Kategori: Bilimkurgu

Neil Gaiman – Yıldız Tozu

“Mucizelerle dolu bir hikaye… Gaiman yeni gelenekte bir peri masalı ortaya çıkarmak için son derece zengin bir dil, doğal bir bilgelik, iyi bir mizah ve biraz da karanlık kullanıyor.” Publishers Weekly Kadim İngiltere’nin huzurlu tarlaları ve çayırlarında, bir granit çıkıntısının üzerinde 600 yıldır duran küçük bir köy vardır. Hemen doğuda köye ismini veren upuzun bir […]

Neil Gaiman – Anansi Çocukları

Çoğu şeyin başladığı gibi, bu da bir şarkıyla başlar. Ne de olsa önce söz vardı ve söz dediğinizin bir melodisi olurdu. Dünya bu şekilde yaratıldı, boşluk bu şekilde bölümlere ayrıldı, topraklar ve yıldızlar ve düşler ve küçük tanrılar ve hayvanlar bu şekilde dünyaya geldi. Hepsi şarkıyla söylendi. Şarkıcı önce, gezegenlerle ve tepelerle ve ağaçlarla ve […]

A.C. Weisbecker – Kozmik Haydutlar

Benim standartlarıma göre bile tuhaf bir olay. Şöyle bir düşünün: Evinizi kapatmışsınız, odun sobalı, manzara gören penceresinin önünde geyiklerin boy gösterdiği küçük bir kır villası da olsa, konforlu bir ev. Yıllardır ekmeğini yediğiniz, ama o sıralar pek bir yerlere varacakmış gibi de gözükmeyen {2} sinema ve TV yazarlığı kariyerini alelacele bırakmışsınız. Hızlı, ekonomik bir yolculuğu […]

Ernest Cline – Başlat

Benim yaşımdaki herkes, yarışmayı ilk kez duyduğunda nerede ve ne yapmakta olduğunu hatırlayacaktır. James Halliday’in öldüğünü bildiren haber bülteni vidfeed akışını keserek aniden ekranımda belirdiğinde, sığınağımda çizgi film seyrediyordum. James Hallida y’in kim olduğunu biliyordum elbette. Halliday, çok oyunculu bir online oyun olarak başlayıp, kısa zaman içinde dünya nüfusunun büyük kısmının her gün bağlandığı küresel […]

Eric Frank Russell – …Ve Sonra Hiç Kalmadı

Savaş gemisinin çapı iki yüz kırk metre, boyu ise bir buçuk kilometreden biraz fazlaydı. Böyle bir kütle büyük bir yer tutar ve indiği yerde büyük bir çukur açar. Bu gemi de tarlanın birini baştan başa, ötekini de yarısına kadar kaplamıştı. Ağırlığıyla altı metre derinliğinde kalıcı bir iz bırakmıştı. Gemide üç ayrı sınıfa ayrılabilecek iki bin […]

Eoin Colfer – Artemis Fowl #3 Sonsuzluk Şifresi

Son iki yıldaki iş girişimlerim ebeveynsel müdahale olmadan gelişti. Bu süre içinde, Piramitleri Batılı bir işadamına sattım, Leonardo da Vinci’nin kayıp günlüklerinin sahtesini yapıp açık arttırmaya çıkardım ve Peri Halkını kıymetli altınlarının büyük bir bölümünden ayırdım. Ama komplo kurma özgürlüğüm neredeyse sona ermek üzere. Bunları yazarken, babam Rus Mafyasının elinde geçirdiği iki yıldan sonra iyileştiği […]

Eoin Colfer – Artemis Fowl #2 Kuzey Kutbu Macerası

ǚ i Rus alev alev yanan bir varilin önünde birbirlerine sokulmuş, Kuzey Kutbunun soğuğundan boş yere korunmaya çalışıyorlardı. Kola Körfezi eylülden sonra bulunmak isteyeceğiniz bir yer değildi, özellikle de Murmansk. Murmansk’ta kutup ayıları bile atkı takarlardı. Hiçbir yer buradan daha soğuk değildi, belki de yalnızca Noril’sk dışında. Bunlar Mafya’nın tekikçileriydi ve gecelerini çalıntı BMW’lerin içinde […]

Eoin Colfer – Artemis Fowl #1 Artemis Fowl

Artemis Fowl nasıl tanımlanabilir ki? Çeşitli psikiyatrlar bunu yapmayı denediler ama başaramadılar. Asıl sorun Artemis’in zekâsıydı. Udžzerinde uygulanan her testi tersine çevirip herkesi tuzağa düşürüyordu. En büyük tıp dehalarının akıllarını başlarından alıp onları geveler durumda, kendi hastanelerine geri gönderiyordu. Hiç kuşkusuz, Artemis bir dâhi çocuktu. Peki öyleyse, bu denli parlak bir zekâya sahip biri kendini […]

Emil Petaja – Alfa Cellatları

SAN FRANSİSCO, turistler için oldukça büyük ve ilginç bir kenttir. Bu kente sert bir kasım gecesi, saat on sularında eşyasız ve habersiz olarak, çok uzaklardan bir yolcu gelmişti. Ortalıkta sisli havanın sessizliği ve rüzgârın Embarkadero boyunca yayılan rıhtım süprüntüleri arasından gelen hafif uğultusu vardı. Sisin kararttığı sulara baktı; römorkör seslerini ve Hunter’s Point’ten, Farallans’a kadar […]

Elizabeth Moon – Karanlığın Hızı

Sorular, sürekli sorular. Üstelik soruların cevaplarını almak için beklemediler bile. Üst üste sorular sorarak, her anı sorularla doldurarak, algılan engelleyip soruların dikenlerini batırarak hep acele ettiler. Ve yöntemler. Eğer, “Lou, bu nedir?” olmazsa, “Bana bunun ne olduğunu söyle,” olurdu. Bir kase. Her zamanki kase. Bu bir kase ve çirkin bir kase, sıkıcı bir kase, hiçbir […]

Edmond Harnilton – Mazisiz Adam

İnsanın bir şahsiyeti vardır. Değil mi ya? Her insan, hakikî bir dünyada, hakikî bir muhit içinde, malûm şahsiyetiyle hakikî bir hayat yaşar. İnsan kendi muhiti içinde müspet ve müşahhas bir varlıktır. Fakat günün birinde, daha doğrusu bir günün birkaç saati içinde insanın, etrafındaki bu muhit, hakikî olarak bildiği bu dekor, bu müspet dünya kumdan yapılmış […]

Michael Grant – Yoklar – Dünyanın Sonu Böyle Gelecek

BİR DAKİKA önce öğretmen İç Savaş’ı anlatıyordu. Bir dakika sonra ise gitmişti. Tam şuradaydı. Oysa şimdi yoktu. Öyle sihirbazlık numaralarmdaki gibi bir duman bulutu ya da patlama olmamış veya ışık çakmamıştı. Sam Temple üçüncü dönem tarih dersi sınıfında oturmuş, boş gözlerle tahtaya bakıyordu. Aklı ise bulunduğu yerden çok uzaklardaydı. Kafasının içinde arkadaşı Quinn’le birlikte sahildeydi. […]

Michael Ende – Bitmeyecek Öykü

Bu yazı küçük bir dükkânın camlı kapısının üstündeydi; ama kuşkusuz, yalnızca loş mekânın içinden, kapının arkasından sokağa bakarken böyle görünüyordu. Dışarda soğuk, kasvetli bir kasım sabahı sürmekteydi. Bardaktan boşanırcasına yağmur yağıyor, damlalar camdan ve kuyruklu harflerin üzerinden akıyordu. Kapının arkasından bütün görülebilen, yolun öbür tarafındaki yağmur lekeli bir duvardı. Ansızın kapı öylesine bir hızla açıldı […]

Michael Crichton – Mikro

Her yanımız minicik yaraƨklarla sarılı… Eğer başımızı eğip de ayağımızın dibine öylesine bir bakacak olsak, bizi hayranlığa düşürecek muhteşem şeylerle karşılaşırız. Bir ağacın gövdesinin etrafında bile Macellan’ınkine benzer, ömür boyu sürecek bir yolculuğa çıkabiliriz. -E. O. WILSON Nasıl Bir Dünyada Yaşıyoruz? Ünlü doğa bilimci David AƩenborough 2008 yılında günümüz okul çocuklarının etraķmızdaki sıradan bitkileri ve […]

E. C. TUBB – Uzay 1999

JOHN KOENİG uzun süren bir günün sonunda kendini yorgun hissediyordu. Bu yorgunluk, adale ağrılarından çok sinir gerginliğinden olmuştu. Yorgunluğunu onu ay üssü Alfaya götüren Kartal’ın yolcu kabininde, rahat koltukta oturarak gidermeye çalışıyordu. Gemi onu evine götürüyordu. Evi! İnsanın evi doğduğu ve büyüdüğü yer olmalı. Ama tuhaftır, dünya ile arasında, çeyrek milyon millik bir boşluk olan […]

Douglas Adams – Yıldız Gemisi Titanic

YILDIZGEMİSİ Titanic fikri de tıpkı diğer fikirler gibi ortaya çıktı, yani damdan düşercesine akla geliveren bir çift cümle olarak. Yıllar önce, “Yaşam, Evren ve Her Şey”de konu dışı ortaya atılıvermiş bir sözden ibaretti. Orada diyordum ki, ilk yolculuğuna yeni çıkan Yıldız-gemisi Titanic, Kendiliğinden Olma Kapsamlı Varoluşsal Arıza’ya uğradı. Olay örgüsünün gelişmesini beklerken öylesine araya sokuşturulan […]