı. O bir tutam saç […]
Jose Mauro De Vasconcoles – Kardesim Ruzgar Kardesim Deniz
“Çalsana şu ıslığını be Pocks! Islığının şans getireceğini kafamıza kakar durursun hep,” dedi asıl adı Pedro olan Kızılsaç. Kızılsaç, durulmuş halatın üzerinde oturuyor, mısır yaprağı sigarasını tüttürüyor, duman gözlerini yakıyordu. Gözlerini değil de gözünü demek daha doğru belki; çünkü tek gözü vardı. Ötekini yıllar önce bir kavgada yitirmişti. Zaman zaman elini keyifsiz bir tavırla kızıl […]
Jose Mauro De Vasconcelos – Şeker Portakalı 3 – Delifişek
Jose Mauro de Vasconcelos, bir dizi kitap boyunca hep aynı kişinin yaşamını anlatıyor: Ze… Zeze… Zeca… Gum… Kahramanın adı değişse de kitapların hepsinde aynı kişiyi görüyor, ‘Şeker Portakalı’nda onun çocukluğundan başlayarak, ‘Güneşi Uyandıralım’da delikanlılığını, ‘Delifişek’te (Doiddo’da) ilkgençlik yıllarını, daha sonra olgunluk çağını, gerileme dönemini ve yaşlılığını izliyoruz. Böylece bu unutulmaz kişinin yaşamına girerek, onun kendi […]
Jose Mauro De Vasconcelos – Şeker Portakalı 2 – Güneşi Uyandıralım
Birden gözlerim karanlıkta değildi artık. On bir yaşındaki yüreğim korkudan göğsümde hopladı. “Sırtınızdaki kuzunuzla ey küçük Isa, beni koruyun!” Işık büyüyordu. Biraz daha. Biraz daha. Büyüdükçe de, benim korkum büyüyordu; bağırmak istesem başaramazdım. Herkes sakin sakin uyuyordu. Bütün kapalı odalar sessizlik doluydu. Sırtımı duvara verip yatağımın içinde oturdum. Gözlerim öylesine zorlu bakıyordu ki, yuvalarından uğrayacaklardı […]
Jose Mauro De Vasconcelos – Pissy’nin Oykusu
Çamura kaba-saba, sararmış parmaklarıyla mısır yaprağı sigarasını sardı; dudaklarına götürüp, salyasıyla yapıştırdı. Ardından, masanın üstünde duran bıçağa uzandı, alıp sevecenlikle kımna yerleştirdi. Ağzında sigara, kendi kendine usulca şarkı mırıldanmaktaydı: “…yükselir parlayarak yüreğime düşer aydınlığı nay-na-na-nom, utla çalar söylerim dünyamı…” “Başım niye hiç söylemezsin ki, Çamura?” diye sordu meyhaneci Temisto. “Niye mi?.. Iğmm… Bir dakika …” […]
Jose Mauro de Vasconcelos – Kristal Yelkenli
Anna elindeki mendille yelpazelendi, terlemiş kollarını sildi. Daha yeni ikindi olurken güneş batmaya başlamıştı bile; ama sıcaklık, arabanın içinde etkisini sürdürmekteydi. T üm yolculuk yaz sıcağının boğuculuğunda geçmişti. Arabanın açık camlarından ılık bir esinti girmekteydi. Eduardo, arabanın koltuğuna yaslanmış hiç bıkmadan sürücü Nonato’nun ensesine bakmaktaydı. Sanki direksiyonun bir parçasıymış görünümünü sürdüren Nonato hiç terlemiyordu. 9 […]