Çocuk: “Anam,” dedi, “anam, yann sabah gün ışırnadan uyandır beni.” “Gene uyanmazsan?” “Uyanmazsam iğne sok etiıne. Saçlarımı çek. Döv beni.” Soluk yüzlü, ince kadının kara gözleri sevinçli bir ışılh içinde kaldı. “Ya gene uyanmazsan?” “Öldür beni.” Kadın var gücüyle çocuğu kucağına alıp, bağnna bash. “Cannn!” dedi. “Uyanmazsam … ” Çocuk düşündü. Birden: “Ağzıma biber koy,” […]
Kategori: Genel
Yaşar Kemal – Sari Defterdekiler Folklor Derlemeleri
Kemal Sadık Göğceli’nin halk yaratılarına ilgisi ne zaman başladı, bunun kesin tarihini belirlemek kolay değil… Nerede başladı, sorusunun yanıtını biliyoruz: Çukurova’nın karnına doğru yürümüş kayalıklı bir dağın koyağındaki Hemite köyünde. Hemite o zamanlar şimdiki gibi Osmaniye’ye değil, Kadirli’ye bağlı bir köy… Doğduğu evde Kürtçe, köyde Türkçe konuşuluyordu. Kemal Sadık, altı yedi yaşlarındayken, yöredeki halk şairleri […]
Yaşar Kemal – Peri Bacalari
Çukurovalı toprağına çok inanır. O kadar ki, “taş eksen boy verir,” derler. Taş ekmişler mi bitsin diye ekmemişler mi bilmem ama, inanırlar. Toprak bire otuz, bire kırk, bire elli verir. Çeltik bire yüz verir. Susam bire beş yüz verir. Darı bire on verir. Altın mı, al bir avuç toprak, işte sana altın. Dün de böyleydi, […]
Yaşar Kemal – Kanın Sesi
Zero Hatun mağaranın söbe, karanlık, yarım kavak boyu uzunluğundaki kapısının önünde, kırmızı kayalığın ucunda, kalabalığın ortasında durmuş kucağındaki tortop olmuş kaskab çocuğu ne yapacağını bilemiyor, sağa sola, ileriye, dümdüz ovanın bittiği Gavur dağına bakıyor, oraya dikilmiş, öyle durup duruyordu. Kalabalık da hiç kıpırdamıyor, gözlerini anasının kucağmdaki çocuğa dikmişler bekleşiyorlardı. Anasının kucağındaki Mustafa gözlerini bir daha […]
Yaşar Kemal – Ince Memed
Duvarın dibinde resmim aldılar, ak kağıt üstünde tanıyın beni .. Toros dağlarının etekleri ta Akdenizden başlar. Kıyıları döven ak köpüklerden sonra doruklara doğru yavaş yavaş yükselir. Akdenizin üstünde daima, top top ak bulutlar salınır. Kıyılar dümdüz, cilalanmış gibi düz kjlli topraklardır. Killi toprak et gibidir. Bu kıyılar saatlarca içe kadar deniz kokar, tuz kokar. Tuz […]
Yaşar Kemal – Demirciler Carsisi Cinayeti
Derviş Beyin kalın kara kaşlarının altındaki gözleri bir yangın gibiydi. jjjjElmacik kemikleri çıkık, gözleri biraz çekikti. Çenesinin çukuru derin, gölgeli ve çenesi güçlüydü. Güneş yanığından da daha koyu yanık yüzü, derin yüz çizgileri, geniş ahu kendine çok güvenmiş bir adamın bütün benliğini ortaya koyuyor, konuştuğu, güldüğü zamanlar inanılmaz bir ışıltıyla parlayan harikulade güzel ak dişleri […]
Yaşar Kemal – Dağın Öte Yüzü & Ortadirek & Yer Demir Gök Bakır & Ölmez Otu
Yaşar Kemal, daha sonra Dağın Ote Yüzü adını vereceği üçlemenin ilk romanı Ortadirek’i yayımladığında bir bakıma yazarlık serüveninin en önemli çıkışını da yapmıştı. l955’te yayımlanan İnce Memed öylesine büyük bir ilgi uyandırmıştı ki, okurun yazardan beklentisi nerdeyse masalsı bir boyut kazanmıştı. İnce Memed’in çıktığı yıl bir de kısa roman çıkmıştı, Teneke … Ama bundan sonra […]
Yaşar Kemal – Çakırcalı Efe
1956 yılında bir arkadaşım bana Çakırcalı Memed Efeyi öldüren müfrezenin kumandanınm yaşadığını, anılarım, istersem bana anlatacağını söyledi. İnsan tarihinin bu en büyük eşkıyalarından birinin, belki de birincisinin ölümünü öğrenmek benim için ilginçti. Çakırcalıyı öldüren müfrezenin kumandanı emekli bir candarma albayıydı. Adı Rüştü Kobaştı. Karasunun Kobaşlar köyünde oturuyordu. Kobaşlar köyünde uzun bir süre kaldım. Albay Rüştü […]
Yaşar Kemal – Bugünlerde Bahar İndi
Elbette biliyordum, biyografilerinden, Yaşar Kemal’in ilkgençliginde şiirler yazdıgıru … Hem, Toroslar’ da aşıklık yapan, agtt ve destan toplayan bu genç, tutabilir miydi içinde biriken şiiri? Haydi bütün bunlardan habersizdik, diyelim, okurken öykülerini, romanlanru, bir yerde durup, kim “düpedüz şür bunlar” dememiştir ki? Gene de Yaşar Kemal, bu kitabı oluşturan dosyayı önüme ilk koyduğunda, itiraf etmeliyim, […]
Yaşar Kemal – Bu Diyar Bastan Basa
Diyarbakır akrepler şehri, gül şehri, karpuz şehri. Diyarbakır yeni yapılacak otelleri, eşsiz tabiatiyle turist şehri… Diyarbakır tezatlar şehri. tnsan birden irkiliveriyor. Atom bombası bu şehre düşmüş sanki. Yer yer taş yığınları, harabeler. Diyarbakır pas tutmuş. Diyarbakır, eski, çok eski bir demir kadar paslı. İlk bakışta böyle ya, insan aldanıyor. Sonra yavaş yavaş ayılıp ısınıyor Diyarbakıra; […]
Yaşar Kemal – Bir Bulut Kayniyor
Daha çarşıya adımımı atar atmaz önüme çıkan ilk kişi, daha hoş geldin bile demeden: “Bu kaymakam mı…” diye başladı, “bu kaymakam mı… bir diktatör. Evleri yıktı, ocakları söndürdü. Çingeneler var ya, hani bilirsin Çingene Sami, daha yenilerde öldü. İşte onlar. Evlerini yıktı da bu kaymakam. Aaaah bu kaymakam… Allah hiçbir kasabanın başına vermesin böyle bir […]
Yaşar Kemal – Bir Ada Hikayesi 4 – Çıplak Deniz Çıplak Ada
Karşı dağların başı ağarıyordu. Kerim kürekleri kaldırdı, dört bir yana baktı, geriye döndü: “Geç kaldık,” dedi, “dal gündüz adaya giremeyiz.” “Girsek ne olur, ada bizim de adamız değil mi, adada bizim de evimiz yok mu,” diye şaşkın sordu Peri. “Var,” dedi Kerim, “var ya, ben o adamdan korkuyorum. Adaya, konuştuğumuz gibi gizli girsek daha iyi […]
Yaşar Kemal – Bir Ada Hikayesi 3 – Tanyeri Horozları
Çok yorgundu. Günlerdir kürek çeke çeke yandaki yöredeki adaları dolaşmış, kollarını kaldıramaz bir duruma gelmişti O adamı bulacağı adayı biliyor, kayığı onu alıp başka adalara götürüyordu. Bildiği Karınca Adasının yerini, aradığı kişinin de orada olduğunu biliyor, adaya yaklaşıyor, sisler içinde gözüken uzaktaki adaya gözlerini dikiyor, deniz beyazlaşıncaya, ada incecik sisinden sıyrılıncaya kadar orada duruyor, sonra […]
Yaşar Kemal – Bir Ada Hikayesi 2 – Karıncanın Su İçtiği
Kayık gecenin içinden yavaş yavaş çıktı. Deniz süt beyazdı. Gökte üst üste kayan yıldızlar bir ışık patlamasıyla denize dökülüyordu. O anda da ince bir sisin arkasından belli belirsiz bir ada ortaya çıktı. Kayıktaki adam yavaşça kürekleri denize indirdi. Olduğu yerde bir süre durdu kaldı. Sağa sola yorgun bakıyordu. Arka arkaya üç balık fırladı havaya. Üçü […]
Yaşar Kemal – Bir Ada Hikayesi 1 – Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana
Tanyerleri ışıdı ışıyacaktı. Deniz sütlimandı, apaktı. Küreklerin şıpırtısından başka ses yoktu. Martılar daha uyanmamıştı. Gün doğmadan önceleri, dünya dümdüzken, deniz işte böyle sonsuz bir aklığa keser. Poyraz Musa dün akşamdan bu yana hemen hemen hiç soluk almadan, ince, telaşsız bir uyumla kürek çekiyordu. Kimi zaman belli belirsiz bir yel esiyor, sonra yitiveriyordu. Delikanlının ter kokusuna […]
Yaşar Kemal – Binboğalar Efsanesi
Aladağın ardında, uzun bir koyak var. Koyak baştan ayağa ormanlık. İçinden yüzlerce pınar kaynıyor. Dört yanları naneli, pürenli, içleri çakıl taşlı, soğuk, aydınlık pınarlar. Pınarlardan su yerine aydınlık kaynıyor, oluklardan su yerine ışık şakırdıyor. Çok eski zamanlardan bu yana burası, Aladağın ardı Türkmenin, Yörüğün, Aydınlı Yörüğünün yaylağı. Çukurova ne zamandan bu yana bu insanların kışlağıysa, […]