Kategori: Genel

John Perkins – Kafes – Bir Ekonomik Tetikcinin Itirafları 4

Ben, bir ekonomik tetikçiydim; zamanımızda büyük şirketlerin ve Amerika Birleşik Devletleri’nde belli kesimlerin çıkarlarına hizmet etmek için oluşturulmuş seçkin bir kiralık asker ordusunun parçası olan bir ekonomik tetikçi. Gösterişli bir unvanım -Baş Ekonomist- ve yetenekli ekonomistlerden, yönetim danışmanlarından ve yasal görünen etkileyici raporlar hazırlayan finans uzmanlarından oluşan bir kadrom vardı ama asıl işim Üçüncü Dünya’yı […]

John Maynard Keynes – Genel Teori

Bu kitap özellikle meslektaşlarıma yöneliktir. İktisatçı olmayanlar tarafından da anlaşılabileceği umudunu taşıyorum. Ancak, kitabın temel amacı, zor teorik sorunları ele almak ve teorinin pratiğe ilişkin uygulamalarını ikinci plânda tutmaktır. Zira ortodoks iktisat yanlışsa, hata, mantıksal tutarlılık sağlama açısından büyük bir dikkatle inşa edilen süper yapıda değil, öncüllerin açıklık ve genellemeden yoksun olmasında aranmalıdır. Bu nedenle, […]

John Mac Donald – Dusgorenler Gezegeni

KURŞUNÎ otomobil karanlığı delercesine güneye doğru yol alıyordu. New Mexico geceleri serin oluyordu ama, gündüzün hava bunaltıcıydı genellikle. Bard Lane hem kafaca, hem bedenen yorgundu. Karanlık yolda arabayı hızla sürerken gözleri sık sık kapanacak gibi oluyor, kendini zorla topluyordu. Uzakta ıssız bir kasabanın ışıkları görününce, Bard hızı yavaş yavaş azalttı. Önündeki trafik lambası yeşilden kırmızıya […]

John Locke – Eğitim Üzerine

John Locke, 29 Ağustos 1632’de İngiltere’de Bristol yakınlarında doğdu. Çağdaşı Dryden ile beraber Westminster School’da ve Oxford’daki İsa Kilisesi’nde eğitim gördü. Okuyacağınız eserden de anlaşılacağı üzere gelecekte eğitim kuramcısı olacak Locke, o dönemde her iki kurumda rağbet gören disiplini onaylamadı; yine de 1658’de master derecesini aldıktan sonra kendi okulunda Yunanca ve retorik dersleri vermeye başladı. […]

John Lloyd – Nasil Bilirdiniz

Işıkların oynaştığı, gökyüzünün renkten renge girdiği bir kent bu; öylesine güzel bir kent ki, habire kalbini kırar insanın. A.LEXANDER MCCÀLL SM1TH Edinburgh’daki George Caddesi, dünyanın en güzel tasarımlı kentlerinden birinde yer alan, en zarif bulvarlardan biridir. Neresinde durursanız durun, bir ucunda Robert Adam’ın eserlerin den St. George Kilisesinin yeşil bakır kubbesini, diğer ucunda ise Melville […]

John Le Carre – Son Casus

Magnus Pym rüzgârlı bir Ekîrn sabahının erken saatlerinde, Güney Devon’un tüm halkının terkettiği izlenimini veren bir kıyı kasabasında külüstür taksiden indi. Taksinin uzaklaşmasını bekledikten sonra kilise meydanına doğru yürüdü. Bel-a-Vista, The Commodore, Eureka gibi adları olan kötü ışıklandırılmış eski Vik-torya tipi pansiyonlara gidiyordu. Pym’in yapı olarak güçlü ama oturaklı bir görünüşü vardı, herhangi bir şeyi […]

John Le Carre – Single ve Oğlu

Bu tabanca, tabanca değil. Trans-Finanz’ın Viyana, St. Petersburg ve İstanbul Yönetim Kurulu Başkam aynca murahhas azası genç Alix Hoban, soluk elini İtalyan yapımı lacivert ceketinin göğsünden sokarak platin bir sigara tabakası ya da kabartma bir kartvizit değil de, mükemmel durumda zarif, mavi-siyah bir otomatik tabanca çıkarıp on beş santim öteye, Mr. YVinser’ın bir kartal gagasım […]

John Le Carre – Nazik Bir Durum

Britanya Kraliyet Kolonisi Cebelitarık’ta, kişiliksiz bir otelin ikinci katında, ellilerinin sonunda gösteren ince, hareketli bir adam huzursuzca odasını arşınlıyordu. Tam bir İngiliz olduğunu gösteren hatları hoş ve tümüyle saygın olsa da, sabrının sonuna gelmiş öfkeli mizacını belli ediyordu. Bilgiççe öne eğilişine, sık sık kemikli bileğinin tersiyle hizaya sokulması gereken başına buyruk, ak düşmüş kâkülüne bakınca, […]

John Kenndy Toole – Aliklar Birligi

Üçüncü okuyuşumda beni ilkinden de çok şaşırtan bu romanı tanıtmanın en iyi yolu, onunla ilk karşılaşmamı anlatmak belki de. 1976 yılında Loyola’da ders verirken bir hanım beni birkaç kez aradı. Akıl almaz bir şey öneriyordu. Bir romanın bir-iki bölümünü yazdığını, ya da dersimi dinlemek istediğini söylemiyordu. Artık yaşamayan oğlu, altmışlı yılların başında bir roman yazmıştı […]

John Katzenbach – Tabu

Scott Freeman mantığı her şeyden üstün tutan bir tarih profesörüdür. Kızı Ashley’in odasında gizlenmiş bir aşk mektubu bulduğunda içine bir huzursuzluk tohumu atılmış gibi hisseder. “Hiç kimse seni benim sevdiğim kadar sevemez. Hiç kimse. Biz birlikte olacağız. Öyle ya da böyle. ” Ashley’in dibe vuran psikolojisi ve kendisi dahil kızının yakınındaki herkesin ölüm tehdidi altında […]

John Harvey – Yalniz Kalpler Cinayetleri

Shirley erkeği uzun zamandır düşünmemişti. Giyinirken kapıya dayanıp kendisini izlemesi. Hangi kazağı seçeceğini beklemesi, açık yeşili mi yoksa belki kırmızıyı mı? Biliyorsun, değil mi? Shirley aynanın önünde dururken sesi yıllar öncesinde olduğu gibi şimdi de kulaklarında. Seni böyle izlediğimde, o şeyleri yaptığında, ellerimi senden uzak tutamıyorum. Birlikte yaşamaya başladıklarından sonra onu bir an bile bırakamıyordu […]

John Harvey – Kotu Muamele

“Bunu yapacak mıyız?” diye sordu Grice. Soğuk daha şimdiden iliklerine işlemeye başlamıştı. Ocak ayından, yoğun bir kin duygusuyla nefret ederdi. Grabianski gündüzleri normalden yumuşak olursa geceleri de böyle olur diye düşündü. “Bir dakika” deyip garaja doğru yürüdü. İri yarı bir insana göre şaşırtıcı bir çeviklik vardı yürüyüşünde. Bir emlakçının geniş açılı objektifinden bina bir konak […]

John Grisham – Vasiyetname

Son güne, hatta son saate yaklaşıyoruz. Ben yaşlı, yalnız, sevilmeyen, hasta, acı çeken ve yaşamaktan bıkmış bir adamım. Öbür dünyaya hazırım; orası buradan daha iyi olmalı. içinde oturduğum şu yüksek cam binanın ve alt katlarında bulunan şirketin yüzde 97’sinin, bina çevresinde üç yöne birer kilometre uzanan toprakların sahibi benim. Burada çalışan iki bin ele – […]

John Grisham – Tuzak

WILLIAM HENRY HARRISON DIŞINDA (görevi alışından otuz bir gün sonra öldü) tarihçilerin en az ilgilenecekleri başkanlardan biri olacak olan Arthur Morgan, geriye kalan son dostuyla Oval Ofis’te baş başa vermiş, son kararını düşünüyordu. O anda, son dört yılda pek başarılı olamadığını, iyi kararlar alamadığını ve görev süresinin sonuna geldiğinde artık hatalarını düzeltemeyeceğini düşünmekteydi. Dostu da […]