Etiket: Reşat Nuri Güntekin

Reşat Nuri Güntekin – Yaprak Dökümü

ALTIN Yaprak Anonim Şirketi”nden niye mi istifa ettim? Bunda anlaşılmayacak hiçbir şey yok. Aldığım altmış iki lira aylıkla geçinemiyordum. Başımda iki küçük kardeşle hastalıklı bir anam var… Ara sıra anam soğuktan, kardeşlerim yemekten şikâyet ederlerdi. Ben, omuz silker: “Ne yapayım, bu terazi bu kadar çekiyor. Elime geçeni ben barda, baloda yiyip sizi bu halde bıraksam […]

Reşat Nuri Güntekin – Tanrı Misafiri

Mangal başında, akşam kahvesini içerlerken sokak kapısı akı sıkı çalınmağa başladı. Hacı Ali Efendi, keyifli bir surette gülümsedi: — Bu, bizim kiracının çalışı… Para getirmiş olacak. Dedi. Kaynanası dudaklarını büktü. Kiracının, ayın yirmisinden evvel para getirdiğini rüyada görse, hayra yormazdi. Müzeyyen, cumbanın kafesine abanm Elif abla, evin aşçısıydı. Kulağı ağır işittiği için, kapının çalındığını daima […]

Reşat Nuri Güntekin – Sönmüş Yıldızlar

Perihan’dan Hüseyin Kenan’a Kenan Beyefendi, Bu mektubu ni derdimi söylemeğe cesaret edemeyeceğim… Biz, çok eski zamandan beri birbirimizi tanıyoruz, Kenan Bey… Sizi ilk gördüğüm gün hâlâ aklımdadır. O vakit Yeşilköy’deki köşkümüzde oturuyorduk. On iki, on üç yaşlarında vardım. Lalam beni her gün trenle İstanbul’a, mektebe indiriyordu. Köyümüzde oturan ne kadar mektep kızı varsa hep bir […]

Reşat Nuri Güntekin – Son Sığınak

Çocukken benim uykudan uyamşlarım komedya gibi bir şeydi. Mecbur dadımız, nafile yere oramı, buramı dürtüşledikten sonra karyolama girerek arkama yerleşir, kollarını koltuk altlarımdan geçirip vücudumu yarı yarıya yataktan kaldırır, çetrefil Çerkez Türkçesiyle: «Yine mektebe geç kalacağımı, ceza göreceğimi» anlatmağa başlardı. Gerçekten uykum ağır olduğundan mı; yoksa yatağın sıcağından onun göğsünün sıcağına geçiş beni büsbütün gevşettiği […]

Reşat Nuri Güntekin – Olağan İşler

Rasim, bir akşam, mektepten döndüğü vakit, kendi ismine gelmiş bir zarf buldu. İçinde, çiçekli bir kâğıt üstüne, yeni yazı ile, şu satırlar yazılıydı: “Rasim Bey, Ben, sizi uzaktan uzağa seven bir gene kızım. Çok güzel olduğumu korkmadan söyliyebilirim. Dünyada en büyük emelim sizin tarafınızdan sevilmek ve sizin zevceniz olmaktır. Fakat, yaşlarımız çok küçük olduğu için […]

Reşat Nuri Güntekin – Miskinler Tekkesi

Şimdi olduğu gibi çocukken de pek canımın kıymetini bilirdim. Koşmaca, kaydırak, birdirbir gibi oyunlar asla işime gelmezdi. Akşam üstleri açılır – kapanır iskemlemi konağın bahçe kapısına kurar, vücuduma göre çok kocaman olan başımı mutfağın sarmaşıklarla kaplı duvarına yaslayarak karşı viranede oynayan çocukları seyrederdim. Çocuklar, kendileri gibi başkalarına da rahmi olmayan, hasbetenlillâh kötülük yapmaktan zevk duyan […]

Reşat Nuri Güntekin – Leyla ile Mecnun

(Kâ2am beyin evinde sıcak bir kış odası. ^iSuihtelii yaşta yedi, sekiz misafir…) Ragıp — (Elindeki mecmuayı göstererek) «Mavi Mecmua» bu hafta canlı bir müsabaka ilân ediyor. (Okuyarak) «Etrafımızdaki eşyanın tutuşmağa başladığını görürsek yapacağımız şey malűmdur: Ateşin üzerine keçe, kilim kabilinden, eşya atmak. Fakat bu yangın, kalbimizde başlıyorsa, yani ümitsiz bir aşka düşmek üzere olduğumuzu hissedersek […]

Reşat Nuri Güntekin – Kızılcık Dalları

Adapazarı postası o gün iki buçuk saat rötar yapmıştı. Pendik istasyonunda, Bolu’dan gelecek ortanca kızını bekleyen Nadide Hanım, merak içinde idi. Çocuk ağrısı çeker gibi elleriyle hafif hafif kasıklarına basarak mütemadiyen dolaşıyor, arasıra yere çömelerek yüzünü trenin geleceği tarafa çeviriyordu. Akşam yaklaşmıştı. Karşı tepede uçuşan hafif bulutları bazen lokomotif dumanı sanarak yerinden kalkıyor, zaman zaman […]

Reşat Nuri Güntekin – Kan Davası

Bozova ilinde otuz yıldan beri görülmemiş bir kış hüküm sürmektedir. Yollar kapanmış, dereler donmuş, ova köyleri karlar altında kaybolmuştur. Havanın en azıp kudurduğu gecelerden birinde Toygar ilçesinin viran bir evi önünde bir katır duruyor; üstünden çok uzun boylu, — Doktor hasta… — Haber veii… Göreceğim… Uzaktan geldim. Yabancı, cevap beklemeden içeriye giriyor; karanlığın içinde, taşlık […]

Reşat Nuri Güntekin – Gökyüzü

1931 yazının ilk haftasındaydı. Bir akşamüstü sütkardeşim Raşit çocuğun Fatih Çarşambası’ndaki evine uğramıştım. Raşit çocuk dediğime hürmetle dinlemek lâzımdı. Raşit çocuk her hikâyenin sonunda : “Biz, işte böyle şeyler gördük, geçirdik. Denizin çok cilvelerini tattık küçük bey…” diyordu. Bu küçük bey de tabiî ben… Altmış yaşında bir adamın güz yaprakları gibi suyu çekilmiş, türlü damarlar, […]

Reşat Nuri Güntekin – Gizli El

Güntekin, 1889’da, Askeri tabip olan Nuri Bey ile Erzurum valisi Yaver Paşa’nın kızı Lütfiye Hanım’ın oğlu olarak İstanbul’da doğmuştur. Öğrenim hayatı boyunca birçok il gezen Güntekin, ilköğrenimine Çanakkale’de başlamıştır. Daha sonra İzmir’deki Frerler okulunda bir süre öğrenim görüp sınavla girdiği Darülfünun Edebiyat Şubesi’ni 1912’de bitirdi. Böylece öğrenim hayatını yirmi üç ya yaşında da gazeteciliği çok […]

Reşat Nuri Güntekin – Eski Hastalık

Yalnız, Züleyha, bu korkunç şeyin kendisini beklediği kadar sarsmadığını hayretle görüyordu. Ne bir çarpıntı, ne bir ıstırap, ne hattâ bir ürperme!… Bu dakikada ona söz söylemek lâzım gelse, sesinin bir pürüzsüz billur gibi dudaklarından çıkacağını anlıyordu. Sade göğsü birdenbire genişlemiş gibi, bol havaya ihtiyacı vardı. Yastığının üstünde boynunu hafifçe kaldırıyor, dudaklarını aralıyor, soluklarına bir uyku […]

Reşat Nuri Güntekin – Dudaktan Kalbe

Ev sahibi, yemek odasının terasa açılan kapısından misafirine seslendi: — Paşa, sen- bu güzel mehtaba karşı bir hâb-ı nâza dalacak gibi görünüyorsun… Hele bir dakika buraya zahmet et… Yayvan bir koltuğun içinde yemek ağırlığı ve yol yorgunluğu ile uyuşup kalan Vefik Paşa, üşene üşene gözlerini açtı, yorgun bir rica ile : — Artık merhamet et, […]

Reşat Nuri Güntekin – Değirmen

Zelzele Malmüdürü Cevdet Efendi birdenbire ayağa kalkarak: — Zelzele oluyor arkadaşlar, dedi. Yeni bir çiftetelliye başlamış olan keman, ud, darbuka durdu; yalnız yerde, çalgıcıların ayakları dibinde iki büklüm oturan Arap Ziver hiç bir şeyin farkında olmadı, yanmdakilerden biri kollarını tutuncıya kadar iki yana sallanarak zilli maşasını vurmıya devam etti. Eğlentinin en kızıştığı zamandı. Sırmalı cepkeninden […]

Reşat Nuri Güntekin – Damga

Çocukluğumun en eski hatırası bir ağustos şenliği ge-cesidir. Bu hatıra, görülmüş bir şeyden ziyade vaktiyle dinlenmiş bir masalın hayalde bıraktığı izlere benzer: Bu dünyada başka bir âlemde ucu bucağı olmayan bir bahçe… Ağaçlarında renkli fenerler yanıyor,.. Bembeyaz, ince ince yollar… Uğultulu bir mahşer kalabalığı… Yer yer çarkıfelekler yıldızlanıyor, havaî fişekler uçuyor… Yalnız karanlık v Belki […]

Reşat Nuri Güntekin – Çalıkuşu

DÖRDÜNCÜ sınıftaydım. Yaşı m oniki kadar olmalı. Fransızca muallimimiz Sör Aleksi, bir gün bize yazı vazifesi vermişti. “Hayattaki ilk hatıralarınızı yazmaya çalışın. Bakalım neler bulacaksınız? Sizin için güzel bir hayat temini olur,” demişti. Hiç unutmam; yaramazlığımdan, gevezeliğimden bıkan öğretmenler, o sınıfta beni arkadaşlarımdan ayırmışlar, bir köşede tek kişilik bir küçük sıraya oturtmuşlardı. Müdirenin söylediğine göre, […]