Bu kitap, Türk san’at ve edebiyat kütüphanesinde, şimdiye kadar her nedense edebiyat bilginlerimizce boş bırakılan «Hiciv» sahasını objektif bir görüşle incelemek, Divan, Tanzimat, Edebiyatı Cedide, Fecriati ve son devirler edebiyatının hicivci şairlerini toplu bir halde yeni ve müstakbel nesillere sunmak düşüncesiyle hazırlanmıştır. Bu eserde her hangi bir ilmi metodun takibi yerine ; sadece uzak ve […]
Hilmi Yavuz – Bedreddin Üzerine Şiirler
yok hükmündedir bin şiirin yeşil atına çileli ekim günlerini bir daha oku acının ve gelinciğin kitaplığında ölümün anayurdu bendedir solgun idam fermanıdır ruzigar bir türkünün derin ağaçlığında ölüm, yok hükmündedir kuşlar ahi, gün yörüktür, vakt irişir haylice sonbahar olur gizli abdal diliyledir sevda sevda, yok hükmündedir 7 ı. bedreddin mübalağa akşam olur güz, nefti dolaklarını […]
Henrik Ibsen – Yaban Ördeği
Henrik Ibsen 20 Mart 1828’de Norveç’in Skien kentinde dogdu. Babasi Knud Ibsen üç bin nüfuslu bu küçük kiyi kentinin önde gelen is adamlari arasindaydi, içinde her sey satilan büyük bir magazasi, ayrica bir içki yapimevi vardi. 1825 yilinda Skien’in en zenginlerinden Altenburg ailesinin kizi Marichen ile evlenmisti. Knud ile Marichen’in ilk çocugu Johann Altenburg, Henrik’in […]
Henri Arvon – Özyönetim
Özyönetim kavramı, Fransa’ya, ademi merkeziyetçi ve anti-bürokratik bir girişim olan Yugoslav denejdmini adlandırmak üzere, 1960’ların sonlarına doğru sokuldu. Yine de pek uygun bir kavram seçilmiş sayılmazdı. Yönetim (gestion) sadece ekonomik verimliliği çağnştıran bir kavram olduğu için, özyönetim (autogestion) a priori “bir işletmenin, bir kollektivitenin çalışanları tarafından yönetimiyle’* sınırlanmış oluyor (Robert’in tanıttıı). Oysa, kavramın Anglo-sakson eşdeğeri, […]
Hebbel Maria – Magdalena
Şairin uzun uzun kendi içine kapanması, doğası, yaradılışı gereğidir. Đç yaşamının dehlizlerine dalınca dış dünyayı ancak sonra sonra anımsayabilir. Buna karşın doğa, bu iki şeyin birbiriyle nasıl içiçe geçmiş olduğunu, birbirlerini nasıl aydınlatıp tamamladıklarını ışıklı bir görünüm halinde göstermek için onu seçmiştir. Çünkü doğa, yarattığı yapıtın karşısında sevinerek geri çekilen ölümlü bir sanatçının, kendisine istekle […]
Demir Küçükaydın – Tarihsel Maddeciliğin Tarihine Katkı
Diyalektik Sosyolojiye, Marksistler Tarihsel Maddecilik [1] derler. Marksizm ise Tarihsel Maddeciliğin kod adıdır [2] . Elinizdeki kitapta Tarihsel Maddeciliği (Marksizm’i) yeniden inşa, ya da daha doğrusu onu Aydınlanma’nın kalıntılarından arındırma yolunda, son iki üç yılda yazılmış yazıların en önemli görülenlerinden bir derleme yer almaktadır. Bu görüşler çeşitli yazı ve makalelerde dağınık olarak geliştirildi ve esas […]
Maurice Duverger – Siyasal Rejimler
En küçüğünden en büyüğüne, en ilkelinden en gelişmişine, en geçicisinden en kalıcısına kadar bütün sosyal topluluklarda yönetenler ile yönetilenler arasında temel bir ayırım doğar. Bir spor kulübünde, bir tarikatta, bir üreticiler sendikasında, bir bilardo kulübünde, bir Eskiçağ sitesinde, ya da modern bir ulusta daima emir verenler ve bu emre uyanlar vardır. Bu ayırım, az ya […]
Maurice Druon – Yeşil Parmaklı Tistu
Maurice Blanchot – Yazınsal Uzam
Sanat üstüne bir şeyleri, yalnızlık sözcüğünün ne anlama geldiğini anladığımızda öğrenir gibiy iz. Bu sözcüğü çok fazla kullandık. Yine de, “yalnız olmak”, ne demektir bu? İ nsan ne zaman yalnızdır? Bu soruyu sormak bizi yalnızca dokunaklı kanılara götürmemelidir. Dünya d üzeyindeki yalnızlık burada üstünde uzun uzun konuşmaya gerek olmayan bir yaradır. Bundan fazla sanatçının yalnızlığını […]
Maurice Barres – El Greco ya da Toledo’nun Gizi
Yaşamı üzerine ayrıntılı bilgilerin azlığı bir yana, ölümünden sonra neredeyse tümüyle unutulmuşken, elinizde tuttuğunuz yazarın kitabı başta olmak üzere, aralarında Jean Cassou, Camille Mauclair, Raymond Escholier ve Paul Lafond gibi sanat tarihçilerinin de bulunduğu bir yazarlar kesiminin, 1910’lu yıllardan başlayarak konuya dikkat çeken yayınlarıyla, sanat gündeminde hak ettiği yeri bulan “El Greco -gerçek adıyla Domenikos […]
Guy de Maupassant – Tombalak
Ordunun bozguna uğramış bölümleri günlerce kentten geçip gitmişlerdi. Bunlar artık düzenli birlikler değil, dağınık bir sürüydü. Askerlerin sakalı uzun ve pis, üniformaları paramparçaydı. Bir birliğe bağlı olmaksızın sancaksızolarak gevşek bir yürüyüşle ilerliyorlardı. Yorgun ve bitkin olan bu adamlann hepsi, düşünemez veya bir karar veremez durumda, yalnızca alışkanlıkla yürüyorlar; durur durmaz da yorgunluktan yere yıkılıyorlardı. En […]
Matt Ridley – Kızıl Kraliçe
Zoolog olarak çalıştığım dönemde, bazen arkadaşlarım tek bir kuş türünü incelemek için nasıl olup da üç yıl harcadığımı sorarlardı. Sıradan bir sülüne dair öğrenecek bunca şey olabilir miydi? Ben de bunun üzerine tahminimce sinir bozan kibirli bir ifadeyle, insanoğlunun da yalnızca bir memeli türü olduğu ve görünüşe bakılırsa insanın doğasına dair iki bin yıllık araştırmanın […]
Matt Ridley – Genom
Bu kitabı yazarken, çok sayıda insanı rahatsız ettim, işinden alıkoydum, sorguladım ve birçoğuyla yazıştım, yine de bunun karşılığında nezaket ve sabırdan başka bir şey görmedim. Herkese, isimlerini vererek teşekkür edemem, fakat aşağıda saydığım kişilere minnet borcumu belirtmek isterim: Bill Amos, Rosalind Arden, Christopher Badcock, Rosa Beddington, David Bentley, Ray Blanchard, Sam Brittan, John Burn, Francis […]
Matt Ridley – Gen Çeviktir; Doğuştan Gelen Özellikler mi Çevresel Etkenler mi
Matt Ridley – Erdemin Kökenleri
Demir Küçükaydın – Seçimlerde Sosyalist Politika (Seçim Dönemleri Yazıları – 1979 – 2015)
Seçimlere ilişkin Marksist görüşleri Lenin’den yapacağımız bir kaç alıntı ile görelim. “Seçimlerde, gerçekten geniş ve en geniş kitlelerin çıkarlarım yüceltmek isteyen kişinin en başta gelen görevi, KİTLELERİN POLİTİK BİLİNCİNİ GELİŞTİRMEKTİR. ” (Lenin, “Bir Kere Daha Particilik ve Ademi Particilik Üzerine”, Biz majiskülledik) “(. . . ) Sosyal-Demokratlar için seçimler, özel bir siyasal işlem değildir, bin […]