Kategori: Genel

Necip Fazil Kisakurek – Babiali

“Bâbıâlı”yı okuyan bazı Müslümanlık taslayıcıların ondan gocunduklarını haber aldım Onlar, eserin, fikir ve sanat kıymetine dikkat ettikleri halde şahsıma ait günah dolu bir hayatın açığa vuruluşunda ayrıca günah bulunduğu kanaatinde imişler Yazıklar olsun1 Eğer benim gayem Đlâhı rıza olmasaydı da bu çeşit insanları kurtarmak olsaydı onları kurtuluşa asla ehil saymaz, bir köşeye çekilir, “Allah’tan başka […]

Necdet Tuna – Romatizma ve Çareleri

“Romatizma” sözcügil, hareket sisteminin, yani eklemlerin, kaslann, tendonlann, tendon kılıflannın ve bag dokusunun $ ve hareket kısıtlamasına yolaçan hB;Stalıklanna halk arasında verilen ortak isimdir. Tıpta romatizma diye bir hastalık yoktur. Sayılan elli yi aşan bir dizi hastalık tıpta “Romatizmal Hastalıklar” adı altında toplamr. Bu nedenle birisine sende romatizma var demek, bir tanı de�eri taşımaz. Senin […]

Necdet Tosun – Imam-i Rabbani

İmâm-ı Rabbânî Ahmed Sirhindî 17. yüzyılda Hin-distan’da yaşamış bir âlim ve sûfîdir. O bir taraftan İslâmiyet’in Kur’ân ve sünnet çizgisinde yorumlanması ve toplumun hurafelerden arındırılması için mücadele etmiş, bir taraftan da tasavvuf yolunun yüksek tecrübelerine erişip edindiği bilgileri dostları ile paylaşmıştır. Yaşadığı dönemdeki padişahların İslâmiyet’e aykırı uygulamalarına sessiz kalmayan İmâm-ı Rabbânî, hapsedilmeyi göze almış; ancak […]

Necdet Pekmezci – Yeşil – Derin Devletin Üvey Evladı

Osmanlı mülkü parçalanıyordu. Mülk peyderpey dağılıyordu. Bir yanda emperyalistler vardı, diğer yanda Osmanlı’yı arkadan vurmaya hazır Arap-Rum-Bulgar-Ermeni vb. isyanları. İşte Teşkilat-ı Mahsusa, Osmanlı mülkünü bir arada tutmak amacıyla(!) kuruldu. İttihat ve Terakki Fırkası’nın kurmay kadroları tarafından kurulan bu örgüt meşrutiyetin ilanında önemli rol oynadı. Birinci Dünya Savaşı’nda emperyalistler tarafından işgal edilen Osmanlı mülkünün her karış […]

Necdet Aysal – Örgütlenmeden Eyleme Geçiş – 31 Mart Olayı

31 Mart Olayı, II. Meşrutiyetin en ilgi çekici olaylarından birisidir. Geçmişte ve günümüzde bu olayın çıkış nedenleri hakkında ortaya atılan çok çeşitli iddialar vardır. Nitekim, geçmişin hatta günümüzün siyasal ve kişisel görüşleri arasından sıyrılıp gerçeğe ulaşmak hayli zordur. 13 Nisan 1909 tarihinde İstanbul’da gerçekleşen bu olay soyut olarak ele alınırsa Kabakçı Mustafa ve Patrona Halil […]

Necdet Acan – Derin Devlet

A d ı İbrahim Babat. K o d adı Mete. P K K itirafçısı. 1990 -1992 yılları arasında Binbaşı Ahmet Cem Ersever’in komutanı olduğu, sadece itirafçılardan oluşan, “öldürmeye yetkili” J İ T E M grubunun komutan yardımcısı. Devlet ve kendi adına öldürdüğü insanların sayısını hatırlamıyor. 1997’de İstanbul Kadıköy’de karıştığı silahlı çatışma sonunda yakalandı. 7 yıl […]

Necati Tuncer – Ordaki Köyün Adı Var Trafalgar

Ben o Ģehre, sezonun yaklaĢması dolayısıyla okul kırtasiyecilerine pazarlama yapmaya gidiyordum ve birkaç saat içinde iĢimi bitirip bir baĢka Ģehre geçmem gerekiyordu. Yanımda oturan ve otobüse bindiği andan itibaren uyuyan delikanlının oralı olduğunu bildiğimden, ki bana daha yolculuğumuzun baĢında hangi mahalleden olduğumu sormuĢtu; sağa sola dönerken uyandırdım onu. – Levhada Trafalgar köyü yazıyordu, adı biraz […]

Necati Tuncer – Ihtilali Onleme Dernegi

Olmasın annem olmasın! Bir daha ihtilal olmasın. Baksana Ģu halime annem. Kırılmadık kemiğim kalmadı. Aman istemem! Daha ihtilal olmadan böyle yaparlarsa bizi, ihtilal günü külümüzü savururlar annem! Yediğim dayaklara bakıp da annem, döve döve vazgeçirdiler ihtilali istemekten deme be annem. Ben ihtilali hiç istemedim ki. Neden isteyeyim be annem? OlmuĢlarından ne gördük ki, olacağından ne […]

Necati Tuncer – Degmesin Yagli Boya

Ġstanbul’un YeĢilköy’ünden tayyareye bindim kurban. Bindim dediysem yanlıĢ anlama, bizim birader bindirdi yani. Bileti neyi o aldı. Parası var, havası var adamın. Havasını parasından mı alıyor bilmem ama, parayı bankalardan alıyor kurban. Bütün Ġstanbul tanıyor O’nu. Bankalar ney, önünde ikiĢerli koldan sıra oluyormuĢ. Kredi virek diye. OkumuĢluğu yok ama, kafası çok çalıĢır kurban. Günahı boynuna, […]

Necati Tosuner – Ozgurluk Masali

Bırakacaktım bu kentin sokaklarını. Bulvarda aylaklarca dolaştığım günler… Kızılay Durağı’nda üç kızın çocuksu gülüşüne kurban giden yıllarım… Annemin öğütleri, yalvarışları hatta: “Aman şu yılı bir atlatsan…” Kapı çarpıp çıkmalarım benim… Ağlamalar belki arkamdan… Bile bile, körü körüne bir gidiş… Çift çifttir herkes. Bir yalnız ben varımdır. Dayanılmaz yalnızlıkta bir yirmi beş kuruşluk sakız ya da […]

Necati Tosuner – Kambur

Sıkıntı gelmiş, şurama dayanmıştı. Değişik bir şey mi vardı? Yok, değişik bir şeyin olmayışıydı sıkıntı: Belki buydu. Her günkü gibi oluşuydu. Hani, nerdeyse patlayacaktım. Ve üstelik patlayamazdım bile. Belki korkağın biriydim. Benim “patlamak” diye adlandırdığım, bir küçük “Tısss!” sesinden başka şey olmayacaktı belki. Hepsi bu: “Tıss!” Oysa neler geçmez aklımdan… Bir kudurgun sele kapılmışçasına yıkmak, […]

Necati Tosuner – Cikmazda

“Evet, Yargıç Bey. Bütün insanların yüzüne tükürmek isteyen benim. Ve onlar bencillikleriyle bunu çoktan hak ettiler. Neymiş, bana yaptıklarından sonra, insanların yüzüne tükürmek istemişim… Ben suçlu değilim. Suçlu onlar. Ve Tan-rı’ysa insanlara bencilliği veren, suçlu Tanrı’dır. İstemem ki bunca umut bağladığımız Yaradan, bu denli küçük olabilsin. Issız gecelerde ağlamalarımın nedeni o Tanrısal güçse, insanları bağışlayabilir […]

Necati Cumalı – Yağmurlarla Topraklar (Tütün Zamanı 2)

Adliye tatilinin sona erdiği 5 Eylül 1951 günü, Avukat Nihat Arda, her duruşma sabahı olduğu gibi, saat sekiz olmadan yazıhanesine geldi, içeriye girince, kendini karşılamak için ayağa kalkmaya davranan kâtibini bir el işaretiyle yerine oturttu, dip tarafta kalan kendi masasına doğru yürüyüp yerini aldı. Masasının kıyısında duran dosya yığınını önüne çekti. En üstteki dosyayı aldı, […]

Necati Cumalı – Zeliş (Tütün Zamanı 1)

İzmir Körfezi ‘nin görünüşü, haritada, üç yanını saran karalar arasına sokulmuş bir çizmeyi hatırlatır, insan sayısı on bini yeni aşan Urla ilçesi, bu çizmenin topuğu ile tabam arasında kalan oyuk içine düşer. Beşparmak Dağları ‘nın İzmir ‘in gerisine inen kolu, doğusunda, sınırları dışında, Urla ‘nın çok uzaklarında kalır; batısında da hemen bir bu kadar uzaklardan […]

Neal Stephenson – Mongoliad 3

Kalkan-Biraderleri, Finn’i kamplarını kurmuş oldukları tepeye gömdüler. “Gördüğümüz o höyükler, yani kurganlar kadar gösterişli değil,” diye Feronantus’a belirtti Raphael, “ama geldiğimiz yere doğru bakıyor ve güneş toprağı daima ısıtacak.” Seçme şansı sunulduğunda Finn her zaman açık havada, güneşin sabahları kendisini bulup kemiklerini ısıtabileceği yerlerde uyumayı tercih ederdi. Kalkan-Biraderleri’nin yeminli bir üyesi olmayabilirdi ama pek çoğu […]