Işık parıltısı ve ısı, farklılaşmamış, henüz kendi tecrübesiyle sınırlı. Oldu işte bu kadar! Oldu bitti! Bundan iyisini yapacak halim yok. Anı. Hafızadan da önce gelen anı olur mu? Ama zamanı yok ki, iması bile yok. Öyleyse nasıl olur öncesi ya da sonrası? Başka hiçbir şeye benzemediğini anladıktan sonra, ayrı olduğunu, farklı ve hatta bir kerelik […]
Kategori: Genel
William Golding – Asagidaki Yangin
Albay Anderson biraz yana döndü, ellerini ağzının iki yanına siper ederek kükredi. “Direk başı!” Genç Willis’in hareketsiz bedenini taşımak için yukarı gönderilen adam emri duyduğunu gösteren bir el işareti yaptı. Albay Anderson ellerini ağzının iki yanından çekti, kendine göre normal sayılacak bir ses tonuyla bağırdı. “Çocuk ölmüş mü?” Adam bir yanıt verdi galiba ama sesi […]
William Gibson – Neuromancer
Limanın üzerindeki gökyüzü, yayını yapılmayan bir kanala ayarlanmış gibiydi. Case, Chat’in kapısının etrafındaki kalabalıkta kendine omzuyla yer açmaya çalışırken birisinin “sanki kullanan ben değilim.” dediğini duydu. “Sanki vücudum bu inanılmaz uyuşturucu ihtiyacını kendisi yaratıyor.” Ses, bir Sprawl’un sesi ve şaka da bir Sprawl şakasıydı. Chatsubo, profesyonel yurtsuzlara hizmet veren bir bardı; burada bir hafta boyunca […]
William G. Martin – Toplumsal Hareketler 1750-2005
Geçtiğimiz on yıl içerisinde dünya ekonomisinin alanı boyunca Chiapas’tan Chicago’ya, Prag’tan Porto Alegre’ye, Seattle’dan Sandton’a ve Güney Afrika’ya dek radikal protesto eylemleri patlak verdi. 1960’ların hareketlerinin kaybolmasından ve 1980’ler boyunca diktatörlükler deviren hareketlerin etkisiz hale getirilmesinden çok sonra ortaya çıkan bu şimdiki patlama oldukça dikkat çekici. İki dikkate değer nokta söz konusu. Birincisi, bu hareketler […]
William Faulkner – Yenilmeyenler
Ringo’yla ben o yaz, tütsü kulübesinin arkasında yere, savaşın yaşayan bir haritasını çizdik Vicksburg, odun yığınından aldığımız bir avuç tahta parçasıydı; Mississippi Irmağı da, sert toprakta bir çapanın ucuyla açtığımız bir yarık; ama gene de (ırmağı, kenti ve savaş alanıyla) canlı bir tabioydu ve bu minyatür halinde bile yeryüzü şekillerinin değişime gösterdikleri pasif ama güçlü […]
William Faulkner – Ses ve Öfke
Parmaklığın arkasında, sarmaşıklann arasından, vurduklarını görüyordum. Bayrağın olduğu yere geliyorlardı ve ben yürüdüm parmaklık boyunca. Dutun çevresindeki otların içinde aranıyor Luster. Bayrağı çıkardılar, vuruyorlardı. Sonra bayrağı yeniden diktiler, tablaya gittiler, vurdu, öteki de vurdu. Sonra yine vurdular ve ben yürüdüm parmaklık boyunca. Dutun oradan geldi Luster ve biz yürüdük parmaklık boyunca, vurdular ve biz durduk, […]
William Faulkner – Sartoris
William Faulkner’ın ilk olarak 1929’da yayımlanan üçüncü romanı Sartoris, birçok bakımlardan tüm yapıtları arasında, onlarda.Iı:i düzeni saptayan, ana yapıtı oluşturmaktadır. Sartoris, dolaylı ya da dolaysız olarak tüm romanlannda görülen iki büyük aileyi sunar – Sartoris ailesi ve Snopes ailesi. Sartaris’te Faulkner, ilk kez, yapıtlannın merkezi olan Jefferson kasabasını çizmiştir. Ve son olarak, Sartoris, yazarın kendisinin […]
William Faulkner – Kutsal Sığınak
Popeye, pınarı çevreleyen çalılar peı:desi arkasından, adamın su içişine bakıyordu. Yoldan belli belirsiz bir patika geliyordu pınara. Popeye, adamın – uzun boylu, zayıf bir adam, şapkasız, eski kurşuni bir pantolon giymiş, kolunda da tüid bir ceket – patikada belirip, pınardan su içmek için diz çöktüğünü görmüştü. . Pınar, bir kayın ağacı dibinden kaynıyor, dalga dalga […]
William Faulkner – Kurtar Halkımı Musa
William Faulkner – Köy
Frenchman’s Bend, Jefferson’ın yirmi mil güneydoğusunda yer alan verimli ırmak yatağından oluşmuş yörenin bir parçasıydı. İki ayrı ilçeye kadar uzandığı halde hiçbirine bağlılık göstermeyen, belli sırurları olmasa da bir bütünlüğe sahip, tepelerle beşiklenmiş bu ırak bölge, İç Savaş öncesinde hibe edilmiş arazi üzerinde kurulan görkemli bir çiftliğin bulunduğu yermiş, ki kalınhları -yıkılmış ahırları, kölelerin yaşadığı […]
William Faulkner – Dilek Agaci
Uykuda olmasına uykudaydı. Ama tıpkı bir balon gibi yükselerek uykunun içinden çıktığını duyar gibi oluyordu: sanki yusyuvarlak bir uyku tasının ılık suları içinden yukarı doğru yükselen bir mercan balığıydı. En tepeye vardığında uyanmış olacaktı. Derken uyandı, ama gözlerini açmadı. Sıcak yatağında hiç kımıldamadan yatıyordu. Sanki kendi içinde bir başka balon varmış gibiydi, durmadan büyüyor ve […]
William Faulkner – Çılgın Palmiyeler
Faulkner, Çılgın Pabniyeler’i Ses ve Ofke, Yatağımda Ölürken ve Abşolom, Abşolo1nf gibi başlıca romanlarının ardından 1939 yılında yayımladı. Kitap, olayları, kişileri, mekanları, genel havaları apayrı iki uzun öyküden oluşur. Yapıtlarında hep birtakım değişik anlatım biçimleri deneyen Faulkner, “Çılgın Palmiyeler” ve “Irmak Baba” başlıklı bu öyküleri tek bir romanın parçaları gibi tasarlamış, bölümlerini dönüşümlü biçimde sıralamış […]
William Faulkner – Ayı
William Faulkner – Absalom, Absalom!
Saat ikiyi biraz geçeden, uzun durgun sıcak bıkkın ölgün eylül ikindisi günbatımına kavuşana kadar, Bayan Coldfield’in bir zamanlar babası adını öyle koymuş diye hâlâ büro dediği odada oturdular – loş sıcak havasız bir odaydı, Bayan Coldfield küçük bir kızken birileri ışığın ve hava cereyanının sıcağı taşıdığına, karanlığın daima daha serin olduğuna inandığı için kırk üç […]
William Butler Yeats – Kelt Şafağı
Bir ulusun geçmişindeki uzak ve yabanıl yaşam tasarımı, kendi suretini ayrıştıran bir inanç ya da kopuş vurgusuyla katmanlanıyor. Kelt belleği, tarihin kara deliklerinde, sezgi ye kavrama gücünün doğaüstü yansısıyla dönüyor kendine. Bunu bir kültürel yazın geleneğine taşıyan mağrur tanıklık ise, hem kanla beslenen kitle gururuna hem de kutlu adanmışlığa sözle direnen bir zaman-mekân düşlemi olup […]
Willi Heinrich – Insan Postu
Rus toplarının gümbürtüsüyankılanırken güneş, koca ormanlığın hemen ardında bitti. Dün de böyle olmuştu, önceki gün de, yarın da böyle olacaktı, sonsuza kadar hep böyle. Korunağın beri yanında oturuyordu adamlar. Schnurrbart, piposunda biriken ziϐire bir göz attı. Onbaşı Steiner cebindeki cigara paketine uzandı. Sahra telefonunun acı sesi böldüsessizliği. Steiner koştu. Uzun uzun dinledikten sonra bir küfür […]