Ebeveynimizin intiharından sonra iki buçuk ay, sadece güney istikametinden yukarı eski taşların oraya çıkan büyük elma bahçesinden, ki yıllar önce babamızın mülküydü burası, geçerek ulaşılabilen banliyömüz Amras’ın sembolü olan kulede kilitli kalmıştık. Dayımıza ait olan kule bu iki buçuk ay içinde bizi insanların erişiminden koruyan, hep kötü niyetle hareket eden ve kavrayan dünyanın bakışlarından koruyan […]
Thomas Berhnard – Kireç Ocağı
fakat bır ileri bir geri yımirhen incelerneyi düşünece�ime, demiş Wieser’e, adımlarımı sayıyor ve delirecek gibi oluyorum . . . . Konrad’ın beş buçuk yıl önce kireç ocağını aldığında ilk iş bir piyano getirtip birinci kattaki odasına koydurduğu söyleniyor laska’da; Mugner çiftliğinin kahyası Wieser’e göre bunu yapmasının nedeni sanat aşkı değil, Trattner çiftliğinin kahyası Fro’ya göre […]
Thomas Assheuer – Yakın Plan Haneke
Thomas Assheuer: Bay Haneke, siz daha yürümeye baş – lamadan anneannenizin sizinle sinemaya gittiği söylentisi doğru mu? Michael Haneke: Bu biraz abartılı. Bunu kendi tecrübemden mi bildiğim, yoksa anneannemin bana sonradan mı an – lattığı konusunda kesin bir şey söyleyemeyeceğim. Ancak al – tı yaşımda Laurence Olivier’in oynadığı Hamlet (1948) filmi – ni gördüğümü hatırlıyorum. […]
Thierry Hentch – Hayali Doğu
BU KİTAP Doğu’dan söz etmiyor. B izden söz ediyor. Doğu kavranamaz. O her yerde ve hiçbir yerde. Kitaplarda, tuvaller üzerinde, ekranlarda, sokakta, çok yakın ve hiç kuşkusuz çok uzak, başka yerlerde. Bütün donmuş kalıpların buluşma noktası, bütün egzotizmlerin eşanlamlısı, bütün çelişkilerin ve bütün aşırılıkların kışkırtıcısı. Daha bilge ve daha çılgın, daha çileci ve daha şehvetli. […]
Theodore Sturgeon – Insandan Ote
Alık, açlığın beyaz şimşeği ve korkunun titreşimiyle işaretlenmiş siyah ve gri bir dünyada yaşardı. Giysileri eski ve yamalıydı. Kavalkemiği bir keski gibi dışarı fırlamış, yırtık paltosunun içinde kaburga kemikleri bir yumruğun parmakları gibi görünürdü. İnce ve uzun boyluydu. Gözleri durgun, yüzü ölüydü. Erkekler ondan uzaklaşır, kadınlar ona bakmaz, çocuklarsa durup onu izlerdi. Alık için önemli […]
Theodore Roethke – Rüzgar İçin Sözler
” Daldaki bir tomurcuk misali rastladım…” benliğinde ölümü, varoluşunda varolm ayışın uçurum larını barındıran ve büyüten bu adam a. Yolculuklar düşlüyordu hiç durm adan. Yaşamayı ölümle pekiştirir, sonsuzluğu ölüm üyle çağırır dizeleri vardı. D oğayı ve küçük canlıların usul kıpırdanışlarını duyum suyordu zihni ve aynı anda hem yaşam -içre hem yaşam -ötesinde duruyordu. Kimi zam […]
Theodor W. Adorno, Max Horkheimer – Teori ve Pratik Üzerine
1. Sosyoloji hiçbir zaman bugünkü gibi düpedüz dünyanın ikilenmesinden ibaret olmamıştı. 2. Sub specie aetemitatis: Her şey iyi olacak (artık bir parti olmasa da). 3. Her şeyin iyi olacağı inancının yerine çalışma geçirildi, madde 1 HORKHEIMER— Bugün yapılan şey dünyanın ikilenmesinden ibaret. ADORNO— Bu tam da Marx’in epistemolojisi. Marx teorinin görevinin gerçekliği yansıtmak olduğunu söylüyordu.1 […]
Theodor W. Adorno – Rüya Kayıtları
Rüyamda G.’yle birlikte büyük, çok konforlu bir otobüsle Pontresina’dan, Aşağı Engadine’ye gidiyoruz. Otobüs dolu ve çok sayıda tanıdık da var: pek çok yer gezmiş olan ressam P. ve yaşlı bir sanayi profesörü ve karısı da yolcuların arasında. Ama otobüs Engadine yolu boyunca değil, memleketimin yakınlarında, Königstein’la Kronberg arasındaki bir yolda i lerliyor. Otobüs, keskin bir […]
Theodor Strom – Fiçidan öyküler
Birinci baskıda “Üç Masal” başlığı altında yayımlamış olduğum aşağıdaki öyküler, aslında iyi dostum olan bazılarınca salt bu başlık yüzünden okunmadan bir yana atılmak talihsizliğine uğramışlardır: O zamanki önsözde, ikinci parçanın daha çok zarif bir söylence biçiminde kendini gösterdiği, üçüncünün “özgün bir öykü” olduğu konusunda güvence vermem bile işe yaramamıştı. Her günkü alışılmış dünyayı, belki trenle […]
Theodor Plievier – Stalingrad
Kurşun rengi bir kasım günüydü ve Gnotke’nin elinde bir kürek vardı. Gnotke, Aslang, Hubbe, Dinger ve Glmpfln az önce kazmasını bitirdikleri mezar sekiz metre uzunlukta, iki metre eninde ve yarım metre derinlikteydi. Çavuş Gnotke, Başçavuş Aslang ve de Hubbe, Dinger, onbaşılarla, er Gimpf’in gerçekte hiçbir farkları yoktu birbirlerinden. Omuzlarında apukıtleri, kollarında da terflyeleri yoktu; elleriyle […]
Theodor Plievier – Moskova
“Ön mevzilerden Moskova’nın çan kulelerini ilk gören zafer madalyası kazanacaktır.” XII. Alman Ordu Birlikleri nin günlü*, emrinden. önce, Yukarı Almanya’dan iki alayımız ve komutanları Eck von Romschach’la Kunrat von Bomelbuerg var. Dokuz binden fazla silâhlı adam demektir bu: Sonra, Felemenk’ten gelen iyi donatılmış sekiz bin Alman atımız var: Daha sonra, yedi bin HollandalI askerimiz var: […]
Theodor Plievier – Berlin
Beni yaratan, biçimlendiren senin ellerin olduğu halde, beni yok eden de semin. (Kitabı Mukaddes, Eyüb Bahsi, 10. Bap) “Berlin’e atandınız.” “Ben oraya gittiğimde belki de iş işten geçmiş olacak.” “Olabilir, yine de sizi yarın yola çıkarmak zorundayız.” Albay Zecke’nin Berlin’deki Karlshorst Eğitim alayına “Sevk ve idare” kursu öğretmeni olarak atandığını bildiren telgrafın Zossen’dekİ Ordu Personel […]
Theodor Herzl – Yahudi Devleti
Şimdi ben, ‘Yahudiler…’ diye cümleme başladığımda, özellikle geçtiğimiz yüz yılı göz önüne alarak bu sözü açtığımda herşey den bahsediyor olabilir miyim? Yani 20. yüzyıl içinde olup biten herşeyden… Geçtiğimiz yüzyıl içinde tarih sayfalarınca bize ezberletilen her olayda, iyi ya da kötü her vakıada Yahudi parmağı olduğunu dillendirsem acaba Anti-Semitik olur muyum? Acaba, Avusturya sınırları içindeki […]
Theodor Fontane – Effi Briest 3
Üç gün sonra oldukça geç bir saatte Innstetten Berlin’e geldi; saat dokuzu bulmuştu. Effi, Eff i’nin annesi, kuzeni, hepsi gardaydı; karşılaşma içten oldu; en içten Effi davranıyordu. Bindikleri araba, Keith Caddesi’ndeki yeni yapının önünde durduğu zaman, havadan sudan bir sürü şey konuşmuşlardı. Innstetten hole girince: “O! iyi bir ev seçmişsin, Effi!” dedi. “Artık köpekbalığı, timsah […]
Theodor Fontane – Effi Briest 2
Yılbaşı balosu sabaha değin sürmüş, EfFi bu baloda çok beğenilmişti; kuşkusuz bu, Gieshübler’in limonluğundan geldiği herkes tarafından bilinen kamelya buketinin beğenilmesi gibi büsbütün karşı çıkmasız olmamıştı. Yılbaşı balosundan sonra da her şey eskisi gibi kaldı; toplum yaşamında buluşmalar için ancak birkaç deneme yapılmıştı. Böylelikle kış EfFi’ye çok uzun geldi. Komşu soylu aileler onlara pek seyrek […]
Theodor Fontane – Effi Briest 1
XIX. yüzyıl Alman yazınının en güçlü adlarından biri olan Theodor Fontane’nin yaşamı çok hareketli ve mücadeleli geçmiştir. Bu büyük şair ve yazar, bir eczacının oğludur. 30 Aralık 1819’da Berlin’in kuzey batısındaki Neuruppin kentinde doğmuş, 20 Eylül 1898’de Berlin’de ölmüştür. O da babası gibi eczacılıkla yaşama atıldı; ilk önce Leipzig’de, 1842’den sonra da Berlin’de eczacı olarak […]