Stendhal, 1935 yılında kuzeni Romain Colomb’a yazdığı mektupta şöyle diyordu: “Benim gerçek işim, tavan arasında roman yazmak. Birtakım saçmalıklar yazmayı, 800 frank değerindeki işlemeli bir pelerin giymeye yeğliyorum.” O sırada, İtalya’da Fransız Konsolosu’ydu; görevinden ve İtalya’daki yaşayışından bıkmıştı; Rue de Richelieu’deki küçük dairesinde, paranın kıt, ama sanatsal, düşünsel etkinliklerin bol olduğu, ünlü romanı Kızıl ile […]
Kategori: Genel
Stendhal – Lamiel 2
Erdemle karşılaşır karşılaşmaz, Lamiel’e gelen ilk duygu, bunun ikiyüzlülük olduğuna inanmaktı. Sansfin ona: – Dünya, yalnızca saflar ve hileciler olarak ikiye bölünmüştür; yoksa, ahmakların sandığı gibi zenginler ve yoksullar, namuslular ve ahlaksızlar olarak değil, diyordu; Napoleon’un düşüşünden bu yana, XIX. yüzyılı açıklayan gizin anahtarı budur işte; çünkü, kişisel yiğitlik, özyapı sağlamlığı, ikiyüzlülüğün el atamayacağı şeylerdir. […]
Stendhal – Lamiel 1
Stendhal, üç yılı aşan bir iznini Fransa’da geçirdikten, bu süre içinde Bir Turistin Anıları, Castro Rahibesi ve Par¬ ma Manastırım yayınladıktan sonra, 1839 Ağustosunda Civita-Vecchia’ya (*) dönmüştü. Konsolosluk görevini yeniden elde edip İtalya’da edindiği alışkanlıklarına kavuş¬ tuktan sonra, Roma ile yaşamını kazandığı Adriyatik kı¬ yısındaki küçük liman arasında eskisi gibi mekik dokuma¬ ya başlar başlamaz, […]
Stella Molinas Trevez – Ben 44 Yaşındayım Oğlum 53
12Mart2000 Hahamın korumaları eşliğinde bekleme salonuna doğru ilerlerken merakla etrafa göz gezdirmeye başladım. Büyük, oymalı bir kapıdan girdikten sonra, dar bir antreden geçip kapısı açık olan salona girdik. Korumalar biz oturduktan sonra dışarı çıktılar. Buraya gelene kadar sakindim ama salona girerken, kapının eşiğine ayağım takılınca, bütün özgüvenim yok olmuştu. Verilecek cezayı korkuyla bekleyen bir öğrenci […]
Stella Adler – Aktorluk Sanati
Ö nüm üzdeki birkaç ay boyunca tekrar tekrar oyunculuğun kendiniz hakkında olmadığını söylediğimi duyacaksınız. Am a en başta kendinizin de önemli olduğunu bilmenizi isterim. Çok m eşgul bir dünyada yaşıyorsunuz. Kahvenizi içmediniz, ya da kafeteryadan aldınız. Bebeğiniz evde ağlıyor, eşiniz sizi sevmiyor, ya da sevgiliniz sizi aram adı. Herkesin sorunları var. N erede olduğunu bilmeyen, […]
Stefanos Yerasimos – Pontus Meselesi (1912 – 1923)
Anadolu’daki Hıristiyanların en kalabalık olduğu yerdi. Bunların büyük bölümü Ortodoks Hıristiyan idiler, yani Ermeni değildiler ama o dönemde Ortodoksların Yunanlı olduklarını söylemek güçtü. Çünkü bunların esas olarak 4. yüzyıldan itibaren Gürcülerin Hıristiyanlaştırılan iki ana gurubu olan Tzanlar (Canik bölgesinde) ile Lazların (Lazistan bölgesinde) soylarından geldikleri, genellikle Rumca konuşmakla beraber yerel bir diyalekt kullandıkları ve kendilerine […]
Stefan Zweig – Yakıcı Sır
Stefan Zweig, 1881 yılında Viyana’da doğdu. Baba, Habsburglar Avusturyası’nın Moravia eyaletinden bir ailedendi. Viyana’ya yerleşmişti ve tekstil fabrikatörüydü. Anne, geçmişi İtalya ve Almanya’ya kadar uzanan varlıklı bir iş adamları ailesinden geliyordu. Habsburglar İmparatorluğu’nun Slav, Cermen, İtalyan asıllı “Milletler Mozaiği ” toplum ve düşün yapısında ve böylesine çok yanlı bir ana-babadan dünyaya gelmiş olmak, Stefan Zweig’ın […]
Stefan Zweig – Ruh Yoluyla Tedavi
Doğanın verdiği her sıkıntı daha yüksek bir memleketin anımsanmasıdır. Nova/is Sağlıklı olmak insanlar için doğaldır, hastalık ise doğal değildir. Sağlık; vücut sağlığı normal kabul eder, tıpkı akciğerlerinin havayı, gözlerinin ışığı doğal kabul ettiği gibi; yaşamın genel duygusu içinde birlikte sessizce yaşayarak büyür. Ama hastalık; hastalık birdenbire yabancı biri gibi içeri dalar, korkudan dehşete düşen ruha […]
Stefan Zweig – Rotterdamli Erasmus
Rotterdamlı Erasmus: Zaferi ve Trajedisi adlı deneme, Stefan Zweig’ın deneme türünde başyapıtı sayılmaktadır. Zweig bu denemeyi kaleme aldığında, yani 1934 yılında, ününün doruğundaydı. Eserleri, Fince ve Ermenice gibi diller de dahil, dünyanın hemen bütün konuşulan dillerine çevrilmişti ve sadece eserlerinin hangi dillere çevrilmiş olduğunu gösteren kaynakça bile başlı başına bir kitap kalınlığındaydı. Genelde sanatçı kişiliklerinin […]
Stefan Zweig – Olaganustu Bir Gece
Aşağıdaki notlar, 1914 sonbaharında Rava-Ruska’da bir Avusturya hafif süvari alayıyla katıldığı çarpışmalarda şehit düşen Baron Friedrich Michael von R.’nin yazı masasında mühürlenmiş bir paketin içinde bulunuyordu. Ailesi sayfalara üstünkörü bir göz gezdirip, bir de başlığına bakarak bu yazılarda sadece akrabalarının edebi bir çalışmasının söz konusu olduğuna kanaat getirince, notları gözden geçirmem için bana verdiler ve […]
Stefan Zweig – Murebbiye
Mürebbiye İki çocuk şimdi odalarında yalnızlar. Işıklar sönük. Oda ya karanlık çökmüş, sadece yataklarınıri bulunduğu yerde hafif, beyaz bir yansıma görülüyor. Solukları son derece ha fif, insanın uyuduklarına inanacağı geliyor. Ne var ki çocuklardan biri, “Baksana!” diye sesleniyor. Alçak sesle, neredeyse korkarak karanlığın içine seslenen kızlardan küçüğü, on iki yaşında olanı. Ondan sadece bir yaş […]
Stefan Zweig – Mecburiyet
Kadın hâlâ derin uykuda, düzenli ve güçlü nefesler alıp veriyordu. Hafif aralanmış ağzı gülümseyecek ya da bir şeyler söyleyecek gibiydi ve yorganın altındaki genç, diri göğüsleri huzurla inip kalkıyordu. Pencerelerden içeriye yeni doğan günün ilk ışıkları vuruyordu. Fakat kış sabahının ışığı zayıftı. Karanlıkla aydınlık arası bir ışık kararsız bir şekilde vuruyordu uyuyan her şeye ve […]
Stefan Zweig – Marie Antoinette
Kraliçe Marie-Antoinette’in hikâyesini yazmak demek, onu suçlayanlar ile savunanların en şiddetli biçimde karşı karşıya geldikleri, yüz yıldan fazla sürmüş bir geçmişi kayda geçirmek demektir. Tartışmanın ateşli bir havaya bürünmüş olmasının sorumluları, onu suçlayanlardır. İhtilal, krallık rejimini vurmak için kraliçeye, kraliçenin kişiliğinde de onun kadın yönüne saldırma ihtiyacını hissetmiştir. Ne var ki, hakikatşinaslık ile politikanın birbiriyle […]
Stefan Zweig – Macellan
Kitapların yazılmasına neden olan çeşitli duygular vardır. Kitaplar hayranlık ya da minnettarlık duygusuyla yazılabildiği gibi, mutsuzluk, öfke ve üzüntü de yaratıcı gücü harekete geçirebilir. Bazen de yazmaya iten meraktır, insanları ve olayları yazarak açıklama isteğidir ya da kendini beğenmişlik, para hırsı, sık sık da kendini yansıtmaktan alman haz gibi motiflerdir; bu nedenle bir yazar nesnesini […]
Stefan Zweig – Korku
Bayan Irene âşığının dairesinden çıkıp merdivenlerden aşağı inerken birden yine o anlamsız korkuya kapıldı. Gözlerinin önünde kara bir topaç vınlayarak dönmeye başladı; dizleri katılaştı, dehşetle donup kaldı. Aniden kapaklanmamak için hemen parmaklığa tutunması gerekti. Bu tehlikeli ziyareti ilk kez yapmıyordu, bu ani ürpertiye hiç yabancı değildi, yine de içinden ne kadar dirense de evine dönerken […]
Stefan Zweig – Kızıl
Memlekette arkadaşları, Viyana’ya gittiğinde Josefstadt’ta oda tutmasını söylemişlerdi. Üniversiteye yakın ve üniversite öğrencilerinin oturmayı sevdiği bir yerdi, çünkü sakin ve biraz da eskilerden kalma bir semtti, ayrıca gelenekten gelen alışkanlıkla öğrencilerin yaşadığı merkeze dönüşmüştü. Böylece o da eşyasını geçici olarak bıraktığı istasyondan başlayarak önüne gelene sormuş, yağmurda arkalarından birileri kovalıyormuş gibi koştururken ona gönülsüzce bilgi […]