Halime Yıldız – Buyruklu Yıldız

İncir reçelli iki İ Bugün Düpedüz Yolumu kesti. Havaları bin beş yüz Sanırsın ki Nadir bulunan Kırmızı kirpi. Eee Biraz havaları olsun değil mi? Ş ve R manzaralı Evleri. Bulan Islık çalsın Dizelere gizlenmiş Kelimeyi. 8 KAHKAHA HAPI Kahkaha hapı satan Dükkân Açıldı sokağa. Üç beş Kahkaha hapı Yuttum Güldüm doya doya. Uyanınca anladım Okula […]

Halim Bahadir – Tutunus

Halim Bahadır 1958 yılında Trabzon’un Tonya ilçesinde doğdu. İlk ve orta öğrenimini Trabzon’da tamamladı. İstanbul’da Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi’ni bitirdi ve gazeteciliğe adım attı. Onbeş yıl kadar gazeteciliğin hemen her aşamasında çalışan Bahadır, sekiz yıl önce Posta Gazetesi’nde köşe yazıları yazmaya başladı. Sıradan insanların açmazlarını, öfkelerini, korkularını yalın bir dille ele aldı. Sözün özü, sokaktaki […]

Halim Bahadır – Gördüm, Dokundum Ve Sevdim

Kasım ayının ilk günleri. İstanbul’da yağmur yoktu. Hava ılıktı. Gece yarısını çoktan geride bırakmıştık biz dışarıda gezinen sarhoş, aylak, evsiz ve köpek takımı. Kediler bizden daha akıllıydı. Sığınacak bir yerler bulmayı akıl edebilmişlerdi. Karım iyi biriydi. Benim için şanstı bile diyebilirim. Ancak ben evlilik için tanrının kutsadığı bir evliya değildim. Bir kadının sevgisinin sırtıma yükleyeceğine […]

Halil Kocagoz – Uzaya Kacis

Sun, sevgiyle ışıyan gözlerle, Tan’ı yeraltı evlerinden uğurlarken, gün ışığı aktarmasıyla aydınlatılmış tünel sokakta, bir süre karşıya geçişini izledi. Tan, özeksel hava basıncıyla büyük tüp borular içinde kayan, yeraltı treninin durağına vardığı zaman, içi bir hoş oldu… Sun, ona bir kez daha, sevecenlik ve mutluluk dolu sesiyle: – Başarılar sevgili Tan!.. diye mırıldandıktan sonra, cam-taşlıktaki […]

Halil Gokhan – Demokrasi Oldu mu

Sen insanı iğrendiriyorsun, Sokrates!” dedi. “Sözümü ne kadar yanlış anlamak mümkünse, o kadar yanlış anlıyorsun.” “Hiç de öyle değil, dostum,” dedim. “Fakat ne demek istediğini daha açık söyle!” “Sokrates, sen kentlerde tiranlık, demokrasi, aristokrasi gibi değişik hükümet şekilleri olduğunu gerçekten bilmiyor musun?” “Bilmez olur muyum?” “Her kentte iktidar, hüküm süren unsurun elindedir; öyle değil mi?” […]

Halil Erdoğan Cengiz – Enver Paşa’nın Anıları (1881-1908)

23 Temmuz 1908’den yani İkinci Meşrûtiyetin, Hürriyetin ilânından bu yana, yakın târihimizin en çok sözü edilen, en çok tartışılan ve ileride dahi bu özelliğini koruyacak olan kişilerinden biri de Enver Paşa’dır. Sunduğumuz metin, kişiliği ve faâliyetleri, özellikle OsmanlI ^İmparatorluğunun Almanya ve bağlaşıkları tarafında Birinci Dünyâ Savaşı’na katılmasındaki rolü, etkisi sebebiyle dâimâ hatırlanacak olan Enver Paşa’nm […]

Halil Cibran – Meczup

Nasıl mezcup olduğumu bilmek ister misiniz? Bakın nasıl oldu: Bir gün, nice tanrı doğmadan çok önce, derin bir uykudan uyandım ve gördüm ki bütün maskelerim –yedi yaşamım boyunca biçim verip taşıdığım yedi maskem– çalınmıştı. Maskesiz bir halde, “Hırsızlar, hırsızlar, lanet olası hırsızlar!” diye bağırarak kalabalıklarla dolup taşan sokaklarda koşuşturup durdum. Erkekler ve kadınlar alay ettiler; […]

Halil Cibran – Kaçık

King Üniversitesi Tıp Araştırmaları Bölümü’nün bodrum katının koridorları gündüz vakti bile karanlıktı. Geceleriyse tıpkı bir mezardı. Duvarlarında buz gibi rutubet damlaları biriken koridorlarda fareler dolaşırdı. Gömülü odaların serinliği hem örneklerin çürümesini engellerdi, hem de elbisemin yıpranmış katlarından içime işleyip tenimi uyuştururdu. Tıp öğrencileri evlerine gidip sıcak yataklarına girdikten sonra o odaları temizlerken, sert kıllı temizlik […]

Halil Cibran – İnsanoğlu İsa

Ve alacakaranlık olmuştu. Bizlere döndü ve dedi: “Aşağıya inelim. Gece önümüzde. Işık bizimleyken ışıkta yürüyelim.” Ve tepeden aşağıya doğru inmeye koyuldu, biz de onu izledik. Ve Yahuda gerilerden geliyordu. Ve düzlüğe indiğimizde gece olmuştu. Ve Diyofan oğlu Tomas O’na dedi: “Efendi, hava karardı, yolumuzu göremiyoruz. Eğer istiyorsanız, yiyecek ve barınak bulabileceğimiz ötedeki köyün ışıklarına götür […]

Halil Cibran – Hak Erenler Nebi

ÖNSÖZ« Hak Erenler’lenasıl buluştum ? Kudüs ile ona bitişik yerler, zaten Nebi ve Veliler diyarıdır. Ben de geçen yılın Kasım ayında Kudüs’de idim. Niyetim Kısas-ı Enbiyayı ve Süleyman Dedenin mevlid menkıbesini yaşamaktı. Hazret-i Muhammed Mustafa’nın « Enbiya ervahına» İmam olduğu yerde onun gibi iki rek’ at namaz kılmak istemiştim. Pes geçüb mihraba ol hayrül-enam Enbiya […]

Halil Cibran – Gezgin

Bir tarlakuşu ile bir kartal yüksek bir tepenin kayalıklarında karşılaştılar. Tarlakuşu dedi, “İyi günler olsun, Efendim.” Ve kartal onu bir süre süzdükten sonra isteksiz, seslendi. “İyi günler.” Ve tarlakuşu dedi, “Umarım keyfiniz yerindedir, Efendim.” “Evet,” dedi kartal, “Keyfimiz yerindedir. Ama bilmez misin ki biz kuşların kralıyız ve biz söz söylemeden senin konuşmaya hakkın yoktur?” Tarlakuşu […]

Halil Cibran – Gavur Halil & Deli

Şeyh Abbas’a, Kuzey Lübnan’ın ücra bir köyünün insanları padişah gözüyle bakardı. Malikanesi, yoksul köylülerin kulübeleri ortasında, cılız cücelerin arasında dikilmekte olan iri yarı bir dev gibi dururdu. Zavallılar karın tokluğuna yaşayıp giderlerken, o refahın tadını çıkarırdı. Ona karşı boyunları kıldan inceydi ve konuştuğunda, önünde saygıyla eğilirlerdi. Sanki aklın gücü onu resmen yorumcusu ve sözcüsü olarak […]

Halil Cibran – Ermis

Zamanının şafağı, seçilmiş ve sevgili El Mustafa, Orphalese kentinde on iki yıl, dönüp gelecek ve kendisini doğduğu adaya geri götürecek gemisini beklemişti. Derken on ikinci yılda, hasat ayı Eylül’ün yedinci günü, kent surlarının dışındaki tepeye tırmanıp denize doğru baktı; sisle birlikte yaklaşan gemisini gördü. İşte o zaman ardına kadar açıldı yüreğinin kapıları ve kanat çırptı […]

Halil Cibran – Derin Akıl Derin Yürek

Kendi gününün şafağında, seçilmiş ve sevilen insan Al Mustafa, tam oniki yıl boyunca Orphales şehrinde, gemisinin geri dönüp kendisini doğduğu adaya götürmesini bekledi. Ve onikinci yılda, hasat ayı olan Ielool’un yedinci gününde, şehir duvarlarından uzak bir tepeye tırmandı, denize doğru baktı ve gemisinin sisle beraber gelişini seyretti. O anda kalbinin kapıları açıldı ve sevinci denize […]

Halil Buyruk – Öğretmen Emeğinin Dönüşümü

Her geçen gün öğretmenliğin değiştiğini, eğitim alanında hiçbir şeyin artık eskisi gibi olmadığını öğretmenlerle sohbet edenler sık sık işitirler. Nelerin değiştiğini, bu değişim ve dönüşümlerin hangi mekanizmalarla, nasıl gerçekleştiğini ortaya çıkarma çabası beni bu kitaba konu olan araştırmaya iten temel nedenler arasındaydı. Giderek yaşamımızın her alanını bir sarmaşık gibi saran metalaşma süreciyle birlikte eğitim alanında […]