Kategori: Genel

Max Frisch – Stiller

Ben Stiller değilim! – Daha sonra etraflıca tanıtacağım bu hapishaneye getirildiğim günden beri, durup dinlenmeden, bu cümleyi söylüyor, Stiller olmadığıma yemin ediyor ve viski istiyorum, yoksa başka hiçbir açıklamada bulunmam diyorum. Çünkü anladım ki, viski olmadan kendim olamıyorum, her çeşit etki altında kalmaya, benimle hiç ilgisi olmayan, ama onların işine gelecek bir rol oynamaya yöneliyorum; […]

Mauruce Dobb – Kapitalizmin Dünü ve Bugünü

Bu kitap ilk giktigmda Marksist ve sol gevreler ticari donlisiim (ya da iktisadi krizler) sorunu iizerinde duruyorlardi. Bu durum 2. Diinya Sava§i sonrasi dononide degi?iklige ugrayacakmiydi, yoksa ba§langigtaki gecikmeden sonra eski ve billnen ?eklinde bir kere daha tekrarlanacakmiydi? Savas sonrasi donemde, 1930’- lardaki biiyiik krize benzer bir durumun meydana gelecegini umut edenlerin sayisi oldukga kabarikti […]

Maurice Tubiana – Kanser

Bugün Fransızlar’ın kaygı duyduklan konular arasında kanser, diğer hastalıklardan, hatta büyük ekonomik, politik veya mali sorunlardan önce gelmektedir. Bunun iki nedeni vardır: 1) Kanser Fransa’da kalp hastalıklanndan sonraki ikinci ölüm nedenidir. Kalp hastalıkianna göre daha genç bir nüfusu etkilediği düşünüldüğünde, kaybolan yaşam süresi açısından gerçekte kanserin ilk sırada olduğu görülmektedir. 2) İnsan ölümden korkar, ölümlü […]

Maurice Lengelle – Kölelik

“Kölelik” sözcüğü, birbirinden oldukça farklı iki sistemi kapsar. Bu ikisi arasındaki tarihi aynm da belirsiz ve karışıktır. İlk önceleri “eski” veya “itaatkar” diye nitelenen tutsaklık biçimi vardı. Bu tip köleler, kendilerini sahiplerine adadıkları takdirde hayatta kalabilmekteydiler. Bu nedenle, biz bugün onları “asgariyle yaşayanlar” diye adlandırıyoruz. Yin� de boğaz tokluğuna yaşanan bu bağımhlığın, yamyamhğın yerini alması […]

Maurice Leblanc – Arsen Lupen, Herlock Sholmes’a Karşı

Geçen aralık ayının sekizinci günü, Versay Üniversitesi’nde matematik profesörü olan Monsenyör Gerbois, hediyelik eşya dükkânını didik didik ederken, bir sürü çekmecesi olması nedeniyle onu pek memnun eden küçük maun bir yazı masası keşfetti. “Tam da Suzanne’nin doğum günü hediyesi için” diye düşündü. Mütevazı gelirine bağlı olarak her zaman kızını böyle ufak tefek şeylerle mutlu etmeye […]

Maurice Duverger – Siyasal Rejimler

En küçüğünden en büyüğüne, en ilkelinden en gelişmişine, en geçicisinden en kalıcısına kadar bütün sosyal topluluklarda yönetenler ile yönetilenler arasında temel bir ayırım doğar. Bir spor kulübünde, bir tarikatta, bir üreticiler sendikasında, bir bilardo kulübünde, bir Eskiçağ sitesinde, ya da modern bir ulusta daima emir verenler ve bu emre uyanlar vardır. Bu ayırım, az ya […]

Maurice Blanchot – Yazınsal Uzam

Sanat üstüne bir şeyleri, yalnızlık sözcüğünün ne anlama geldiğini anladığımızda öğrenir gibiy iz. Bu sözcüğü çok fazla kullandık. Yine de, “yalnız olmak”, ne demektir bu? İ nsan ne zaman yalnızdır? Bu soruyu sormak bizi yalnızca dokunaklı kanılara götürmemelidir. Dünya d üzeyindeki yalnızlık burada üstünde uzun uzun konuşmaya gerek olmayan bir yaradır. Bundan fazla sanatçının yalnızlığını […]

Maurice Barres – El Greco ya da Toledo’nun Gizi

Yaşamı üzerine ayrıntılı bilgilerin azlığı bir yana, ölümünden sonra neredeyse tümüyle unutulmuşken, elinizde tuttuğunuz yazarın kitabı başta olmak üzere, aralarında Jean Cassou, Camille Mauclair, Raymond Escholier ve Paul Lafond gibi sanat tarihçilerinin de bulunduğu bir yazarlar kesiminin, 1910’lu yıllardan başlayarak konuya dikkat çeken yayınlarıyla, sanat gündeminde hak ettiği yeri bulan “El Greco -gerçek adıyla Domenikos […]

Guy de Maupassant – Tombalak

Ordunun bozguna uğramış bölümleri günlerce kentten geçip gitmişlerdi. Bunlar artık düzenli birlikler değil, dağınık bir sürüydü. Askerlerin sakalı uzun ve pis, üniformaları paramparçaydı. Bir birliğe bağlı olmaksızın sancaksızolarak gevşek bir yürüyüşle ilerliyorlardı. Yorgun ve bitkin olan bu adamlann hepsi, düşünemez veya bir karar veremez durumda, yalnızca alışkanlıkla yürüyorlar; durur durmaz da yorgunluktan yere yıkılıyorlardı. En […]

Matt Ridley – Kızıl Kraliçe

Zoolog olarak çalıştığım dönemde, bazen arkadaşlarım tek bir kuş türünü incelemek için nasıl olup da üç yıl harcadığımı sorarlardı. Sıradan bir sülüne dair öğrenecek bunca şey olabilir miydi? Ben de bunun üzerine tahminimce sinir bozan kibirli bir ifadeyle, insanoğlunun da yalnızca bir memeli türü olduğu ve görünüşe bakılırsa insanın doğasına dair iki bin yıllık araştırmanın […]

Matt Ridley – Genom

Bu kitabı yazarken, çok sayıda insanı rahatsız ettim, işinden alıkoydum, sorguladım ve birçoğuyla yazıştım, yine de bunun karşılığında nezaket ve sabırdan başka bir şey görmedim. Herkese, isimlerini vererek teşekkür edemem, fakat aşağıda saydığım kişilere minnet borcumu belirtmek isterim: Bill Amos, Rosalind Arden, Christopher Badcock, Rosa Beddington, David Bentley, Ray Blanchard, Sam Brittan, John Burn, Francis […]

Matt Ridley – Akılcı İyimser Refahın Evrimi

Bu satırları yazarken, masamda kabaca aym boyut ile şekle sahip, insan yapımı iki nesne duruyor: Bir tanesi, kablosuz bir bilgisayar faresi; öteki, Orta Taş Devri’nden kalma, yarım milyon yaşında bir el baltası.1 İkisi de insan eline oturacak şekilde tasarlanmış; insanoğlu tarafından kullanılmanın kısıtlamalarına uygunlar. Fakat aralarındaki fark muazzam. Biri, girift iç tasarımıyla birlikte birçok akşamın […]

Mary Wollstonecraft – Kadın Haklarının Gerekçelendirilmesi

Saygıdeğer bayım, Yakın zamanlarda yayımlanan bir broşürünüzü büyük bir zevkle okudum. Bu kitabı size adıyorum; amacım, bu konuyu yeniden düşünmeniz, kadınların haklan ve ulusal eğitim üzerine söylediklerimi olgunlukla değerlendirmenizdir, Size insanlığın güçlü sesiyle sesleniyorum, çünkü saygıdeğer bayım, savlarım çıkar gözetmeyen bir zihnin ürünüdür – kendi cinsimin haklarını savunuyorum – kendi çıkarlarımın peşinde koşuyor değilim. Bağımsızlığı […]