Kategori: Genel

Dede Korkut Hikâyeleri – Dede Korkut Kitabi

‘Destanlar devri çoktan kapandı’ diyen doğru söylüyordu, ne var ki, eğer bir metin, insanın masal çağının kuytularına sızıyorsa onda, çağları aşan bir nefha esiyorsa, kendi çağını sürekli açıyor, demektir. Dede Korkut Kitabı, okudukça çoğalan ve bize bir milletin bütün macerasını birkaç hikâye çerçevesinde yansıtan bu tür metinlerdendir. Batı Türkleri’nin kökenini oluşturan Oğuz’ların hayatını konu alan […]

Debbie Shapiro – Zihin Gücüyle İyileşme

İnsanoğlu inanılmaz karmaşık teknolojiler icat etme, şaşırtıcı derecede güzel tasarımlar yapma, ayrıntılı bilimsel teorileri anlayabilme ve devasa müzik eserleri ortaya çıkarma konusunda başarılıdır. Bir ırk olarak zihinsel ve yaratıcı kapasitemizi tüm sınırları aşacak şekilde geliştirdik ve geliştirmeye de devam ediyoruz. Ancak bu anlama kabiliyetimizin tökezlediği tek bir alan var: Kendimiz ve özellikle de bedenimiz. Uzayda […]

Debbie Macomber – Liman Caddesi

Corrie McAfee endişeliydi ve eşi Roy’un da öyle olduğunu biliyordu. Kim olmazdı ki? Özel bir dedektif olan Roy, temmuz ayından itibaren isimsiz kartpostallar almaya başlamıştı; mesajlar ciddi bir tehdit unsuru olmasa da, can sıkıcıydı. Ofise gönderilen ilk karttaki mesaj, pişmanlıklardan söz ediyordu. İzleyen haftalarda başka kartlar gelmeye devam etmişti. Corrie her kartı defalarca okuduğu için […]

Debbie Macomber – Kirlarin Sessiz Sarkisi

Sanki bir yangından kaçıyor gibiydi; kendisini yok edecek bir yangından. Rorie yola çıkarken tek amacı küçük bir tatil yapıp, bu arada çocuk kitaplarıyla ilgili bir konferansa katılmaktı. Eşsiz bir manzaranın keyfini çıkarmak için ana yoldan çıkınca, yaşamında ki pek çok şeyin de kendi kortrolünden çıkacağını bilemezdi tabii ki. Arabası bozulup ıssızlığın ortasında tek başına kaldığında, […]

Dean R. Koontz – Yanlis Hafiza

Hayatının sonsuza kadar değiştiği ocak ayının o salı gününde Martine Rhodes baş ağrısı ile uyandı; greyfurt suyu ile iki tane aspirin içtikten sonra midesi ekşimeye başladı. Kendi şampuanı yerine yanlışlıkla Dustin’in şampuanını kullandı ve böylece kötü saçlarıyla zorlu bir gün geçirmeyi garantilemiş oldu. Tırnağını kırdı; tostunu yaktı ve mutfak tezgâhının altındaki dolaptan sürü halinde akın […]

Dean R. Koontz – Yabancilar

Dominick Corvaisis gece yatağına yattığında kolalı beyaz çarşafıyla hafif yün battaniyesini üzerine çekerek uykuya dalmış, ama bambaşka bir yerde uyanmıştı… holdeki dolabın içinde, karanlıkta, ceketlerle paltoların ardında. Ana rahmindeki çocuk gibi kıvrılmış bulmuştu kendini uyandığında. Yumrukları sıkılıydı. Boynunun ve kollarının kasları hatırlayamadığı kötü bir rüyanın gerilimiyle ağrıyordu. Gece rahat yatağından ne zaman kalktığını hatırlamıyordu ama […]

Dean R. Koontz – Kanatlar

«Kandan eldivenler.» Kadın iki elini kaldırdı, baktı. Ellerine… ellerinin içinden tâ ötelere baktı. Sesi hafif ama gerilim doluydu. «Ellerinde kan var.» Oysa kendi elleri tertemiz ve beyazdı. Kocası devriye arabasının arka koltuğundan ona doğru eğildi. «Mary?» Kadın cevap vermedi. «Mary, beni duyuyor musun?» «Evet.» «Kimin kanını görüyorsun?» «£min değilim.» «Ölecek olanın mı?» «Hayır. Aslında… kendi […]

Dean R. Koontz – Gecenin Sesi

Colin boş bakışlarını bir süre arkadaşına dikti, sonra ağır ağır başını iki yana salladı. «Roy, bazen amma da garipleşiyor-sun,» dedi. Roy sırıtmaya başlamıştı. Colin rahatsız bir tavırla, «Peki, senin hoşuna mı gidiyor böcekleri öldürmek?» diye sordu. «Bazen.» «Neden?» «Oak heyecanlı çünkü.» Roy hoşuna giden, ona eğlenceli gelen her şeye heyecanlı der, çıkardı işin içinden. «Heyecanlı […]

Dean R. Koontz – Çatırtı

Son Francisco’da Courtney’le buluşabilmek için aşmaları gereken üç bin millik yolun başında, Philadelphia’ daki dayalı döşeli dairelerinden yalnızca dört blok uzaklaştıkları sırada, Colin her zamanki oyunlarından birine başladı. Oyunlara bayılıyordu Colin… Ama oyun tahtasıyla ve sağa sola hareket ettirilen taşlarla oynananları değil, kafasının içinde oynayabildiği oyunları seviyordu o… kelime oyunları, düşünce oyunları, geliştirilmiş hayaller. Geveze, […]

Dean R. Koontz – Seytanin Dansi

Ellen Straker karavanın küçük mutfağında oturmuş, beşikten gelen garip seslere kulak vermemeye çalışarak gecenin sesini dinliyordu. Karavanın bulunduğu alandaki büyük çam ve meşe ağaçları rüzgârda sallanıyor, yaprakları korku filmlerindekine benzer sesler çıkarıyordu. Bulutlarla kaplanan bu ağustos gecesinde Pennsylvania’da fırtına çıkmış ve birkaç damla yağmur da yağmaya başlamıştı. Panayırın sesi duyuluyordu. Rüzgârın ve panayırın sesine karşın […]

Dean Koontz – Hicbir Seyden Korkma

Mum ışığıyla aydınlanan çalışma odamdaki telefon çaldı ve ben korkunç bir değişimin yaşanacağını hissettim. Medyumluk yoktur bende. Gökyüzündeki işaretleri ve olacak olayların belirtilerini görmem. El çizgilerim bana geleceğimle ilgili bir ilham vermez. Islak çay yapraklarının oluşturduğu şekillerden kader çizgilerini ayırt etmekte, bir çingenenin yeteneğine de sahip değilim. Babam günlerdir ölüm döşeğinde can çekişiyor. Fakat alnındaki […]

Dean Koontz – Göz Ucuyla

KENDİSİNİ hızla yayılan kanserden kurtarmak için, cerrahların ameliyatla gözlerini çıkarmak zorunda kaldıkları Barthole-mew Lampion, üç yaşında kör olmasına ve gözlerinden yoksun kalmasına karşın, on üç yaşına geldiğinde, görme yeteneğini yeniden kazandı. Ama on yıllık karanlıktan kurtularak aniden ışığa kavuşması kutsal bir şifacının elleri sayesinde olmamıştı. Tıpkı doğumu gibi sessiz sedasız gerçekleşen bir olaydı bu. İyileşmesine […]

Dean Burnett – Aptal Beyin

Bu kitap bütün sosyal ilişkilerimle neredeyse aynı şekilde başlıyor; ayrıntılı ve bütünlüklü bir özür silsilesiyle. İlk olarak, bu kitabı okuyup da beğenmezseniz, üzgünüm. Herkesin hoşuna gidecek bir şey ortaya koymak mümkün değil. Eğer bunu başarabilseydim, şimdiye kadar çoktan dünyanın demokratik yollarla seçilmiş ilk başkanı olurdum. Ya da Dolly Parton. 1 Bu kitapta işlenen, beyindeki acayip […]

Day Leclaire – Duygularin Zaferi

“Stefano Salvatore bu dünyada güveneceğim en son erkektir.” “Yapma yahu neden böyle söylüyorsun?” Penelope oturduğu masadan öne doğru iyice eğildi.Yandaki masada konuşulanlara iyice kulak kabartıyordu ve konuşulanların tek kelimesini bile kaçırmak istemiyordu.Sohbet edenler,iki genç ve çekici iş kadınıydı.San Francisco’daki bir açık hava kafesinde öğle yemeklerini yerken,sıcak havanın tadını çıkarıyorlardı.Bu arada da Penelope’nin evlenme teklif etmeyi […]