Okuyacağınız, izleri Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet öncesi dönemine dayanan, gerçek yaşamdan alınmış, ağıt gibi bir hasret öyküsü. Kırşehir-Keskin’de başlıyor. Öykümüzü dillendirmeden önce kahramanlarımızın köklerini kısaca irdelemenin yararlı olacağını düşünüyorum. 13.-14. yüzyıllarda Orta Asya’dan Anadolu’ya göç eden Oğuzların Beydili Boyu’nun Cerid Aşireti, önce Musul, Kerkük civarına yerleşir. Ancak iklim ve çetin doğa şartlarından dolayı Adana, Maraş, […]
Kategori: Genel
Canan Adomilli – Ayni Fikirdeyim Anlama Beni
güneşe yıldıza aya, sonra hamdullah’a inanıyordu. aptal olduğunu, renklerin tümüyle mora çaldığı bir anda, subtropikal bir yerde öğrenecek. öğlene lahanalı pirinç yiyecek. gülücüklü gözleri, kıvrımlı saçları. aynaya, fotoğrafa bakınca şu güzelliği… şaşırıyorsun. ağzının şekil alışı. o sanki o değil. et ya da sebze değil. çavuşüzümü değil. bir tuhaf değil. merküri’nin kızı değil. terazi. birinci bölüm. […]
Can Özçelik – Kainat İmamı Fethullah Gülen
Türkiye henüz 17-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonunu konuşmaya başlamamış; ancak Hükümet ile Cemaat arasındaki kavga artık en üst seviyeye çıkmıştı. Dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan her fırsatta Fethullah Gülen ve cemaatinin devlet içinde ayrı bir örgütlenme kurarak kontrol sağlamaya çalıştığını söylerken, bunun adını da “Paralel Yapı” olarak belirlemişti. 17 Aralık 2013’ten sadece dört gün önceydi… […]
Can Kozanoğlu – Bu Maçı Alacaz
Bu Maçı Alıcaz!, 1989 sonbaharında yazılmıştı. Demek ki aradan yedibuçuk futbol sezonu, iki Dünya Kupası, iki Avrupa Şampiyonası geçmiş. Kitap, üç cumhurbaşkanı, yedi başbakan, on hükümet, iki genel seçim görmüş. “Vay be, ne görmüş geçirmiş kitap, neredeyse Sultan Reşat’ın tahta çıktığı günü hatırlayacak!” densin diye yazmıyorum bunları, elbette. Bu Maçı Alıcaz!, yalnızca Türkiye’deki futbol alemini […]
Can Eryumlu – Son Antlasma
Can Dündar – Yıldızlar
Bu kitabın öyküsü 2003 yazında başladı. O yaz Milliyet’in İcra Kurulu Başkanı Hanzade Doğan’a, bir Popüler Kültür gazetesi çıkarma fikrini açtım. Biraz anlatınca hemen kabul etti. Birlikte projeyi, gazetenin genel yayın yönetmeni Mehmet Yılmaz’a götürdük. O da, “Çok iyi olur,” deyince, çocukluktan bu yana dostum Tayfun Atay’ la kollan sıvadık. Popüler Kültür’deki her yazıdan sorumluydum; […]
Can Dündar – Lüsyen
Aşk, adeta randevulaştı onlarla … 1912’de, Brüksel baharında … Ttirk sefaretinde görevli Mısırlı ataşenin yemek davetinde .. Mahmud Sabit Bey, evinde ağırladığı sefir Abdülhak Hamid’e sarışın konuğunu, “Maria Lucienne Sacre,” diye takdim etti. Hamid, vaktinin çoğunu geçirdiği Londra’ dan Belçika Kralı’nın resmi kabulü için gelmişti. Yemeğe, saraydaki davetten dönüşte uğramıştı. Üzerinde üniforması vardı; yakasında nişanlar […]
Can Dündar – Kırmızı Bisiklet
Çok akıllı olmadım hiç. Yanlış atlara oynadım. Kulağımdan kar suyu eksik olmadı. Sürüden ayrılan koyunları sevdim hep … Bir de kendi bacağından asılma yanları … Kendimle yaşadım en büyük kavgalarımı… İçimdeki ikizler tahterevalli oynadı hayatla; ben seyrettim. Dışarıdan bakanlar kah öyle bildi kah böyle … Bense adalar hayal ettim çoğu zaman; sahillerine cam şişeler içinde […]
Can Dündar – Aşka Veda
Aşk devrimcidir. Otorite, düzen, nizam tanımaz. Coşkuyla çarpan iki kalbin yarattığı etkiye hiçbir direnç dayanmaz. Sınırlar, harp içindir; aşk sınırdan anlamaz. Yaş, sosyal statü, renk, ırk, cins, dil, mezhep, milliyet farkı, tutkuya mani olamaz . İki yürek buluştu mu onlan dizginleyen çitler, bariyerler, örf ve adetler, gel�nek ve görenekler, ilkeler, nizamnameler, akrabalar ebeveynler tutuşur. Ten, […]
Can Dundar – Sari Zeybek
Hastaydı. Üstelik, hastalığı Cumhuriyet’le yaşıttı. İlk belirtiler 15 yıl öncesinden başlamıştı. Cumhurbaşkanı seçilmesinden hemen on gün sonra gelmişti ilk kriz. 11 Kasım 1923 günü eşi Latife Hanım’la birlikte Çankaya’da öğle yemeğindeydiler. Sofra başında birden eli kalbine gitmiş ve sol kolunun dirseğinden göğsüne vuran şiddetli bir sancıyla kıvranmıştı. Neyse ki sofrada, o günlerde ağır bir zatürree […]
Can Dundar – Ergenekon
“Söz uçar, yazı kalır” derler ya; televizyonun sözü, kitabın ise yazıyı simgelediğini düşünürseniz, bu kitabı niye çıkarmak islediğimizi daha iyi anlarsınız. Bu kitap, Kasım 1996 ile Şubat 1997 arasında televizyonda “söz” olarak söylediklerimizden oluşuyor. Ne yazık ki, beyazcamdan söylenen pek çok söz gibi o sözler de geceyarılarının rehavetinde uçuşup savruldular. O sesler, o yüzler, o […]
Can Başkent – Kara Dergisi Seçkisi
Propaganda Yayınları olarak Kara Dergisi’ni canlandırmaktan, yarattığı entelektüel ve devrimci mirası gündeme getirmekten büyük gurur duyuyoruz. Ekim 1986’da çıkan ilk sayısıyla, Kara dergisi liberter ve anarşist düşüncenin bu topraklardaki tarihi açısından büyük, hem de çok büyük bir aşamadır. Kara’nın önemini anlamak için her şeyden önce derginin yayınlandığı darbe sonrası dönemi anımsamak yeterli olacaktır. 1986 yıllarında, […]
Can Başkent – Efendisiz Dergisi Seçkisi
‘Özgürlük, herhangi bir etki yapmaktan vazgeçmeyi gerektirmez. Her insanın özgürlüğü, içinde doğduğu ve içinde yaşayıp öldüğü ortamın onun üzerindeki fiziki, zihni ve manevi etkilerinin kalabalığıyla her zaman yeni baştan oluşan sonuçtur. Aşkın, tanrılık, kendine -yeterli ve bütünüyle bencil bir özgürlük adına bu etkiden kaçmayı istemek, varolmamayı amaçlamaktadır; başkalarını etkilemekten vazgeçmek, toplumsal eylemden, hatta insanın düşünce […]
Can Başkent – Ateş Hırsızı Dergisi Seçkisi
Uzun bir bekleyişten sonra, biz de alışılagelmiş ve artık iyice sıradanlaşmış şekliyle, fikrimizi bir dergiyle mamul hale getirip politika ve kültür piyasasına sürü verdik. İstanbul’un Cağaloğlu semti, kültür pazarına ‘mamul düşünce üretme merkezi’dir. Bu merkezin dışında Türkiye’de konuşabilmek için çok fazla seçeneğiniz yoktur. Ya oyunu bütün kuralları ve arenasıyla birlikte reddedip kendi yöntem ve istemlerinizle […]
Campanella – Gunes
Tommaso Campanella (1568-1639), düşüncelerini yirmi yedi yıllık hapis hayatıyla ödemiş bir düşünce kahramanıdır. Onun yaşadığı dönem, Avrupa katolik dünyasının parçalanmaya başladığı, modern dünyayı hazırlayan politik, ekonomik ve kültürel olayların oluştuğu günlere rastlar. Daha XIV. ve XV. yüzyıllarda, katolik Kilisesinin katı dogmalarına, büyük ve haksız zenginliğine, derebeylik düzeninin kötülüklerine karşı, çeşitli tarikatların önderliğinde, yer yer baş […]
Caleb Carr – Ruh Avcisi
Tabutu, en sevdiği yer olan Sagamore Tepesi yakınlarında kumlu toprağa bırakıldığında, duyduğum his kadar anlamsızlaşıyor, yazdıkça kelimelerim. Bu öğleden sonra orada, soğuk ocak rüzgârlarının estiği Long Island Sound’da dururken, kesinlikle bir saka olmalı bu. diye düşündüm. Kesinlikle şimdi tabutun kapağını açacak, yüzündeki komik gülümsemeyle gözlerimizi kamaştıracak ve yüksek perdeli kahkahası kulaklarımızda çınlayacak. Sonra, yapacak işler […]