Kategori: Gerilim-Gizem

Robert Louis Stevenson – Dr. Jekyll Ve Mr. Hyde

Avukat Mr. Utterson, yüzü hiçbir zaman gülmeyen, kaba görünüşlü bir adamdı; insanlarla ilişkilerinde soğuk, mesafeli ve utangaçtı; içe kapanıktı; sıska, uzun boylu, sıkıcı bir adam olmasına karşın yine de her nasılsa sevimliydi. Arkadaş toplantılarında, özellikle de şarap damak tadına uygunsa gözleri insancıl bir şekilde parlar, ama bu hal konuşmasına hiç yansımazdı; gözlerinde parlayan bu şey […]

Richard Brautigan – Willard ve Onun Bowling Kupaları – Sapık bir gizem öyküsü

yunan anto Kadının ellerini eskiye göre biraz daha gevşek bir şekilde yeniden bağladı, ama yine de ellerini kurtaramayacak kadar sıkı bir düğüm atmıştı. “Ayaklarımı tekrar bağla,” dedi.”Çok gevşek.” Eğer amatör bir sadist olacaksa, diye düşündü kadın, en azından işini doğru yapmasını sağlamalıyım. Ona karşı çok büyük bir hayal kırıklığı içindeydi. Kadın yaptığı her şeyde mükemmeliyetçiydi […]

George Sand – Şeytanlı Göl

“Kenevircinin Gece Söyleşileri” adı altında toplamayı düşündüğüm köy yaşamıyla ilgili romanlar dizisine “Şeytanlı Göl”le başlarken, yazında herhangi bir devrimci savım, yöntemim yoktu. Kimse kendi başına bir devrim yapamaz. Aslında, hele güzel sanatlarda, bu görevi herkes üzerine almış olduğu için, insanlık onu ayrımına varmadan gerçekleştirir. Ama bu düşünce, köy yaşamını ele alan romanlara uygulanamaz. Bu tür […]

Rachel Vincent – Ruh Çığlığı 1 – Ruh Hırsızı

“HAYDİ AMA!” diye fısıldadı Emma. Kelimeler dudaklarından incecik bir buhar eşliğinde süzülür gibi çıkıyordu. Sabırsızlığı kapıyı açabilirmiş gibi gözlerini önümüzde duran yıpranmış çelik panele dikmişti. “Unuttu işte, Kaylee. Böyle olacağım tahmin etmeliydim.” Zıplayarak ısınmaya çalış dedi. Traci gülerek kulübün ön tarafını, binanın arka oda ve ofislerini saran ışık ve müziğin kaynağını işaret etti. Artık içerideydik […]

Peter Randa – Merdivendeki Gölge

KAR, rüzgârın etkisi ile sürüklenerek kümeleniyor, özellikle geceleri, farların donuk ışıkları alƨnda otomobillerin basamaklarına kadar yükseliyordu. Üstelik gece karanlığında insana garip bir yalnızlık, bir iç sıkıntısı veriyordu. Jacques Riviere dişlerinin arasından bir küfür savurdu. (Hiç bir şey göremez olmuştu; silecekler bütün hamaratlığına rağmen camın üzerinde meydana gelen kalın tabakaya engel olamıyorlardı. «Artık ilerleyemem; doğru yolda […]

Paulo Coelho – Zahir

“Seni kendimden bile daha çok seviyorum.” Eğer bunu söyleyebilirsem kendimle barış içinde yaşamayı sürdürebilirim, çünkü bu aşk beni rehin aldı. Ünlü, başarılı, zengin bir yazarın savaş muhabirliği yapan karısı Esther bir gün ansızın ortadan kaybolur. Esther kaçırılmış mıdır, öldürülmüş müdür, yoksa kocasını mı terk etmiştir? Çok sevdiği karısını bulmak için yanıp tutuşan yazar, Esther’in en […]

Paul Cleave – Koleksiyoncu – Katiller Katillerin Peşinde

Katilleri kaçırıp koleksiyonunu yapan tehlikeli bir akıl hastası ve hapishaneden yeni çıkan eski dedektif Tate… Ölümler, kundaklanan evler ve ortadan kaybolan insanlar arasında kana bulanan yolunu aydınlatması için Tate en küçük bir ipucunu bile atlamamalı. “Kalbinizi sıkıştıracak bir seri katil romanı. Şiddetin kulak tırmalayan senfonisini duyacaksınız!” Publishers Weekly “Vurucu, karanlık ve bir çırpıda okunan Koleksiyoncu […]

Paul Auster – Şans Muziği

The Music of Change,  Boston’lı Jim Nash, otuzlu yaşlarını süren sorumlu bir baba, insanların hayatını kurtaran bir itfaiyecidir. Küçük bir mirasa konunca yaşamını sıradanlıktan kurtarıp bir çılgınlık yapmaya karar verir. Etrafa para saçarak ABD’nin dört bir yanını dolaşır durur. Bir süre sonra, Pozzi adında gezgin bir kumarbazla tanışır. Pozzi, Nash’in hayatında farklı bir sayfa açacak; […]

Paul Auster – Karanlıktaki Adam

Uçsuz bucaksız Amerika kırsalının bir beyaz gecesinde daha, dünyayı kafamın içinde döndürerek yeni bir uykusuzluk nöbetiyle boğuşurken karanlıkta tek başınayım. Üst katta kızımla torunum da kendi odalarında tek başlarına yatıyorlar; tek çocuğum, kırk yedi yaşındaki Miriam son beş yıldır yalnız yatıyor, Miriam’ın tek çocuğu yirmi üç yaşındaki Katya da eskiden Titus Small adında bir delikanlıyla […]

Patrick Süskind – Koku

On sekizinci yüzyılda Fransa’da, dâhi ve iğrenç kişiler yönünden hiç de yoksul olmayan, bu dönemin en dâhi ve en iğrenç kişilerinden biri sayılması gereken bir adam yaşadı. Burada onun hikâyesi anlatılacak. Adı Jean Baptiste Grenouille. Eğer bu ad, de Sade, SaintJust, Bonaparte vb. mendebur dâhi adlarının tersine bugün unutulmuşsa, bu kesinlikle Grenouille’un, kendini beğenmişlik, insan […]

Patricia Highsmith – Ocak Ayının İki Yüzü

Chester MacFarland, ocak ayının başlarında, San Gimignano yolcu gemisindeki kamarasının kuşetinde sabahın üç buçuğunda, duyduğu huzur kaçıran bir sürtünme sesiyle uyandı birdenbire. Kuşetinde dikilip oturdu ve lumbozdan dışarıya bakınca ışıl ışıl aydınlatılmış allı-turunculu koca bir duvarın burunlarının dibinden ağır ağır süzülüp geçmekte olduğunu gördü. İlk aklına gelen, başka bir gemiyle borda bordaya çarpıştıkları oldu. Uyku […]

P. D. James – Kadınlara Göre Değil

Bernie’nin öldüğü sabah – belki de öldüğü gecenin sabahıydı, çünkü Bernie ne zaman öleceğine kendisi karar v sınırlanan hayatını gözünün önüne getirmeye uğraşırdı. Akşamları gittiği dikiş kursunu hiç atlatmayan Bayan Sparshott usta bir terziydi. Giydikleri de çok güzel dikilmiş şeylerdi ama çok alışılagelmiş modellerdi. Onun hiçbir gün modaya uygun bir elbise giydiği görülmezdi. Pliler nasıl […]

Osman Aysu – Doğum Günü 15 Aralık

İÇİMDEKİ karamsarlık belki de havadandı; üç günden beri durmaksızın yağan yağmur nedeniyle hafakanlar basıyordu ruhumu. Hızlı adımlarla yürüyordum sahil yolunda. Sırılsıklam ıslanmıştım, ama hiç umurumda değildi, saçlarım birbirine yapışmıştı, yağmur damlacıkları uzayan sakalımdan tanecikler halinde süzülüyordu, ince yağmurluğum su geçirmeye başlamış, giysilerim içimdeki atlete kadar ıslanmıştı. Karayelden, tam karşımdan esen sert rüzgâr içime işliyordu ve […]

Fyodor Mihailoviç Dostoyevski – Suç ve Ceza (M.E.B.)

Çocukluğu ve ailesi: Rus edebiyatının en büyük kişilerinden biri olan Fiyodor Mihayloviç Dostoyevski, 1821 yılı kasım ayının 11 inde Moskova’da, yoksullara mahsus bir hastanede dünyaya geldi. Küçük Dostoyevski’nin ilk izlenimleri, hastanenin sarı duvarlarıyla hastaların iniltileri oldu. Aynı müessesenin cerrahı olan babası, alkolik, sert ve sinirli bir adamdı. İşinde, ukalâ denecek kadar düzeni severdi. Ailesi kalabalık, […]

Fyodor Mihailoviç Dostoyevski – Suç ve Ceza (İş Bankası)

Temmuz başlarında çok sıcak bir gün, akşama doğru, genç bir adam “S…” Sokağı’ndaki bir pansiyonda kiraladığı küçük odasından çıktı ve ağır, kararsız adımlarla “K…” Köprüsü’ne yöneldi. Ev sahibiyle merdivenlerde karşılaşmaktan kurtulmayı başarmıştı. Kiraladığı küçük oda, beş katlı yüksek bir evin çatı katındaydı ve odadan çok bir dolabı andırıyordu. Yemek ve öteki hizmetler de içinde olmak […]

Fyodor Mihailoviç Dostoyevski – Ölüler Evinden Anılar

Sibirya’nın ücra köşelerinde, stepler, dağlar, geçit vermez ormanlar arasında, bin, en çoğu iki bin nüfuslu, fakir, evleri ahşap, iki kilisesi olan –biri kasaba içinde diğeri mezarlıkta–, şehirden ziyade Moskova dolayındaki güzel köyleri andıran tek tük kasabalara rastlanır. Birçoğunda emniyet müdürleri, yargıçlar ve memur nüfusu oldukça kabarıktır. İklim soğuk olmakla beraber, Sibirya’da memurluk hayatına genellikle kolay […]