Hafiz-i Sirazi – Hafiz Divani

Tanrı’ya sonsuz hamd, sayısız sena… bütün rızk hafızlarının dîvânı, onun dilek ve istek sultanına pervanedir. Bir eşsiz Tanrı’dır ki, yedi kat gök sayvanının yüce yapısı, sebepsiz ve illetsiz hikmetinin bilgisine delildir… bir hâkimdir ki insanın şekerler yiyen dudukuşuna benzer söz söyleme kabiliyetini, mâna gelinlerini düşünme aynası karşısına geçirdi de gönüller açan “Şüphe yok, söz söyleme […]

Hacı Bektaş – Irene Melikoff

Bu kitap, çeyrek yüzyılı aşan araştırmalardan, bir senteze varmayı amaçlamaktadır. Tek bir sorunu, dikkatle bakıldığında Türk halk İslamlığı sorununa ulaşacak olan Alevilik-Bektaşilik konusunu incelemede gösterdiğim inatçı ısrarın haklılığını kendime kanıtlamak için de olsa, bu toparlamayı yapmam gerekiyordu. Probleme ilgi duymaya başladığımda, yaşamımın bu kadar büyük bölümünü onunla geçireceğimi elbette düşünemezdim. Eğer önceden bilebilseydim, fırsatları değerlendirir […]

Ha Jin – Bekleyis

Lin Kong, karısı Shuyu’dan boşanmak için her sene oose Köyü’ne gelirdi. Bugüne dek Wujia Kasabası’ndaki mahkemede pek çok kez boy göstermişler, fakat yargıç boşanmayı kabul edip etmediğini sorduğunda, karısı hep son anda fikrini değiştirmişti. Yıllar yılları kovaladı, ama onlar Wujia Kasabası’na her gittiklerinde, ellerinde yirmi yıl önce nüfus idaresinden aldıkları evlenme cüzdanıyla geri döndüler. O […]

H.G. Wells – Doktor Moreau’nun Adası

Lady Vain,l 1 Şubat 1887’de, 1″ güney eniemi ile 107′ batı boylamı dolaylarında bir gemi enkazına çarparak sırra kadem basmıştı. Lady Vain’e hiç kuşkusuz Callao’da2 binmiş olan ve boğulduğu sanılan, mahremiyetine düşkün bir beyefendi olarak bilinen arncam Edward Prendick, 5 Ocak 1888 günü -demek on bir ay dört gün sonra- s· 3 ‘ güney eniemi […]

H. R. Gurpinar – Muhabbet Tilsimi

Bir çocuk doğmazdan önce o çırıl çıplağı kabul için bazı şeyler yapılır. Kundaklar hazırlanır. Mini mini gömlekler, zıbınlar, pamuklu bezler dikilir. Her aile bütçesine göre, nereden geldiği belli olmıyan bu küçük yolcunun rahatmı sağlamağa çabalar. Fakat zavallı Ali Bekir için durum hiç de böyle olmamıştı. Çünkü doğurmakta bir maltız keçisi bolluğu gösteren anası, onu dünyaya […]

H. Poincare – Bilimin Degeri

Biribirine zıt iki temayül, yahut daha doğrusu biribirinden tamamiyle farklı iki çeşit zihniyet ayırdetmeksizin, büyük matematikçilerin, hattâ küçüklerinin, eserlerini incelemek mümkün değildir. Bazıları her şeyden önce mantıkla meşgul olur; eserlerini okurken, onların, hiçbir şeyi tesadüfe bırakmaksızın tahkim edilmiş mevzie doğru yakınlaşmaya çalışan bir Vauban metodiyle, ancak adım adım ilerlemiş olduklarına inanacağımız gelir, ötekiler sezginin gösterdiği […]

H. P. Blavatsky – Teosofinin Anahtarı

SORU: Teosofi ve öğretilerinden sık sık yeni türemiş bir din olarak bahsediliyor. Teosofi bir din midir? TEOSOFİST: Değildir. Teosofi, İlahi Bilgi veya Bilim demektir. SORU: Terimin gerçek anlamı nedir? TEOSOFİST: Theogoni kelimesinin Tanrıların Soykütüğü anlamına gelmesi gibi, Teosofi de “ilahi Bilgelik”, yani Tanrıların Bilgeliği anlamına gelir. Theos kelimesi Grekçede tann anlamına gelir. Fakat günümüzde “Tanrı” […]

H. P. Blavatsky – Sessizliğin Sesi

ıg. yy da buyuK teozot Helena Petrovna blavatslcy tararından İngilizceye aktarılmış, o zamana kadar halk arasında bilinmeyen Sessizliğin Sesi, A ntik Doğu Bilgeliğinin en önem li m etinlerden biridir. Bu eser; gündelik hayatın başarılarının, arayışlarının, sorunlarının vb yer aldığı bilinç düzeyinin ötesinde kendi İç varlığını ve doğanın gizem lerini keşfetmek isteyen adaylar İçİn çok uzak […]

H. J. Blackham – Altı Varoluşçu Düşünür (Kierkegaard, Nietzsche, Jaspers, Marcel, Heidegger, Sartre)

Bu kitabın am acı bir eleştiri ya da bir savunm a değil, bir sunum yapm aktır. V aroluşçulara dair, genel düşünceler içeren yeterli sayıda popüler değerlendirm e yapılmıştır. Bu düşünürler arasında bir ayırım yapm a zam anı gelm iştir; onlar bir ekolün savunucuları değildirler ve onların hayli bireysel düşünüşlerine, uyruklarına ve tutum larına dair etkileyici […]

H. G. Wells – Dunyalarin Savasi

Bilimkurgunun en büyük iki ismi Jules Verne (1828-1905) ve Herbert George Wells’tir. (1866- 1946) Bu iki isim şimdi farklı çağlara ait görünseler de, yazarlık kariyerleri birbiriyle çakışmıştı; Wells’in en güzel öyküleri yayınlandığı sırada Verne halen hayattaydı. Genellikle pek de ustaca olmayan çevirilerine karşın, Verne İngiliz okurlar tarafından muhteşem bir öykü anlatıcı olarak kabul ediliyordu, ama […]

H. B. Paksoy – Alpamış Destanı

Bu eser başka vakalarda da var olabilecek bir örneği tek bir vakada ayrıntıları ile incelemektedir. Hatırda tutmamız gereken husus ise, burada söz edilen insan topluluğunun Sovyetler Birliği’nin beşte birini teşkil ettiği ve hızla çoğalarak Asya kıtasının büyük bir bölümüne yayıldığıdır. Daha sonraki sayfalarda tasvir edilecek Sovyetler Birliği’nin Rus olmayan başka milletlerinde de cereyan etmiş olabilir. […]

Gwendoline Raisson – Alo, Super Kahraman mı

Şehir dışına taşındığımızdan beri ben, on yaşında bir çocuk olan Artur Pepin, hafta sonlarından nefret ediyordum. Üç beş evden oluşan köy gibi bir yerde oturuyorduk. �._.��=– Burada oturanların hepsi yaşlıydı ve ben arkadaşlarımdan binlerce ışık yılı uzaktaydım. Ustelik ağaçları ve inekleri sayınaktan başka yapacak hiçbir şey yoktu. Hafta içi 5 gene iyiydi. Okul vardı hiç […]

Güven Turan – Gizli Alanlar

Uçurumun dibinde kurumuş dereyatağınm içi Derinliğin dorukları çekiyor beni Boşunadır boşluk 8 Kavak pamukları ölü yemişler Bir an dursam denize baksam çakmaya başlar şimşekler Uzak Gökgürültüsü yoktur 9 Birlikte gelmediler buraya Biri döndü Affedici olmalı ayva çiçeklerinin açışı sıradan görülmemeli Kalan nerede 10 Pamukşekerleri ve şimşek mavisi Elektrikli Yalnızım bir kitaba bakıyorum O fotoğraflarda yok […]

Gürsel Korat – Kayseri’de ve Şehirlerimizde Sokakların Ölümü

Sokak yazıları iki fotoğraf yüzünden başladı. Bunlardan ilkinde sabahın erken saati olduğu belliydi, herkes pırıl pırıl giyindiğine ve ilerideki camiden insanlar çıktığına göre bir bayram namazı kılınmışa benziyordu. Yozgat’ın Çandır ilçesinde, bugün fotoğraftaki minare dişında kalan her şeyin yerinde yeller esiyor. Yıl, bir olasılıkla 1950 başları olmalıdır. İlginç olan, o zamanın “otobüsü” sayabileceğimiz bir kamyon, […]