Kategori: Genel

Jorge Luis Borges – Alef

Jorge Luis Borges öleli yirmi yedi yıl oldu. Bu dönem, onun ölümünden çok önce kazandığı şöhretinden hemen hiçbir şey eksiltmedi. Borges, 1960’larda, saìarında Samuel Beckett, Patrick White ve Herman Hesse gibilerin bulunduğu 20. yüzyıl yazarlar panteonunda yerini aldı. Amerikalı eleştirmen Harold Bloom, 1994’te Borges’i Batı uygarlığının olmasalardı manen daha az zengin olacağımız yazarlarının uzun listesine […]

Jorge Luis Borges – 25 Ağustos 1983 ve Diğer Öyküler

Franco Maria Ricci, jeoloji ogreniminin ardmdan Guney-Dogu Anadolu’da petrol arayan bir �irketin elemarn olarak Glkemizde c;:ah�may1 surdurseydi onu tarnyacak m1yd1k, sanmam. Meslegine s1rtm1 donerek, bir bak1ma aile gelenegi geregi estetigin sularma ac;:ild1: Son yanm yuzy1lm en c;:arp1c1 sanat dergisi FMR’i c;:1- karmanm yarnsira yaymc1hk alarnnda gozupek bir c;:izgi tutturdu: OlaganustG boyutlarda ve �1khkta kitaplar ile […]

Jorge Amado – Kızgın Toprak

Vapurun düdüğü şehrin üstüne çöken alacakaranlığı delerek acı acı inledi. Yüzbaşı Joao Magalhaes derme çatma ev kümelerine, kiliselerin çan kulelerinin sivri uçlarına, kapkara çalılara, kaldırımlı caddelere bakıyordu. Bakışı türlü biçimlerdeki çatıları kavrıyor, ama kimsenin geçmediği caddenin bir köşesini ancak görebiliyordu. Köle eller tarafından caddelere döşenen bu taşlarda neden böylesine heyecan veren bir gizem bulduğunu anlamıyordu. […]

Jonathan Swift – Gulliver Cüceler Ülkesinde

Swift’in yapıtları, özellikle Gulliver’in (1) Gezileri, yaşamıyla yakından ilgilidir. Onun için yaşamının değişik aşamalarını incelemek, ne gibi etkiler altında kaldığını; bunların, huyu ve yaşam görüşü üzerinde ne gibi tepkiler yarattığını belirtmek gerekir. Swift, İngiliz kökünden olmakla birlikte İrlanda’da, Dublin’de doğmuştur (30 Kasım 1667). ”İrlanda’da doğmuş olmam benim için büyük bir yıkım olmuştur; bu, bana yazgının […]

Jonathan Steinberg – Bismarck

Almanya’yı Otto von Bismarck yarattı fakat hiçbir zaman ülkede iktidarın gerçek sahibi olmadı. Emrinde bulunduğu üç hükümdardan herhangi biri, herhangi bir zamanda onu görevinden alabilirdi. Nitekim Mart 1890’da bu hükümdarlardan biri tarafından azledildi. Hitabet şekli genellikle karizmatik olarak adlandırdığımız özellikleri taşımamaktaydı. Gücünün ve şöhretinin zirvesine eriştiği Eylül 1 878’de Schwabische Merkur * gazetesi Bismarck’ın Reichstag’ […]

Jonathan Stagge – Karadul

Nanny Ordway ile Lottie Marin’in partisinde tanıştım. İlk gördüğümde bu genç kız benim hiç ilgimi çekmemişti. Fakat sonunda yanıldığımı anladım. Zaten bu yüzden de başımıza gelmedik kalmadı ya… Karım, safra kesesinden ameliyat olan annesini dinlenmesi için Jamaica’ya götürmüştü. Bense işlerim yoğun olduğu için New York’da kalmıştım. Aynı gece Lottie, oyundan sonra bana telefon etti. Saat […]

Jonathan Santlofer – Olum Ressami

Her şey kötüye gitmeden önce bile, berbat bir gün olacağını biliyordu. Bunun için, sabah uyandığından beri süren baş ağrısını suçlamıştı. Ama daha sonra, ağrısı hafiflemesine rağmen, olacaklar içine doguyormuş gibi, o duygu hiç gitmemişti. Yine de günü geçirmeyi başarmıştı. Belki, diye düşündü, gece demek daha dogrü olur. Ama yanılıyordu. “Bir şeyler, mesela kahve içmeye ne […]

Jonathan Crary – Gözlemcinin Teknikleri

Gözlemcinin Teknikleri, gönne ve gönnenin tarihsel inşası hakkındadır. Her ne kadar 1850 öncesindeki olay ve gelişmeleri ele alıyor olsa da, görselliğin doğasında meydana gelen ve belki de ortaçağ imge dağarcığını Rönesans perspektifinden ayıran kırılmadan bile daha derin bir dönüşümün ortasında yazılmıştır. Bilgisayar grafik tekniklerinde on yıldan biraz uzun bir süre içinde gerçekleşen hızlı gelişme, gözlemci […]

Jon Elster – Ekşi Üzümler

EYLEM, kısıtlamalar içinde yapılmış bir seçimin sonucudur. Ortodoks görüşe göre seçim, içinde bir özgürlük öğesi, kısıtlamalar ise bir zorunluluk öğesi barındırır. Ancak, standartdışı vakalarda bu denklemler geçerli değildir. Rasyonel ve irrasyonel davranışlar üzerine daha önceki bir kitabıının başlığı olan Ulysses and the Sirens (Odysseus ve Sirenler), insanların kimi zaman kendi kısıtlamalarını seçmekte özgür olduklarını bize […]

Jojo Moyes – Senden Sonra Ben

Barın sonundaki iri yarı adam terliyor. Duble İskoç viskisine gömülmüş ama birkaç dakikada bir başını kaldırıyor ve yanına, arkasına, kapıya doğru bakıyor. Şerit şeklindeki led ışıklandırmanın altında teri ince ince parlıyor. îç geçirme kılığına bürünmüş uzun, titrek bir nefes veriyor ve yeniden içkisine dönüyor. “Pardon. Bakar mısınız?” Başımı, parlattığım bardaklardan kaldırıp ona bakıyorum. “Buraya bir […]

Jojo Moyes – Bir Artı Bir

Sidney içeri girdiğinde Ed Nicholls kreatif ekibin odasında Ronan’la kahve içiyordu. Sidney nin arkasında Ed’in belli belirsiz seçebildiği bir adam duruyordu; takım elbiseliler güruhundan biri daha işte. Seni arıyorduk, dedi Sidney. Eh, işte buradayız, dedi Ed. Ronan’ı değil, seni. Ed bir an için onları inceledi, sonra elindeki kırmızı, köpük malzemeden topu tavana atıp yakaladı. Göz […]

Johnny Smith – Sıska Şövalye

“Sıkıcı! Sıkıcı! Sıkıcı! Sıkıcı! Sıkıcı!” Annem, “Neden gidip odanda oynamıyorsun?” diye sordu. Babam, “Neden gidip bahçede oynamıyorsun?” diye sordu. Ablam Hayley ise, “Neden gidip dünyanın öbür ucunda oynamıyorsun?” diye sordu. Smith ailesinin tümü bir aradaydı. Annem en sevdiği film olan Ölü Mutant Şempanzelerin Saldırısı’nı izliyordu. Babam yüzünü bir gazetenin altında gizlemiş uyukluyordu. Hayley’le erkek arkadaşı […]