Kategori: Felsefi

Patricia Highsmith – Ocak Ayının İki Yüzü

Chester MacFarland, ocak ayının başlarında, San Gimignano yolcu gemisindeki kamarasının kuşetinde sabahın üç buçuğunda, duyduğu huzur kaçıran bir sürtünme sesiyle uyandı birdenbire. Kuşetinde dikilip oturdu ve lumbozdan dışarıya bakınca ışıl ışıl aydınlatılmış allı-turunculu koca bir duvarın burunlarının dibinden ağır ağır süzülüp geçmekte olduğunu gördü. İlk aklına gelen, başka bir gemiyle borda bordaya çarpıştıkları oldu. Uyku […]

Panait Istrati – Mihail (Arkadaş)

Saat, sabahın dokuzuydu. Mahallenin yaşlı postacısı, sopasıyla sokak kapısına vurdu ve bağırdı: “Adrien Zograffi! “Bekleyin bir dakika, Gavrila Baba!” diye seslendi “Adrien; henüz giyinmedim.” “Vay canına!” diye aklı Adrien, anasının boynuna sarılıp öptü, sonra; “Surat asmıyorum anacığım. Kendimi savunuyorum ben…” Sonra postacıya döndü: “Düşünün bir kez, Gavrila Baba: Anam beni hemen evlendirmek istiyor! Bunu akıllıca […]

Oscar Wilde – Dorian Gray’in Portresi

Stüdyo güllerin baygın kokusuyla doluydu; hafif yaz esintisi bahçedeki ağaçların arasında gezindiğinde açık kapıdan leylakların ağır kokusu ya da pembe çiçek açmış diken ağaçlarının daha narin parfümü geliyordu. İran heybeleriyle döşenmiş divanın köşesinde uzanmış, huyu olduğu üzere sayısız sigara tüttüren Lord Henry Wotton, bulunduğu yerden sarı salkım ağacının balrengi, bal tatlısı çiçeklerini seçebiliyordu. Ağacın titrek […]

Oscar Wilde – De Profundis

Wilde’ı, ancak hayatının son yıllarında tanımış olanlar, hapisten zayıflamış ve çökmüş olarak çıkan bir Wilde’a bakarak, hapisten önceki dâhi Wilde’ı hayal edemezler. Kendisiyle ilk karşılaşmamız, 1891 yılında oldu. Wilde o sıralarda Thackeray’in, “büyük adamların başlıca yeteneği” diye tanımladığı şeye, sükseye s “ Narkissos öldüğünde kır çiçekleri çok üzülmüş, onun ardından ağlayabilmek için nehirden su damlaları […]

Orhan Kemal – Hanımın Çiftliği 1 – Vukuat Var

Recai Efendi Cocuk Kutuphanesi Taneleri fındık iriliğindeki kehribar tesbihini sıkırdatarak Kurukopru’de, berber Kurt Resid’in dukkanından iceri giren Cemsir, kapıda bir an durdu. Berber Resit o sıra gozunde gozluk, yaprakları lime lime olmus Kankalesi Cengi’ni kimbilir kacıncı kez okumaktaydı. Kendini kitaba kaptırmıs, sallanıyordu. Cemsir’in iceri girdiğini gorunce, gozluğunu telasla cıkarıp kalktı: — Buyur ağa! Cemsir iceri […]

Oğuz Atay – Tutunamayanlar – Bütün Eserleri 1

Şaksiper Kimdir, Eseri Nedir? Yıllar önce yayımlanmış bir broşürün adıydı bu. Ne yazık ki artık adını hatırlayamadığım müellifi, ünlü İngiliz yazarını şöyle 15-20 sayfalık küçük ama yoğun bir broşürle anlatıyordu. Kitapçığın kapağında “Şaksiper”in resmi bile vardı. Oğuz Atay’ın hayatını ve eserlerini kapsayan bir önsöz yazmak çabası da işte bu “adsız” araştırmacınınki kadar acıklı ve tuhaf […]

Nikos Kazancakis – Kardeş Kavgası

Özgürlük mü istiyor? Vurun, öldürün onu. Güneş Kastello’ya ulaşmış, damları ışığa boğmuştu. Şimdi kabarıyor işte ve inişli çıkışlı yokuşlara yayılıyor, köyün kaskatı çirkinliğini acımasız, çırılçıplak ortaya koyuyor. Kül rengi, asık suratlı bir köydü bu; kupkuru, taştan yapılmış evlerinin kapılarını kurtlar kemirmişti, iki büklüm giriliyordu içeriye; kapkara, kasvetliydi ev içleri. Küçücük avlular fışkı, keçi gübresi, insan […]

Nikos Kazancakis – Günaha Son Çağrı

sa’nın ikili özü, insanın Tanrı’ya erişmek, daha doğrusu, Tanrı’ya dönüp, kendini onunla bir kılmak için alabildiğine insansı, insanüstü özlemi benim için hep derin, anlaşılmaz bir muamma olmuştur. Bu denli muammalı, muammalı olduğu kadar da gerçek bu Tanrı özlemi, bende derin yaralar açtığı gibi, gürül gürül fışkıran kaynaklar da meydana getirmiştir. Gençliğimden beri içimi kemiren başlıca […]

Nikos Kazancakis – Allah’ın Garibi

Francesco’nun söylediği sözleri, yaktığı işleri bir bir anlatmış değilim, aralarında değiştirdiklerim de var, söylemediği ama söyleyebileceği, yapmadığı ama yapabileceği şeyler eklediğim de oldu; bilgisizlik, küstahlık, ya da saygısızlıktan sanılmasın; Aziz’in hayatını efsânesiyle bağdaştırayım diye, bu hayatı elimden geldiğince özüyle uzlaştırabileyim diye. Sanatın buna hakkı vardır, sadece bir hak da değil bu, aynı zamanda her şeyi […]

Nikos Kazancakis – Aleksi Zorba

Çok sevdiğim bir işçi olan Aleksi Zorba’nın hayatını ve yaşama düzenini yazmayı çok kez istemişimdir. Hayatımda bana en çok iyiliği dokunan şeyler, gezilerle düşler olmuştur. Ölü ya da diri insanlardan, savaşmamda bana yardım edenler çok azdır. Ama ruhumda en çok iz bırakan insanları saptamak isteseydim, herhalde üç dört ad sayabilirdim: Homeros, Buddha, Bergson, Nice ve […]

Nikolay Çernişevskiy – Ne Yapmalı Cilt 2

Vera Pavlovna’nın gördüğü düş şu: Çaydan sonra “birtanem”le biraz gevezelik ediyor, sonra da odasına çekilip yatağına uzanıyor. Hayır, uyumak için değil; uyumak için daha erken, hiç sekiz buçukta uyunur mu! Soyunmuyor bile… yalnızca uzanıp eline bir kitap alıyor. Derken yavaş yavaş bir ağırlık çöküyor üzerine, gözleri kitaptan kayıyor ve Vera Pavlovna düşünmeye başlıyor: Bu son […]

Nikolay Çernişevskiy – Ne Yapmalı Cilt 1

Asıl adı Ne Yapmalı? olan ve günümüzden yaklaşık 140 yıl önce yazılan Nasıl Yapmalı?’dan gerek yazıldığı dönemde, gerekse sonraları o kadar çok söz edildi ve bu “roman bile olmayan roman”da fuhuş edebiyatından siyasal propagandaya kadar o kadar çok şey yapıldığı öne sürüldü ki, Çernişevskiy’in hem karşıtları, hem de yandaşları için soru sürekli olarak gündemde kaldı: […]

Murat Uyurkulak – Tol

Devrim, vaktiyle bir ihtimaldi ve çok güzeldi. Saraylara merakla bakan sivil çocuklar hatırlıyorum. Geniş caddeler arşınlayan kavruk adamlar, böğürtlen yiyen kara kadınlar, sert laflar gezdiren kuru ağızlar… Annemin ağzı fazla bozuktu. Herhalde sadece benim korkmadan bakabildiğim, baştan başa izlerle kaplı yüzünün ortasında, buruşuk bir yaraya benzeyen ağzını açar ve her seferinde aynı şeyi söylerdi: “Bizi […]

Murat Menteş – Ruhi Mücerret

Dublörün Dilemması ve Korkma Ben Varım”ın yazarından doludizgin bir roman daha! Sıkı tutunun! İstiklal Harbi’nin son gazisi, 100 yaşındaki millî kahraman RUHİ MÜCERRET bir dünya starına nasıl dönüşüyor? Zaten ecelin menzilindeyken, esrarengiz psikopat MASUM CİCİ’yi haklayabilecek mi? Mabet filozofu AVNİ VAV’dan daha neler öğrenecek? NAZLI HİLAL’e, 70 yaş farka rağmen nasıl açılacak? Ve son nefesinde […]

Murat Menteş – Dublörün Dilemması

Adamın sol yanağında Nike amblemi şeklinde bir yara izi vardı. Mr. Nike siyah bir takım elbise giymiş ve yemin ederim papyon takmıştı. Kırlaşmış saçları gayet gür görünüyordu. Oturduğu koltukta vahşice bir kibirle başını geriye atmış, dudağı tiksintiyle bükülmüş, kaşları sımsıkı düğümlenmişti. Hidiv Kasrı’nın bahçesinde toplanan jet sosyeteye mensup 150 kişi bana gülücükler gönderirken, bu tanımadığım […]

Milan Kundera – Yaşam Başka Yerde

YA DA Şair dünyaya geliyor 1 Şaire nerede gebe kaldığını düşündüğünde annenin aklına üç olasılık geliyordu: bir gece park kanapesinde, bir öğleden sonra şairin babasının bir arkadaşının evinde ya da bir sabah Prag dolaylarındaki romantik bir köşede. Aynı şeyi baba düşündüğünde, şairin, arkadaşının evinde ana rahmine düştüğü sonucuna varıyordu, çür»kü o gün her şey ters […]