İstasyon çok kalabalıktı. Günlerdenberi İstanbul’dan gelen ekspreslerle posta katarlarına bakmak için halk istasyona iniyor, «Memleketi mantara bastıran kalontor»u, candarmalar arasında, kelepçeli elleriyle görmek istiyordu. Yalnız görmek mi? Yanlarına getirdikleri çürük domates, yumurta, patates, çakıl taşlarıyla bir güzel donatacaklardı: «— Deyyus, kendine müfettişler müfettişi süsü verir miydi?» Gazetelerin yazdığına göre, İstanbul’da Boğaz’da, yeni açılmış bir otelin […]
Kategori: Genel
Orhan Kemal – Murtaza
Yakın dostlarım, Murtazayı bu yeni hale getirmememi istediler. Hem de ısrarla. Biz onu öyle bulduk, öyle okuduk, öyle sevdik. Ne diye değiştireceksin? dediler. Hatta içlerinde çok önem verdiğim kimselerin de bulunduğu bu görüş üzerinde uzun uzun durdum. Kitabın üstünde Romanyazıyordu, ama o haliyle Murtaza bir roman değil, olsa olsa bir büyük hikâyeydi. Kitabın yüz seksen […]
Orhan Kemal – Gurbet Kuslari
Orhan Kemal – Eskici Dükkanı
Betonunda bile otlar biten bereketli Çukurova topraklarının dört bucağından inceli kalmlı kollar gibi uzanan tozlu yollarda bir zamanlar develer, Bursa çift atlıları, çokluk da sabahlardan akşamlara, akşamlardan sabahlara dek gıcır gıcır gıcırdayan kocaman tekerlekli öküz, camız arabaları, şimdilerde ise güçlü kamyonların benzin, mazot kokulu homurtularla çuval ya da hararlar dolusu çektikleri tohumlu, tohumsuz pamuklar, arpa, […]
Orhan Kemal – Ekmek Kavgası
Sabah, öğle, akşam karavanalarından artan yemeklerin döküldüğü toprak, kalın ve besili solucanların hazla kıvrıldığı zifirden bir bulamaç halindeydi. Yalınayak çocuklarla ihtiyar kocakarılar, paslı teneke kutuları ağız ağıza dolu, uzaklaşırlarken, erkek köpekler sıhhatten gerilmiş karınlarını güneşe devirip uyuklarlar, sarkık memeli dişiler de, peşlerinden tonton enikleriyle dolaşırlardı. Daha sonra meydan karga sürülerine kalırdı. Simsiyah kanatlarında mavi ışıltılaria […]
Orhan Kemal – Dünya Evi
Yazana hazırladığı eserin orijinali ve bütünüdür Pamuk kozalarının beyaz beyaz patladığı, aydınlık bir Eylül gecesiydi. Yıldızlar iri iriydiler, ay vardı. Vardı ama Igenç adamın gördüğü yoktu. Bir hafta-clanberi yirmi dört lira doksan beş kuruş ve genç kansiyle kalakalmıştı: Fırtınaların çalkaladığı korkunç Okyanuslarda, parçalanmış yelkeni, kırılmış dü-meniyle küçücük bir tekne gibi. Ne yapacaktı? Anlıyordu ki babaannesi […]
Orhan Kemal – Bereketli Topraklar Üzerinde
Orta Anadolu’nun seksen evlik köylerinden Ç. köyünün erkekleri o yıl da çalışmak için çeşitli iş bölgelerine dağıldılar: Sekizi onu Kayseri Dokuma fabrikasına gitti, dördü beşi Sivas Çimento fabrikası, Cer atölyesine. İçlerinden üçü de Çukurovanın yolunu tuttu. Bu üç kişi, tflahsızın Yusuf, Köse Hasan, Pehlivan Ali köyde kapı komşuydular, çocukluklan bir arada geçmişti, Biraz palazlanınca şunun […]
Orhan Kemal – Baba Evi
Ben doğduğum zaman, babam, Çanakkale’de, Darda-nos’ta bataryasının başında, kumral bıyıklı, enveriye’li bir topçu mülâzimisanistoymiş. Dedem benim doğduğumu babama benim imzamla şöyle tellemiş: Ben de dehr’in sitemin çekmeğe geldim dehr’e! Beş aylıkmışım. Dedem kundağımı avluya çıkarmış. Gökte on beşinde, yalap yalap bir ay varmış. Bakmış bakmış, «Cıss…» demişim. Evde hâdise olmuş bu: — Cıs dedi, cıs […]
Orhan Kemal – Avare Yıllar
Her sabah evden okula diye çıkardım. Koltuğumda kitaplarım, başımda sarı şeritli okul kasketim, ver elini Giritli kahvesi. Dörtyol ağzında Gazi’yle, Hasan Hüseyin’i beklerdim. Onlar daha önce gelmişlerse, bana geç kalışımın sebebini sorar, çıkışırlar, sonra güle söyleye, köpekleri taşlayarak asfaltın üzerinde yağ gibi kayan pırıl 6 pırıl taksilere hayran hayran bakarak, Giritli kahvesine —— gelirdik. Çok […]
Orhan Karaveli – Sakalli Celal
Bu eser kültür hayatımızda bir boşluğu dolduruyor” Bu kitapta yaşamöyküsü anlatılan; orijinal zekâsı, yaygın kültürü, serâzâd mizacı belirtilen “Sakallı Celâl Bey” ülkemizin son yüz yıllık kültür sürecinde, özellikle aydınlar çevresinde yaşamıyla, davranışlarıyla olduğu kadar etkin ve uyarıcı konuşmaları, renkli sohbetleriyle de ilgi çekmiş, iz bırakmıştır. Ne yazık ki bütün bunlar Celâl Bey’in yaşamıyla sınırlı kalmış; […]
Orhan Karaveli – Bir Ankara Ailesinin Oykusu
Niçin yazdım? Sözün “uçup gideceği” ama yazının “kalacağı” bilinir bilinmesine de, toplumumuzda “yazma” alışkanlığı “konuşma” alışkanlığı kadar gelişmemiştir nedense. Hele kendi yaşantı ve anılarını kaleme alanımıza hemen hiç rastlanmaz. Bunun, eski askerlerle politikacılar gibi ünlü kişilerin tekelinde olduğunu düşünürüz. Oysa, toplum yapımızın tuğlaları olan sıradan birey veya ailelerin geçmişinde de bir devre ışık tutacak nitelikte […]
Orhan İyiler – Birgün Bile Yaşamak
SİZE GEORGİ VASİLln;VlÇ BUTOV’U TANITIRIM Bana ı 9 ı 7 Devrimini en can alıcı, en ögretici yanlany la anlatan Georgi Vasiliyeviç Butov’la nasd tanışugımı aniatmada yarar var. Hiç beklemedigim bir zamanda, fayton sürücülerinin sersefil ya ttıklan adanın ıssız bir köşesinde rastladım kendisine. Bir ölüye rastlamak, onunla konuşmak, tanışmak sanınm öyle pek olagan degildir. Belki de […]
Orhan Hancerlioglu – Ali, Kutu Kutu Icinde
Orhan Bursali – Turban
Türban… Aslında salt bizim sorunumuz değil, Avrupa’yı ve daha geniş bakarsak dünyayı ilgilendiren, Doğu-Batı eksenini de aşmış, Kuzey-Güney dikeyinde tartışılan; aynı zamanda, geniş ölçekli olarak “Medeniyetler Savaşı”na da “simgelik” yapan; Müslüman ülkelerinde “iktidar savaşları”nın bir aracı; İslam ülkeleri arasında “bölgesel etkilenme-etkileme” ve “kültür ihracı” için güçlü bir manivela; şüphesiz ki kadınlar üzerinde ezeli erkek egemenliğini […]
Orhan Bursali – Catismanin Anatomisi
Bu kitabın yazımına 2012 Şubatı’nda MİT’e yönelik Cemaat operasyonunun ardından başladım. 7 Şubat 2012, Cemaat ile Erdoğan arasındaki ikinci büyük çatışmanın tarihiydi. İlki ise, 2011 sonlarında yaşanan, boyutları ve hedefleri açısından çok önemli, ancak ciddi bir iktidar çatışması olarak algılanmayan Şike Operasyonu ve İkinci Şike Yasası olayıydı. Bu ilk operasyon aslında AKP içinde büyük karışıklığa […]
Orhan Bursali – Bilim Toplum ve Insana Bakis
Geleceği planlamayan, gelecekle uğraşmayan, gelecekle ilgili büyük projeleri, ütopyaları olmayan ülke, geçmişle uğraşacak ve kendini tüketebilmek, küçültmek için orada onlarca konu bulacaktır. Evet, içinde yaşanılan siyasal ortam, bize bu tezi kurduruyor. Türkiye, geleceğe değil geçmişe bakıyor, iktidar geçmişi tam anlamıyla yok etmenin peşinde. Sonuç: Geleceği olmayan parçalanmış bir toplum. Gelecekle ilgili “dava”larımız iki temel dinamikle […]