Akşamüzeri — bu, günün en duyarlı saati— sona eriyordu. Süha Rikkat, güzellikler, hep ince sızılar, yürek çarpışları, o kadar içe işleyici hislerle geçen ömründen bir zaman dilimi daha eksildiği için üzgündü. Acıları, yaşama zevki edindiğinden beri, hayat denen o müthiş depremle barışıklık sağlamıştı. Her yer, her şey çatırdarken o, sapasağlam, bir kale gibi ayakta duruyordu; […]
Selim İleri – Melun
Selim İleri – Her Gece Bodrum
Güneş birden yükselmişti sanki; ortalamamıştı ama, gökyüzünün mavisi yalazlarla tutuşmuştu. İnsan gözünü açıp çevresine bakamazdı. Koyu bir karanlıkta yaşanıyordu. Güneş ışığı, bu koyu karanlığı büsbütün güçlendiriyordu. Çok dar bir kesit görülebilirdi. Dar kesitte her şey ayrıntısından uzaklaşıyordu. Ya da kırık camların çarpıştığı, sonsuz görüntülerle bezenmiş bir çiçeıkdürbününden izlenebilirdi her şey: ne çok ayrıntı… İşte sokaklar […]
Selim İleri – Bir Us Yarılaması
Ne kadar sürdü, kaç gün, kaç hafta, kaç mevsim, kaç sene, bilmiyorum. Fakat ıstırap kasırgasından sonra büyük ümitlerle yeniden başlıyorum. Güzel bir sabah. Kuşlar cıvıl cıvıl ötüşüyorlar. Kuşların korosunu dinleyerek balkonumda tek başıma oturuyorum ve bu satırları yazıyorum. İnsanın her şeye kırıldığı anlar gelip geçicidir. Benimkiler de işte gelip geçti. Mazinin yaralarını unutmaya kararlıyım. Kuşlar […]
Selçuk Öztürk – Çocuklarda Alt Islatma Problemi ve Tuvalet Eğitimi
Elinizdeki kitap aşağıdaki soruların cevapları ile ilgili velileri, sınıf öğretmenlerini ve psikolojik danışmanları bilgilendirmek, çocuklarda davranış değişikliği sağlamak ve bu sayede alt ıslatan (enüretik) çocukların sosyal hayatlarının, okul başarılarının ve genel anlamda hayat kalitelerinin arttırılmasını hedefleyen bir kılavuz kitaptır. Kitap, öncelikle çocuğun bakımından sorumlu olan anne baba veya başka kişilere anlaşılır bir dilde yeterli ve […]
Selçuk Aydemir – Mahalleden Arkadaşlar
Es kaza eline geçmiş bu kitabı okuduğunda olur da seversen, bilmeni isterim ki bu kitap dahil yaptığım her işin miladı, çocuk yaşta aradığım kitabı kitapçıda bulamayıp aldığım Ferhan Şensoy’un Denememeler isimli kitabıdır. Kitabı aldıktan sonra bindiğim banliyö treninde Bakırköy’den Soğuksu İstasyonu’na gidene kadar okuyabildiğim kadarını okumuş ve evimin olduğu durağa gelince inmeyip trenlerin kalkış durağı […]
Selcuk Avci – On Dakikan Benim Olsun
Gözlerini kapatırsın yavaş yavaş, Yorulmuşsundur artık Ve gitmeleri sevmessin aslında, Çünkü yokluğuna hiç alışamazsın gitmelerin. Bir sevgiliye kaç şiir yazabilirsin ki? Kaç kere özlersin gözlerine dokunmayı? Kaç kere seversin, sevilirsin? Ağlamayı da özlersin, Sözlerin anlamsızlığını hissettiğinde. On dakikan benim olsun, gözlerin gözlerimde… Hissetmektir, hayatın anlamı Seni seyredebilmektir. Yanaklarına dokunmaktır Hayatın anlamı. Susarsın sonra birden, Gözlerine […]
Selahattin Özpalabıyıklar – A’dan Z’ye İlhan Berk
Selahattin Hilav – Entelektüeller ve Eylem
Selahattin Hilav’ın sağlığında kitaplaştırdığı yazılarının dışında çeşitli dergi, gazete, hatta kitaplarda yayımıanmış daha başka yazılarının olduğunu biliyordum. Ölümü nden sonra arşivime katılan belgeler arasında yıllar önce yayımianmış bazı dergi ve gazete kupürlerine rastladım. Aralarında kendi yazılarını içerenler de vardı. Bunlar üzerinde de kendi el yazısıyla {do!makalemle) notlar bulunduğunu gördüm. Selahattin Hilav bazılarındaki “mürettip hatalarını” kendi […]
Sehriban Cetin – Leylegin Sarayi
Yaz mevsiminin güzel günleri sona ermişti. Sonbahar mevsimi gelmiş, yapraklar sararmaya başlamıştı. Yüksek dağlara kar yağmıştı. Böyle bir zamanda leyleklerin lideri ihtiyar leylek, bütün leylekleri çevresine toplamış: – Beni dikkatle dinleyin leyleklerim! Uzak ülkelerde bahar yaşanırken buraya da kış mevsimi geliyor. Buradan göç etme zamanımız geldi de geçiyor. Hepimiz toplanıp baharın yaşandığı ülkelere göç etmeliyiz. […]
Sehriban Cetin – Kirpi ile Tarla Faresi
Çok eski zamanlarda üzüm bahçelerinin birinde, bir kirpi yaşarmış. Bu kirpi, sabahları erkenden kalkar, bağı bir baştan bir başa gezermiş. Acıktığı zaman da bir kenara çekilir, bağda bulduğu üzümlerden yermiş. Kirpi için günler öyle güzel geçiyormuş ki keyfine diyecek yokmuş. Zamanla kirpicik yalnızlıktan dolayı sıkılmaya başlamış. “En iyisi bir arkadaş bulmak.” diye düşünmüş. Hiç vakit […]
Sehriban Cetin – Kirkayak Futbol Oynuyor
Merhaba arkadaşlar! Bizim Kırkayak bugünlerde oldukça mutsuz. Ayaklarından iki tanesini incitmiş, yatıyor. Geçen akşam ziyaretine gittim. Neler olup bittiğini anlattı. Hâline bazen güldüm bazen üzüldüm. Konuya en başından başlamakta fayda var. Ne de olsa bazı arkadaşlarımız henüz bizim Kırkayak’ı tanımıyor. Kırkayak, futbol oynamayı ve spor yapmayı çok seviyormuş. En büyük hayali, iyi bir futbolcu olmakmış. […]
Sehriban Cetin – Beyaz Menekse
Beyaz Menekşe, bir ilkbahar sabahı dünyaya geldi. Yaprakları ve gövdesi henüz minicikti. Gün geçtikçe büyüdü. Güzel bir menekşe hâline geldi. Yaz mevsimine girilmek üzereyken bizim menekşede değişimler başlamıştı. İlk önce yaprakları arasından küçük bir dal büyüdü. Sonra bu dalın ucunda bir tomurcuk belirdi. Gün geçtikçe tomurcuk olgunlaştı ve bir sabah çiçek açtı. Menekşe o güne […]
Sedat Memili – Musa Da Boyle Buyurdu
Hindu Pançatandra metninde şaşırtıcı bir fabl vardır. Fakirlikten bunalıp zengin olmaya karar veren dört arkadaş Brahman birlikte yola çıkarlar. Avanti ülkesinde Terör-Neşesi adlı bir büyücüye rastlarlar. Ondan yardım isterler. Terör-Neşesi her birine büyülü bir tüy verir ve kuzeye, Himalayalar’ın kuzey eteklerine (yani Budist Tibet’e) gitmelerini öğütler. Tüy nerede yere düşerse sahibi orada hazine bulacaktır. Önce […]
Sebnem Isiguzel – Resmigecit
“Paşalar tavan arasında toplanmış” dedi. Ayağa kalksa o incecik bacaklar o koca gövdeyi nasıl taşıyor diye şaşırabileceğiniz adam. Ziyaretçi diyeceğiz ona. Dürbünle amaçsızca gökyüzünü, dallara konmuş kumruları seyreden, meseleye sessiz kaldı, ki kahramanlarımızdan birisi o. “Görüyor musun Başkent’in bütün kumruları toplandı?” Tavan arası istihbaratını veren ziyaretçi, Çoban lakaplı bu siyasetçinin böyle alakasız şeylerden söz eder […]
Sebnem Isiguzel – Kaderimin Efendisi
Hemşire biraz önce rutin işlemleri; ateşini ve nabzını ölçmek, bir morfin iğnesi daha yapmak üzere odaya girdiğinde fark etmişti kadının öldüğünü. Karısının başucunda bekleyen Fikri Çalışkan’a, “Başınız sağolsun,” demişti. “Karınız ölmüş.” Ateşi 36.5 dermiş gibi, bu morfin iğnesi onu sabaha kadar idare eder dermiş gibi, her zamanki gibi sakince, hiçbir şey olmamış gibi söylemişti bunu. […]