Margaret Ryan – Tuhaf Sokak – Bayan King’in Esrarı
Margaret Ryan – Tuhaf Sokak – Bay Tipp’in Hazinesi
Margaret Rome – Ayriligin Esiginde
“Doğrusu anlamıyorum.” Angie, gri gözleriyle kız kardeşini süzüyordu. Yüzündeki kayıtsız ifadenin gerçek duygularını yansıtmadığını hissetmişti. “Eğer bu adamdan korkuyorsan, neden onun evlilik önerisini kabul ettin?” diye sordu. Cilla parlak mavi gözlerini önüne indirince Angie şaşırdı. Yıllardan beri ilk kez kız kardeşinin böyle çaresizlik içinde olduğuna tanık oluyordu. “Bu kadar ciddi ve anlayışsız mı olman gerek?” […]
Margaret Pargeter – Kordugum
Lee Moreau ellerinin titremesini önlemek için yumruklarını sıktı. Geçmişiyle gurur duyduğunu söyleyemezdi ama son birkaç yıl içerisinde bütün bunların maziye karışmış olduğunu umuyordu. Thames Valleye geri dönmekle ne büyük bir tehlikeyi göze aldığını biliyordu, ancak beş yıldan fazla bir süre Slade Western ortalarda gözükmeyince, kendini yeniden emniyette hissetmeye başlamıştı. Üstelik kendisini öylesine rahat hissetmişti ki, […]
Margaret Atwood – Penelopia
“… Çok kurnaz Odysseus, Leartes’in mutlu oğlu, demek büyük yararlığınla kazandın gene karını. Ne sağlam düşünen kadınmış kusursuz Penelopeia, kızoğlankız vardığı kocasına ne de sadık kalmış, yok olmayacak erdeminin şanı hiçbir vakit, ölümsüz tanrılar uslu akıllı Penelopeia’nın şerefine destanlar dizdirecek yeryüzündeki insanlara.” Odysseia, Bölüm 24 (192-198) “… Böyle dedi ve kara gagalı bir geminin halatını […]
Margaret Atwood – Kör Suikastçi
MARGARET ATWOOD 18 Kasım 1939da Kanadada doğdu. Böcekbilimci olan babasının işi dolayısıyla çocukluğu boyunca yılın birkaç ayını ormanlarda geçirdi. On iki yaşına kadar okula gidemedi ama ailesi onu küçük yaşlardan itibaren okuma ve yazmaya yöneltti. Beş yaşından itibaren hikâyeler, şiirler ve oyunlar yazmaya başladı. Toronto Üniversitesi ve Radcliffede eğitim gördü. Harvarddaki doktorasını yarım bıraktı. ilk […]
Margaret Atwood – Kırmızı Pabuçlar
Hatırladığım kadarıyla, Toronto’nun Ontario Gölü kenarındaki sanat merkezi Harbourfront’ta geçen bir perşembe gecesiydi. Harbourfront’un edebiyat faaliyetlerinden sorumlu sanat yönetmeni Greg Gatenby, Paris’teki iki dilli bir Kanada kitapçısı olan Abbey Kitabevi’ni destekleyen bir okuma günü düzenlemişti. Toronto’nun ünlü yazarlarından çoğu, okuma gününe davet edilmişti. Yazarlar, Brigantine Salonu’nun girişinde, Paris kabaresi izlenimi uyandırmak üzere mum ve ekose […]
Marcus Sedgwick – Korkunç Orman
K uzgun O ğlan ağaçlara tırm anm ak konusunda o kadar iyidir ki en cesur sincaplardan bile daha yükseğe tırmanır. jVŞ| T T ‘ uzgun Oğlan, Cüce Kız ile tanıştığında İV . ne onun adı Kuzgun Oğlan ne de diğerininki Cüce Kız’dı. O zamanlar değildi. Onlar bir gece tanıştılar, yakında bilineceği adıyla Kuzgun Oğlan her […]
Marcus Sedgwick – Canavar Dağları
Dünyayı kurtarma işi çok da iyi gitmiyordu. Kuzgun Oğlan ve Cüce Kız evlerini çok gerilerinde bırakmışlardı ve onlara çok uzun gelen bir süredir geniş ve boş bir düzlükte dolaşmışlardı. Aslında sadece yarım gündür yol alıyorlardı ama onlar şimdiden bıkmışlardı. Hem de çok. “Şuna bak!” diye bağırdı Kuzgun Oğlan. “Görünürde tek bir ağaç bile yok!” 9 […]
Marcus Chown – Büyük Patlamanın Işığı, Zamanın Başlangıcından Gelen Mesaj
Oluşumun en eski fosilidir • Üzerinde evrenin bebeklik fotoğrafını taşır • Evrendeki ış ığın yüzde 99,9’nun kaynağıdır • Etrafınızdaki havadadır, şu anda bulunduğunuz odada bile sizinledir • Kaşifleri onu güvercin dışkısının ışımasıyla kanştırdılar (Yine de Nobel Ödülü ‘nü kaptılar) Büyük Patlamadan artakalan ısının hikayesini anlatan Büyük Patlamanın Işığı ilk defa ı 993’te yayımlandı. Bu ısının […]
Marcus Aurelius Antoninus – Kendime Düşünceler
Marcus Aurelius Antoninus – Düşünceler
Honeste vivere Alterum non laedere, Suum cuique tribuere* Marcus Aurelius’un adı anıldığında, insan kaçınılmaz olarak, Platon’un ünlü sözünü anımsıyor: “Hükümdarlar filozof, filozoflar hükümdar olsaydı, kentlerin yüzü ışırdı.” Tarih boyunca gelmiş geçmiş tüm hükümdarlar arasında, belki de çok azı Marcus Aurelius gibi hem filozof, hem hükümdardı. Bir hükümdarın filozof olması mı, yoksa bir filozofun hükümdar olması […]
Marcel Proust – Hazlar ve Gunler
“İstirahat ettiğin Tanrı’nın kucağından… ölüme egemen olan, ondan korkmayı engelleyen, onu neredeyse sevdiren gerçekleri ifşa et bana.” Antik Yunan’da ölülere çörek, süt ve şarap götürülürdü. Bizler ise, daha bilgece olmasa bile daha incelikli bir yanılgının cazibesine kapılarak ölülerimize çiçek ve kitap sunuyoruz. Size bu kitabı sunmamın en önemli nedeni bir resim kitabı olması. “Resim altları”na […]