Ay: Mayıs 2023

Agatha Christie – Mavi Trenin Esrarı

Adam Concorde Meydanı’ndan geçtiği sırada saatler gece yarısına yaklaşmaktaydı. Zayıf bedenini örten görkemli kürküne rağmen temelde kılıksız ve düşkün bir görünümü vardı. Yüzü fareye benzeyen ufak tefek bir adam. Hiçbir zaman herhangi bir olayda önemli bir rol oynayacağına, herhangi bir yerde ön plana çıkabileceğine inanılmayacak bir adam. Ancak.bu sonuca varan kişinin kesinlikle yanıldığını söyleyebiliriz. Çünkü […]

Agatha Christie – Lord Edgrawe’i Kim Oldürdü

Halkın hafızası çok zayıftır. IV. Baron Edgvvare George Alfred St. Vincent Marsh’ın ölümünün uyandırdığı o müthiş heyecan ve ilgi artık geçmişte kalmış, unutulmuş bir olay; yerini yeni heyecanlar aldı bile… Dostum Hercule Poirot’nun bu olaya olan ilgisi hakkında hiçbir zaman açıkça söz edilmedi. Bunun, Poirot’nun isteğine uyularak yapıldığını söyleyeyim. Arkadaşım bu olaydaki rolünün açıklanmasını istemedi. […]

Agatha Christie – Klasik Detektif Hikayeleri

“Vampirlere dair Efendim, müşterimiz olan, Ferguson ve Muirhead firmasının sahiplerinden Mincing Lane’li çay tüccarı Mr. Robert Ferguson, aynı tarihte bize yazarak vampirlere ilişkin bilgi istemişti. Firmamızın ihtisas alanı makineler olduğundan, bu konu bizim ilgi alanımızın dışında kalmaktadır. Dolayısıyla Mr. Ferguson’a sizi tavsiye etmiş bulunuyoruz. Konuyu dikkatinize sunarız. Matilda Briggs Davası’ndaki başarılı faaliyetleriniz hatırımızdadır. Saygılarımızla. MORRISON, […]

Agatha Christie – Gece Gelen Olüm

Bağdat’ta Dicle Otelinin holünde bir hemşire oturmuş mektup yazıyordu. Dolma kalemi kâğıdın üzerinde hızla kaymaktaydı. «… İşte şekerim, bütün haberler bunlar. Doğrusu dün­yayı dolaşıp görmek hakikaten hoş oluyor. Fakat Bağ­dat’ın Binbirgece masallarmdaki gibi romantik bir yer olduğunu sanma. Tabiî nehrin kenarı pek hoş. Binbaşı Kelsey beni çarşıya da götürdü. Orası hakikaten pek ilgi çekici bir […]

Agatha Christie – Firavun Ağacı

RENĐSENB, tepede durmuş Nil’i seyrediyordu. Tâ öteden ağabeylerinin sesleri geliyordu kulağına. Yahmos ile Sobek, kanal duvarlarının bazı yerlerde tamire ihtiyaç gösterip göstermediği konusunda münakaşaya tutuşmuşlardı. Sobek’in sesi her zamanki gibi yüksekten ve güvenle çıkıyordu. Zaten o fikirlerim her zaman büyük bir rahatlık ve kendinden emin bir tavırla öne sürmek âdetindeydi. Yahmos’un sesi ise, şüphe ve […]

Agatha Christie – Bağdat’a Geldiler

Yüzbaşı Crosbie bankadan çek tahsil ederken hesabında sandığından biraz daha fazla para bulunduğunu görerek sevinmiş bir adam havasında çıktı. Yüzbaşı Crosbie genelde kendinden memnun görünürdü. O tür bir adamdı. Tip olarak kısa boylu ve tıknazdı, kırmızıya çalan bir yüzü ve gür asker bıyıklan vardı. Biraz kurumlu yürürdü. Giysileri de belki birazcık fazla gösterişliydi ve güzel […]

Agatha Christie – Altin Agatha Christie Kolisi

Sonum, başlangıcımdtr… Bu sözü çok kişinin tekrarladığını duydum. Duyduğunuz zaman hoşunuza gidiyor ama… aslında bunun anlamı nedir? İnsanın hayatında parmağını basarak, «İşte her şey bugün, bu saatte, şu yerde, şöyle bir olayla başladı,» diyebileceği bir on var mıdır? Benim hikâyem, «George’la Ejderha» hanının duvarındaki satış ilanını gördüğüm zaman mı başladı? Bu ilanda1 «Kuleler» adını taşıyan […]

Agâh Özgüç – Bütün Filmleriyle Yılmaz Güney

Yılmaz Güney’in sinema yaşamını, kendi kişilik damgasını vurduğu, yani tek başına “senaryosunu yazdıgı”, “oyunculugıınu yaptıgı”, “senaryosunu yazıp oynadı/!ı” ve “senaryosunu yazıp oynadıgı, bu arada da yönetmenliğini üstlendiği” filmler olmak üzere dört bölümde toplayabiliriz. Ve bu genel dökümde, ne bir fazla ne de bir eksik, tam 111 adet Yılmaz Güney filmi çıkar ortaya. Elbette, senaryosunu Atıf […]

Agah Özgüç – Arkadaşım Yılmaz Güney

Bir okuru, Mehmet Kemal’e soruyor: “Yılmaz Güney, bizim ölümüz değil miydi?” Ünlü yazar, söz konusu soruya, Bu Darbeler Kimin İçin adlı kitabında şu yanıtı veriyor: “Yılmaz Güney, sadece bizim ölümüz değil, dirimizdi de…” Ne yazık ki, Mümtaz Soysal’ın “Mezar Taşı Yazmak Zordur” adlı yazısında, “Türk sinemacılığını dünya düzeyinde tanıtıp Altın Palmiye’ye kadar tırmanan bir sinema […]

Afşar Timuçin – Gece Gelen Eski Dost

Karısını okşayarak uy�dırdı. Hep öyle yapardı, karısını her sabah okşayarak uyandırırdı. Uyanır, sol yanında kıpkırmızı uzanan ince beyaz çizgili perdeyi aralar, sonra karısını okşayarak uyandırırdı. Kocaman elierin yumuşak dokunuşları geçici bir ölümle ölmüş gibi duran teni canlandırır, onu dünyanın rengine, ışığına, kokusuna geri getirirdi. Hep öyle olurdu, zor uyanırdı Aysel. Belki de o yumuşak, o […]

Afşar Timuçin – Estetik 2

Sanat öğretilebilir mi? Örneğin şiir öğretilebilir mi mimarlık öğretilebilir mi roman öğretilebilir mi? Şiirin okulu yoktur. Mimarlığın okulu var ama. Müziğin de okulu var. Şiirin okulu yok diyoruz ama üniversitelerde edebiyat öğretimi yapan bölümler genç insanlara şiirin bilgisini iyi kötü vermiyor mu? Oralarda insanlar en azından dünyanın büyük şairleriyle şöyle ayaküstü de olsa bir tanışma […]

Afşar Timuçin – Estetik 1

Çağdaş estetiğin alanına girmek öncelikle ve doğrudan doğruya sanatın alanına girmektir. Eski estetik kuramsal estetikti, metafizik es-. tetikti: düşünceden yola çıkıyordu. Yeni estetik tümüyle somuta yani yapıta, güzelin kendisine dayanıyor. Estetiğin alanına girmek sanatın alanına girmekse, sanatın alanına girmek de güzelin alanına girmektir. Çağdaş estetik sanattaki güzelle ilgilenir ya da ilgilidir. Güzeli çeşitli sanatlarda değişik […]

Afşar Timuçin – Demokrasi Bilinci

Hemen herkesin demokrasi yandaşı olduğu bir dünyada demokrasiden bu kadar yoksun oluşumuz. ikide bir demokrasi derken demokrasiyle uzaktan yakından bir i lişkisi bulunmayan bir yaşam biçimini sürdürmektc oluşumuz size biraz garip görünmüyor mu? Herkesin görünüşte çok istediği ama gerçekte kimsenin istemediği bir şey mi bu demokrasi? Demokrasi son zamanların bir takıntısı ya da modası olamaz […]

Afşar Timuçin – Aşkın Diyalektiği

Aşk dediğimiz zaman şu ya da bu biçimde toplumsal sorunlar ortaya kayabilen ancak başlıbaşına toplumsal diye belirleyemeyeceğimiz bir insanlık durumundan sözetmiş oluyoruz. Aşk iki kişiliktir ancak özellikle sonuçları bakımından toplumsaldır: oluştuğu andan ya da sezildiği andan başlayarak başkalarına açılır ve böylece bir dizi dış engele çarpar. O savunulan bir şey olmaktan çok hor görülen hatta […]