Lacan’ın Jacques-Alain Miller ile bir televizyon programı için l 973’te yaptığı söyleşi, l 974’te yayımlanmıştı. Bu kitap, Lacan’ın o zamana kadar yayımladığı üçüncü kitabı oluşturuyordu (Ecrits ve Seminer’ in XI. Kitabı dışında). Hemen fark edilebileceği gibi, Televizyon, alışılagelmiş söyleşi tarzının ötesinde, “çok yazılmış”, aşırı yoğun hatta yer yer karanlık, üslubu SO’li ve 60’lı yılların seminerlerinden […]
Kategori: Genel
Jacques Lacan – Psikanalizin Dört Temel Kavramı
Ecole pratique des Hautes Etudes’ün* altıncı şubesi tarafından bana ayrılan konferanslar dizisinde sizlere psikanalizin temellerinden bahsedeceğim. Bugün sadece bu başlığa nasıl bir anlam vermek istediğimi ve bu anlamı nasıl aktarmayı ümit ettiğimi ifade etmek istiyorum. Ancak öncelikle kendimi takdim etmeliyim (her ne kadar hepiniz olmasa da çoğunuz beni tanıyor olsanız bile) çünkü içinde bulunduğumuz durum […]
Jacques Lacan – Fallus’un Anlamı
Ünlü Fransız psikiyatr ve psikanalist Jacques Lacan (1901 -1981) ya da Amerikalıların hafif alaycı bir tonda taktıkları lakap ile “Fransız Freud”, mirası kolayca değerlendirilemeyecek bir yazardır. Adı, “çağımızı en çok etkileyen psikiyatrlar” listesinde ön sıralarda yer almasına rağmen böyle bu. Kimileri yere göğe koyamaz onu; bazı basit denklemlerini sloganlaştırarak çarpıcı bir şeyler söylemeye çabalar, Lacan’ı […]
Jacques Lacan – Benim Öğrettiklerim
Öğretim’imi size bir hap biçim inde vermeyi düşünmüyorum, bu bana zor görünüyor. Bu belki daha sonra yapılır. Bu her zaman böyle sonlanır. Ölümünüzün üzerinden yeteri kadar zaman geçtikten sonra, el kitaplarında üç satırla özetlenirsiniz -b an a gelince, zaten hangi el kitapları olacağı bilinmez. Öğreti m’imin, yani psikanalizin ilişkili olduğu şeyin geleceğini öngörem em em […]
Jacques Lacan – Baba’nın Adları
BENİM İYİ DOSTLARIM , yeni Derneğimizin bilimsel denen bu ilk tebliği için tutkudan yoksun olmayan bir başlık seçtiğimi görebilirsiniz. Bu yüzden bu tebliği hem benim burada öğrencim olan kişilerin iyi bildiği, öğretimim sayesinde şimdiden iki yıldır aşina oldukları bakış açılarının bir özeti olarak hem de psikanaliz çalışmaları için belli bir yönelime bir tür önsöz ya […]
jacques D’hondt – Hegel ve Hegelcilik
He gel’den hiçbir zaman kurtulama dık. Hegelcilik tüm bir dünyadır, ve bu dünyanın görünümü bakış açılarına göre degişir. Dolayısıyla, Hegelcilik ve tarihçesi gözlemciye eğlendirici ve ögretici sür_prizler sunar. İşte son derece teknik bir ögreti! Yazar bu alanda seçkin olarak gördüklerine, uzmanlara seslenme arzusunu gizlemez. Hatta yalnızca bir tür “ruhban sınıfı” tarafindan aniaşılmaya boyun eğecektir. O, […]
Jacques Corraze – Eşcinsellik
Eşcinselli�nl nesnel olarak anlaşılması bazı tavırlan almayı gerektirir. Bunlardan ilki, hiç kuşku yok ki, gerçekler konusunda tasalanınanın getireceği her tür defter yargısımn dışında kalmaktır. Yazann duydu/tu ve kendini soyutlayamayaca�, tiksinti dahil olabilecek en kötü tavır alma bile göz önünde bulundurulacaktır. Zaten çoftunlukla eşcinsellik, el atılan törel bir suçlamayı haklı gösterebilmek, sorunu uzaktan araştırmak için işlendi. […]
Jacques Bergier – Zamanin Gizli Sahipleri
Jacques Attali – Gurultuden Muzige
1976 yılında o dönem France Musique’in yöneticisi olan Louis Dandrel, müzik, iktidar ve para arasındaki ilişkilerin tarihçesini konu alan bir program dizisi hazırlayıp sunmamı önermişti. Büyük bir heyecanla işe girişip eserler, yorumlar, yazılar seçtim. Araştırmalarım sonucunda bir tez savunuyordum: Müzik, ileriyi görür. Programlar bir hafta boyunca her akşam yayınlandı. On beş saat… Oldukça ender görülen […]
Jacob Field – Dunyanın Kanlı Tarihi
§iddet, işkence, katliam, zorbalık ve felaketler… Dünya tarihi bunlarla doludur. Geçmişteki en önemli olaylara, kargaşa ve cinnet anları, kavgalar ve katliamlar eşlik Bu kitap da muhteşem olanların dehşet verici yanlarını; güçlü olanların çirkin yanlarını, gerçeklere bağlı kalarak gün yüzüne çıkarıyor. Tarih dediğimiz aslında kanlı bir geçmiştir. İmparatorlar ve krallar çoğu zaman halklarını yönetme becerisinden mahrumlardı, […]
Jack Lynn – Ogretmen
5 Mart 1904’te Brooklyn’de doğdu. Sağ kalabilmek için çelikten sinir gereken, Brooklyn’in Williamsburg kesimindeki Montrose Bulvarında… Anası, babası çok az ingilizce bilen Sicilyalı göçmenlerdi, îşler kötü: gidince küçük Joe’yu eşek sudan gelene kadar dövmek gibi bir huyu vardı babasının. Çoğu zaman da işler kötü gidiyordu. Anası yemeği pişirir, ortalığı siler, süpürür ve çenesini tutardı. Babası, […]
Jack London – Yildizlar Korsani
JACK LONDON bu romanda çok değişik bir konuyu derinlemesine işlemiştir. Zaman zaman kapıldığı «kızıl öfke» sebebiyle hapisaneye düşen, sonunda da ölüme mahkûm edilen aydın bir kişinin yürekler acısı serüvenidir bu. Dehşet verici ve tüyler ürpertici işkenceler yapılmaktadır Darrell Standing’e… Bunlara dayanabilmek için adam tek çıkar yolu ruhunu ve bedenini birbirinden ayırmakta bulmuştur. Bu, bir çeşit […]
Jack London – Yıldız Gezgini
Bütün yaşamım boyunca başka zamanlara ve başka yerlere ilişkin bir farkındalığım olagelmiştir. İçimdeki öteki kişilerin hep farkındayım. Sözüme güven, sen okuyucum olacak kişi, sen de öylesin. Çocukluğuna geri dönersen; sözünü ettiğim bu farkındalığı çocukluğunun bir deneyimi olarak anımsayacaksın. O sıralarda henüz oturmamış, billurlaşmamıştın. Plastikten yapılma, akışkan bir ruh, oluşumdun; ah, oluşum ve unutuş sürecindeki bir […]
Jack London – Uçurum İnsanları
“Fakat yapamazsın bunu, biliyorsun,” diyordu, Londra’nın Doğu Yakası’na gitmek meselesinde yardımına başvurduğum arkadaşlarım. Aklını bir kenara koymuş halde onlara gelen bu delinin psikolojik süreçlerine uyum göstermeye çalışmanın sıkıntısı içinde, “Bir rehber bulmak için polise git en iyisi,” diye ekliyorlardı. “Polise gitmek istemiyorum,” diyerek direndim. “İstediğim şey Doğu Yakası’na dalmak, olup biteni kendi gözlerimle görmek. Bu […]
Jack London – Kızıl Veba
İzi belli belirsiz daracık yol, dolma toprak üzerine yapılmış bir demiryolu üstünden geçiyordu. Uzun yıllardan beri bu hattan tren geçmemişti. İki yanda uzanan orman basamak gibi yükseliyor, ağaç ve çalılar yeşilimsi dalgalar halinde yolu kaplıyordu. Yol düpedüz bir izdi, o kadar. İki kişi karşılaştığında ancak geçecek kadar bir genişliği vardı. Vahşi hayvanların geçtikleri keçi yolu […]
Jack London – Katiksiz Sevgi
Daha hayatımın ilk yıllarında, o doğuştan gelme ve doymak bilmez merakım yüzünden, eğitilmiş hayvanların yaptığı gösterilerden hoşlanmaz oldum. Bu tür eğlenceden beni yoksun eden, o gösterileri eğlendirici olmaktan çıkaran, merak duygularımdı; çünkü gösterilerin nasıl gerçekleştirildiğini öğrenmek için, gösterilerin ardında yatanları araştırmak zorunda kalmıştım. Ve bu yürekli gösterilerle, eğlentilerin pırıltıları ardında gördüklerim, hiç de güzel şeyler […]