Kategori: Genel

Namık Kemal – Yavuz Sultan Selim

Kitabın müellifi Namık Kemal’in dediği gibi «Şu devlet-i muazzama-i Osmaniye’nin en büyük adamı Sultan Selim’dir.» Halife-Padişah Sultan Selim’in yaptığı işler büyük olduğu kadar, manevi dünyası da o mabette büyüktü. Hatta diyebüiriz ki, manevî dünyası, o muazzamat-ı umur sayılan işlerle kıyas edilse ruhi âleminin vüs’atı bizleri hayretlere gark edecek derecededir. Zaten bu muvakkat dünyadaki hareketlerin nâzımı […]

Nalini Singh – Celik Manolya

Yağmur bütün şiddetiyle Jackson’un arabasının camına vuruyordu.Karanlık kış gecelerinin ne kadar tehlikeli olabileceğinin farkındaydı.Bu yüzden de arabayı olabildiğince yavaş kullanıyordu ve dışarıda pervasızca yürüyen yayalara dikkat ediyordu. Yine de her zaman ki Cuma gecesi kalabalığı etrafta görünmüyordu.Jackson bunn bir aldatmaca olduğunu ve insanların yağmurdan kaçınmak için eğlence yerlerine sığındıklarını tecrübelerinden biliyordu. Tam binadan çıkmak üzereyken […]

Nalan Mahsereci – Harun Yahya Safsatasi ve Evrim

Bilim ve Gelecek etkinliğini, dergi yayımcılığının ötesine taşımayı, kitaplarla da zenginleştirmeyi proje olarak ilk tasarlamaya başladığımız andan beri düşüncemizdi; yayınevimizin ilk ürünlerinden biri, günümüzde küresel ve yerel gericiliğin hedef tahtasında olan evrim kuramını savunan, yaratılışçı iddialara bilimin yanıtını net ve doyurucu biçimde veren bir kitap olacaktı. Bu işe somut olarak giriştiğimizdeyse, Bilim ve Gelecek’in yayın […]

Nahid Sırrı Örik – Sultan Hamid Düşerken

Sultan Hamid elinde tutmakta devam etmiş olduğu telgrafı bir kere daha, dudaklarında pek acı bir tebessümle okudu. Sonra, aynı acı tebessüm dudaklarında kaldığı halde, biraz gerisinde, fakat Tahsin Paşa’ya nisbetle çok daha yakında duran İzzet Paşa’ya dert yandı: “Bazen insanın basireti ne kadar bağlanıyor! Karısı biraderin azatlılarındandır, diyerek Van’a kendisini vali tayin etmeyi mahzurlu gördüm, […]

Nahid Sirri Orik – Kiskanmak

Nahid Sırrı Örik’in ilk 1937’de tefrika edilerek Tan gazetesinde yayımlanan, ardından da, 1946’da Hilmi Kitabevi tarafından kitaplaştırılan Kıskanmak başlıklı romanını “yer”ine yerleştirmek çok güç görünmüyor başlangıçta. Konusu, konusunun işlenişi açısından, XIX. yüzyıl sonu Fransız romanının etki alanına sokulabilir: Zola’nın maden işçileri dekorlu anlatilarıyla Madame Bovary’nin ihtiras üçgenini çağrıştıran bir romanesk model arasında gidip geliyor Kıskanmak […]

Mümtaz Gökçebağ – Yavrular

“Biliyor musun, Recep ölmüş” dedi Ayşegül yaşlı gözlerle. “Onu çok seviyordum, çok zekiydi” Anlayamamıştım, anlamsızca ona baktım. Recep adında birini tanımıyordum. Arkadaşı, yakını yada şöhretli bir şarkıcı olabilirdi. Elbette böyle anlarda “Yahu Recep adında birini tanımıyorum, bana ne” diyemezdim. Ama ölenin kim olduğunu da merak ediyordum. Bazen bakışlar, kelimelerden daha fazla soru sorabilirler. Ayşegül durumu […]

Mümtaz Gökçebağ – Kerkük Meltemi

Şu benim divane gönlüm, Aşka düşmüş bilmem niye, Tüm varlığım seni ister, Sevdalım ol gel. Çakır Çavuş zorlukla duyulabilen sesle türkü mırıldanıyor. Hemen arkasındaki bir başka er kafasını sallayarak ona eşlik ediyor, uzun ince parmakları tempo tutuyor. Yavaşça saatime bakıyorum, on dakika sonra kopacak kıyameti bilmesem, çok güzel bir gece olacak diyebilirdim. Hani tüm dostlar […]

Mümin Sekman – Limit Sizsiniz

Hayata geldiğimiz yer ile hayatta gelmek istediğimiz yer arasında geçiyor ömrümüz. Zorluklardan seçmeli hayatlar yaşıyoruz. İsteklerimiz imkânlarımızla orantılı değil. Seçtiğimiz her şey için, başka bir şeylerden vazgeçmemiz gerekiyor. Sevdiğimizi seçtikçe mutlu, seçtiğimizi sevdikçe huzurlu oluyoruz. En çok istediğimiz şeyler hiç istemediklerimizle iç içe geçmiş halde çıkıyor karşımıza. İstediğimiz birçok şeye ulaşmak için istemediğimiz birçok şeye […]

Mümin Sekman – İnsan İsterse; Azmin Zaferi Öyküleri 2

Hayatı “çaresizliklerle” dolu bir adamın öyküsüdür! 7 yaşındayken babasını kaybetti ve yetim kaldı. S yaşında okuldan alındı ve köyde yaşadı. 10 yaşında yiizii kanlar içinde kalacak şekilde, yeni okulundaki hocasından dayak yedi. 17 yaşında hayalindeki okulun istediği bölümü için gerekli not ortalam asını tutturamadı. 24 yaşında tutuklandı, günlerce sorguya çekildi ve 2 ay tek başına […]

Mümin Sekman – İnsan İsterse; Azmin Zaferi Öyküleri 1

Hayatı “çaresizliklerle” dolu bir adamın öyküsüdür! 7 Yaşındayken babasını kaybetti ve yetim kaldı. 8 Yaşında okııldan alındı ve köyde yaşadı. 10 Yaşında yüzü kanlar içinde kalacak şekilde, yeni okulundaki hocasından dayak yedi. 17 Yaşında hayalindeki okulun istediği bölümü için gerekli not ortalamasını tutturamadı. 24 Yaşında tutuklandı, günlerce sorguya çekildi ve 2 ay tek başına bir […]

Mümin Sekman – Her Şey Seninle Başlar

Ünlü bir bilgeye (Eflatun), insanoğlunun en şaşırtan davranışlarım sordular. Şöyle cevapladı: • İnsanoğlu çocukluktan sıkılır, büyümek için acele eder, sonra da çocukluğunu özler! • Önce para kazanmak için sağlığını harcar, sonra da yitirdiği sağlığını geri kazanmak için parasını! • Hiç ölmeyecekmiş gibi yaşar, sonra da hiç yaşamamış gibi ölür! • Hayata hazırlanmaya o kadar zaman […]

Mücteba Uğur – Buhari

B uhâa tek kelimeyle Buhâralı demek. Buhârâ’da doğmuş; Buhârâ’da büyümüş, Buhârâ’yı vatan bilerek orada yerleşmiş kimse. Oranm havasmı soluyan, toprağını işleyen, ekinini ekip biçen, suyunu içen, ekmeğini yiyen, kumaşını giyen insan. Kısacası oranın kültürü içinde yetişmiş, mekteplerinde okuyan, hocaları önünde diz çöküp oturan kişi… Bütün bunlar bir arada düşünüldüğünde bir Buhâralıyı o çevrenin insanlarından ve […]

Muzaffer Sencer – Dinin Türk Toplumuna Etkileri

Genel olarak “din”, kutsal bir dünyayla ilgili bir inanç ve pratikler sistemi olarak tanımlanabilir. Bununla birlikte, 11. yüzyıldan bu yana Türklerin dini olarak İslamlık, bu genel din tanımının çerçevesini aşan nitelikler taşımakladır. Gerçekten İslamlık, yalnız bir inanç ve pratikler sistemi değil, aynı zamanda temellendirdiği çeşitli kurumlarla bir sosyal sistem ve politik rejim özeliği göstermektedir. Bu […]

Muzaffer Oruçoğlu – Baba Ishak Destanı

Köknar ateşi gibi gülümsüyordu toprak. Göğüsleri, gagaları ve pençeleri yakut rengine bürünmüş, milyonlarca şahin uçuşuyordu yıldız mahşerinin altında. Gümüş sisler içinde kuluçkaya yatmıştı kumrular. İnci katarı gibi dizilmişti uçurum kıyılarına ceylanlar. Kurt avazı ve kanla yüklüydü kuzey küzgârları. Tohumun ve tomurcuğun çatlamasını bekliyordu demir. Karınca uğultuları yayılıyordu, ayakta ölen ağaçların gövdelerinden, kumlara. Korkuyu kalkan gibi […]