Kategori: Genel
Mehmet Perincek – B. A. Boryan’in Gozuyle Türk-Ermeni Çatışması
Ermeni belgeleriyle Ermeni soykırımı yalanını ortaya koymaya devam ediyoruz. Bu kez Ermeni kaynaklarını, Batı’nın Anadolu’yu paylaşma projeleri çerçevesinde inceleyeceğiz. Elinizdeki kitapta, başlıca kaynağımız, Boryan’ın “Ermenistan, Uluslararası Diplomasi ve SSCB” 1 adlı eseridir. Yakla şık 1000 sayfa hacmindeki bu kitap, çok önemli belgeleri içermektedir. Ancak bu çal ışmamızda, Boryan’ın yayınladığı zengin belgeler yanında, RusSovyet arşivlerindeki başka […]
Mehmet Oz – Siz; Kullanim Kilavuzunuz
Bazı bölümlerde ürünleri, markalarına göre listeledik; örneğin. Hacla tedavi yöntemleri genel olarak bilinen isimleriyle kullanılmıştır Aynca, bunun okura yardımcı bilgiler sunacağını düşündüğümüz yerlerde, bazı şirketlerin ve ürünlerin adlarını da verdik. Mlke Rolzenln RealAge bilgisayar programının geliştirilmesi amacıyla kurduğu RealAge, Inc. haricinde bu kitapta adı gecen şirketler ya da ürünlerle İlgili bir bağlantımız yoktur. RealAge ve […]
Mehmet N. Bolay – İbn -i Sina
Büyük Türk filozofu ve alimi İbn-i Sina, Batı dünyasında Latinler nezdinde “Avicenna” ismiyle tanınmıştır. Bilindiği üzere, Türklerin İslamiyeti kabul edip, Müslüman oluşlarından sonra yetişen Türk-İslam filozofları eserlerini o zamanın ilim ve felsefe lisanı olan Arapça ile yazmışlardır. Nitekim çeşitli milletiere mensup Orta Çağ Hristiyan ilim adamlan ve hatta daha sonra gelen bazı Batı filozofları dahi […]
Mehmet Mazak – Tanzifat-i Istanbul
Dersaadet, Deraliyye, İslambol ve bugün bilinen adıyla İstanbul şehri birçok imparatorluğa başkentlik yapmış, bu süreç içerisinde dünyanın merkezi olarak kabul edilmiş, yeryüzünün en önemli şehirlerinden biridir. İslamiyet’in kabulünden önce başlayan İstanbul’u fethetme isteği, bu dinin kabulüyle bir ülküye dönüşmüş, son Peygamber Hz. Muhammed’in Hendek Savaşı’nda verdiği müjde ve gösterdiği hedef Türklerin yegâne istikametini bu yöne […]
Mehmet Mazak – Eski Istanbul
Osmanlı İstanbul’unda henüz buharlı gemilerin icat edilip denize inmediği dönemlerde mekânlar arası insan naklini sağlayan başlıca vasıtalar kayıklardı. Genelde bütün kayıklar, özelde ise saltanat kayıkları minyatür su sarayları olarak algılanmaktaydı. Ancak saltanat kayıklarının dışında kalan elçilik kayıkları, hususi kayıklar ve piyade kayıkları da tezyinat ve işletmeleriyle birer minyatür su .sarayları görünümündeydi Başlığımızı teşkil eden “Boğaziçi’nde […]
Mehmet Kanar – Osmanli Turkcesi Sozlugu
1.ünlem edat ı ey, hey. 2.iki kelimenin aras ı na girerek, anlam ı peki ş tiren yeni kelimeler türetmeye yarayan orta ek. a’dâ (A.) [ ادعا [ dü ş manlar. a’dâd (A.) [ دادعا [ say ı lar. â’ik (A.) [ قئاع [ engel. a’lâ (A.) [ یلعا [ en yüksek, en yüce. a’lâf (A.) […]
Mehmet Kanar – Modern İran ve Afgan Öyküleri Antolojisi
Mehmet Kanar – İran Masalları
Mehmet Gümüş – Ömer Hayyam
Ezeli sırları ne sen bilirsin ne de ben Bu muammayı ne sen okuyabilirsin ne de ben Perde ardında sen ben dedikodusu var amma Perde kalktı mı ne sen kalırsın ne de ben Ky dünyanın işinden haberi olmayan sen yoksun Dünya esen yel üstüne kuruldu. Varlığımız iki yokluk arasındadır Çevrendekiler de hiçtir sen de bir hiçsin […]
Mehmet Gureli – Hayaller ve Sokaklar
Monica, çift katlı otobüste, güneşin tutulduğu gün doğduğu kente giden bir kadının anılarını okurken, ilk kez mesleğindeki çöküşün tüm boyutlarını atlayarak yeni bir sayfa açması gerektiğini düşündü. Bu arada gözleri hafifçe kapanırken, başını yanındaki koltukta oturan adamın omzuna bırakıverdi. Hava kararmaya başlamıştı ve romanın atmosferine belki de en uygun saatti. Hayalinde uçuşanlar, okuduğu anıların ne […]
Mehmet Faraç – Kötüler Mahallesi
Bu bir gerçek öykü … Mehmet Faraç, çocukluk ve gençlik yıllarının geçtiği Urfa’yı anlatıyor “Kötüler Mahallesi”nde … Binlerce yıllık geçmişin hala izlerinin yaşadığı, Mezopotamya kültürüyle yoğurulmuş topraklarda hayatın sayfalarını karıştırıyor Mehmet Faraç … Urfa’da, Şeyh Mesud Tepesi’nin yamacında kurulmuş “Kötüler Mahallesi”nde haya_tın sayfalarını çevirdikçe önce Mahmut Usta’yı tanıyoruz … Tarihin gölgesi düşüyor önümüze … Islak […]
Mehmet Eroğlu – Geç Kalmış Ölü
Şilebin ilk düdüğünün üzerinden on beş dakika geçmiş. Gül’ün çığlıkları beni yatağa mıhladı sanki; kımıldamadan, soluk almadan oturuyorum. Artık gecenin içinde tek başımayım. Işık? Yalnızca . komodinin üzerindeki abajurdan dökülen ışık var. Yerdeki kırık şişeden yayılan süt, Gül’ün odadan çıkarken öfkeyle yırtıp attığı 20 Nisan tarihli vapur biletini ıslatıyor. Her şey ne kadar kesin ve […]
Mehmet Eroglu – Kusma Kulubu
Hayat mutlu olmak içinmiş! Benimki mutsuzluğuma alışmaktan ibaret. Eğer hayat ölümümüze doğru akan, uzunluğu belirsiz bir ırmaksa, bana ait olana hiç bir kolun bağlanmadığını da söylemeliyim: Dar kanyonların arasına sıkışmış, coşkusuz ve yatağını derinleştiremeyen cılız bir akıntı benimki… Dışarıda nakarat gibi bir yağmur, penceredeyse insanı itirafa zorlayan, buyurgan bir loşluk var. Cama gecenin kumaşından dokunmuş […]
Mehmet Efe – Mizraksiz Ilmihal
N e bileyim bir tuhaflık vardı bu işte abicim… Durmadan gereklilikler eskitiyoruz… Yanlış birşeyler var, eksik birşeyler.A Aşk mesela! Hergün biraz daha yitiriyoruz: Eşyaya, insana, olaylara/hayata güçlü karşılıklar koyan yanlarımızı…. Ben… Şey yaptım… Ellerim yanıyordu… Avuçlarım… Bunlar, bu söyleyeceklerim… iniltilerim yani… nasıl kabul ederseniz işte… Mesela diyorum ki: yeni ve güçlü soluklarımız olmalı yeni ve […]