Mutlu Prens’in heykeli, şehrin yüksekçe yerinde uzun bir sütunun üzerinde duruyordu. Bu heykelin her tarafı incecik, altın yapraklarla kaplanmıştı. Gözlerinin yerinde bir çift parlak zümrüt ve kılıcının kabzasında da kocaman, kırmızı bir yakut parlıyordu. Herkes bu heykeli hayran hayran inceliyordu. Sanat konusunda üne sahip olmak isteyen bir belediye meclisi üyesi: – Rüzgârgülü kadar güzel, dedi. […]
Oscar Brenifier – Bilgi Nedir
Osamu Dazai – Batan Güneş
Anne hafif bir çığlık attı. Yemek odasında çorbasını içiyordu. Tabağına bir şey düştü sandım. -Bir saç mı? -Hayır. Anne, hiçbir şey olmamış gibi ağzına bir kaşık daha götürdü. Bunu yaptıktan sonra başını çevirdi, bakışlarını mutfak penceresinin arkasındaki kiraz ağacına dikti. Başı çevrikken, çorbasından bir kaşık daha çaldı. Annenin, kadın dergilerinde öğretilen sofra görgüsünden çok farklı […]
Orson Welles – Yurttaş Kane
Orson Welles’in sinemacılık hayatının başlangıcı çok kez bir göktaşına benzetilmiştir : H iç beklenmedik bir anda ortaya çıkıp göz kam aştıran bir göktaşı. Welles için en çok kullanılan deyim lerden biri de “ harika çocuk” tur. Üstelik çok kez yapılanın aksine bu deyim Welles için hiç bir alay, istihza kokusu taşım adan kullanılmıştır. VVelles konusundaki […]
Orson Scott Card – Yüzyılın En İyi Bilimkurgu Öyküleri
Yüzyılın En İyi Bilim Kurgu Öyküleri gibi bir başlık, her “en iyi” listesinin hissettirdiği şüpheyi hissetmenize, bu tür listelere ya da derlemelere karşı duyduğunuz rahatsızlığın nüksetmesine sebep olabilir. Dolayısıyla, daha baştan bu derlemeye böyle bir ön kabulle yaklaşmanın kaçınılmaz olduğunu söylemek mümkün. Kendisi de tanınmış, saygın kabul edilen bir bilimkurgu yazarı olan Orson Scott Card’ın […]
Orson Scott Card – Soykirim
“Bu gün kardeşlerden biri bana sordu: Bulunduğun yerden kımıldayamamak, feci bir hapishane gibi değil mi?” “Sen de ona dedin ki…” “Ona şimdi kendisinden daha özgür olduğumu söyledim. Hareket edememek, beni hareket etmek mecburiyetinden kurtarıyor.” “Siz dil konuşanlar, öyle yalancısınız ki.” Han Fei-tzu karısının hasta yatağının yanındaki çıplak tahta döşemenin üstünde lotus pozisyonunda oturdu. Bir an […]
Orson Scott Card – Olulerin Sozcusu – Ender Serisi 2
Yan köydeki halkın bizim kadar insan oldukları düşüncesine henüz tam olarak alışamadığımıza göre, başka evrimsel yollardan geçmiş, sosyal, alet yapan yaratıklara bakıp onları hayvan değil de kardeş, rakip değil de aklın tapınağına yolculuk eden hacı dostlar olarak görmek haddini fazlasıyla aşmak olur. Fakat benim gördüğüm veya görmeyi arzu ettiğim şey bu. Raman ve varelse arasındaki […]
Orson Scott Card – Aklin Cocuklari
Si Wang-mu ilerledi. Peter adındaki delikanlı elinden tutarak onu yıldız gemisine götürdü. Kapı arkalarından kapandı. Wang-mu, küçük, metal duvarlı odadaki döner koltuklardan birine oturdu. Tuhaf veya yeni bir şey görebilmek umuduyla etrafına bakındı. Metal duvarların dışında, burası Path dünyasındaki bürolardan herhangi biri olabilirdi. Temiz, ama pek de özenli değil. Yararlı biçimde döşenmiş. Uçan gemilerle ilgili […]
Orlin Sabev – Ibrahim Muteferrika ya da Ilk Osmanlı
Araştırma alanı olarak geçmişi hakkında bizi bilgilendiren tarih ilmi, onunla uğraşanlara sık sık bunlar tarihte görülen şeylerdir diye bir acı tat verir. Fakat geçmişteki olayları bilmek, genel olarak insanoğlunun kişiliği ve hususi olarak herkesin ulusal kimliğinin gelişmesini daha iyi tanımak demektir. Ancak psikolojisi doğal olarak seçici olduğundan dolayı insanoğlu, kültürel gelişmede bir rol oynamış olan […]
Orkun Uçar, Burak Turan – Zifir
Nusaybin Güneydoğu’nun engin düzlüğünde, kıpkızıl bir kum bulutu rüzgârla birlikte, küçük bir köye doğru esiyordu. Kurumakta olan akasyaların yapraklanndan eşsiz kokular karışıyordu rüzgâra. Sakalar, bir bir çalılıklardaki yuvalanna kaçışıyor, Samanyolu, bir şiirin en acıklı dizeleri gibi kıvnla kıvnla kızıl kum fırtınasının ardına gizleniyordu. Kum bulutu gittikçe yoğunlaşıyor göz gözü görmüyordu. Çölün vahşi hayvanlan bile gizlenecek […]
Orkun Ucar, Burak Turna – Metal Fırtına 3 – Kızıl Kurt
Orkun Ucar, Burak Turna – Metal Fırtına 1
Karanlık, doğanın örtüsü haline gelmişti. Sessizliğin içinde, böcek çığlıkları bile duyulmuyordu. Irak’ın dağlık kuzey bölgesinin sınırındaydı burası. Çölün sona erdiği topraklarda düzlükler ve yükseltiler birbirine karışmaya başlıyordu, ufuk çizgisindeki dağlık alan, karanlığın içinde ancak bir gölge olarak beliriyordu. Geniş düzlük alanları ara ara tepeler kesiyordu. Zor bir coğrafyaydı; hem toprak, hem de insan olarak. Çok […]
Orkun Ucar – Kizil Vaiz
Nasıl başlamalıyım? O yağmurlu ekim günü her zamankinden üzüntülü ve sıkıntılı olduğumu söylerek mi? Peki… Sıkıca ceketimin yakasını tutuyor, iliklerimi üşüten soğuk rüzgârın içime işlememesine çalışıyordum. Yeryüzüne olabildiğince yakın, yoğun gri bulutlar sanki sıkıntı ve kasveti de sıkıştırıyor gibiydiler. Arkadaşlarla buluştuğumuz, Đstiklal’deki Gitar Bar’dan çıkıp, Tü-nel’e doğru yürürken hayatımın dökümünü şöyle yapabilirdim; çalıştığım son televizyon […]
Orkun Ucar – Hayal Gucunun Komutanlari
Çocuk edebiyatında esas kahraman okuyucudur. Gerçi bu özellik her edebiyat türünde şöyle veya böyle geçerlidir ama çocuk edebiyatında daha etkilidir. Çocuk okuyucu kendini hikayeyle veya kahramanlarla özdeşleştirmelidir. Empati dediğimiz duygudaşlığı yaşamalıdır. Çocukların gerçeklik algısı büyüklere göre daha elastikidir. Baş karakterin dertlerini dert etmeli, sevinçlerini paylaşmalıdır. Bu bağ yazar tarafından başarıyla kuruluyorsa; hikayenin kahramanı ha bir […]
Orhan Veli – Yalnız Seni Arıyorum, Nahit Hanım’a Mektuplar
Boğaz’ın bir ucunda, Sarıyer’de, yalnızlık ve yokSl.tnluk içinde yaşayan bir adam … Sıkboğaz eden parasızlıkla boğuşurken bile sevdasıyla soluklanmayı, gönül işçiliğiyle geçinmeyi öğrenmiş bir adam … Şiirle, sevdalarla, dostluklarla, at yarışlarıyla, sandal gezintileriyle, Karadeniz rüzgarıyla, yosun kokularıyla, alaca gemilerle, gökyüzüniin mavisiyle, durmaksızın havayı karalayan n1arhlarla ve elbette “rakı şişesindeki balık”larla avunan bir adam … Orhan […]
Orhan Veli – Sakin Sasirma
Orhan Veli’nin ölümünden sonra Bütün Şiirleri adlı kitabına eklenen ölçülü uyaklı ilk şiirlerinin başarısı yadsınamaz. Onun için de, birdenbire o yoldan ayrılıp neden Garip’e yöneldiği düşündürücüdür. On yıl gibi kısa bir sürede bütün genç şairleri girdiği yeni yola çekebildiğine bakılırsa, bir gereksinimi herkesten önce sezdiği söylenebilir. Biraz dirense ustaları arasında anılmaya başlayacağı bir şiiri bırakıp […]