Nazilerin iktidarda bulundukları kısa sürenin ilk yarısında Almanya’daydım; orada çalışıyordum. Adolf Hitler’in, bu büyük ama aldatılmış ulusun diktatörü olarak iktidarını nasıl sağlamlaştırdığını, sonra bu ulusu nasıl savaşa ve istilâya sürüklediğini kendi gözlerimle gördüm. Buna rağmen yine de böyle bir kitabı yazmak istemezdim, eğer İkinci Dünya Savaşının sonunda tarihte o zamana kadar görülmemiş bir olay yer […]
William James – Faydacilik
Bay Chesterton, kendisinin “Sapkınlıklar” olarak adlandırdığı saygın makalelerinin önsözünde şunları söyler: “Kimileri insan hakkındaki en pratik ve en önemli şeyin hâlâ insanın evrene bakışı olduğunu düşünür. Ben de bunlardan birisiyim. Bir evsahibi için kiracısının aylık gelirini öğrenmek önemlidir, fakat kiracısının felsefesini öğrenmek bundan çok daha önemlidir. Yine, bir komutan için düşmanının niceliğini öğrenmek büyük önem […]
William J. Poweroy – Gerilla Savasi
Dünya siyasetinde devrimci silâhlı mücadele, yaklaşık olarak 30 yıldan beri önemli bir yer işgal etmiştir. II. Dünya savaşının patlamasından bu yana elliden fazla ülkenin halkı, kendilerinden esirgenen demokratik özgürlükleri elde etmek veya ulusal kurtuluşa kavuşmak için ya geniş, ya da sınırlı ölçüler içinde gerilla savaşına yahut başka türden silâhlı mücadelelere başvurmuştur. Bu olay dizileri içinde […]
William Hope Hodgson – Sinirdaki Ev
William Hope Hodgson’ın yirminci yüzyıl başlarında kaleme aldığı Sınırdaki Ev kültürel anlamda gömülmüş ve unutulmuş gizli bir hazinedir. Anaakım edebiyatı özellikle bu dönemlerde bünyesinde barındırmak istemediği korku, fantazya ve bilimkurgu içeren eserlerin üzerine bir avuç toprak atarak unutulmalarını sağlamaya çalışmıştır. Gerçekçi edebiyatın hüküm sürdüğü zamanda, sosyal gerçekçilik temalarına değinmediği ve politik bir duruşu olmadığı düşüncesiyle […]
William Golding – Yan Yana
Kimsenin doğum günümü kutlamak için bana hediye vermeye niyetli olmadığmı sezdiğimden, kendi hediyemi kendim aldım! Gemide parayla alınabilecek her şeyi satan tek kişiden, veznedar Bay Jones’dan aldım elbette ki. Geminin karnındaki tiksindirici kokudan kurtulmanın sevinciyle güverteye çıktığımda, dostum ve geminin birinci subayı Charles Summers’a rastladım. Elimdeki defteri görünce gülmekten kendini alamadı. “Ah, Edmund, gemideki herkes […]
William Golding – Sineklerin Tanrisi
Sarı saçlı çocuk, kayadan indi, lagüne doğru yöneldi. Okul üniformasının ceketini çıkarmıştı. Elinde tuttuğu ceketin ucu yerlerde sürünüyordu. Ter içindeydi; kurşuni gömleği gövdesine, saçları alnına yapışmıştı. Vahşi ormanda açılan uzun yaranın izi sıcakta buğulanıyordu sanki. Sürüngen bitkilerle kırılmış ağaç gövdeleri arasında ağır ağır tırmanırken, bir kuş –kırmızılı sarılı hayalimsi bir kuş– cadılar gibi bir çığlık […]
William Golding – Serbest Dusus
Pazar meydanında, sayfalarının köşeleri katlanmış ve rengi soluk mora dönmüş kitapların şükranlarını sunarcasına dolup taştığı tezgâhlar boyunca yürüdüm. Bir elinde gücü, diğerinde ihtişamı temsil eden kırbaç ve asa tutan, çifte taçla taçlandırılmış insanlar gördüm. Bir yara izinin nasıl olup da ışıldayan bir yıldıza dönüşebildiğini anladım; uçuşan kor taneciklerinin mucizevi ve ulvi bir devinimle düşüşünü hissettim. […]
William Golding – Kule
William Golding – Gecis Ayinleri
Saygıdeğer Vaftiz Babacığım, Sizin için tutmaya başladığım günlüğe bu sözlerle başlıyorum, daha uygun bir başlangıç olabilir miydi! Pekâlâ. Yer: Nihayet geminin güvertesi. Yıl: Zaten biliyorsunuz. Tarih mi? Kuşkusuz, önemli olan şu ki bugün dünyanın öbür ucuna yapacağım yolculuğun ilk günü; bunu belirtmek için sayfanın başına biraz önce “bir” rakamını koydum. Ne de olsa şimdi yazacaklarım, […]
William Golding – Catal Dil
Işık parıltısı ve ısı, farklılaşmamış, henüz kendi tecrübesiyle sınırlı. Oldu işte bu kadar! Oldu bitti! Bundan iyisini yapacak halim yok. Anı. Hafızadan da önce gelen anı olur mu? Ama zamanı yok ki, iması bile yok. Öyleyse nasıl olur öncesi ya da sonrası? Başka hiçbir şeye benzemediğini anladıktan sonra, ayrı olduğunu, farklı ve hatta bir kerelik […]
William Golding – Asagidaki Yangin
Albay Anderson biraz yana döndü, ellerini ağzının iki yanına siper ederek kükredi. “Direk başı!” Genç Willis’in hareketsiz bedenini taşımak için yukarı gönderilen adam emri duyduğunu gösteren bir el işareti yaptı. Albay Anderson ellerini ağzının iki yanından çekti, kendine göre normal sayılacak bir ses tonuyla bağırdı. “Çocuk ölmüş mü?” Adam bir yanıt verdi galiba ama sesi […]
William Gibson – Neuromancer
Limanın üzerindeki gökyüzü, yayını yapılmayan bir kanala ayarlanmış gibiydi. Case, Chat’in kapısının etrafındaki kalabalıkta kendine omzuyla yer açmaya çalışırken birisinin “sanki kullanan ben değilim.” dediğini duydu. “Sanki vücudum bu inanılmaz uyuşturucu ihtiyacını kendisi yaratıyor.” Ses, bir Sprawl’un sesi ve şaka da bir Sprawl şakasıydı. Chatsubo, profesyonel yurtsuzlara hizmet veren bir bardı; burada bir hafta boyunca […]
William G. Martin – Toplumsal Hareketler 1750-2005
Geçtiğimiz on yıl içerisinde dünya ekonomisinin alanı boyunca Chiapas’tan Chicago’ya, Prag’tan Porto Alegre’ye, Seattle’dan Sandton’a ve Güney Afrika’ya dek radikal protesto eylemleri patlak verdi. 1960’ların hareketlerinin kaybolmasından ve 1980’ler boyunca diktatörlükler deviren hareketlerin etkisiz hale getirilmesinden çok sonra ortaya çıkan bu şimdiki patlama oldukça dikkat çekici. İki dikkate değer nokta söz konusu. Birincisi, bu hareketler […]
William Faulkner – Yenilmeyenler
Ringo’yla ben o yaz, tütsü kulübesinin arkasında yere, savaşın yaşayan bir haritasını çizdik Vicksburg, odun yığınından aldığımız bir avuç tahta parçasıydı; Mississippi Irmağı da, sert toprakta bir çapanın ucuyla açtığımız bir yarık; ama gene de (ırmağı, kenti ve savaş alanıyla) canlı bir tabioydu ve bu minyatür halinde bile yeryüzü şekillerinin değişime gösterdikleri pasif ama güçlü […]
William Faulkner – Ses ve Öfke
Parmaklığın arkasında, sarmaşıklann arasından, vurduklarını görüyordum. Bayrağın olduğu yere geliyorlardı ve ben yürüdüm parmaklık boyunca. Dutun çevresindeki otların içinde aranıyor Luster. Bayrağı çıkardılar, vuruyorlardı. Sonra bayrağı yeniden diktiler, tablaya gittiler, vurdu, öteki de vurdu. Sonra yine vurdular ve ben yürüdüm parmaklık boyunca. Dutun oradan geldi Luster ve biz yürüdük parmaklık boyunca, vurdular ve biz durduk, […]
William Faulkner – Sartoris
William Faulkner’ın ilk olarak 1929’da yayımlanan üçüncü romanı Sartoris, birçok bakımlardan tüm yapıtları arasında, onlarda.Iı:i düzeni saptayan, ana yapıtı oluşturmaktadır. Sartoris, dolaylı ya da dolaysız olarak tüm romanlannda görülen iki büyük aileyi sunar – Sartoris ailesi ve Snopes ailesi. Sartaris’te Faulkner, ilk kez, yapıtlannın merkezi olan Jefferson kasabasını çizmiştir. Ve son olarak, Sartoris, yazarın kendisinin […]